Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/308 E. 2020/161 K. 08.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/308
KARAR NO : 2020/161

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 08/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/09/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 19/12/1995 tarihinden bu yana plastik ve kauçuk makinelerinin imalatı alanında faaliyet gösterdiğiğni, vida ve kovan üretmekte, pazarlamakta ve satmakta olduğunu, davalı şirketin ise 26.05.2017 tarihinden beri müvekkil şirketle aynı alanda faaliyet gösterdiğini, her iki şirketin meslek grupları ve nace kodlarının aynı olduğunu, müvekkili şirketin “…… ” adlı marka ve logosunun ……. sayı ile 07, 37 ve 40. sınıflarda tescilli olduğunu, markanın 18.12.2012 tarihinden itibaren fiilen kullanıldığını, müvekkilinin çalışmakta olduğu alanda Türkiye’de lider firma olup, Avrupa genelinde en büyük beş üreticiden biri olduğunu, üretmekte olduğu ürünlerin reklamını, pazarlamasını yaptığını, yurt içindeki birçok firmaya sattığı gibi yurt dışındaki birçok ülkeye ihraç ettiğini, müvekkilin sahibi olduğu marka ve logonun, ülkemizde ve birçok yabancı ülkede müşteriler, kurumlar ve vatandaşlar nezdinde tanındığını, davalı şirketin, “……. ” adlı marka ve logosunun 2017 120138 07, 35 sınıflarda tescil edildiğini, marka tescil başvurusunun tamamen kötü niyetli olduğunu, her iki firmanın marka ve logo tasarımlarının bire bir aynı olduğunu, müvekkilinin logosunda mavi zemin üzerinde sola dönük beyaz vida ve beyaz harflerle yazılı şirket markası bulunduğunu, davalı şirketin logosunda ise beyaz zemin üzerinde sağa dönük beyaz vida ve mavi harflerle yazılı şirket markası bulunduğunu, davalı tarafın marka ve logosunda yalnızca vidanın yönünü değiştirmiş olup aynı renkleri kullandığını, markalar arasındaki tek farkın isim olduğunu, davalı tarafın amacının kendi logo ve markasını müvekkil şirketin logo ve markasına benzeterek müşteriler nezdinde algı ve karışıklığa yol açmak, müvekkil şirketin tanınmışlığından faydalanarak kendi şirketini daha büyük bir şirket gibi göstererek haksız kazanç ve itibar sağlamak olduğunu, her iki şirketin iştigal konuları aynı olduğundan davalı tarafın markasının 07 sınıfında iptali gerektiğini, davacı şirketin ” …….” markasını ayrıca 35 sınıfta da tescil ettirdiğini, bu başvurunun davalı tarafın 35 sınıfındaki başvurusundan daha sonra olmakla beraber gerçek hak sahibi davacı müvekkili olduğundan, davalı tarafın markasının 35 sınıfta da iptali gerektiğini, Davalı tarafın, gönderdikleri ihtarnameye cevabında söz konusu logo ve marka tasarımını kullanmaya devam edeceklerini bildirmesi üzerine işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını iddia ederek, davalı adına ……. sayı ile tescilli “…… ibareli markanın müvekkilinin maliki olduğu “……” adlı marka ile benzer olduğunun tespitini, davalı adına ……. sayı ile tescilli “……. ” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin kurucu aile ve dolayısı ile firmalarının davacı firmadan çok daha uzun süredir sektörde faaliyet göstermekte ve ismen hem yurtiçinde, hem de yurtdışında tanındığını ve davacı firmanın tanınmışlığına ihtiyacı olmadığını, müvekkilinin 2016 yılından itibaren plastik işleme makine vida üretimi sektöründe faaliyet gösteren bir firma olup, tescilli “…… ” markasını kullandığını, tescilli markalarındaki logonun davacı logosuyla çağrışımı olmadığını, logo içerisinde yer alan italik sembolün yönü, rengi ve içinde yer aldığı şekil tamamen farklılık teşkil edip yapılan işin nevi olan plastik işleme makine vidasından esinlenerek özgün bir sembol oluşturulduğunu, logoların tüketiciyi yanıltacak şekilde benzerlik göstermediğini, Üretim konusu bu ürünleri üretmek olan bir firmanın logosunda bir helis sembolü kullanmasının doğal bir durum olduğunu, isim olarak plastiğe form veren vidalar üretildiği ve ……. ailesinin bir kuruluşu olduğu için bu iki kelimenin birleşimi olan “……. ” isminin seçildiğini, bunun “……” ismi ile ilgili hiçbir çağrışım yaratmadığını, tescil edilmiş olan “……” markası ve logosunun kullanımının Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini, davanın tamamen kötü niyetli olup müvekkilinin ticari hayatına engel olma kastından öteye geçmediğini, Davacı firma ile müvekkil firma isminin hiçbir şekilde benzerlik göstermediğini ve davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …… sayı ile tescilli “……” ibareli markanın, davacının maliki olduğu “……” adlı marka ile benzer olduğunun tespiti ve davalı adına …… sayı ile tescilli “……” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 21/05/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, Her iki marka kelime ve şekil unsurlarından oluşmakta iseler de, markalardaki vurgu, baskın ve asıl unsur olan kelimelerin olduğunu ve ayırtediciliği sağladığını, şekil unsurunun ise yardımcı unsur olup, her iki marka içinde ayırtedicilik sağlamadığını, ayrıca, burgu şekli ve formunun genel bir yapıya sahip olduğu düşünüldüğünde de, davalı markasında yer alan şeklin de farklı olduğu, sonuç itibariyle, gözde bıraktıkları genel intiba nazara alındığında, taraf markalarının farklı olduğu ve iltibasa sebebiyet vermeyeceği, davacıya ait “……” markası ile davalıya ait ”……“ markası işitsel açıdan tamamen farklı olduklarını ve markalar arasında işitsel açıdan farklılık söz konusu olduğundan, genel anlamda iltibasın oluşmayacağı, kavramsal benzerliğin, iki markanın ortalama tüketici nezdinde, bu kişilerin zihinlerinde bıraktıkları imaj bakımından söz konusu olabildiğini, davacıya ait “……” markasının Türkçe’de herhangi bir anlama gelmediğini, yaratılmış ve özgün bir marka olduğunu, davalıya ait “……” markasının da Türkçe’de herhangi bir anlama gelmediğini, yaratılmış ve özgün bir marka olduğunu, bu haliyle taraf markaları arasında anlamsal bir benzerlik bulunmadığından, kavramsal bir bağlantı da kurulmayacağını, bu açıdan genel anlamda iltibasın oluşmayacağı, karşılaştırılan markaların bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakıldığında da, davacıya ait “….. ” markası ile davalıya ait “…… ” markasının farklı oldukları ve karıştırılma ihtimallerinin olmadığı, genel anlamda markalar arasında iltibasın oluşmayacağı, dolayısıyla davalı markası açısından hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Buna göre, önceki tarihli davacı markası ile davalı markası arasında SMK 6/1 maddesi anlamında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali veya başkaca hükümsüzlük nedeni bulunmadığı anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.08/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır