Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/510 E. 2021/44 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/510
KARAR NO : 2021/44

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/03/2021
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ev bakım, temizlik kağıtları ve hijyen kategorisi olmak üzere hızlı tüketim sektöründe faaliyet gösterdiğini, 1997 yılından bu yana Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli “…….” ibareli markaları bulunduğunu, “…….” ibaresini 2007 yılında ……. sayılı ile tanınmış marka olarak tescil ettirdiğini, “….. ” ibaresiyle biten seri markalarının bulunduğunu, davalıya ait “…….” markasının, müvekkili adına tescilli ve tanınmış “…….” markası ile gerek görsel, gerekse işitsel olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davaya konu markanın müvekkiline ait “…….” esas unsurlu markalar ile aynı mal ve hizmet sınıfında tescilli olmasının tüketiciler nezdinde iltibas yaratacağını, davalının “…..” ibaresinin iyi yararlı, “…….” ibaresinin ise düzeltmek anlamına geldiğini belirterek markayı bölmesinin ve bu doğrultuda değerlendirme yapmasının doğru olmadığını, zira tüketicilerin markayı Türkçe’de hiçbir anlam ifade etmeyecek “…….” şeklinde bir bütün olarak algılayacaklarını, dava konusu markalar arasında iki harf farklılığının mevcut olduğunu, her iki markanın da ikinci harfi olan “O” ibaresinin fonetik vurguyu üzerinde topladığını ve her iki markanın da “…….” ibaresiyle bittiğini, bu durumun markaların ağızdan çıktığı anda karıştırılmasına sebebiyet vereceğini, tüketicilerin şekil unsurundan ziyade kelime unsuruna odaklanacaklarını ve markaların birebir aynı ve ilintili sınıflarda tescilli olmasının markaların halk tarafından karıştırılması sonucunu doğuracağını ve davalı markası ile müvekkiline ait markalı ürünlerin aynı/benzer yerlerde satılmasının orta düzeydeki tüketici nezdinde markaların karıştırılmasına neden olacağını, davalı adına ……. sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, “…….” markası için 14.06.2013 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, bu tarihten itibaren müvekkiline ait markanın koruma altında bulunduğunu, söz konusu markanın 24.07.2014 tarihinde sicile tescil edildiğini, dolayısıyla 5 yıllık süre içerisinde açılmayan davanın reddi gerektiğini, davacının kötüye niyete yönelik iddiasının gerçek dışı olduğunu, ……. markasının tescili esnasında herhangi bir itiraz bulunmadığını, kullanımının usulüne uygun olduğunu, müvekkilinin ……. markası ile yıllardır yurt dışı pazarında ihracat yaptığını, yurt içinde satışın söz konusu olmadığını, müvekkilinin sadece bebek bezi değil ayrıca ıslak mendil ve medikal ürünler de ihraç ettiğini, bu kapsamda kendi nam ve ürünleri ile dünya çapında tanınmaya başladığını, ……. ibaresinin Türkçe karşılığının iyi, yararlı olan “…..” kelimesi ile düzeltmek, onarmak anlamına gelen “…….” ibaresinden oluştuğunu, yine müvekkiline ait …… ibareli tescilli başka markası da bulunduğunu, Kurum nezdinde içerisinde ……. ibaresi geçen aynı sınıf ve aynı ürünler için tescil edilmiş onlarca marka bulunduğunu, bu nedenle davalının ……. ibaresi üzerinde tekel hakkı bulunmadığı gibi, ibarenin kullanımının yalnızca kendi markasını çağrıştırdığı iddiasının isabetsiz olduğunu, ……. markasında yer alan ibarelerin bir bütün olarak göz önüne alınması halinde davacı markaları ile görsel veya işitsel benzerlik bulunmadığını, davacının markalarında yer alan şekil unsurunun esaslı unsur olduğunu, oysa müvekkilinin markasının kelimeden oluştuğunu, davacının iddialarının aksine marka kullanımının herhangi bir benzerliğe ve karışıklığa yol açmasının mümkün olmadığını, söz konusu ticari alanın hedef aldığı tüketicilerin anneler olması ve annelerin markalara göre tercihte bulunabilmesi nedeniyle tüketicilerin bilinçli olduğunu, davacının müvekkiline ait ……. markasına itiraz ettiğini ve bu itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, müvekkili şirkete ait marka ile davacının markası karşılaştırıldığında logo, ambalaj, paketleme ve içerik itibarıyla herhangi bir benzerliğin bulunmadığını, müvekkili şirketin 2014 yılından bu yana markasını kullanarak meşhur ve maruf hale getirdiğini ve davacının markasının tanınmış olduğundan bahsetmesinin tek başına yeterli olmadığını, bu iddiasını ispatla mükellef olduğunu, bir markanın birden çok ülkede tescilli olmasının o markanın tanınmış marka olduğu anlamına gelmeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına ……. sayılı “…….” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı “…….” ibareli markanın, 05. Sınıfta 14/06/2013 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu ve “…….” esas unsurlu birçok markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 30/03/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalı markasının koruma tarihi öncesine ait üçüncü şahıs markaları hakkında açılan muhtelif davalarda alınan bilirkişi raporları ve yargı kararları okunduğunda, bu dosyalara sunulu işbu raporda belirtilen deliller ışığında, davacının ……. markasının (özellikle çocuk bezi emtiası yönünden) tanınmış marka olarak benimsendiği, ayrıca, ……. ibareli markaların uzun yıllardır (ilkinin koruma tarihi 1997 yılı olmak üzere) ülkemizde tescilli oldukları ve ……. markasının TPMK nezdinde ……. no. ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğu (28.05.2008), huzurdaki dava dosyasına söz konusu dava dosyalarında incelenen deliller ve davalı markasının koruma tarihi öncesine ait işbu raporda listelenen deliller dışında bir delil bilgi sunulmadığı, aktarılan bilirkişi raporlarında ve yargı kararlarında incelenen deliller ile ulaşılan sonuçtan ve davalı markasından çok daha eski tarihlerden beri tescilli ve kullanılmakta olan ……. markalarının bulunması ve markanın Kurum tarafından tanınmış marka olarak da kabul edilmiş olmasından hareketle, davacının ……. markasının tanınmış marka olarak kabul edilip edilmeyeceği, huzurdaki davanın 17.12.2018 tarihinde açıldığını, hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilen ……. tescil nolu ……. lafzi markasının 24.07.2014 tarihinde tescil edildiğini, bu halde, davanın ikame edildiği tarihte markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre henüz dolmadığı için, davacının hükümsüzlük ve sicilden terkin talebi dinlenebileceğini, gerek davacının ……. markası, gerekse davalının ……. markasının, tescilli olduğu 5. sınıf emtialar yönünden ayırt ediciliği haiz olduğunu, aynı sınıfta (aynı/aynı tür emtialarda) tescilli davalı markası, davacı markası gibi bir lafzi marka olup, yine davacı markası gibi kelimede ikinci hece olarak aynı işareti (…….) ihtiva ettiğini, böyle olunca davalının ……. tescil nolu ……. markasının, davacının ……. markalarından ayırt edilmeyi sağlayacak şekilde oluşturulmadığı, görsel ve işitsel benzerliğe sebep olduğu, taraf markaları arasında iltibasa sebep olacak bir benzerliğin bulunduğu, dava konusu 5. sınıf ürünlerin ortalama tüketici kitlesinin iki farklı marka karşısında bulunduğunu bilemeyebileceği ve markaların sahipleri arasında (işletme düzeyinde) ekonomik, ticari bir bağlantı bulunduğu izlenimine de kapılabileceği, olayda davacının markası aynı sınıfta (aynı/aynı tür emtialarda) tescilli olduğundan, esasen tanınmış marka olgusunun irdelenmesine gerek bulunmadığını, iltibas değerlendirmesi doğrudan davalı markası ile davacı markasının tescil kayıtları karşılaştırılmak suretiyle yapılabilecek ve iltibasın varlığı kabul edilirse, davalı markasının tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini, markanın ayırt ediciliğinin yüksek oluşu ya da tanınmış marka niteliğine kavuşmuş olması, her somut olayın şartları çerçevesinde, iltibası kuvvetlendiren bir cepheye sahip olabileceği, önceki markanın ayırt edicilik kapasitesi, bu bağlamda markanın güçlü hale gelmiş olması, hele de tanınmış marka statüsüne erişmiş olması, sonraki benzer markaların o marka ile iltibasa sebep olma ihtimalini o oranda artırabileceğini, markanın ayırt ediciliği, bilinirlik-tanınmışlık düzeyi karıştırılma ihtimalini aynı oranda artıran bir husus olarak değerlendirildiğini, ……. markasının davalı markasından çok daha önceden beri tescilli ve kullanılmakta oluşu ve dosyaya tanınmış marka olduğunu ispat zımnında sunulan deliller (başka davalarda alınan bilirkişi raporları ve verilen yargı kararları, TPMK’nın tanınmış marka kararı) çerçevesinde Mahkemece davacı markasının güçlü bir marka olduğu, giderek tanınmış marka niteliğine kavuşmuş olduğu yönünde karar tesis ederse, bu durumun somut olayda var olan karıştırılma ihtimalini daha da güçlendireceğini belirtmiştir.
Davalı vekilinin rapora itirazları nedeniyle aynı bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi hazırlamış olduğu 30/09/2020 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, kök raporda ulaşılan kanaat ve sonuçtan dönülmesini gerektiren bir durumun tespit edilmediği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve teknik yönüyle yeterli görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; ……. ibareli markaların uzun yıllardır (ilkinin koruma tarihi 1997 yılı olmak üzere) ülkemizde tescilli oldukları ve ……. markasının TPMK nezdinde ……. no. ile tanınmış marka olarak kayıtlı olduğu (28.05.2008), huzurdaki dava dosyasına söz konusu dava dosyalarında incelenen deliller ve davalı markasının koruma tarihi öncesine ait işbu raporda listelenen deliller dışında bir delil bilgi sunulmadığı, aktarılan bilirkişi raporlarında ve yargı kararlarında incelenen deliller ile ulaşılan sonuçtan ve davalı markasından çok daha eski tarihlerden beri tescilli ve kullanılmakta olan ……. markalarının bulunması ve markanın Kurum tarafından tanınmış marka olarak da kabul edilmiş olmasından hareketle, davacının ……. markasının tanınmış marka olarak kabul edilebileceği, huzurdaki davanın 17.12.2018 tarihinde açıldığı, hükümsüzlüğü talep edilen ……. tescil nolu ……. lafzi markasının 24.07.2014 tarihinde tescil edildiği, bu halde, davanın ikame edildiği tarihte markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre henüz dolmadığı , gerek davacının ……. markası, gerekse davalının ……. markasının, tescilli olduğu 5. sınıf emtialar yönünden ayırt ediciliği haiz olduğu, aynı sınıfta (aynı/aynı tür emtialarda) tescilli oldukları anlaşılmıştır. Davacının önceki tarihli markaları “…….” ibareli, davalının markası ise “…….” ibarelidir.
HMK’nın 282 maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Ayrıca Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve ….. Esas ve …… Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olup mahkemece değerlendirilecektir. Bu yönüyle bilirkişi raporundaki markalar arasında karıştırılma ihtimali olunduğuna dair hukuki değerlendirmeye iştirak edilmemiştir. Zira; Yüksek Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin davacının markasına ilişkin 12/06/2017 tarih ve …… Esas …… Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, uyuşmazlık konusu markaları taşıyan ürünlerin ortalama tüketici kitlesi üzerinde markaların başlangıç ibareleri etkilidir. TPMK kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere “…….” ibaresini ek olarak içeren onlarca marka aynı sınıflarda tescillidir. Somut uyuşmazlıkta davacının önceki tarihli markaları “…….”, davalı markası ise “…….” ibarelidir. Markaların başlangıç ibareleri olan “mol” ve “……” kelimeleri karşılaştırıldığında, ”…….” ibarelerinin esasen eklenen tanımlayıcı işaretler niteliğinde oldukları hususu ve ilgili tüketici kitlesi dikkate alındığında, aynı veya benzer mallar yönünden markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davalının tescilinin kötü niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Görsel, işitsel ve kavramsal tüm faktörler dikkate alındığında, markaların tescilli olduğu sınıf ve tüketici kitlesi de nazara alındığında ilgili toplum kesiminde markaların bıraktıkları genel izlenime göre iltibas veya iltibas tehlikesinin varlığı söz konusu olmadığından, davalının tescili kötü niyetli olmadığından davacının hükümsüzlüğe ilişkin davasının reddi gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 59,30 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 23,40 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 5.900,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/02/2021
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır