Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/520 E. 2019/82 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/520
KARAR NO : 2019/82

DAVA : Markanın İptali
DAVA TARİHİ : 05/03/2014
KARAR TARİHİ : 12/03/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/03/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkiline ait “…” ibaresinin başta 14.sınıf olmak üzere tanınmış marka konumunda tescil edildiğini, davalı tarafın kullanmadığı tespit edilen müvekkili sektörü ile doğrudan ilişkisi olan 25.sınftaki plastik tabanlı keten ayakkabı emtialarında tescilli olan …. nolu “….” markasının davalı tarafından tescilli olduğu emtialarda kullanılmaması sebebiyle 556 sayılı KHK’nin 14.maddesi gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, “…” ibaresinin 1976 yılında ticaret unvanı olarak kullanılmaya başladığını, 1981 yılında arka olarak tescil edildiğini, 25.sınıfta tescilli bir markası bulunmadığını, müvekkili tarafından “….” markasının tescilli olduğu “plastik tabanlı keten ayakkabılar” emtialarında sürekli ve ciddi bir biçimde kullanıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 21/03/2016 tarih, ….Esas ve ….Karar sayılı ilamı ile, “Davanın kabulüne ve davalı adına TPE nezdinde tescilli …. tescil nolu “…. ” markasının 25.sınftaki “plastik tabanlı keten ayakkabılar” yönünden kullanmama sebebiyle iptaline ve sicilden terkinine” dair karar, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 11/10/2018 tarih, …. Esas ve…. Karar sayılı ilamı ile, “Dava, kullanmama nedenine dayalı olarak davalıya ait markanın hükümsüz kılınması istemine ilişkin olup, mahkemece, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak karar tarihinden önce Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 gün ve 147/75 sayılı kararı ile 24.06.1995 günlü 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin hükümsüzlük hallerini düzenleyen 42. maddesinin birinci fıkrasının c bendinin Anayasa’nın 91. maddesinin birinci fıkrası uyarınca Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, yine karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nin 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir” gerekçesi ile bozularak iade olunmakla, Mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamında da belirtildiği üzere, davaya dayanak yapılan 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi, Anayasa Mahkemesinin 2016/148 Esas, 189 Karar sayılı ilamıyla 14.12.2016 tarih ve 06.03.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan hükmü ile iptal edilmiş ve yeni 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu da 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, dava tarihi itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olmayıp, dava konusu mülkiyeti sınırlandırmaya ilişkin bir nedene dayılı olması ve yasal boşluğun Hakim tarafından doldurulması da söz konusu olmadığından ve yasal dayanak ortadan kalktığından, davacının davanın reddine, ayrıca Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11/05/2011 tarih ve 2011/1-331 Esas, 2011/308 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesinde (HMK’nın 33) “Hakim, Türk hukukunu resen uygular. Bu yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır. İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76.maddesi (HMK 33) uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından, davanın açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle reddi halinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığından ve davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip vekalet ücretiyle sorumluluklarına hükmetme olanağı bulunmadığından, her bir tarafça yapılan yargılama giderleri üzerinde bırakılarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile, 19,20 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Her bir tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, her bir taraf yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraf vekilerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere, açıçka okunup usulen anlatıldı.12/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır