Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/468 E. 2020/147 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/468
KARAR NO : 2020/147

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Markaya Tecavüz ve Haksız Rekabetin
Tespiti Menv e Ref’i
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkiline ait “……” markasının bugün Türkiye’nin en önde gelen ve en iyi ciro yapan markalarından biri olduğunu, ilk kez Almanya’da 1900 yılında tescil edildiğini ve dünyanın neredeyse her yerinde tescilli olduğunu, TPMK nezdinde de çok sayıda tescilinin bulunup …… sayı ile tanınmış marka sicilinde de kayıtlı bir marka olduğunu, davaya konu …… sayılı “……” ve …… sayılı “……” markalarının müvekkili şirketin …… markalarına benzer olduklarını, müvekkili şirketin esas unsuru …… olan iki ve üç kelimeden ibaret ve bitişik yazılmış markaların sahibi olup, davaya konu markanın, müvekkilinin bu markaları ile aynı ve benzer tertip tarzına sahip olduğunu, davaya konu markalar kapsamındaki 09. sınıftaki malların, müvekkili şirkete ait “……” ibareli markaların kapsamındaki mallar ile aynı ve benzer mallar olduklarını, …… sayılı davalı markasının, davaya konu diğer marka (…… sayılı) için müktesep hak teşkil edecek nitelikte olmadığını, zira huzurdaki davada kazanılmış hakkın yalnızca “……” ibaresi için olduğunu, davalının yeni tarihli “…….” ibareli markası için ve eklenen şekil unsurları ile birlikte bir kazanılmış hak sağlamayacağını, davalının 1996 yılından bu yana …… ibareli marka başvurularında bulunduğunu, müvekkilinin bu başvurulara aralıksız itiraz ettiğini ve itirazlarının kabul edildiğini, salt bu hususun dahi davalının müvekkiline ait marka haklarından haberdar olduğunu ve kötü niyetle “……” ibareli marka başvurularında bulunduğunu gösterdiğini, sonsuz seçme özgürlüğü bulunan davalı tarafından, müvekkiline ait tanınmış markalar serisinden olarak algılanacak bir markanın aynı mallar için tescil ettirilmek istenmesinin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğunu, dava konusu marka tescillerinde kötü niyet bulunduğunu iddia ederek, davalı adına …… sayı ile tescilli “……” ve ….. sayı ile tescilli “…….” ibareli tescillerin hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile kullanımın durdurulmasını ve önlenmesini, karar kesinleştiğinde dava konusu ibareleri ve ……/ …… gibi benzerlerini içeren tabela, ürün, ambalaj vs. iş evrakı ile bunların üretilmesine yarayan kalıpların toplatılarak el konulmasını ve imhasını, talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin “……” markasının 2002 yılında tescil edilmiş olup, o yıldan beri kullanıldığını, markanın 10 yıllık süre ile tescilinin yenilendiğini, müvekkilinin markasına bu güne değin itiraz edilmediğini, itiraz süreleri ve iptali isteme sürelerinin geçtiğini, zamanaşımı sebebiyle iptalinin talep edilemeyeceğini, kaldı ki marka incelendiğinde, yazım şekli ve görüntüsü itibarıyla davacı markasına hiç benzemediğinin görüleceğini, müvekkilinin diğer markasının 2018 yılında tescil edilmiş olup, bu ikinci markanın birinci markayı koruma çabasıyla tescil edildiğini, internet satışlarında müvekkilinin markasının birçok taklidinin çıktığını ve müvekkilinin marka taklitlerinden korunmak için biraz daha farklı bir marka tescil talebinde bulunduğunu, hiçbir ortalama ya da ortalama altı alıcının taraf markalarını karıştırmayacağını ve davacının tescilinin hoparlör konusunda olmadığını, müvekkilinin ise hoparlör sattığını ve davacının Türkiye pazarında bu marka ile hoparlör satışının olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, markanın hükümsüzlüğü, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti men ve ref’i ile davalının “……” veya” ……” ibarelerini içeren tabela, ürün, ambalaj ve sair iş evraklarının ve bunların üretiminde kullanılan kalıplara el konularak imhası taleplidir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 20/01/2020 havale tarihli raporlarını ibraz etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı adına bir çok emtia sınıfında ve tanınmış marka statüsünde “……” esas unsuru ile davalı marka tescil başvurusundan çok önceden tescilli olduğu, davalının …… tescil nolu markasında davacının eski tarihli ve tanınmış “……” ibareli markalarındaki “……” ve “…….” harflerinin yerini değiştirerek bu kelimeye “…… ” ibaresine “…….” eklenerek yaptığı tescilinin görsel ve işitsel olarak davacı markalarına benzediği dolayısıyla 556 sayılı KHK 8/1-b ve SMK 6/1 maddesi anlamında iltibasa neden olduğu anlaşılmıştır.
Tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçtikten sonra hükümsüzlük davası açılmış ise de kötü niyetin varlığı halinde SMK 25/6 maddesinde öngörülen 5 yıllık süreni uygulanması söz konusu olmayacaktır. 556 sayılı KHK döneminde de doktrin de ve Yargıtay uygulamasında kötü niyetli tescil olgusunun hükümsüzlük sebebi olduğu ve süre sınırlaması olmadan dava açılması kabul edilmiştir. SMK 6/9 ve bu hükme atıf yapan aynı kanunun 25/1 maddesi ile bu husus yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Somut olayda “……” kelimesi ayırt edilebilecek bir kelime olup davacının çok eski tarihlere dayanan tescilleri ve kullanımı söz konusudur ve bir çok alanda tanınmış marka statüsündedir. Oto hoparlör alanında ticari faaliyeti olan davalının tamamen fantazi nitelikli olan 2002 yılından öncede 9. Sınıfı kapsayan ulusal ve uluslararası marka tescilleri bulunan tanınmış “……” işaretinin görsel ve işitsel olarak benzeri olan sadece iki harfin yerini değiştiren “……” markasını tesadüfen seçtiğinden bahsedilmesi ve davacı markasından haberdar olmadığının düşünülmesi mümkün değildir. Bunun yanında davalının bilirkişi raporunda belirtilen faturalarında dava konusu “……” ibareli markasını da olduğu gibi kullanmayarak davacının tanınmış markası ile aynı olacak şekilde “……” şeklinde kullanmış olması karşısında tescilinin kötü niyetli olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davalının ilk tescili olan …… tescil nolu markası kötü niyet nedeniyle hükümsüz kılınacağından sonraki tescilli olan …… nolu markası da dayanaksız kalacaktır. Bu itibarla davacının hükümsüzlüğe ilişkin davasının, dava konusu her iki marka yönünden kabulü gerekmiştir.
Davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davasına gelince; davalının yukarıda değinilen tescil ve marka kullanımı dava tarihine göre yürürlükte bulunan SMK 155 maddesi de gözetildiğinde davacının markadan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği gibi TTK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil edeceğinden davacının, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin davasının da kabulüne karar verilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …… tescil nolu marka ile …… tescil nolu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
2-Davalının “……” veya “……” ibarelerini taşıyan markaları fiilen kullanımının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu kullanımlarının durdurulmasına, önlenmesine, “……” veya “……” ibarelerini içeren tabela, ürün, ambalaj ve sair iş evraklarının ve bunların üretiminde kullanılan kalıplara el konularak imhasına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 18,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan hükümsüzlük yönünden 4.910,00 TL ve tecavüz ile haksız rekabet yönünden 4.910,00 TL vekalet ücreti olmak üzere toplam 9.820,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 71,80 TL dava ilk masrafı, 135,70 TL tebligat-tezkere ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2207,50 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.14/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır