Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/163 E. 2019/369 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/163 Esas
KARAR NO : 2019/369

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2013
KARAR TARİHİ : 05/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekilinin mahkememizin …. esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinden özetle; Bangladeş’li bir firma olan müvekkili şirketin “…. ” markasını 1980 yılından bu yana kullandığını ve son olarak 09/06/2010 tarihinde 12.sınıfta yurt dışında tescil ettirdiğini, dünyanın çeşitli ülkelerine ihracat yaptığını, yaklaşık 30 yıldır bisiklet iç ve dış lastiğinde “…. ” markasını sektörde maruf hale getirdiğini, davalının uzun yıllardan bu yana müvekkilinden ve grup şirketinden bu marka lastikleri satın alarak Türkiye’ye ithal ettiğini ve iç piyasaya sattığını, davalının, müvekkili ile arasında herhangi bir sözleşme olmamasına rağmen internet sitesinde kendisini yetkili satıcı olarak ilan ettiğini, müvekkili şirketin tescilli markasını web sitesinde ve faturalarında izinsiz kullandığını, “…. ” markasından haksız kazanç elde etmeyi hedefleyen davalının markayı Türkiye’de tescil ettirdiğini ve fason olarak ürettirdiği lastiklerde kullandığını, müvekkili şirketin mal sattığı İzmir’de mukim bir firmanın iş yerine giderek haksız tespit yaptırdığını, müvekkilinin logosunu da taklit ettirdiğini, Paris Sözleşmesi’nin 3.maddesinin uyarınca marka haklarının Türkiye’de korunduğunu, davalı eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, tecavüzün önlenmesine, internet sitesindeki haksız kullanımın engellenmesine, davalıya ait 12.sınıfta tescilli …… nolu “…. ” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilinin mahkememizin …. esas sayılı dosyasına süresi geçtikten sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının 2007 yılında müvekkili firma vasıtasıyla Türkiye piyasasına girdiğini, “…. ” markasını Türkiye piyasasına müvekkilinin tanıttığını, marka ve logonun tescilinde, kullanılmasında davacının rızasının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Daha önce (Kapatılan) …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait marka ile davalıya ait marka arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerliğin ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa mahal verecek derecede olduğu, markaların aynı sınıflarda tescilli olduğu, aynı/ benzer mal ve hizmetlerde kullanıldığı, tarafların 2008- 2012 yılları arasında ve tescil başvurusu sırasında ticari ilişki içerisinde bulundukları, davalı tarafın, davacının varlığından ve markasından haberdar olduğu, tescilin kötü niyetli olduğu, dava konusu ….. tescil nolu “…. +şekil” markanın, 556 sayılı KHK’nin 35. maddesi, MK’nin 2. maddesi ve TTK’daki basiretli tacir kriteri dikkate alınarak, kötü niyetli tescilden dolayı tescilli bulunduğu tüm sınıf ve emtialar yönünden hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalının bu marka ile ilgili üstün ve öncelikli bir hakkının bulunmadığı, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nin 43. maddesi uyarınca aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğramasının söz konusu olmadığı kanaatine varılarak, hükümsüzlük talebinin kabulüne, davalının “…. ” markasını tescil edildiği şekli ile kullandığı, bir marka tescil belgesi hükümsüzlük kılınmadıkça, sahibinin marka hukukundan doğan haklarını hukuka uygun kullanmasının bir başkasının markasına tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceği, taraflar arasında imzalanmış tek satıcılık ya da distribütörlük anlaşması bulunmamakla birlikte, davacının Türkiye’deki satışlarını davalı üzerinden gerçekleştirdiği ve taraflar arasındaki yazışmalar dikkate alınarak, davalının internet sitesindeki tanıtımından haberdar olduğu gerekçesiyle tecavüzün ve haksız rekabetin men’i isteminin reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili ve davacı vekilinin temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiştir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin ….. esas,. …… karar sayılı ilamıyla dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde olmadığı, davacı aralarında bir sözleşme olmadığı halde davalının internet sitesinde kendisinin yetkili satıcısı olarak duyurduğunu, bu eylemlerin de haksız rekabet olduğunu ileri sürdüğünü. Mahkemece, davacının, davalı tarafın internet sitesindeki duyurusundan haberdar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; geçmişteki kullanımdan haberdar olunduğunun kabulü halinde dahi, davacı tarafça aynı zamanda internet sitesindeki bu kullanım nedeniyle tecavüzün önlenmesi talep edildiğine göre dava tarihi itibariyle davalının söz konusu kullanımına olan zımni rızanın ortadan kalktığının kabulü gerektiği bu bakımdan, davalının dava tarihinden sonraki muhtemel tecavüzlerinin önlenmesine ilişkin olarak, davalıya ait internet sitesinde davacının yetkili satıcısı izlenimini verecek şekilde ilan ve tanıtımda bulunmasına ilişkin muhtemel tecavüzün önlenmesini istemekte hukuki yararı bulunduğu gözetilerek bu talep bakımından davanın reddi doğru görülmediğinden kararın temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar verilmiş, bu karar üzerine davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, aynı dairenin ….. esas, …. karar sayılı ilamıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş ve mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Bozma öncesi yapılan yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu markaların tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiş, Ticaret sicilden ticaret evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce 05.11.2019 tarihinde usule ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Uyma kararı sonrası Yargıtay ilamı ışığında yeniden yapılan değerlendirmede; davalı yana ait www……com.tr isimli web sitesinde tecavüzün önlenmesi talebi yönünden, davacının iş bu davayı açtığı tarih itibariyle zımni rızasının ortadan kalktığı ve bu itibarla talebinin dava tarihinden sonrasına ilişkin olarak kabulünün gerektiği, mahkememizce uyulan bozma ilamı ve karar düzeltme kararı ile daha önce karara bağlanan sair hususların kesinleştiği ve yeniden hüküm tesisine yer olmadığı anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davalının muhtemel haksız rekabetinin önlenmesine, davalı yana ait www……com.tr isimli web sitesine dava tarihinden sonra davacının yetkili satıcısı izlenimini verecek şekilde ilan ve tanıtımda bulunulmasının önlenilmesine,
2-Davaya ilişkin sair taleplerin mahkememizin 14/05/2014 tarihli …. esas, …. karar sayılı kararın Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin …. esas, …. karar sayılı ve aynı dairenin ….. esas, …. karar sayılı ilamları ile kesinleştiği anlaşıldığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 20,01 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL peşin harç ve 180,00 TL tebligat-müzekkere, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.804,30 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde, yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019

Katip …

Hakim …