Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/291 E. 2021/5 K. 15.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/291 Esas
KARAR NO : 2021/5

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 15/01/2021
K.YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili olan şirketin 19/12/2011 tarihinden bu yana İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na bağlı olarak ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin ……. ibareli çok sayıda markanın sahibi olduğunu, davalı yanın 20/12/2017 tarihinde dava konusu ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının marka hakkına tecavüz sayılacağını, bu sebeple müvekkili şirketin marka tescilinden doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin men-ine, müvekkili şirket adına tescilli ve şirket unvanında da yer alan ……. markasının davalı ticaret unvanından terkinine, davalının kötüniyetli olmasından ötürü HMK 329/1 ve 329/2 maddelerinin uygulanmasına, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davaya cevap vermediği görülmüş, bu suretle davanın reddini istediği kabul edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davacı tarafa ait sicil kayıtları celp olunmuş, dosya davalının davacıya ait tescilli ……. esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün olup olmadığı, ticaret sicilinden “…….” kelimesinin silinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişi 04/12/2020 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davacı yana ait ticaret unvanı ve markaların müştereken ihtiva ettikleri ……. ibaresini çekirdek unsur olarak taşımakta olan – markaların tescilli oldukları bir kısım mal ve hizmetler ile iştigal edeceği şirket çalışma konusunda bildirilen ……. Tekstil Ürünleri Alım Satım ve Online Satış Hizmetleri Ltd. Şti.’nin sicilden terkin koşullarının oluştuğu, davalı yanın ……. Tekstil Ürünleri Alım Satım ve Online Satış Hizmetleri Ltd. Şti. şeklindeki ticaret unvanını hangi mal ve hizmetler üzerinde ne şekilde kullandığı dosya münderecatından anlaşılamadığından davalı yanın davacı yana ait markalara tecavüz teşkil eder eylemlerinin taraflarınca tespit edilemediği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 17/12/2020 tarihli dilekçesi ile, davalı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun ……. sicil numarasıyla 20/12/2017 tarihinde odaya kaydı yapılarak kurulduğunu, ticaret unvanı altında bildirilen ürünlerde yapacağı ticari faaliyetlerin davacı yana ait markalar ile karışıklığa sebebiyet verebileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı yan adına tescil edilmiş ticaret unvanının terkin koşullarının oluştuğunu, unvanın kötüniyetle ve haksız çıkar elde etmek maksadıyla tescil edildiğini, müvekkili şirketin birçok kişinin tanıdığı ve tercih ettiği ürünleriyle, ünlü markaları, Türkiye’nin en yetenekli tasarımcıları ile aynı çatı altında toplayan bir oluşum olduğunu, tekstil ürünleri başta olmak üzere birçok faaliyet alanı bulunduğunu, davalı şirketin gerek faaliyet alanları, gerekse unvan bakımından tecavüzün varlığının olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin marka tescilinden doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin men-ine, müvekkili şirket adına tescilli ve şirket unvanında da yer alan ……. markasının davalı ticaret unvanından terkinine, davalının kötüniyetli olmasından ötürü HMK 329/1 ve 329/2 maddelerinin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davalının davacı markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin men-i, davalı şirket unvanında yer alan ……. markasının terkini ve davalının kötüniyetli olmasından ötürü 329/1 ve 329/2 maddelerinin uygulanması talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda taraf markalarında aynıyet taşıyan “…….” kelimesi ayırd edici unsur mahiyetindedir ve aynı ve benzer emtia ve hizmetlerde tescilli taraf markaları arasında tüketici nezdinde karıştırma ihtimali doğurmaktadır. dosyaya celbedilen deliller ve alınan raporlarla sabit olduğu üzere davalı markasının bu karıştırma ihtimali ile davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği tartışmasızdır.
SMK’nun 7/3-e md’sine göre “işaretin(markanın) tic. Ünvanı ya da işletme adı olarak kullanılması ” marka hakkına tecavüz hallerinden biridir ve marka hakkı sahibine bu fiillerin önlenmesini (terkinini) isteme hakkı doğurur. Somut olayda, davacı markasının davalıya ait ticaret unvanında esas unsur olarak yer aldığı, bu hali ile tecavüz oluşturduğu ve terkin koşullarının bulunduğu anlaşılmış; bu yönden de davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı yan davalı hakkında HMK’rnun 329/1-2 maddelerinin uygulanmasını da talep etmişse de aslolanın iyiniyet olması, kötü niyeti iddia edenin bu hususu ispat külfeti altında bulunması ve dosyada davalının kötü niyetini ispata yarayacak derecede bir delil sunulmamış olması nedeni ile davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının davacıya ait “…….” esas unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine,
-Davalı yana ait ticaret unvanından “…….” kelimesinin terkinine,
-Davalının kötü niyeti subut bulmadığından HMK 329/1-2 maddesinin uygulanması talebinin reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvuru harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 208,60 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.297,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.15/01/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸