Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/316 E. 2020/355 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/316
KARAR NO : 2020/355

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 26/06/2018
KARAR TARİHİ : 29/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/01/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, Hindistan’da kurulu bulunan ve 40 yılı aşkın bir zamandan bu yana özellikle kına imalat ve satışı alanında faaliyet gösteren müvekkili şirketin, distribütörlük veya bayilik yoluyla yine uzunca bir zamandan bu yana diğer bölge ülkelerle birlikte ülkemizde de “……. ve şekil” markaları ile de faaliyet gösterdiğini, “……” markasını ilk kullanan ve tescil ve meşhur ettirenin müvekkili şirket olduğunu, tamamlayıcı nitelikte bulunan kadın görseli ile birlikte markalarının tescilinin Hindistan resmi makamlarınca 14/08/1989 yılında müvekkili şirket adına yapıldığını, müvekkili şirketin ürünlerinin dünyanın her tarafına dağıtıldığını ve satıldığını, davalı tarafından “……..” markasının …… tescil numarası ile, “……..” markasının …… tescil numarası ile, “……” markasının …… tescil numarası ile, “……” markasının …… tescil numarası ile, “…….” markasının ……. tescil numarası ile 3.sınıf için TPMK nezdinde tescil ettirildiğini, müvekkili tarafından haksız tescilin öğrenilmesinden sonra noter kanalıyla davalıya ihtarname gönderildiğini, sahiplik durumunun bilinerek kötü niyetle davalı tarafından kendi adına tescil edilen bu markaların görsel ve işitsel olarak müvekkili şirkete ait markaların aynısı veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olduğunu, ancak davalı şirketin ” …….” ibareli markayı 5 yıl kesintisiz kullanmadığını ve davalı eylemlerinin marka tecavüzü ile haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı adına tescilli ……, …… ve ……. tescil nolu markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, 5.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürdüğü “……” ibareli markaya ilişkin Hindistan’da yapılan tescilin Türkiye’de hiçbir hükmünün bulunmadığını, davacı firmanın ……. Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti ile aralarında distribütörlük sözleşmesi akdedildiğini, yalnızca tarafları bağlayan bu sözleşmenin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde hüküm ifade etmesi ve ülkemizdeki üçüncü şahısları bağlamasının hiçbir şekilde mümkün olmadığını, sözleşmenin de taraflar arasında feshedildiğini ve hükümsüz kaldığını, davacı şirketin TPMK nezdinde tescil edilmiş herhangi bir markasının bulunmadığını, davacının müvekkili şirketin başvurusundan önce yapılmış herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, müvekkili şirketin ” ……” ibareli markasına yapmış olduğu itirazının reddedildiği gibi, davacının TPMK nezdinde yapmış olduğu marka başvurusunun da reddedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……, ……, …… ve ……. tescil nolu markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile manevi tazminat taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 30/09/2020 tarihli raporda sonuç olarak, davacının “ …” ibaresini kullanımının, davalının ……. “…….” marka tescili için başvuru tarihi olan 23.11.2004 tarihinden daha eskiye dayalı markasal nitelikte bir kullanım olduğu, gerçek (eskiye dayalı) ve öncelikli hak sahibinin davacı olduğu, dava konusu …., ……, ……, …… tescil nolu davalı markalarının 3. sınıf için SMK m.6/3 ve 25/1 uyarınca hükümsüzlük şartının mevcut olduğu, dava konusu . ……, …… ve …… tescil nolu markaların, davacıya ait markalarla ayniyet derecesinde benzer olması, aynı malları kapsaması ve aynı zamanda markaların belirtilen bu ilişki nedeniyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma ihtimalinin de bulunması nedeniyle SMK 6/1 uyarınca 3. sınıf açısından hükümsüzlüğüne ilişkin şartların mevcut olduğu, davalı markalarının tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı hususunun ve buna bağlı olarak verilecek hükümsüzlük kararının takdirinin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Davalı vekilinin rapora itirazları nedeniyle bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi hazırlamış olduğu 07/12/2020 tarihli ek raporda sonuç olarak, kök raporda varılan sonuçlardan dönülmesini gerektirecek bir durum olmadığını belirtmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamı ile uyumlu görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı markasının ilk olarak 1989 yılında “……..” ile tescil edildiği 1987 yılından itibaren çeşitli firmalarca aynı markalar altında Türkiye’ye ithal edilip ticarete konu edildiği, bu haliyle davacının SMK 6/3 maddesi anlamında markanın gerçek hak sahibi olduğu, davalı markalarının da aynı ibare ve özellikle aynı kadın fotoğrafından ibaret olup SMK’nın 6/3, 25 maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının tüm markalar yönünden oluştuğu anlaşılmıştır. Yine bilirkişi raporunda ayrıntısıyla belirtildiği üzere SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas nedeniyle hükümsüzlük koşullarının da oluştuğu sonucuna varılmıştır. Davalının davacı markalarında esas unsuru olan “……” ve özellikle şekil unsuru olan aynı kadın resmini aynı olacak şekilde tescil ettirmesi karşısında aynı kadın fotoğrafının ( muhtemelen …. ) seçmesinin tesadüfi olamayacağı, davacı markalarının üründen yararlanma amacıyla olup HMK 2 maddesi anlamında kötü niyetli tescil mahiyetinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu gerekçelerle hükümsüzlüğe ilişkin davanın kabulü gerekmiştir.
Davacının manevi tazminat talebine gelince; marka tescili tek başına manevi tazminata sebep olmayacağından esasen tescil başvuru tarihlerinde davacının Türkiye’de tescili de bulunmadığından koşulları oluşmadığından davacının manevi tazminata ilişkin talebinin reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜNE, davalı adına tescilli , ……, …… ve ……. tescil nolu markaların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davacının tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin ve 44,40 TL başvuru olmak üzere toplam 88,80 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 129,65 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.129,65 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabulü nedeniyle 564,83 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
7-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.29/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır