Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/340 E. 2021/234 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/340
KARAR NO : 2021/234

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/11/2021
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 21.07.2010 tarihinde kanun ile kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğunu, isminin “…….. ” markası olarak tescil edilmesi için ilk olarak 24.02.2012 tarihinde ……. başvuru numarası ile Türk Palent ve Marka Kurumu’na müracaatta bulunduğunu, bahse konu müracaata ilişkin yayına davalı tarafından itiraz edildiğini ve bu itirazın TPMK tarafından kabul edilerek başvurunun işlemden kaldırıldığını, müvekkilinin 07/02/2013 tarihinde ……. başvuru numarası ile “…….. Üniversitesi” ibaresinin marka olarak tescili için yeniden başvuruda bulunduğunu, başvurunun davalının ……. tescil numaralı markası gerekçe gösterilerek TPMK tarafından reddedildiğini, ret kararına itirazının nihai olarak reddedilmesi üzerine Ankara …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde …… Esas sayılı dosyası ile davanın açıldığını, Mahkemece YİDK’nın …… sayılı kararının iptal edildiğini ve Yargıtay ……. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiğini, müvekkilinin davalının 2013 tarihli “…….. Üniversitesi” markasının tescil başvurusundan üç yıl önce kanun ile kurulduğunu, kendisine kanun ile verilen …….. Üniversitesi adının marka olarak çok geniş bir coğrafyada tanındığını, müvekkili üniversite tarafından ilgili eğitim-öğretim faaliyetlerinin icrası yoluyla sağlandığını, İstanbul Anadolu yakasında kurulan ……. üniversitesi olduğu için kamuoyu tarafından ilgiyle izlendiğini, söz konusu eğitim – öğretim faaliyetleri kapsamında müvekkilinin kuruluşu olan 2010 yılından itibaren tanıtım yayınlarında, eğitim araçlarında, web sitesinde, katıldığı tüm konferans. seminer, toplantı vs. faaliyetlerde bu marka ve logoyu kullanarak işbu markanın yerli ve yabancı kamuoyunda Üniversite ile bütünleşmiş bir değer olarak algılanmasını sağladığını, “……. Üniversitesi” ibaresinin marka olarak tescilinin ilk olarak müvekkili tarafından talep edildiğini, müvekkilinin gerçek (önceye dayalı) hak sahibi olduğu hususunun Ankara ……. Fikri ve Sınaf Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasında verdiği kesinleşen karar ile sabit olduğunu, kamuya mal olmuş kamu kuruluşlarının isimlerinin özel hukuk gerçek ve tüzel kişileri adına marka olarak tescil edilemeyeceğini, davalının “…….. Koleji”, “…….. Üniversitesi” ve “……. Üniversitesi” ibareli markalarını 5 yıldır kullanmadığı için de markaların hükümsüz kılınmaları gerektiğini, şirketlerin Anayasa’nın 130. maddesi uyarınca üniversite kurmalarının yasak olduğunu, bu itibarla davalı şirket tarafından tescil edilen “…….. Üniversitesi” ve “…. Üniversitesi” ibareli markaların fiilen de kullanılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin kuruluşundan sonra davalı şirketin yapmış olduğu tüm marka tescil başvurularının kötü niyetli olduğunu iddia ederek, ….. tescil numaralı “…….. Koleji”, ….. tescil numaralı “…….. Üniversitesi”, …… tescil numaralı “…….. Okulları”, …… tescil numaralı “…….” ve …….. tescil numaralı “……. Üniversitesi” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinin talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, markanın hükümsüzlüğü davasının açılması için gerekli olan 5 yıllık kanuni süre dolduğunu, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkiline ait markaların davacıya ait markalardan daha eski tarihli ve tescilli olmaları ile davacıya ait tescilli bir marka bulunmaması nedeniyle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, marka üzerinde tescilli ve gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, davacının huzurdaki davayı kötü niyetle açtığını, “……..” isminin davacının iddiasının aksine, müvekkili şirket tarafından tanınır hale getirildiğini, ilk defa müvekkili tarafından tescil edildiğini ve kullanıldığını, müvekkili ile özdeşleştiğini, 200’e yakın üniversitenin olduğu ülkemizde daha 10 yılını doldurmamış bir eğitim kurumunun yurt içinde ve yurt dışında tanındığının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 200 yıla yakın geçmişi olar bazı üniversitelerimizin dahi yurt dışında belirli bir tanımışlık seviyesine yeni yeni ulaşmaya başladıklarını, davacının bahsettiği Ankara …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı davasında alınan kararın yalnızca “…….. Üniversitesi” ibaresini taşıyan markaya ilişkin olduğunu, dolayısıyla müvekkiline ait diğer markalarla bir ilgisi olmadığını, “……..” ibaresinin müvekkili şirket için bir kök marka niteliğinde olduğunu, müvekkilinin bu ibare altında genişleyerek yeni markalarında bu ibareyi surekli olarak kullandığını ve böylece ibareyi içeren diğer markaların da seri markaya dönüştüğünü, müvekkilinin haklarının da tıpkı davacı gibi kanuna dayandığını, davacının isminin kamuya mal olmadığını, TPMK kayıtları incelendiğinde, üniversite için marka başvurularının gerçek ve tüzel kişilere verildiğinin görüleceğini, davacının “…….. Ünivürsitesi” isminin müvekkili adına tescil edilemeyeceği ve müvekkili tarafından kullarılamayacağı iddiasının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, “……..” ibaresini taşıyan başka marka başvurularının müvekkiline ait markalar ile iltibas oluşturabileceği gerekçesiyle TPMK tarafından reddedildiğini, dolayısıyla ibarenin müvekkili şirkete ait olduğunun sabit olup, davacının davasında haksız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……. tescil numaralı “…….. Koleji” , ……. tescil numaralı “…….. Üniversitesi” , …. tescil numaralı “…….. Okulları” , ……. tescil numaralı “……” ve …… tescil numaralı “…… Üniversitesi” ibareli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. tescil numaralı “…….” ibareli markanın müddet olduğu, dava konusu …… tescil numaralı markaların davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 10/12/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalı adına tescilli ……. tescil numaralı “…….. Koleji”, ……. tescil numaralı “…….. Okulları” ve …… tescil numaralı “…….. ” markaları yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve davalının …… tescil numaralı “…….. Üniversitesi” ve ……. tescil numaralı “…… Üniversitesi” markalarının kötü niyetli tescile dayalı olarak hükümsüzlüğü ve sicilden terkinin gerekebileceğini belirtmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine, önceki bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi hazırlamış olduğu 06/09/2021 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, itirazlarının değerlendirilmesi neticesinde kök raporda ulaşılan kanaat ve sonuçtan dönülmesini gerektiren bir durum tespit edilemediği, davalı şirket adına tescilli ….. tescil numaralı “…….. Koleji”, …… tescil numaralı “…….. Okulları” ve …… tescil numaralı “…….” markaları yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, davalıya ait …. tescil numaralı “…….. Üniversitesi” ve …. tescil numaralı “…….. Üniversitesi” markalarının kötü niyetli tescile dayalı olarak hükümsüz kılınmalarının ve sicilden terkinlerinin mümkün olduğu, davalının 2013 ve 2007 tarihli markalarının kullanılmama nedeniyle iptali şartlarının gerçekleşmediği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu ile ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; en eskisi …… tescil nolu olan “……..” esas unsurlu markaların 41. Sınıfta eğitim öğretim hizmetlerinde davalı şirket adına tescilli olduğu, sonraki markaların da seri marka olarak davalı adına tescil edildiği, davacı üniversitenin ise, 21.07.2010 tarih ve 27648 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6005 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kurulup, faaliyete başladığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu …… Tescil No.lu marka yönünden yapılan değerlendirmede; davacı Üniversite’nin 2010 yılında kurulduğu, davalı şirketin davacının kuruluşundan önceye ait tek markasının …… tescil nolu “…….. Koleji” lafzi markası olduğu, dosyaya sunulu davalı kullanımları incelendiğinde, davalı şirketin. 41. sınıf kapsamında, …….. Okulları, …….. Okulları * şekil, ………. * şekil vb. Biçimlerde “……..” kelimesini asli unsur olarak içeren markasal kullanımlarının olduğu; 2007 tarihli davalı markasında da esas unsurun “……..” ibaresi olduğu, “markanın ayırt edici unsuru değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması”nın da o markanın kullanımı olarak kabul edildiği dikkate alındığında, davacı Üniversite’nin davalıya ait ….. tescil no.lu “…….. Koleji” markasının hükümsüzlüğüne (doğrusu iptaline) yönelik talebinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davalının 2007 tarihli bu markası davacı Üniversite’nin kuruluş tarihinden önce koruma altına alındığına göre, davacının bu markanın hükümsüzlüğünü eskiye dayalı (gerçek) hak sahipliğine ya da kötü niyetli tescile dayalı olarak da ileri sürmesi mümkün değildir. Bu itibarla davacının bu markaya yönelik davasının reddi gerekmiştir.
Davacının davalı adına tescilli …… tescil nolu “…….. Okulları” ve …… tescil nolu “…….” markalara yönelik davası yönünden yapılan değerlendirmede; bu markaların 2007 tarihli davalı markasının serisi niteliğinde oldukları ve kötü niyetli tescil edildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığına ve ibarenin ilk tescil sahibinin davalı olmasına göre gerçek hak sahipliğinden de bahsedilemeyeceğine göre, davacının bu markalar yönündeki davasının da reddi gerekmiştir.
Davacının davalı adına tescilli …… tescil nolu “…….. Üniversitesi” ibareli ve …… Tescil nolu “….. Üniversitesi” ibareli markalarının hükümsüzlüğüne yönelik davası yönünden yapılan değerlendirmede; davacı Üniversite bu davalı markalarının hükümsüzlüğü talebini, marka tescilinde bir nispi ret ve hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilen önceki kullanıma dayalı (gerçek) hak sahipliğine, kötü niyetli tescile, bu markaların SMK m.9 anlamında kullanılmadıklarına ve 556 sayılı KHK 7/1-g ve h bendler (SMK’nun 5/1g-ğ)) bendlerindeki mutlak ret (hükümsüzlük) sebeplerine dayandırmaktadır. Buna göre, davacı üniversitenin 2010 yılında kurulup, davalının ilk tescilinin 2007 tarihli olması karşısında gerçek hak sahipliğine dayanması mümkün değildir. Yine, markasal kullanıma göre, kullanmama nedeniyle iptal koşulları oluşmamıştır. 556 sayılı KHK 7/1-g ve h bendler (SMK’nun 5/1g-ğ)) bendlerindeki mutlak ret (hükümsüzlük) sebepleri de gerçekleşmemiştir. Ancak, ayrıntılara bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davalı şirket TTK hükümlerine göre kurulmuş bir anonim şirket olup, 1990’lı yıllardan beri çeşitli eğitim kurumlarını kurup işletmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 130. Maddesi uyarınca anonim şirketin üniversite kurup işletmesi mümkün değildir. Üniversiteler sadece devlet veya kazanç elde etme amacına yönelik olmamak kaydıyla devletin denetimi ve gözetimine tabii olarak vakıflar tarafından kurulabilirler. Davacı üniversite de, kanun ile kurulmuştur. Davacı “…….. Üniversitesi” ve “…… Üniversitesi” markalarını adına tescil ettirmiş ise de, bu markaları fiilen kullanamayacağı ortadadır. Üniversite kurması ve işletmesi anayasa gereği mümkün olmayan davalı şirketin, bunu bildiği halde bu markaları davacı üniversitenin kuruluşundan sonra ve “……. Üniversitesi” ibaresini taşıyan marka başvurularını ve tescil ettirmesini engellemek adına tescil ettirdiği, dolayısıyla normal marka işlerine aykırı bir maksatla tescil ettirdiği ve dolayısıyla tescilin kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, davacının bu markalara yönelik hükümsüzlük davasının kötü niyetli tescil nedeniyle kabulü ile, bu markaların hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, dava konusu … tescil nolu “…….. ÜNİVERSİTESİ” ve …. tescil nolu “……. ÜNİVERSİTESİ” markalarının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
-Dava konusu diğer markalar yönünden davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davanın kısmen kabulü nedeniyle hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince davanın kısmen reddi nedeniyle hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 247,50 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.247,50 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabul – kısmen reddi nedeniyle 499,00 TL’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatırana iadesine,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.04/11/2021

Katip ……
e-imzalıdır

Hakim ……
e-imzalıdır