Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/52 E. 2019/181 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
1. FİKRİ VE SINAÎ

ESAS NO : 2018/52
KARAR NO : 2019/181

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 06/02/2018
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin “….” markası altında “….” satışı yaptığını ve … sitesinin müvekkil şahıs adına kayıtlı olduğunu, davalı ile aynı sektörde iş yaptıklarını ve davalının…. markasının sahibi olduğuna ve sektördeki kullanımları engelleyeceğine dair sözlü beyanlarını tesadüfen öğrendiklerini, bu şekilde davalı ve markasından haberdar olduklarını, davalının markasını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğini, prova manken ibaresinde sadece “w” harfi değişikliği ile “…” şeklinde tescil alındığını ve bu markanın hükümsüzlüğünü talep etmek zorunda kaldıklarını, “….” ibaresinin sektör açısından tescili mümkün olmayan genel bir ibare olduğunu, davacı ve davalı tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve …. ürettiğini, …. şeklinde internet sitelerinde arama yapıldığında ürünü gösterir sonuçlar çıktığını, bu durumun da “….” ibaresinin tek başına ya da esas unsur olarak 20. sınıfta tescilinin mümkün olamayacağını gösterdiğini, ilgili ibarenin yerli yabancı sektörde ürün adı olarak kullanıldığını, bu durumun hükümsüzlük gerekçelerini oluşturduğunu, sektör devi “….” markasının internet sitesinde “….” adıyla prova mankenleri satıldığını, bu ibarenin Türkçe karşılığının “….” olduğunu, yine aynı markanın Türkiye sitesinde ürün listesinde “….” yazdığını, sektörde bilinen bir olan kullanıcılardan …. ’ya ait …. sitesinde de açık ve net olarak 1996 yılından beri prova manken ürettiklerininin yazılı olduğunu, …. ürün adı olarak kullanıldığına dair dosyaya birçok örnek eklediklerini, bu örneklerden görülebileceği gibi davalının genel bir ibareyi tescil ettirdiği, “….” ibaresinin 20. Sınıf için oldukça genel ve güçsüz kelimelerden oluştuğunu, ayırt edicilik unsurunu haiz olmadığını, marka tescil şartlarına sahip olmadığını iddia ederek, davalı adına …. sayı ile tescilli “…” ibareli markanın 20. sınıf açısından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili markasının 2008 yılında tescil edildiğini ve 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu nedenle öncelikle davanın bu nedenle reddinin gerektiğini, söz konusu cansız mankenlerin sektördeki adının ….nden ziyade “…. şeklinde kullanılan ibareler olduğunu, ürünün sektörde sabit bir ismi olmadığını, davacının iddia ettiği “….” adlı markanın internet sitesinde kullanılan “….” ibaresinin Türkçe karşılığının birçok ibareye denk geldiğini, terzi mankeni ve giysi mankeni gibi çevirilerinin olduğunu, davacı tarafın marka hükümsüzlüğüne konu ürünün genel ibaresinin “….” olduğunu belirtmek için ….. gibi sitelerde tüzel ve ticari kimlikleri olmayan bireylerin koyduğu ilanları örnek gösterdiğini, bu örneklerin objektif kıstaslara uygun olmadığını, müvekkili adına tescilli markanın “….” şeklinde olduğunu ve “w” harfinin ayırt edicilik için yeterli olduğunu, gıda sektörünün devlerinden …. ’nin “….” şeklinde bir markası olduğunu, ilgili ibarenin aynı zamanda genel bir ibare olduğunu bu haliyle markanın tescil edildiğini Yargıtay’ın da bu hususu onadığını ve taleplerin yersiz olduğnu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …sayı ile tescilli “…” ibareli markanın 20. sınıf açısından hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan,…. sayılı ve “… + şekil” ibareli markanın, 06 ve 20 sınıfta 17/04/2008 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 10/12/2018 havale tarihli raporda sonuç olarak, Huzurda bulunan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı, davalı yanın kötü niyetli olduğunun davacı yan tarafından ispatlanamadığı, dava konusu markanın tescil müracaatına konu edildiği 18.04.2008 tarihinde “… + şekil” ibareli markanın ticaret alanında cins, vasıf ve kalite bildiren bir unsur olmamak ile birlikte marka olmak için gerekli ayırt edici nitelikleri taşıdığı, kaldı ki dava konusu markanın davacı yanın 18.04.2008 tarihinden önce sektörde yoğun olarak kullanıldığı, ticaret alanında cins, çeşit, vasıf belirttiği, ayırt edici nitteliği olmadığını beyan ettiği “… ” ibaresinde yer alan “V” harfinin yerine “W” harfinin eklenmesi ile oluşturulmuş olan “….” ibaresi değil, asli unsuru “….” ibaresi olmakla “…..” ibarelerinin ise markanın tali unsurları niteliğinde olduğu, yine ayırt edici unsurunu da ihtiva eden görsel olduğu, her ne kadar davacı yanın hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı tarafınca değerlendirilememiş ise de, Mahkeme tarafından aksi kanaat oluşur ise, markanın tescilli olduğu mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğ’in 20. sınıfının tamamında değil, ilgili sınıfın içerisinde bulunan “elbise askıları (ayaklı , sabitlenen) ve kılıfları.” şeklindeki emtiaları bakımından davacı yanın iddialarının değerlendirilebileceği (ve yukarıda belirtildiği üzere kabul edilemeyeceği) yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 12/04/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının …. sayılı markasının, davacının dayandığı SMK’nın m.5/f.1 (b) veya (c) bendi kapsamında bir işaret-marka olarak mütalaa edilemeyeceği, zira davalı markasının hükümsüzlüğü istenen 20. Sınıfta tescilli olduğu emtialar içerisinde doğrudan prova manken emtiasının ya da bu emtiaya yakın-benzer bir emtianın bulunmadığı, davalının …. ibareli markasal kullanımının, dava konusu …. sayılı markanın tescili kapsamında bir kullanım olarak kabul edilemeyeceği, davalının fiili marka kullanımının ancak bir tescilsiz marka kullanımı olabileceği, davalının …. sayılı marka tesciline dayanarak, bir başkasının ve bu arada davacı tarafın prova manken kelimesini ticaret alanında kullanmasına engel olamayacağı, ne davalıya, ne de başka bir işletmeye bu ürün için ilgili ticaret alanında herkesin kullanımına açık, tanımlayıcı nitelikteki prova manken ibaresi üzerinde tekel hakkı tanınabileceği, davalının tescilsiz marka hakkına ya da haksız rekabet kurallarına göre de başkalarını bu ibareyi kullanmaktan men edemeyeceği, davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı hakkındaki takdirin ise Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacının dayandığı SMK’nın m.5/f.1 (b) veya (c) bendi kapsamında bir işaret-marka olarak mütalaa edilemeyeceği gibi, kötü niyetli tescilin de söz konusu olmadığı anlaşılmakla, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraf vekillerine tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.16/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır