Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/50 E. 2019/179 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/50
KARAR NO : 2019/179

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 05/02/2018
KARAR TARİHİ : 16/05/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde ……. no ile tescilli “…+…..” ve …… no ile 41. sınıfta tescilli “………” markalarının sahibi olduğunu , müvekkilinin uzun yıllardır eğitim öğretim sektöründe tanınan, öğrenci ve veliler nezdinde güven ve başarının sembolü eğitim kurumu olduğunu, bünyesinde 4800 öğrencisi, 6 fakülte, 3 Enstitü, 1 Meslek Okulu ve 1 Yabancı Diller okulu olduğunu, davalının müvekkilinin tanınmış markasından ve ününden yararlanmak maksadıyla haksız kazanç sağlamak için …… no ile “…….” markasını 41. sınıfta tescil ettirmiş olduğunu, davalı markasının müvekkili markaları ile tüketiciler nezdinde iltibas yaratacak kadar benzer olduğunu, davalı markasının müvekkilinin seri markası izlemini yarattığını, davalı yanca da zaten bu durumun amaçlandığını, müvekkili markasının esas unsurunun …….ibaresi olduğunu, davalı markasının da esas unsurunun …… olduğunu, davalı markasındaki pembe logonun markaya ayırt edici nitelik katmadığını, “……” ibaresinin eğitim öğretim hizmetlerinde anonim olmadığını, markalar arasında fonetik ve görsel benzerlik olduğunu, davalının müvekkilinin bu sektörde tanınmış bilinen bir eğitim kurumu olduğunu bilerek iltibas yaratarak haksız kazanç elde etmek amacıyla kötü niyetli tescil yaptırdığını iddia ederek, davalının …… sayı ile 41. sınıfa tescilli “…….” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.

CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı markası ile müvekkili markasının benzemediğini, markaların bir bütün olarak ve tüm unsurları ile birlikte karşılaştırma yapılarak değerlendirilmesi gerektiğini, görsel ve işitsel olarak markaların benzerlik arz etmediğini, taraf markalarının verdiği hizmetlerin farklı olduğunu, davacının üniversite eğitimi, müvekkilinin ise kolej eğitimi verdiğini, farklı hedef kitlesine hitap ettiklerini, veli ve öğrencilerin bilinçli tüketici olup, tabela okuyarak okul seçmediklerini, araştırma yaparak okul seçtiklerini, davacının markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına …… sayı ile tescilli “…….” ibareli markanın, 6769 Sayılı SMK’nın 25/1 maddesi gereğince hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 14/02/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, davalının …… no ile tescilli markası ile davacı adına TPMK nezdinde ……. no ile tescilli markasının 16, 25 ve 41. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin ortak olduğu, söz konusu mal ve hizmetler için sonraki marka olan davalı markasının kullanılmasının, 6769 Sayılı SMK.nın 6/1 hükmü uyarınca tüketici nezdinde ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline neden olabileceği ve bu durumun SMK’nın 25/1 maddesi uyarınca, davalının …… no ile tescilli markasının 16, 25 ve 41. sınıflarında yer alan mal ve hizmetler açısından hükümsüzlük koşullarının oluştuğu belirtilmiştir. Her ne kadar bilirkişi raporu bu yönde ise de, HMK 282 maddesi uyarınca, Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.
Dava konusu olayda, davacının markaları ……. tescil nolu “… + şekil” ve …… tescil başvuru nolu “………” olup, davalının markası ise …… tescil başvuru nolu pembe zemin üzerine lale motifi “…….” şeklindedir. Görsel anlamda markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmamaktadır. Davacı markasının tanınmış marka olduğu hususu da ispatlanmış değildir. Her iki markanın da ortak kelimeleri ” ….. ” ve “……” kelimeleri olup, bu ibarelerin ayırt edicilik niteliği bulunmamaktadır. Bu kelimelerin kimsenin tekeline bırakılması da söz konusu olamaz. Bilindiği üzere, zayıf marka kavramı, ayırt edicilik derecesi düşük olan veya tescili istendiği mal veya hizmete yakın duran, ait olduğu işletmenin mal veya hizmetlerini, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme kapasitesi göreceli olarak az olan markalardır. Dolayısıyla İstanbul ve …… ibarelerini taşıyan markanın zayıf marka olarak kabulü gerekir. Marka olarak zayıf bir ibareyi seçen girişimciler, bunun artılarından yararlandıkları gibi, bu ibarenin baştan itibaren zayıf bir marka olduğunu da kabullenmek durumundadırlar. Dolayısıyla bu tür ibareleri marka olarak seçenlerin önceden alınmış olan markalarda küçük bir takım değişiklikler yapmak suretiyle, aynı sözcüklerden türetilen veya bu sözcükleri de bünyesinde barındıran başkalarına ait yeni markalara engel olabilme olanağı, baştan itibaren ortadan kalkmakta ve zayıflamaktadır. Zayıf bileşenlerin karıştırma ihtimali etkisi hususunda ülkemizin de kabul edip imzaladığı 02/10/2014 tarihli “Nisbi Red Nedenlerine İlişkin Ortak Uygulama Hakkında Ortak İletişim-Karıştırılma İhtimali (Ayırt edici olmayan/zayıf bileşenlerin etkisi)” başlıklı mutabakat metninde de bu husus vurgulanmıştır. Davacı markasının yukarıda değinildiği üzere, zayıf marka olması, görsel ve logolarının tamamen farklı olması, hedef kitleleri de gözetildiğinde ve özellikle davacı Üniversite ve yüksek okula merkezi sınavla öğrenci alınması karşısında, davalı markasının davacı markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırma veya ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın iadesine,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraf vekillerine tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.16/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır