Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/199 E. 2020/312 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/199
KARAR NO : 2020/312

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ : 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin …’nin 198 yılında ilk kez İsviçrede kurulduğunu, dünyada biyoteknoloji alanındaki en eski bağımsız şirketlerden biri olduğunu, şirketin 1982 yılında Amerika’da yeni ofisini açtığını, ciddi hastalıklardan muzdarip yüz binlerce insanın müvekkili tarafından geliştirilen yenilikçi ve önemli ilaçlardan faydalandığını, müvekkili şirketin Türkiye’de ilk marka başvurusunu 1995 yılında gerçekleştirdiğini, şuanda TürkPatent nezdinde 61 adet marka başvurusu/tescilinin bulunduğunu, biogen ibareli …… numaralı markanın 11/08/2015 tarihinden beri Türkpatent nezdinde korunduğunu, müvekkiline ait …… markaları ile davalıya ait ……. markalarının birebir aynı ve çok benzer olduklarını, özellikle tüketici nezdinde çoğu zaman markaları yan yana koyamayan tüketicinin ……. Idec ile ……. markasını ilk kelimeye odaklanıp birebir aynı olarak düşüneceğini, iki markanın da aynı sektörde yer aldığı dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin olacağını, tüm bu nedenlerle davalının …… tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili tarafından 06/02/1997 yılından bu yana ……. markasının kullanıldığını, markanın 2005 yılından ……. başvuru numarası ile 01 sınıfında müvekkili tarafından tescil edildiğini, SMK 25/6 maddesi uyarınca davacı tarafından ……. başvuru numaralı markaya 5 yıl içerisinde hükümsüzlük davası açılmadığını, davada hükümsüzlük iddiasının ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle huzurda görülen davanın 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği göz önüne alınarak usulden reddinin gerektiğini, davalı şirkete ait ……. markasının temel olarak ……… birleşmesinden oluştuğunu, 1997 yılından bu yana biyoloji ve genetik bilimini kullanarak çok sayıda erken tanı cihazının ve ilgili kimyasalların yurda girişini sağladığını ve çok sayıda hayatın kurtulmasını sağladığını, 2005 yılında yapılan marka başvuruları neticesinde ……. markasının yine davalı müvekkili şirket tarafından 10 yıl süreyle aralıksız kullanıldığını, sehven yenileme yerine yeni bir marka başvurusunda bulunarak davacıya dava açma hakkı tanındığını, müvekkilinin önceye dayalı kullanımının mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı talepler içeren davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı tarafa ait tescil belgeleri celp olunmuş, davalının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzünün olup olmadığı, taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı, öncelik hakkına kimin sahip olduğu, davalı markalarının hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi 11/09/2020 tarihli raporunu sunmuştur.
Dava davalının markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine yöneliktir. Davacı vekili uyap sistemi üzerinden göndermiş olduğu 17/11/2020 tarihli dilekçesi ile, dava konusu uyuşmazlık konusunun, tarafların anlaşmazlığın tamamında sulh olduğundan ve yargılama gideri ile vekalet ücreti talebi karşılıklı olarak bulunmadığından HMK 315 uyarınca sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin de aynı mahiyette beyanda bulunmuştur. Buna göre , talebin davayı sonlandırır nitelikte olduğu, tarafların haricen sulh oldukları ve HMK’nın 315. Maddesi uyarınca dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Yargılama sırasında tarafların sulh oldukları anlaşılmakla talepleri de gözetilerek HMK’nun 315 md.si uyarınca sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Her bir tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılarak, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Harcanmayan avansın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yokluğunda verilen kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/11/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸