Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/130 E. 2020/298 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/130
KARAR NO : 2020/298

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 15/04/2019
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/11/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin deterjan üretimi alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin bünyesinde su arıtma ünitesi ve hammadde üretim “…” tesisi bulunduğunu, bunun deterjan ana hammaddesi olan “…” üretimini kendi bünyesinde yapabilen entegre bir üretim tesisi olduğunu, müvekkilinin birçok markası ile ürünlerini yurt dışı pazarında pazarlayarak ülke ekonomisine katkı sağladığını, faaliyet alanlarına ilişkin onlarca markanın mülkiyet hakkına sahip olan müvekkili şirketin, “…” ibareli markaların da maliki olduğunu, 3-5 ve 16. sınıfta tescilli …. “…” ve 05. sınıfta tescilli … “…-….” ibareli markaların da müvekkiline ait olduğunu, davalı şirkete ait … tescil numaralı “…” markasının 3 ve 35. sınıflarda tescil edildiğini, müvekkiline ait “…” markaları ile … tescil numaralı “…” markasının, görünüş, renk, okunuş, sınıf ve telaffuz açısından birebir aynı olduğunu, bu benzerliğin her iki marka arasında irtibat bulunduğu kanısını uyandırmaya yeterli olduğunu, markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, davalı markasının esas ve ayırt edici unsurunun “…” kelimesi olduğunu, “…” ibaresinin hükümsüzlüğü talep edilen markada hiçbir ayırt ediciliği bulunmadığını ve tali nitelikte olduğunu, işbu kelimenin kendisinden sonra gelen “…” kelimesini tamamlamak ve “…” ibaresini vurgulamak için kullanıldığını, milyonlarca harf ya da harf grubundan çeşitli türevlerle marka oluşturulabilecek iken müvekkile ait “…” markasının özellikle tercih edilmesinin tesadüf olmadığını, davalının bilerek ve isteyerek “…” markasını kullanma iradesi ile markayı oluşturduğunu iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın tüm sınıf ve tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğüne, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise, ilgili emtialar yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili markasının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davacının markalarından tamamen farklı olup, hiçbir benzerlik göstermediğini, tek başına bağımsız, özgün ve orijinal bir marka olduğunu, davacının markaları ile müvekkili markası arasında genel görünüm itibariyle iltibas oluşturacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili markasının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresi ile davacının markasında yer alan “…” ibaresinin tamamen birbirinden farklılık arz ettiğini, markalar arasında yazı karakteri ve sair unsurları ile iki marka arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “…” ibaresini içeren 906 adet marka tescil ve başvurusu bulunduğunu, YİDK kararında “…” ibaresinin ayırt edicilik vasfı nispeten zayıf bir unsur olarak değerlendirildiğini, davacının “…-…” markası 05. sınıfta tescilli olup, müvekkili markasında 05. sınıfın yer almadığını, markaların farklı emtiaları ihtiva ettiğini, müvekkilinin kesinlikle iltibas oluşturacak herhangi bir eylem ve işlem içinde olmadığını ve kötü niyet iddialarının asılsız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın tüm sınıf ve tüm emtialar yönünden hükümsüzlüğü veya ilgili emtialar yönünden hükümsüzlüğü taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayılı “…” ibareli markanın, 03 v e 35 sınıflarda 30/11/2017 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu, … sayılı “…” ibareli markanın, 03, 05 ve 16 sınıflarda ilk defa 05/12/2005 tarihinde davacı adına tescil edildiği, 05/12/2015 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilendiği, …. sayılı “…-…” ibareli markanın, 05 sınıfta 25/01/2020 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.

Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 21/05/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacıya ait markaların kelime unsurundan oluştuğu, beyaz zemin üzerinde büyük siyah harflerle “…” ve “…-….” kelimesinin yazılı olduğu, markaların şekil unsuru içermediği, davacı markalarının asıl ve ayırtedici unsurunu “…” kelimesi olduğu, davalıya ait markanın da sadece kelime unsurundan oluştuğu, beyaz zemin üzerinde büyük siyah harflerle “…” kelimesinin yazılı olduğu, davalı markasındaki esas unsurun bir bütün olarak “…” kelimesi olduğu, taraf markalarında “…” kelimesi benzer olsa da, davalı markası “…” ibaresinin eklenmesiyle farklı bir kompozisyon ve içerik kazanarak, davalı markasının bütünsel bir marka haline geldiğini, bu sebeple ortalama tüketiciler açısından farklı bir marka algısı yarattığı, markaların görsel açıdan genel intiba açısından farklı olduğu ve iltibasa sebebiyet vermeyeceği, markaların işitsel ve anlamsal açıdan da farklılık arzettiğini, markaların bir bütün itibariyle bıraktığı etkinin de farklı bulunması sebebiyle karıştırılmaya sebebiyet verebilecek derecede aralarında yakınlık bulunmadığı, davalı markasının bu nedenlerle farklı bir marka algısı yarattığı, genel anlamda markalar arasında iltibasın oluşmayacağı, dolayısıyla davalı markası açısından SMK’nın 6/1 kapsamında iltibasa dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve yeterli görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; markalar bir bütün halinde değerlendirildiğinde taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak karıştırma ihtimali dahil iltibas ve benzerlik bulunmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 10,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.05/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır