Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/519
KARAR NO : 2019/374
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 07/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin …. tescil nolu “… ” markasının sahibi olduğunu, ayrıca … tescil nolu “… ” markasının eski sahibi olduğunu, müvekkilinin bu markaların ikisi üzerinde de tam hak sahibi iken, iki marka üzerindeki haklarının %50’lik hisselerini belirli bir bedel karşılığında davalı …’e devrettiğini, her ne kadar davalı bu devir karşılığında ödeme yapmışsa da, devir işlemlerinin müvekkilinin elinde olmayan sebeplerden ötürü uzaması nedeniyle ödediği bedelin iadesini talep ettiğini, davalının devir için verdiği çeklerin iade edildiğini, ancak davalının devir işlemi için ödediği bedeli geri aldığı halde devir işleminden vazgeçmediğini, TPMK devrinin tescil edildiğini, müvekkili ile davalı arasındaki devir işlemlerinin hiçbir şekilde geçerli geçerli olmadığını, davalının hukuka aykırı bir şekilde dava konusu markalar üzerinde hak sahibi olarak göründüğünü ve marka hakkına za8rar verecek işlemler gerçekleştirdiğini, kötüniyetli hareket eden davalı hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, devir bedeli ödenmemiş olan ve geçerli olarak kurulmayan sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile davalının markalar üzerindeki hisselerinin müvekkiline iade edilmesini, TPMK kayıtlarından davalının isminin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı …’ın marka üzerinde herhangi bir sıfatının kalmadığını, 2018 yılı içerisinde markadaki hissesini sattığını ve hissedarlık durumunun kalmadığını, bu sebeple dava açısından husumetinin de bulunmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, davacı yanın aynı iddialarla Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas numarası ile derdest davasının bulunduğunu, bu davada tüm delil, daire kararları ve de bilirkişi raporuna uygun olarak müvekkili lehine karar verildiğini ve davacının kötüniyetli taleplerinin reddedildiğini ancak kararın kesinleşmediğini, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, YİDK 31/12/2015 tarhili kararının 13/01/2016 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiğini, davacının da bu karara dava açmadığını, 556 sayılı KHK’nin 53.maddesinde belirtilen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde karar adava açması gerektiğinden davanın reddedilmesinin gerektiğini, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 16.maddesine göre ferdi marka hakkının devredilebilmesi için taraflar arasında geçerli şekilde yapılmış devir sözleşmesinin varlığının gerekli ve yeterli olduğunu, söz konusu ferdi marka hakkının devrinin sicile tescilinin devir için kurucu bir unsur olmayıp sicile tescilin yalnızca açıklayıcı mahiyette olduğunu, davacının tek taraflı fesih beyanının kuruma sunulduğunu, ancak marka hakkı üzerinde devir sözleşmesi yapılarak kuruma sunulmasıyla tasarruf işleminin geçrekleştikten sonra, devir sözleşmesinin tek tarafı hukuki bir işlemle feshedildiğinin bildirilmesinin markanın devrinin işleminin sonucuna herhangi bir etkisi olmayacağını, yapılan devir işlemleri bakımından herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını, davacı yanın müvekkili ile alakalı yaptıkları ve açtıkları davaların hukuk nezdinde korunacak bir tarafının bulunmadığını, davacının davasının kötüniyet içerdiğini, davacı yanın gerçekle alakası bulunmayan iddialarının gerek dava zamanaşımı, gerek derdestlik gerekse de husumet yokluğu sebeplerinden dolayı davanın reddedilmesinin gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerini ndavacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; davacı tarafça davalı tarafa gönderilen fesih ihbarnamesi ve iade edlidiği iddia edilen çeklerin fotokopileri dosyaya sunulmuş, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan … ve … sayıyla kayıtlı markalara ilişkin sicil kayıtları celp olunmuştur.
Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; “davacının …, davalıların Türk Patent ve Marka Kurumu, … olduğu, davanın TPMK YİDK’nın … sayılı kararın ve davalı …’e ait marka sahipliğinin marka sicilinden terkini talebine ilişkin olduğu, yargılama sonunda 17/12/2018 tarih, … esas ve ….karar sayılı karar ile bilirkişi raporu doğrultusunda geçerli bir marka devir sözleşmesi ile devredilmiş bulunan marka hakkı hissesini, bu tasarrufun gerçekleştiği anda davalı şahsa geçmesiyle, davacının söz konusu markanın sahipliği üzerinde yarım hissesi/yarım mülkiyet hakkının son bulduğunu, bu devrin/hukuki işlemin geçersizliği, ancak ve sadece marka siciline kaydedilmiş yarım hak sahibi görünen davalı şahsın da talebi/kabulü ile ya da işlemin geçersizliğine dolayısıyla ilgili sicilin değiştirilmesine ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanılarak ileri sürülebileceği, tek taraflı bir fesih beyanıyla ileri sürülemeyeceği, yani davacının fesih ihbarnamesinin davalı şahsa tebliği ile dava konusu markadaki hisse devrinin iptalinin söz konusu olmayacağından bahisle davanın reddine karar verildiği, dosyanın istinafa gönderildiği görülmüştür.”
Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden celp olunmuş, tetkikinde; “davacının …, davalının Türk Patent Enstitüsü olduğu, davanın dava dışı … adına başvurusu yapılan … sayılı, … sayılı ve … sayılı markaların devrine ilişkin talebin davalı kurum tarafından reddine dair işlemin iptali ile markaların %50 oranında müvekkili adına aynen ifa suretiyle tesciline, dava dışı … adına başvurusu yapılan … numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesine yönelik olduğu, yargılama sonunda 29/01/2015 tarih,… esas, …. karar sayılı karar ile söz konusu idarenin tesis etmesi gereken nihai karar elde edilmeden davanın açıldığını, davanın esasına girilerek bir karar verilmesine imkan olmadığını, bu nedenle davacının markaların devrine ilişkin talebin reddi yönünde yapılan işlemin iptali istemiyle açılan davanın YİDK kararları üretilmeksizin zamansız açıldığından bahisle davanın reddine karar verildiği ayrıca hükümsüzlük talebi yönünden açılan davanın da reddine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2016 tarih, …. esas, …. karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin 17/05/2016 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğini bildirdiği, davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği görülmüştür.”
Davacı taraf iddialarına dayanak ve delil olarak çek fotokopileri ile banka dekontları ve ihbarname örneğini sunmuştur. Davalı vekiline mahkememizce bu delillere ilişkin beyanda bulunmak üzere süre verilmiş, davalı taraf 21.10.2019 tarihli dilekçesinde davacı tarafın beyan ve iddialarını reddetmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilmiş marka devir sözleşmesinin geçerli olarak feshedildiği iddialarına dayalı tespit ve terkin davasıdır.
Her ne kadar davalı vekili davacının markayı devretmesiyle dava açma yönünde husumetinin bulunmadığını beyan etmiş ise de davanın davacı ile davalı arasında akdedilmiş sözleşmeye ilişkin olması nedeniyle mahkememizce itirazı yerinde görülmemiştir. Yine davalı vekili cevap dilekçesinde derdestlik ilk itirazın da bulunmuştur. Derdestliğe konu Ankara …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas …. karar sayılı dosyasında, dava türünün ve davalıların(davalılar arasında Türk Paten Marka Kurumu’nun da olması nedeniyle) farklı olduğu, söz konusu davanın Türk Patent ve Marka Kurumu kararının iptali talebini de içerdiği bu nedenle derdestlik şartlarını taşımadığı anlaşılmıştır.
Davanın esası incelendiğinde, mahkememizce çözülmesi gereken temel uyuşmazlık taraflar arasında akdedilen marka devir sözleşmesinin yine tarafların ortak iradesi ile feshedilip edilmediğidir.
Taraflar arasında davacıya ait markanın %50’sinin davalıya devredilmesine ilişkin sözleşmenin yapıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Burada önemli olan husus, sözleşmenin ifası sırasında tarafların ortak iradeleri, daha doğru bir ifade ile davalının da kabul ve rızası ile sözleşmenin geçerli bir şekilde feshedilip edilmediği noktasıdır. Fesih konusunda ispat yükü davacıdadır. Davacının iddiasını ispat bağlamında sunduğu tek taraflı feshi ihbar ile çek fotokopileri ve banka havaleleri kesin delil mahiyetinde değildir. Bu delillerin dayandığı iddiaları, yani tarafların anlaşarak çeklerin iade edildiği ve paranın gönderildiğini davalı taraf kabul etmemiştir. Davacı vekili 15.10.2019 tarihli duruşmada sunulan deliller dışında başka başuracakları delillerinin olmadığını, sunulan belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılabileceğini beyan etmiştir. Bu durumda kesin delille ispatlanması gereken hususta davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2019
Katip …
Hakim …