Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/128 E. 2021/190 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/128
KARAR NO : 2021/190

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 12/04/2019

– BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2019/378 ESAS SAYILI DOSYASI –

DAVA : Maddi – Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/11/2019

– BİRLEŞEN BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR UKUK MAHKEMESİ’NİN 2021/486
ESAS SAYILI DOSYASI –

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 28/05/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/09/2021

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket yetkilisi …….’un, 2001 yılında dava dışı …… Konfeksiyon İnşaat ve Taşımacılık San. Tic. Ltd. Şti.’nin %50 hisse ile ortağı olduğunu, bu sırada davalı …’un bu şirkette personel olarak istihdam edildiğini, bilahare ortağı ve babası olan dava dışı ……’un, aynı zamanda oğlu olan davalı …’un şirkete ortak olmaktaki ısrar ve baskılarına dayanamayarak, kendi hissesinin %80’inini davalıya devrettiğini, müvekkili ile davalı bir süre faaliyet göstermişlerse de, ticari düşüncelerinin uyuşmadığı gibi, davalının gerek müvekkiline, gerek çalışanlara ve gerekse müşterilere karşı uygunsuz davranışları nedeniyle müvekkilinin şirketten ayrılmaya karar verdiğini, müvekkili …….’un bu düşüncesini ve bundan böyle …… Group adı altında bir firma kurarak kendi nam ve hesabına faaliyet göstereceğini ve ürünlerini “……. ” markasıyla pazarlayacağını, aynı zamanda kardeşi olan şirket ortağı … ile paylaştığını, bu kararın ifası bağlamında 2017 Temmuz ayında …… Konfeksiyon’dan fiilen ayrılarak, 17.08.2017 tarihinde …… Group şirketini kurduğunu, 18.08.2017 tarihinde “…….” markalı faturaları bastırdığını, 26.08.2017 tarihinde …… Konfeksiyon şirketindeki hisselerinin tamamını davalıya devretmek suretiyle şirket ortaklığını sonlandırdığını, 19.09.2017 tarihinde ilk faturasını kestiğini, ancak hal böyle iken davalının, 20.09.2017 tarihinde, yani müvekkilinin faaliyete geçtikten sonra hisselerini devrettiğini ve müvekkili “…….” markasını kullanmaya başladıktan sonra davalının marka için müracaatta bulunduğunu, ürünlerini “…….” markası ile pazarlamayı düşünen müvekkilinin, logoların hazırlanması için merkezi Almanya’da bulunan bir ajans ile irtibata geçtiğini, akabinde Çin’den deneme amaçlı olarak üzerinde “…….” logosu olan 1.000 paket çatal iğne sipariş ederek, yaklaşık 200 paket ürünü pazarladığını, davalının müvekkilinin …… Group şirketini kuracağını ve ürünlerinde “…….” markasını kullanacağını henüz bu şirket kurulmadan önce bildiğini, buna karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, ancak şirket kurulduktan 33 gün sonra müvekkilinin kullanacağını ve hatta fiilen kullandığını bile bile ve müvekkilinden gizli olarak “…….” markasının tescili için başvuruda bulunarak, markanın kendisi adına tescilini sağladığını, davalının o güne kadar hiçbir surette kullanmadığı bir markayı sırf müvekkilinin kullanımını engellemek amacıyla kendisi adına kötü niyetle tescil ettirdiğini, bununla da kalmayıp müvekkili aleyhine maddi ve manevi tazminat davası da açtığını iddia ederek,” davalı adına tescil gören patentin iptali ile, ……. patentini müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. Ancak ön inceleme duruşmasında” dava konusu …… nolu …… ibareli markanın gerçek hak sahipleri yönünden hükümsüzlüğüne, olmadığı takdirde müvekkiline devrine karar verilsin” şeklinde düzeltmiştir. Bu beyan esas alınarak uyuşmazlık tespit edilip tahkikat yapılmıştır.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkiline ait …… Konfeksiyon’un 01.05.1998 tarihinde kurulduğunu, davacıya ait şirketin ise 17.08.2017 tarihinde kurulduğunu, tarafların …… Konfeksiyon’da belli bir süre ortaklıkları olduğunu, daha sonra davacının 16.11.2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan genel kurul kararıyla ortaklıktan ayrıldığını, davacının şirketten ayrılmasının en erken genel kurul ve noter onay tarihi olan 22.09.2017 tarihinde sonuç doğurmaya başlayabileceğini, bunların davacının 2017 Temmuz ayında şirketten ayrıldığı yönündeki iddiasını çürüttüğünü, davacı şirketten ayrılmadan yaklaşık 2 ay önce müvekkilinin 20.09.2017 tarihinde “yestekstil” markasının tescili için başvuruda bulunduğunu, bu sırada davacının halen …… Konfeksiyon’un ortağı olduğunu, dolayısıyla markayı ilk bulan ve kullananın davacı olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin marka tescil başvurusundan bir gün önce kullanmaya başladığını iddia ettiği marka hakkında gerçek hak sahipliği iddiasının kabul edilemeyeceğini, ayrıca davacının müvekkili adına kayıtlı “……” markasını haksız olarak kullandığının öğrenilmesi üzerine, Mahkememizin ……. Değişik İş sayılı dosyasında delil tespiti talebinde bulunduklarını, alınan bilirkişi raporunda söz konusu hukuksuz kullanımın tespit edildiğini, “……” markasının müvekkiline ait 20 yıllık …… Konfeksiyon’un unvanındaki …… ibaresinin kısaltması olduğunu, müvekkilinin markayı tescilini almadan çok daha öncede kullandığını ve bu durumu ortak olduğu sürece davacının da bildiğini, müvekkilinin dava konusu markayı ticari hayatta aktif olarak kullandığını ve kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen Mahkememizin ……. Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, “……” ve “…….” markalarının müvekkili adına tescilli olduğunu, söz konusu markalara ait ürünlerin her türlü üretimi, dağıtımı, kullanımı ve bunların ithalat, ihracat ve pazarlanması konularında müvekkilinin Türkiye çapında yetkili olduğunu, ancak üretme ve piyasaya sunma hakkı müvekkiline ait olan yukarıdaki marka ve sınıflardaki taklit ürünlerin davalı tarafça satışı yapılmak suretiyle müvekkilinin markasının ihlal edildiğini ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini ve maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 04/05/2021 tarihli dilekçesi ile, birleşen işbu davadaki maddi tazminat talebini 15.869,03 TL’ye artırıp harcını yatırmıştır.
Birleşen Mahkememizin ……. Esas sayılı dosyasında davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesi ile, davacının halihazırda ortağı olduğu davalı firmanın faturalarını kullanmaya başladıktan bir gün sonra ve kendisinin ürünlerini “…….” markası ile piyasaya süreceğini bile bile “…….” markasının tescili için başvuru yaptığını, davacının o güne kadar hiçbir surette kullanmadığı bir markayı sırf kendisinin kullanımını engellemek amacıyla kendi adına tescil ettirdiğini ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen Bakırköy ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının TPMK nezdinde tescilli bulunan kötüniyet ile tescil müracaatına konu edilmiş olan ……. tescil numaralı “……” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava ve Bakırköy ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ……. Esas sayılı dosyasında uyuşmazlık, davalı adına tescilli …… nolu markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli olup, birleşen Mahkememizin ……. Esas sayılı dosya yönünden ise, marka haklarına tecavüz nedeniyle maddi – manevi tazminat taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez.
Taraf delilleri toplanmış, TPMK kayıtları ve Ticaret Sicil kayıtları getirtilerek incelenmiş, davanın mahiyetine göre bildirilen tanıklar dinlenerek bilirkişilerden rapor alınmıştır.
Asıl dosya yönünden dosya kapsamı deliller, tanık beyanları ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket yetkilisi ile davalının kardeş olup, dava konusu “…….” ibareli markayı ihdas edenin ve ilk kullananın davacı taraf olduğu, 26. sınıf ve bu sınıfı kapsayan, doğrudan bağlantılı/benzer olan 35. sınıfta mağazacılık olarak tabir edilen hizmet bakımından “…….” ibareli marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı taraf olduğu, tanık beyanları ve dosyadaki belgelere göre, bunu bildiği halde davalının sırf onun kullanımını engellemek amacıyla SMK 6/9 maddesi anlamında kötü niyeli olarak adına tescil ettirdiği anlaşılmakla asıl davada davalıya ait …… tescil nolu “….” markasının kötü niyet görünemeyeceğinden davanın kabulü ile, tüm emtia ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir. Davacının öncelikli talebi hükümsüzlük olduğu gibi, SMK’nun 10 maddesindeki koşullar oluşmadığından devre karar verilmemiştir.
Birleşen mahkememizin ……. esas sayılı dosyası yönünden yapılan değerlendirmede ise; dayanak markanın gerçek hak sahibinin karşı taraf olması ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüz kılınması nedeniyle, hükümsüzlük baştan beri sonuç doğuracağından ve bu haliyle marka hakkına tecavüz veya haksız rekabet söz konusu olmayacağından davanın reddi gerekmiştir.
Birleşen Bakırköy ……. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin……. Esas sayılı dosyası yönünden yapılan değerlendirmede ise; bu dosyanın tarafları, dava sebebi ve netice-i talebi önceki tarihli mahkememizin asıl dosyasındaki (……. Esas) ile aynı olduğundan bu haliyle derdest dava bulunduğundan HMK 114/1-ı ve HMK 115 maddesi uyarınca dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-BİRLEŞEN BAKIRKÖY 2.FIKRI VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI’NIN 2021/486 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının derdestlik dava şartı nedeniyle usulden reddine,
2-Peşin alınan harcın yeterliliğine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-ASIL DOSYA YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının hükümsüzlük yönünden kabulüne, davalı adına tescilli ……. tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 59,30 TL ilam harcından, 44,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 14,90 TL bakiye karar harcının, davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 88,80 TL dava ilk masrafı, 309,90 TL tebligat-tezkere masrafı ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.309,90 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C-BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN ……. ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince 102,47 TL peşin ve 254,00 TL ıslah harcının toplamı 356,50 TL harçtan, 59,30 TL ilam harcının mahsubu ile, 297,20 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen maddi tazminat yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden 5.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
D-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgililerine iadesine,
E-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.23/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır