Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/248 E. 2020/342 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/248
KARAR NO : 2020/342

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ : 24/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2021
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin başta “…… ” sektörü olmak üzere faaliyet gösterdiği tüm alanlarda Türkiye çapında tanınmış bir firma olduğunu, müvekkilinin 2011 yılından bu yana ticaret unvanında yer alan “……” ibaresini ticari faaliyet alanında kullanmakta olduğunu, işbu ibareyi işletme adı, logo, internet ortamında alan adı olmak üzere tüm alanlarda ve ayırt edici tanıtım vasıtalarında bu şekilde kullanmaya devam ettiğini, müvekkilinin Türkiye genelinde bu işletme adı ve ticaret unvanına tanınmışlık kazandırdığını, müvekkili tarafından yapılan araştırma neticesinde, TPMK nezdinde ……. numarası ile müvekkili şirketin eski logosu da görsel olarak kullanılmak sureti ile “……” ibaresinin marka olarak tescil edilmesi için başvuru yapıldığının tespit edildiğini ve söz konusu başvurunun 27.06.2019 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olduğunu, müvekkilinin …… tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’ndeki ilan edilen unvan değişikliği kapsamında 2011 yılından bu yana “……” ibaresini kullandığını, o tarihten bu yana da kesintisiz olarak kullanmaya devam ettiği hususunun sabit olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının çekirdek unsurunu oluşturan ve ticaret unvanında ayırt edicilik niteliğine sahip “……” ibaresinin, gerek Türk Ticaret Kanunu ve gerekse Sınai Mülkiyet Kanunu olarak yurt çapında hukuki koruma altında olduğunu, bu sebeple, her türlü öncelik hakkının müvekkiline ait olmakla birlikte, ilgili mevzuat çerçevesinde müvekkiline ait ticaret unvanın ayırt edilemeyecek ve iltibas yaratacak biçimde aynısı/benzerinin davalı tarafça marka olarak mal/hizmet alanında kullanılmasının haksız ve 6769 sayılı SMK’nın 6/6. Maddesi ve TTK’nın 52. maddesine de aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek, davalı adına TPE nezdinde ……. numarasıyla tescil edilmiş bulunan “……” ibareli markanın tescil edildiği tüm sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu markanın hitap ettiği tüketici kitlesi dikkate alındığında, herhangi bir karışıklığın söz konusu olmayacağını, müvekkilinin hizmet vermekte olduğu kuruyemiş sektörüne adım attığı ilk günden bu yana muhatap olduğu kişi ve kurumlarca takdir edilen bir şahsın firması olduğunu ve “……” markası altında hizmet sunduğunu, müvekkilinin faaliyet alanı doğrultusunda 29. sınıf için haklı ve hak sahibi olarak “……” markasının tescilini yaptığını, davalının marka ibaresiyle birlikte ayırt edici hale getirdiği “……” ibaresi altında sunacağı bu sınıftaki mal ve hizmetlerin, davacıya ait ticaret unvanında bulunan “……” ibaresi ile farklılaştığından dolayı herhangi bir karışıklığın ortaya çıkmasının mümkün olmadığını, üretilen malların ve verilen hizmetlerin ortalama düzeydeki yararlanıcı kitlesinin algılayışı söz konusu olduğunda, bu markanın iltibasa mahal vereceğini kabul etmenin mümkün olmadığını, davacının isminin “……”, faaliyet gösterdiği alanın ise “…….” olduğunu, dava konusu markanın “……” ismi ile ……. kelimesinin ilk üç harflerinin birleştirilmesi neticesinde “……” olarak belirlendiğini, dolayısıyla müvekkilinin tamamen iyi niyetli olduğunu ve davacı tarafın kötü niyete dair iddia ve beyanlarının tümüyle mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına TPMK nezdinde ……. sayı ile tescilli “……” ibareli markanın tescil edildiği tüm sınıflardaki mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı “……” ibareli markanın, 29. Sınıfta 21/02/2019 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 11/11/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının ……. tescil tarihli “……” markasının 29. sınıfta tescilli olduğu, davacının ise ticaret unvanında “……” ibaresinin 14.09.2011 tarihinden bu yana kullanılmakta olduğu, davalı şirketin iştigal konusunun “yaş ve kuru sebze meyve her nevi gıda maddesi, bakkaliye, kantariye, hububat çeşitleri mubayaası…toptan ve perakende ticaret” olmakla nice sınıflandırmasına göre 29, 30, 35 ve 40. sınıfları kapsadığı, davacının iştigal konusu ile davalının marka tescil sınıfının örtüştüğü, davacının faaliyet alanında her nevi gıda maddesi, yaş ve kuru sebze ve meyve ve hububat ibareleri açıkça zikredildiğinden, davacının ticaret unvanın esaslı unsuru olan “……” ibaresi ile birebir aynı olan davalı markasının SMK 6/6 delaletiyle hükümsüzlüğünün talep edilebileceği, davalı markasının 29. Sınıfta tescilli olduğu, SMK 6/3 bendinin uygulanmasının ana şartının da “aynı emtiayı kapsama” olduğu, davacı tarafın fiili faaliyetinin ise kendi beyanı ve sunulan deliller ışığında sadece ……. emtiasını kapsadığı, …… emtiasının 30. sınıfta yer alan bir ürün olması, SMK 6/3 maddesinin farklı mal ve hizmetlere teşmilinin mümkün olmadığının yargı kararları ve içtihatları ile sabit olması nedeniyle SMK 6/3 şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir. HMK’nın 282.maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.
Somut uyuşmazlık bakımından; davacı ticaret unvanına dayalı olarak davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğünü talep etmektedir. SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca “tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismi, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir”. Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre; ticaret unvanının marka olarak tescilinin engellenmesinin ön şartı, markanın kapsadığı mal ve hizmetler ile tescile itiraz eden ticaret unvanı sahibinin faaliyet alanının da örtüşmesi gerekir. Olayımızda davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin tuz sektöründe faaliyet gösterdiğini belirtmektedir. Dosyaya getirtilen davacı şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde; başlangıçta şirket ana sözleşmesinin amaç ve konularını düzenleyen üçüncü maddesine göre, faaliyet alanı …… Yaş ve kuru sebze, meyve her nevi gıda maddesi… Olarak belirtilmiş iken, şirketin 03/10/2011 tarihli genel kurul kararıyla unvan değişikliğine de gidilerek ana sözleşmenin 3.maddesinin şirketin amaç ve konusu” maden sanayi inşaat turizm ve ticaret ” olarak değiştirilmiştir. Görüldüğü üzere; davacı şirketin faaliyet alanı 2011 yılındaki genel kurul kararıyla değiştirilmiştir. Dava konusu markanın tescilli olduğu sınıftaki mal ve hizmetleri kapsamamaktadır. Davacı taraf fiili kullanıma dair herhangi bir delil ibraz edememiştir. Bildirdiği tanık dahi beyanında; şirketin tuz fabrikası olduğunu ve …… ibaresinin tuzda kullandıklarını başkaca kullanım olmadığını bildirmiştir.
Buna göre; dava konusu markanın SMK 6/6 ve 6/3 maddesinde aranan hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.24/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır