Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/138 E. 2020/253 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/138
KARAR NO : 2020/253

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü ve Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 18/04/2019
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/11/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde ……. sayılı ve çok tanınmış olan ”……” markasının ve yine esas unsuru “……” olan ”…….” markalarının sahibi olduğunu, müvekkiline ait “……” markasının şirket kurucusu olan …….’ın soy ismi ve eşya anlamına gelen “…….” kelimelerinden oluşturulmuş olduğunu, müvekkili şirketin “……” ve “…….” markasını piyasada ilk kez kullanan ve bu suretle yaratan olması sebebiyle gerçek hak sahibi olduğunu, “……” markası adında 1944 yılından beri faaliyet gösterdiğini, 1946 tarihinde ……. şirketini kurduğunu ve bu tarihten beri mutfak araç ve gereçleri konusunda dünyanın en büyük şirketi olduğunu, “……” ve “…….” markalarının Türkiye’deki kullanım ile bilinirliğinin 1996 yılında kurulan bir şirket ile başladığını, bugün itibariyle 28 ilde 73 distribütör ile yoğun bir şekilde büyüyerek devam ettiğini, Türkiye basınında yer alan “…….” markasına ilişkin haberlerin çok eski yıllara dayandığını, taraflar arasında, huzurdaki dava ile birebir aynı konu ile müvekkili şirket arasında ……., Asliye Hukuk Dairesi’nde görülmekte olan bir dava bulunduğunu, davalı tarafın dava konusu ……. tescil no.lu “……” markasının yanı sıra, “……”,”……’s our time”, “…….”, “……”, “……”, “…….”, “……” markalarının da sahibi olduğunu, davalı tarafın markalarının oluşturuluş biçiminin genel olarak aynı olduğunu, tümünün “……/……” markasının varyasyonları olarak değerlendirilebileceğini, Mahkememizin …… Esas ve …… Karar sayılı kararı ile, müvekkilinin “……” ve “…….” markalarının tanınmış markalar oldukları, …… ibaresi üzerinde müvekkilinin öncelikli ve üstün hakkının bulunduğu, davalı şirketin ……, ……+SEKİL, ……. markalarının müvekkilinin markalarına ayniyet derecesinde benzer olduğu ve iltibasa neden olduğuna hükmettiğini, mahkeme kararının ardından davalının mahkemenin iltibasın ortadan kaldırılmasına yönelik kararını bertaraf ederek bu kez ……. sayı ile tescilli olan “……” markasını kapsamından çıkararak müvekkilinin markalarına yaklaşan ve Bakırköy …… Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararı ile iptal edilen …… markasına yaklaşır şekilde (FF harfleri PP olarak algılanacak şekilde) …… ibaresini kullanmaya başladığını, bu kullanımın müvekkilinin çok tanınmış …… ve ……. markaları ile iltibas yarattığını ve müvekkili haklarına tecavüz ve haksız rekabete yol açtığını iddia ederek, davalı adına tescilli ……. tescil nolu “……” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinini, davalının “……” şeklindeki kullanımının davacının “…….” ve “……” markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 1974 yılından bu yana İstanbul’da faaliyet gösterdiğini, daha sonra 2012 tarihinde Konya’da büyük bir yatırım yaparak üretim kapasitesini artırarak hem Türkiye’de hem de dünya çapında tanınmış bir firma olduğunu, 50 ilde bayilikleri bulunduğunu, 52 ülkeye ve 5 kıtada ihracat yaptığını, davacıya ait “…….” markasının 1979 yılından bu yana tescilli olduğunu, ancak dava konusu markanın ise “……” olduğunu ve davacının bu marka ile Türkiye piyasasına giriş yaptığını, “……” ile “……” markasının bu markadan daha eski tarihli olduğunu, bu nedenle “……” ve “…….” markalarının ilk tescil tarihlerinin belirlenmesi gerektiğini, Türk Patent nezdinde dosyalanan itirazların da “……” bazında dosyalanmadığını, …… ile …… markalarının benzer olmadığını, dava konusu …… markasının ne tür bir rahatsızlık yarattığının anlaşılamadığını, ……. Esas sayılı dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda, …… markasından bahsedilmediğini, “……” ve “……..” markalarının benzer olmadığını, bu farkın tüketici tarafından algılanabileceğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……. sayı ile tescilli “……” markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, davacı markalarına davalı yanın tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti, durdurulması ve önlenmesi taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı “……” ibareli markanın, 10/03/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu ve “……” esas unsurlu birçok markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.

Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 08/05/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının markanın kapsadığı mallara yönelik kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali doğuracağı ve iltibasın varlığı nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davalı tarafın tescilden farklı kullanımının, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple, yukarıdaki tespitler ışığında, davalının kullanımının TTK’nın 55/1-a-4 maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği ve tescilin SMK’nın 6/9 uyarınca kötüniyetli tescil olarak değerlendirilebileceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğine; davalının markanın kapsadığı mallara yönelik kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali doğuracağı ve iltibasın varlığı nedeniyle hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, ayrıca mahkememizin …… Esas sayılı dosyasında aynı nedenle hükümsüzlüğüne karar verilen markalarla ayniyet derecesinde benzerliğin yeniden tescili kötü niyetli tescil olarak kabul edilerek anlaşılmakla, davacının hükümsüzlüğe ilişkin davasının kabulü gerekmiştir. Yine davalı tarafın tescilden farklı ve davacının tescilli markaları ile iltibas oluşturacak şekilde kullanımının, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davalının, davacının markası ile karıştırılmaya yol açacak bir kullanım sergilediği bu sebeple marka hakkına tecavüzün sabit olup, davalının kullanımının aynı zamanda TTK’nın 55/1-a-4 maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmakla tecavüz ve haksız rekabete ilişkin talebin de kabulü gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli ……. tescil nolu “……” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davalının “……” şeklindeki kullanımının davacının “…….” ve “……” markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine,

2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 88,80 TL dava ilk masrafı, 142,70 TL tebligat-tezkere ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.231,50 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.13/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır