Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/532 E. 2020/187 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/532
KARAR NO : 2020/187

DAVA : Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin “……” markası altında Türkiye’de yangın söndürme cihazları ve tüm ekipmanlarının pazarlanması konusunda tek yetkili şirket olduğunu, davalının ticaret unvanının müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalı şirketin başka marka isimleri kullanabilecekken “……” markasını kullanmasının ticaret ahlakı açısından hoş karşılanabilecek bir durum olmadığını, davalı şirketin müvekkilinin marka hakkını kullanmasından ötürü siparişlerin davalıya verilme ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının ticaret unvanının, müvekkili şirketin markasından ve ticaret unvanından çok sonra tescil edildiğini, davalının markasal kullanımlarının müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı şirketin hukuka aykırı işlem ve eylemler sonucu TTK’nın haksız rekabet hükümlerine de muhalefet ettiğini iddia ederek, davalı yan tarafından müvekkiline ait “……” markasının haksız kullanılmasının ve pazarlanmasının önlenmesini, davalı eylemlerinin müvekkilinin marka tecavüzüne ve haksız rekabete sebebiyet verdiğinin tespitini ve önlenmesini, müvekkili markası ile iltibas yaratan kullanımların durdurulmasını, evrak vb. toplatılmasını ve web sitelerinin kapatılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının “tek yetkili satıcı” olduğu iddiasını belge ile ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin iştigali ile davacı şirketin iştigalinin birbirinden farklı ürünlere ilişkin olduğunu, müvekkilinin davacının ürünlerini satmadığını, müvekkili unvanı ile davacı unvanının ilk kelimelerinin aynı olmasının, iştigal konuları ve satmakta oldukları ürünler dikkate alındığında iltibas yaratabilecek bir duruma sebebiyet vermediğini, müvekkili markasının tanınmış bir marka olduğunu, davacının internet sitesi satışlarında karışıklığa neden olabilecek durumlardan bahisle iltibas yaratıldığı iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı yan fiillerinin, davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i istemine ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı ” ……. yangın söndürme+şekil” ibareli markanın, 01, 09, 35 ve 45. sınıflarda davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 09/12/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalı yanın “……” ibaresini markasal olarak kullandığına ilişkin davacı yan tarafından dava dosyasına herhangi bir belge ibraz olunmadığı, dosya arasında davalı yanın markasal kullanımlarının gösterir herhangi bir belge bulunmadığından, davalı yanın var olduğu iddia olunan markasal kullanımları üzerinde inceleme yapılamadığı, var olduğu iddia olunan markasal kullanımların davacı yana ait markalara tecavüz teşkil eder mahiyette olup olmadığının değerlendirilemediği, ilgili eksikliğin giderilmesinin akabinde görevlendirilme halinde bahse konu hususta kanaatlerin Mahkemeye sunulabileceği, davalı yanın markasal kullanımları bakımından dosyada herhangi bir veri olmadığından, inceleme yapılamamak ile birlikte davalı yanın ticaret unvanının davacı yana ait hakları ihlal eder mahiyette olup olmadığı hususu değerlendirildiğinde, davacı yanın “……” ibaresi üzerinde önceki tarihli hak sahibi olduğu, davalı adına tescilli ticaret unvanında “……” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığı, davacı markasında yer alan “……. ” harfinin karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığı, davalı ticaret unvanın asli unsurunun davacı markası ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, ticaret unvanında başkaca bir ayırt edicilik sağlayacak unsurunun bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı adına tescilli ticaret unvanının davacı yanın marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceği belirtilmiştir.
Dava dosyası kapsamında davalının “……” ibaresini taşıyan ticari unvanı dışında, davalı yanın “……” ibaresini markasal olarak kullandığına ilişkin davacı yan tarafından dava dosyasına herhangi bir belge ibraz edilmemiş, davalı yanın markasal kullanımlarının gösterir herhangi bir belge bulunmamaktadır. Her ne kadar bilirkişi raporunda ” davacı yanın “……” ibaresi üzerinde önceki tarihli hak sahibi olduğu, davalı adına tescilli ticaret unvanında “……” ibaresinin asli unsur olarak kullanıldığı, davacı markasında yer alan “ …… ” harfinin karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığı, davalı ticaret unvanın asli unsurunun davacı markası ile ayniyet derecesinde benzer olduğu, ticaret unvanında başkaca bir ayırt edicilik sağlayacak unsurunun bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı adına tescilli ticaret unvanının davacı yanın marka tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceği belirtilmiş” ise de; HMK’nın 282 maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceğinden bilirkişinin bu yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.

Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/06/2020 tarih ve 2019/1692 Esas – 2020/3293 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; “SMK’nın 29/1-a hükmü ile yapılan yollama gereği m.7/3-e maddesinde yer alan “işaretin ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullanılması” hükmü işaretin markasal kullanılması durumunda uygulanabilecektir. Zira m.7/3’de işaretin ticaret alanında kullanılması halinde yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır. Marka hukuku kapsamında işaretin ticaret alanında kullanılması ifadesi ile kastedilen işaretin markasal olarak kullanılmasıdır. Diğer taraftan, SMK’nın 7/3-e maddesinin gerekçesinde söz konusu düzenleme ile …… sayılı A.B. Marka Yönergesiyle uyum sağlandığından bahsedilmiş olup, Yönerge’nin 3. maddesinde yer alan hükmün, yine Yönerge’nin genel gerekçesi no 19’daki açıklamalara göre değerlendirilmesi gerekir. Buna göre, ticaret unvanı ancak tescilli bir markaya tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden ayırt ediciliği sağlayıcı bir işaret olarak kullanılması halinde, marka hakkına tecavüz oluşturacağı açıklaması karşısında, Kanun Koyucunun amacının ticaret unvanının tescilli marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması halinin marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde olmasına rağmen, tek başına ticaret unvanının tescil ettirilmiş olması marka hakkına tecavüz teşkil etmez.”
Bu itibarla davalının ticaret unvanının davacı adına tescilli marka ile karıştırılmaya yol açacak şekilde kullanılması söz konusu olmadığından, ispatlanamadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 18,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 193,50 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.15/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır