Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/287 E. 2020/350 K. 25.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/287 Esas
KARAR NO : 2020/350

DAVA : Marka’nın Kullanmama Nedeniyle İptali
DAVA TARİHİ : 13/09/2019
KARAR TARİHİ : 25/12/2020
K.YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka’nın Kullanmama Nedeniyle İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Almanya yasaları uyarınca kurulu ve faaliyette bulunan bir şirket olduğunu, ana merkezi ve kuruluş yeri Almanya olan müvekkiline bağlı bir kuruluşu olduğunu, ……. markasını Türkiye’de tescil ettirmek ve piyasaya sürmek istediğini, bu itibarla WIPO nezdinde ……. Uluslararası tescilinin TPMK nezdinde belirlenmesi olan ……. sayılı ……. marka başvurusunda bulunduğunu,……. sayılı başvurunun dava konusu …… sayılı …… tescili sebebiyle TPMK tarafından reddedildiğini, ancak yapılan araştırmalar neticesinde TPMK tarafından redde mesnet gösterilen 30/05/2014 tarihinde tescil edilmiş olan dava konusu markanın davalı tarafından kullanılmadığının görüldüğünü, bu doğrultuda müvekkilinin huzurdaki davayı açmakta yararı olduğunu, davalının …… markasını tescil kapsamındaki malların üretim, satış ve/veya pazarlanması için son 5 yıl içinde Türkiye’de hiçbir faaliyette bulunmadığını, bu nedenle dava konusu …… sayılı …… markasının 05 ve 10.sınıflarda kapsadığı tüm mallar için iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirkete karşı kullanmama sebebi ile dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, Anayasa Mahkemesince iptal edilen KHK 14.maddesi ve yeni SMK gereğince davacının dava açma hakkının olmadığını, markanın kullanılmaması sebebine dayalı davalar sınırsız olarak açılamayacağını, markanın kullanılmaması haklı bir sebebe dayanıyor ise kullanılmama sebebine dayalı iptal davasının açılamayacağını, ülkemizde fetö terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 2012 mit krizinden başlayan süreç ve 17-25 Aralık yargı darbesi girişimleri, askeri darbe girişimleri, ekonomik durumların markaya yatırım yapılamamasının ve markanın kullanılmamasının haklı sebeplerini oluşturduğunu, müvekkili şirketin marka tescilinden itibaren markayı kullanabilmek için çalışmalar yapmış olmasına rağmen ülkede yaşanan siyasi, askeri ekonomik krizler sebebi ile istenilen sonuçlara ulaşılamadığını, açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davalıya ait markanın tescil belgeleri celp olunmuş, dosya davalı adına tescilli …… numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptal koşullarının oluşup oluşmadığı, kullanılmama nedeniyle iptal için aranacak sürenin başlangıç tarihi, kullanılmamanın haklı sebeplere dayanıp dayanmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler 21/09/2020 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “dosya kapsamında mevcut belge ve bilgiler ışığında yapılan incelemeler neticesinde davalıya ait …… tescil nolu …….” markasının kullanılmama nedeniyle iptal koşullarının mevcut olduğunu, davalı tarafın savunmasında belirttiği diğer sosyal/siyasi/ekonomik olayların değerlendirilmesi ve bunların haklı sebep olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği hususunun hukuki nitelendirme arz ettiğinden bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dava; davalı tarafa ait markanın kullanılmama nedeniyle iptali ve sicilden terkini talebine yöneliktir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı temel olarak davalıya ait markanın kullanılmama nedenine dayalı olarak iptalini talep etmiştir. SMK 9. Madde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan yada kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” hükmünü haizdir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarda kullanılması ve markanın marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir. 6769 sayılı SMK’nun 26. Maddesine göre ise kullanmama nedeniyle markanın iptali yetkisi Türk Patent Kurumuna aittir. Ancak bu hüküm SMK’nun 192/1 maddesi uyarınca kanunun yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir. 6769 sayılı SMK’nun geçici 4. Maddesi uyarınca aynı kanunun 26. Madde hükmü yürürlüğe girene kadar iptal yetkisi anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. 26. Maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından kuruma resen gönderilir.
Ayrıntısı yukarıda açıklanan madde hükümleri gereğince kullanmama nedeniyle markanın iptaline ilişkin dosyaya bakma görev ve yetkisi mahkememize aittir.
SMK’nun markanın kullanım külfetine ilişkin 9. Maddesi hem geçmişte tescil edilen markalar için hemde gelecekte tescil edilecek markalar için kullanma külfeti getirmiştir. Dolayısıyla davalıya ait markada kullanma külfeti altındadır. Markanın kullanımının SMK’nun 7. Maddesinin ikinci fırkasının a,b.c bentlerinde ön görülen modelde olmak üzere anılan maddenin 3. Fırkası ile 9. Maddenin 2. Ve 3. Fıkrasında açıklandığı şekilde gerçekleşmesi gerekmektedir.
Kullanmama nedenine dayalı iptal davası açabilmek için hak düşürücü bir süre bulunmamaktadır. Önemli olan dava tarihinden geriye doğru tescil anına kadar 5 yıllık sürenin dolmuş bulunmasıdır, bu nedenle dava süresindedir.
İptali istenen markanın kullanımının söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak yahut mevcut pazarı korumak amacıyla temel işlemine uygun olarak anılan ürünlerin ve hizmetlerin menşeini garanti edecek şekilde gerçekleşmesi icap etmektedir. Bu kullanımın markanın tüketiciye yahut son kullanıcıya ürün veya hizmetin menşeini bu ürün yada hizmetin diğer kaynaklardan gelenlerden ayırt etmesine izin verecek ve karıştırmaya mahal vermeyecek biçimde yalnızca ilgili teşebbüs nezdinde değil piyasaya ulaşacak ve belirli müşteri çevresi yaratacak şekilde ciddi olarak gerçekleşmelidir. Doğal afetler, savaş, ağır bir ekonomik buhran, ambargo, ithalat kısıtlamaları gibi durumlar markanın kullanılmaması için haklı bir neden olabilir.
Olumsuz vakıaların ispatının davacıya düşmemesine ilişkin genel hukuk ilkesi uyarınca yargılama konusu markayı tescilli olduğu 05. ve 10. sınıflarda kullandığını ispat yükü davalıdadır. Bir markayı kullanan ve ileride kullanmama sebebine dayalı iptal tehdidi ile karşılaşmak istemeyen basiretli tacir gibi hareket etmesi gerekli olan davalının kullanıma ilişkin kanıtları özenle saklaması gerekmektedir. Davalı kullanıma ilişkin kanıtları açık ve anlaşılabilir şekilde mahkemeye sunacaktır. Yoksa mahkeme veya davacı markanın kullanılmadığını ispatlamayacaktır. Markanın iptal müeyyidesinden kurtulabilmesi için tescil edildiği her bir emtia için bağımsız olarak ayrı ayrı kullanılması gerekir. Buna göre bir markanın bir ürün için kullanımının diğer bir ürün için kullanım sayılmaz.
Her ne kadar davalı taraf mücbir sebep iddiasında bulunmuş ise de; mücbir sebep olarak sunduğu fetö kalkışması, 2012 mit krizi, 17-25 Aralık yargı darbesi ve sonrasında yaşanan …… , küresel ekonomik savaşlar sebebi ile ülkemizin karşı karşıya geldiği yaptırımlar, döviz krizi ve ABD ile yaşanan gerilim ve ekonomik yaptırımlar gibi olaylar tüm Türkiye çapında tüm sektörlerin yaşadığı ve etkilendiği olaylardır ve bunların tek tek ya da hep birlikte kullanılmama nedeni iptal davalarında mücbir sebep olarak kabulü bu dava türünü fiiliyatta işlevsiz bırakacak mahiyette hakkaniyete uygun olmayan sonuçlar doğuracağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki tüm bu ileri sürülen olay ve gelişmeler ile birlikte ülkede ticari faaliyetler devam etmiş, tamamen durmasına ya da durma noktasına gelmesine sebep olmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dosyada toplanan tüm deliller ve bilimsel gerekçeye sahip ayrıntılı bilirkişi raporu karşısında davalı marka sahibinin söz konusu “……” markasını ciddi bir şekilde herhangi bir kullanımının bulunmadığı bu hali ile markanın sicilden iptal sebebinin yasal koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE,
-Davalı yana ait …… tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptaline, hüküm kesinleştiğinde sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 5.900,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 115,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.204,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/12/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸