Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/418 E. 2019/239 K. 25.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/418
KARAR NO : 2019/239

DAVA : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/10/2018
KARAR TARİHİ : 25/06/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/07/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, “….” ibareli markanın müvekkili adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile tescilli olduğunu, müvekkilinin bu markayı işyerlerinde, reklam panolarında, internet sitesinde, tabela ve reklam vasıtalarında kullandığını, davalının belirtilen adreste aynı sektörde faaliyet göstermekte ve www….com.tr isimli internet sitesinin isminde ve içeriğinde müvekkiline ait marka ve unvanları kullanmakta olduğunu, davalıya Büyükçekmece 2. Noterliğinin 02.05.2018 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile her türlü markaya tecavüzünün sonlandırılması hususunun ihtar edildiğini, bunun üzerine davalının ticaret unvanını değiştirdiğini, ancak halen fatura bilgilerinin dahi aynı olduğunu, davalı şirketin kullandığı “…” ibaresinin müvekkilinin tescilli markasına aynen benzediğinden, bu durumun haksız rekabet nedeniyle müvekkilin markasına tecavüz oluşturacağını iddia ederek, tecavüzün önlenmesini, müvekkiline ait tescilli markanın kulanıldığı internet sitesine erişimin engellenmesini, tabelaların sökülmesini, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL manevi ve 20.000,00 TL maddi tazminat ve yoksun kalınan kazancın davalıdan tahsili ile verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkil şirket ortaklarından….’ın davacı şirketin eski ortağı olduğunu ve marka üzerinde hak sahibi olduğunu, markayı davacı ile birlikte ihdas ve istimal etmiş olduklarını, müvekkil şirket ortağı ….’ın davacı şirketten ayrıldığı tarihte ortada tescilli bir marka ya da marka başvurusunun olmadığını, ortaklığın sona ermesinden sonra ortaklardan birinin markayı kendi adına tescil ettirmesi halinde, markayı kendi adına tescil ettiren ortağın aynı marka üzerinde geçmişte birlikte hak sahibi olduğu diğer ortağa karşı marka tescilinden kaynaklanan hakları ileri sürmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin ortaklarının, müvekkil şirketin ….Ltd.Şti unvanı ile kurulacağını bilmesine rağmen, bunda bir sakınca görmemiş olduğunu ve şirket kurulduğunda taraflar arasında ticari bir ilişkinin dahi var olduğunu, taraflar arasında kurulan ticari ilişkinin “….” ibaresinin kullanımına onay verildiği anlamına geldiğini, müvekkili şirketin markayı kullanmak adına haklı sebeplerine karşın herhangi bir husumete yol açmamak adına tebliğ aldıkları ihtarname ile birlikte şirket unvanını değiştirmiş olduğunu, basılı faturaları yeni şirket unvanı ile birlikte yenilemiş oluğunu, piyasaya yeniden giren bir şirketmiş gibi güncellemelerini yaptıklarını, piyasada müvekkili firmaya ait “….” ibaresi taşıyan ürünlerin bulunmadığını ve müvekkilinin söz konusu markayı kullanmadığını, davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, davacının talep ettiği maddi ve manevi zarar ile yoksun kalınan kar iddialarını somutlaştırmadığını ve ayrıca dava konusu …. markasının yeterince tanınmış bir marka olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, internet sitesine erişimin engellenmesi, maddi-manevi tazminat ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayılı “…. + Şekil” ibareli markanın, 01, 02, 03, 04, 05 ve 35. Sınıflarda 12/05/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 12/04/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, “… …+şekil” ibareli …. tescil numaralı markanın, mal ve hizmet sınıflandırmasına ilişkin tebliğin 01, 02, 03, 04, 05 ve 35. sınıflarında davacı adına tescilli olduğu, davacı yan markasının, dosyada yeterli belge ve bilgi sunulmadığından dolayı, tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceği, “…” hakim unsurlu markanın davacı şirket tarafından tescil müracaatına konu edilmesinden evvel, davalı firma tarafından eski ticaret unvanında ve adına tescil edilmiş olan alan adında kullanılmış olması ile davalı firma yetkilisi …’ın davacı firma nezdinde var olan hissesi ve tarafların ticari birlikteliği göz önünde bulundurulduğunda, davalı yanın markanın birlikte oluşturulduğu ve kendilerine karşı ileri sürülemeyeceği yönündeki beyanlarına itibar edilebileceği, ancak konu hakkındaki nihai kararın Mahkemeye ait olduğu, davacı ile davalı yanın ticaret unvanında ve markasal olarak “…” ibaresini kullanımı ile 2016 yılının Mayıs ayında karşılıklı ticaret yaptıkları, 2018 yılının Mayıs ayında ise mevcut ihtilaf ortaya çıktığı, bu halde tecavüz iddiaları bakımından uzun süre sessiz kalma nedeni ile hak kaybından bahsedilebileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacı markasının tanınmış marka olmadığı, davacı şirketin 12/01/2015 tarihinde kurulduğu, … ..Ltd.Şti’nin ise 02/05/2016 tarihinde kurulduğu, daha önce davacı şirketin ortağı olan …’ın 05/05/2016 tarihinde bu şirketteki paylarını diğer şirket ortağı….’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı, dava konusu olan ….com.tr uzantılı alan adının da davalı şirketin eski unvanı olan … ..Ltd.Şti adına 06/05/2016 tarihinde kayıt edildiği, böylece davacı yanın dayanak marka tescil başvurusunu gerçekleştirmiş olduğu 12/05/2016 tarihinden evvel davalı firmanın eski ticaret unvanında ve adına tescil ettirmiş olduğu alan adı içerisinde “…” unsurunu kullandığı, böylece dava konusu markanın davalı firma ortağı … ile birlikte oluşturulduğu anlaşılmakla, ortaklık ilişkisinin sona ermesinden sonra ortaklardan birisinin markayı kendi adına tescil ettirmesi durumunda, markayı kendi adına tescil ettiren kimsenin aynı marka üzerinde geçmişte birlikte hak sahibi olduğu diğer ortağa karşı marka tescilinden kaynaklanan hakları kullanması mümkün değildir. Ayrıca taraf şirketler arasında 2016 yılında ticari faaliyetler geçrekleştirilmiş olup, karşılıklı olarak faturalar tanzim edilmiş olması, davalı tarafça davacı tarafa kesilmiş olan faturlarda davalı tarafın “…” ibaresini kullanmış olması ve davacı tarafın buna ses çıkarmaması karşısında, davacının bu davayı açmakta HMK 2 maddesi anlamında iyi niyetli olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.25/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır