Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/95 E. 2019/394 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/95
KARAR NO : 2019/394

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/02/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davacı şirketin, hem işletme adı olarak ticaret sicilinde tescilli olan ….. ibaresinin, hem de Turk Patent nezdinde ve aynı zamanda yurtdışında da tescilli ve tanınmış olan, davacı şirketle özdeşleşmiş olan ….., …. markaları’nın olduğunu, davalının Bakırköy ….. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin …. D. İş sayılı dosyasından da yapılan tespitte belirtildiği üzere davacı adına tescilli ve tanınmış markaların aynısını veya ayırdedilemeyecek kadar benzerinin kullanıldığının tespit edildiğini, bu kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olduğunu, davalının bu kullanımlarından dolayı zarar gördüklerini ve davalının da haksız kazanç sağlaması nedenleri ile markaya vaki tecavüz ile haksız rekabet eylemlerinin tespiti, meni ve önlenmesi, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile SMK 151 Maddesi uyarınca şimdilik 10.000-TL maddi belirsiz alacak ve 50.000-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari filiziyle davalıdan tahsili ile www …..com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davanın kötüniyetle açıldığını, davalının davacının tanınmışlığından faydalanarak haksız kazanç elde etme niyetinin olmadığını, davalının firmasının isminin …… Mobilya olduğunu, babasının adının Hatem olduğunu, babasının ismini yaşatmak için “…..MOBİLYA” markasını seçtiklerini, davacının tekstil sektöründe bir firma olduğunu, faaliyet alanlarının farklı olduğunu, mobilyalarının üzerinde bu ibareyi kullanmadıklarını, bu nedenle tüketici nezdindc iltibasın meydana gelmeyeceğini, haksız rekabetin de oluşmayacağını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Yargılama sırasında delliler toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalı markalarına ilişkin tescil belgeleri celp olunmuş, Mahkememizin …. değişik iş sayılı dosyası dosya içerisine alınmış, tetkikinde; talep edenin ….. Tekstil Giyim San.ve Tic. A.Ş., karşı tarafın … olduğu, davanın delil tespiti talebine ilişkin olduğu, yapılan tespit neticesi bilirkişinin 26/12/2017 havale tarihli raporunu sunduğu görülmüştür.
Dosya mahkememizin 11/12/2018 tarihli celse ara kararı ile dosyadaki deliller, taraf beyanları ve davalının mahalinde ibraz edeceği ticari defterleri incelenmek sureti ile davalının kullandığı marka, davacının markasına iltibas oluşturup oluşturmadığı ve davacının bu nedenle isteyebileceği zarar tutarı yönünden rapor tanzim etmek için bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler 07/02/2019 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “Davalının, davacı adına TPMK nezdinde….. no ile 20 ve 35.sınıfta tescilli ….. ibareli markasının aynısını ve ayırdedilemeyecek kadar benzerleri ile davalının kullanımlarının davacının diğer ….., 1924, @…. tescil kapsamında yer alan aynı ve benzer (ilgili) mal ve hizmetlerde kullandığı, bu kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği, davalının davacı adına TPMK nezdinde tescilli ve tanınmış markalarının aynısının ve ayırdedilmeyecek kadar benzerinin farklı sınıflarda kullanımı olduğu ve fakat tanınmışlığı yüksek olan bu markaların davalının kullanımlarından dolayı tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği ve davalının haksız yarar sağlayabileceği veya markanın itibarının zarar görebileceği, davalı adına kayıtlı www…….com alan adının davacının tescilli ….., @…. markalarına ayırdedilmeyecek kadar benzediği ve fakat sözkonusu alan adı ile mevcut web sitesinde herhangi bir faaliyet ve kullanımının olmadığı, davacı 6769 sayılı SMK 150.maddesince davalıların eylemleri ile davacının maddi zarara uğrayıp uğramadığının, uğradı ise miktarının tespitini talep etmişse de; 6769 sayılı SMK’nun amir 151.maddesi hükmü uyarınca sınai mülkiyet hakkı tecavüzüne uğrayan kişinin yoksun kaldığı kazancın hesaplaması için SMK’nun 151/2 2.maddesinin a-b-c bendlerinde sayılan hesaplama yöntemlerinden birini tercih etmesi gerektiği, ancak davacı tarafından herhangi bir tercihte bulunulmadığı, davacının yapacağı tercihe göre, davalı veya davacı defter ve belgelerinin veya lisans sözleşmesi örneklerinin incelenip maddi tazminatın tutarının tespiti yapılması gerektiğinden, davacının maddi tazminata ilişkin talebi için herhangi bir inceleme ve tespit yapılamayacağı, davacının manevi tazminat talebinin mahkemenin takdirinde bulunduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacı vekilince 22/02/2019 tarihli dilekçe ile maddi zararın hesaplanabilmesi adına SMK’nun 151-(2) b sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç üzerinden hesaplama yapılmak üzere dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya davacı vekilinin maddi zararının hesaplanması açısından bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 08/04/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında “davalı marka tecavüzünün getirisi olarak 2016 yılı için 25.071,95 TL, 2017 yılı için 6.194,40 TL, 2018 yılı Şubat dönemine kadar 25.274,19 TL hesaplanmış olup toplam 56.540,54 TL kazanç sağladığı, davacının manevi tazminat talebinin mahkemenin takdirinde bulunduğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davalı vekili 25/04/2019 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin ….. ibaresini mobilya sektöründe uzun yıllardır kullandığını, müvekkilinin ….. ibareli marka üzerinde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu, davacı yanın ise 20.sınıfta yer alan mobilya emtialarında kullanımı bulunmamakta olup huzurdaki davadaki taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı yanın ise kurulduğu günden bu yana yalnızca tekstil erkek giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve markalarını 25.sınıf kapsamındaki mallarda kullanmakta olduğunu, zira 20.sınıf kapsamındaki mobilya emtialarında kullanımı bulunmadığını, ancak buna rağmen hiçbir zaman kullanmadığı sınıflarda marka başvuruları yapmış ve bu markalraı tamamen kötüniyetli şekilde gerekçe göstererek haksız ve hukuka aykırı olarak huzurdaki davanın ikame edildiğini, davacı yan adına tescilli olan ve davada gerekçe olarak gösterilen….. nolu ….. ŞEKİL ve….. nolu @…. ibareli markalarına ilişkin müvekkili tarafından ikame edilen kullanmama nedeniyle iptal ve hükümsüzlük talepli davanın huzurdaki davanın sonucunu etkileyeceğini, bu nedenle Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ….. esas sayılı davanın bekletici mesele yapılmasını mahkemeye sunulan dilekçleer ile açıklandığı üzere müvekkilinin iştigal alanının mobilya sektörü olduğunu ve markasal kullanımının yalnızca mobilya emtialarında olduğunu, davacı yanın iştigal alanının ise tekstil sektörü olduğunu, aynı iş kolunda faaliyet göstermeyen veya üretip satmayan bir firmanın veya şahıs işletmesinin haksız rekabet ettiğinden bahsedilemeyeceğini, bu nedenle de marka hakkına tecavüzün söz konusu olmadığını, yeterli tetkik ve inceleme mahsülü olmayan bilirkişi ek raporuna itirazlarını sunduklarını, davaya konu markaların kullanım alanları dikkate alındığında SMK md.151 uyarınca yapılan tazminat hesaplamasının eksik ve hatalı olduğundan yeni bir heyetten yeni bir rapor alınmasına ve mahkemenin ….. esas sayılı davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 31/05/2019 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat yönünden davalarını 46.540,54 TL artırarak taleplerinin 56.540,54 TL’ye yükselttiklerini beyan etmiş ve harcını ikmal ettiği görülmüştür.
Bakırköy ….. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının kesinleşme şerhli karar örneği celp olunmuş, tetkikinde; sanık … hakkında 03/08/2017 tarihinde müdahil …’ne ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üretmek ve hizmete sunmak fiilinden dolayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6769 sayılı SMK’nun 30/1.mdsi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı; sanığın …..ismini ….. Mobilyacılar sitesinde bulunan iş yerinde ve kurduğu internet sitesinde kullandığı iddiaları dolayısıyla yapılan yargılamada sanık marka taklidi ürünleri satışının suç olduğunu bilmediği, ….. ismini sadece isim olarak kullandığını, suç işleme kastının olmadığını, ailesinden birinin ismi olduğu için kullandığını beyan etmiş ise de iş yeri tabelalarında müştekinin tescilli markalarına yer verdiği, kanunları bilmemenin mazeret sayılamayacağı ve sanığın üzerine atılı suçun şikayete tabi katalog suçlardan olması nedeniyle suç tarihinde katılan şirketin şekil ve isim olarak tescil ettirdiği markasının taklidi ürünleri yaptığı iş ve meslek gereği taklit eşyayı taklit olmayandan ayırabilecek konumda olan sanık tarafından satışa sunulduğu subut bulmakla 6769 sayılı SMK’nun 30/1.maddesi yönünden sanığın cezalandırılmasına karar verildiği ve bu kararın 11/06/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İptal ve hükümsüzlük taleplerine konu markalar dışında davacı adına “…..” esas unsurlu başka markaların bulunması ve yargılamanın diğer markalar üzerinden de devam ettirilebileceği ve tecavüz koşullarının incelenebileceği anlaşıldığından söz konusu …. esas sayılı dosyası bekletici meslee yapılmamıştır.
Davaya konu uyuşmazlık davacı adına tescilli markalara davalının tecavüzünün bulunup bulunmadığı ve haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
6769 sayılı SMK’nun 29.md’si marka hakkına tecavüz sayılan halleri düzenlemiştir. Buna göre marka hakkına tecavüzden bahsedilebilmenin temel koşulları; markanın üçüncü kişi tarafından ekonomik amaçla Türkiye’de ve koruma kapsamına giren alanda kullanılmasıdır. Markanın sahibine bahsettiği koruma kapsamı ise SMK 7.md’de hükme bağlanmıştır. Söz konusu maddeye göre “kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı olması ve tescil kapsamına giren mal ve hizmetlerde kullanılması, kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsaması ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması veya, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması markanın koruma kapsamına giren kullanma olarak kabul edilir.
Aynı maddenin 3.fıkrasına göre ise işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması, işareti taşıyan malın ticari amaçla bulundurulması, böyle bir mal için ticari teklifte bulunması, pazara sürülmesi, ithal veya ihraç edilmesi, iş evrakında ve reklamlarda kullanması, internette kullanmak, ticaret unvünvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdir.
Somut olayda davacının ….. esas unsurlu markaları ile davalının “…..” ve “…..” ile “….. ” şeklindeki kullanımı kıyaslandığında davalının davacı adına tescilli markanın aynısını ve ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullandığı, kullanımlardaki şekil ve görselin ayırt edicilik vasfına haiz olmadığı, ortalama kullanıcı nezdinde davalı kullanımlarının davacı markası ile karıştırılmaya müsait olduğu ve bu itibarla ayniyet derecesinde benzerlik anlamında tecavüzün koşullarının oluştuğu anlaşılıştır.
Yine dosyaya sunulan belgelere göre davacının markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, 6769 sayılı SMK’nun 6/5.mdsine göre “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici kariyerinin zedelenebileceği hallerde aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir” hükmü karşısında farklı mal ve hizmet alanlarında olsa dahi davacının tanınmış markasının davalı kullanımları karşısında korunması gerektiği hukuki kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller, alınan raporlar ve davacının seçimlik hakkı hep birlikte nazara alındığında, bilirkişiler tarafından hesaplanan 56.540,54 TL maddi tazminat miktarının somut olayın gelişimi ile uyumlu olduğu, manevi tazminat miktarı açısından ise davacının uğradığı manevi zararın ve davalının kusurunun derecesi, tecavüz oluşturan fiillerin meydana gelişi birlikte değerlendirildiğinde 15.000,00 TL manevi tazminatın yine somut olayın gelişimi ile uyumlu olduğu hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının davacıya ait tescilli markalara tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu kapsamda tecavüz teşkil eden davalının “…..” ve “…..”, “….. ” şeklinde kullanımlarının yer aldığı her türlü reklam vasıtası ve iş evrakına el konularak imhasına, tabelaların sökülmesine, davalıya ait “www…….com” isimli internet adresine erişimin engellenmesine,
-56.540,54 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 4.750,31 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL harç ve 795,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2.975,66 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maddi tazminat talebi yönünden hesaplanan 6.569,46 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 1.024,65 TL peşin harç, 795,00 TL ıslah harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 232,00 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 5.087,55 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 3.416,22 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.26/11/2019

Katip …

Hakim …