Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/407 E. 2020/237 K. 02.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/407 Esas
KARAR NO : 2020/237

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 26/09/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkil şirketinin oyuncak toptan ticaret alanında satış yaptığını, müvekkilinin …… tescil numaralı tasarımların sahibi olduğunu, müvekkil şirketi ile davalı şirket yetkilileri arasınd ortaklık tasfiye sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmede …… İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.ş “……” ile … “…..” üzerindeki pay sahipliklerini hisse devri yolu ile sonlandırmak ve bu şirketin hak alacak ve borçları üzerinde tasfiyeyi sağlamak üzere anlaştıklarını, davalı şirket yetkililerinin sözleşme uyarınca yükümlendikleri edimleri yerine getirmediklerini, bunun üzerine ……. tarafından kendilerine edimleri yerine getirmeleri, aksi takdirde sözleşmenin haklı nedenle feshinin gündeme geleceğini ihtar ettiklerini, davalı şirketin ihtara rağmen edimleri yerine getirmemiş olduklarını bunun üzerine ……. tarafından sözleşmeden dönüldüğünü, ancak davalı şirketin müvekkil şirketi ile marka ve tasarım haklarına tecavüz içeren faaliyetlerini sürdürdüğünü, haksız kazanç elde etmeye devam ettiğini, bu tecavüzün durdurulması için birkaç kez ihtarname gönderdiklerini, buna rağmen eylemlerini devam ettirdiklerini, davalı şirketin müvekkili tasarım hakkına tecavüz oluşturan eylemlerine devam etmesi üzerine taraflarınca Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesi’nden müvekkilinin …… sayılı tasarımı kullanılarak ürün üretilip üretilmediği hususlarının tespitini talep ettiklerini, yapılan tespitte müvekkil ürünü ile davalı şirkete ait dava konusu ürünlerin benzer olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, müvekkilinin marka ve tasarım haklarına tecavüz oluşturan fiillerin durdurulmasını, şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın, yasal faizi ile birlikte davalıdan tazminini, şimdilik 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tazminini, kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini, talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; müvekkilinin şirekti ile davacı şirket arasında ortaklık tasfiye sözleşmesi imzalandığını, davacının ilgili markalar bakımından tek maliki olduğu iddasınıın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının hak ve yükümlülüklerini yerine getirdiği yönündeki tutumunun ispatlanamadığını, ortaklık tasfiye sözleşmesi uyarınca tarafların müvekkilinin firması ile …… markalarının 3 yıl süre ile kullanım hakkına sahip olduğu hususunda anlaştıklarını, söz konusu markaların kullanımı ile ilgili müvekkili firmadan hiçbir ücret talep edilmediğini, sözleşme gereği …… markalarının kullanım hakkının müvekkili firmasında olduğunu, davacı firmanın müvekkilinin müşterilerine ihtirname çekmek sureti ile müvekkilinin söz konusu markaları kullanmasının engellenmeye çalışıldığını, müşterilerin ürünleri müvekkili firmaya iade etmek istediklerini, müşterilerini kaybettiğini, müvekkili şirketi tarafından “…….com” ve “……com” adreslerini …… sıra numarası ile müvekkil şirketi adına ve hesabına satın alındığını, domain adreslerinin bedellerinin ödendiğini, bu domain adreslerinin 24.04.2017 tarihine kadar müvekkili şirket tarafından kullanıldığını, bu nedenle davacının maddi ve manevi tazminat talep istemesi yönünde sunduğu iddiaların haksız ve kötü niyetli olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Yargılama sırasında deliller toplamış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri, ilgili şirketlerden ……. markalı ürünlerden 07.07.2017 tarihinde dava tarihi olan 26.09.2018 tarihine kadar kaç adet ve kaç TL tutarında hangi firmalardan alım yapıldığı hususlarında bilgi istenilmiş ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya mahallinde tarafların ürünleri ile ticari defter ve belgeleri inceleme yetkisi de verilerek, incelenecek ticari defterlere göre davalının davacı tarafın marka ve tasarımdan doğan haklarına tecavüzü veya haksız rekabeti olup olmadığı, bu bağlamda davacının SMK 151/2-b maddesi seçeneğine göre istenebileceği maddi tazminat miktarını gösterir rapor tanzim etmek üzere bir marka uzmanı, bir tasarım uzmanı ve bir de mali müşavire dosya tevdi olunmuş, bilirkişiler hazırlamış oldukları 20/09/2019 havale tarihli raporlarında özetle; “Mahkemece feshin hukuki dayanağı olmadığı ve haksız olduğu noktasında olumsuz bir görüş takdir edilirse, lisans alanın markayı kullanımının hukuka uygun olacağı ve markaya tecavüzü söz konusu olmayacağı, markaya tecavüz hali gerçekleşmemiş olacağından maddi tazminatın söz konusu olmayacağını, mahkemece feshin hukuki dayanağının olduğu ve haklı olduğu noktasında olumlu bir görüş takdir edilirse, lisans sözleşmesinin feshinden sonra artık lisans alanın markayı kullanması hukuka uygun olmayacağından markaya tecavüzün söz konusu olacağı, SMK 151/2-b maddesi seçeneğine göre istenebilecek maddi tazminat turanını 5.324,00 TL olacağı, tasarım açısından davacı tarafa ait …… numaralı tasarım ile davalı tarafa ait ……. (2) numaralı tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde arklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davalı firmanın muhasebe sisteminde ayrıntılı bilgi bulunmaması nedeniyle tasarımdan doğan haklara tecavüzle ilgili maddi tazminat hesaplamasının yapılamadığı ” hususlarını bildirmişlerdir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde özetle; Raporun 11.07.2017 tebellüğ tarihli ihtarnameden sonra davalının, müvekkili şirkete ait “…….” markalarını kullanmasının hukuka uygun olmayacağını saptaması bakımından oldukça yerinde olduğunu ancak her nedense yalnızca “…….” markası için hesaplama yapılmış, aralarında hiçbir fark olmayan “……. ” ve “……” markaları içinse hesaplama yapılmamış olduğunu, bu sebeple dosyanın salt tazminat hesaplaması için mali müşavir bilirkişiye tevdii gerektiğini, tasarımdan doğan haklarına tecavüzle ilgili maddi tazminat hesaplanması yapılamadığı bundan dolayı davalı söz konusu tasarımlı ürünleri, “…..” markalı ürünler üzerinden yapılmasını, TBK md. 50 göz önüne alınarak hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; iddialarının baştan beri feshin geçersiz olduğu yönünde olduğunu, taraflar arasında imzalanan 17.01.2017 tarihli sözleşmede ihtarla fesih konusunda bir anlaşma /madde bulunmamakta olduğunu, taraflara ait tasarımların karşılaştırılmasının yerinde olmadığını bu nedenlerle dosyanın yeniden bilirkişi incelemesi yapılmadan esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 16.07.2020 tarihli dilekçesi ile 5.000,00 TL’lik maddi tazminat talebini 296.436,00 TL’ye ıslah ettiği görülmüştür.
Dava; Davalının davacı tarafın marka ve tasarımdan doğan haklarına tecavüzü veya haksız rekabeti olup olmadığı, bu bağlamda davacının istenebileceği maddi tazminat miktarına yöneliktir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında münhasır olmayan (basit) lisans sözleşmesinin bulunduğu tartışmasızdır.
Lisans, sınai hakkın “kullanım hakkının devrini” içeren iki taraflı bir sözleşmedir. Kullanma hakkının aynı zaman ve bölge için birden fazla kişiye verilebilir nitelikte olması basit lisanstır ve sözleşmede açıkça aksi kararlaştırılmadığı müddetçe sözleşme inhisari (münhasıran) değildir.
“Lisans sözleşmesi de diğer sözleşmeler gibi feshedilebilir ve fesih beyanı tek taraflı bir irade beyanı olarak karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte hüküm doğurur. Böylece lisans veren marka sahibi, şartları oluştuğunda verdiği lisansı geri alabilir. Ancak feshin haklı nedene dayanması, gerekli uyarının yapılarak uygun mehlin verilmesi ve ortaya çıkabilecek zararın da gerekirse karşılanması ise ayrı bir konu olup, lisans sözleşmesinin feshinden sonra artık lisans alanın markayı kullanması (feshin haksız olduğunun mahkemece kararıyla sabit olması durumu hariç olmak üzere) hukuka uygun olarak görülemez. “(ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, s.729)
“Bilindiği üzere iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin fesih iradesi karşı tarafa ulaştıktan sonra karşı taraf, artık sözleşmeye dayalı olarak aynen ifayı talep edemeyeceği gibi doğrudan sözleşme ile kendisine tanınmış bulunan bir hakkı, sözleşme halen yürürlükte imişcesine kullanma olanağına sahip değildir. (Dairemizin 15.02.2017 tarih ve Esas 2015/12426- Karar 2017/843 sayılı kararının gerekçesinden) bu anlamda, sözleşmenin feshinin ileriye etkili yahut geriye etkili (dönme) olup olmadığı veya haklı nedenlere dayalı bulunup bulunmadığının tartışılmasının, somut davada ve bu davadaki talep sonucunu oluşturan muarazanın giderilmesi istemi açısından bir önemi yoktur. Taraflar arasındaki sözleşme fesih ile sona ermiş olup, feshin haklı nedenlere dayalı olup olmadığı veya haklı nedenlere dayalı olup olmadığı hususunun, ancak bu yoldaki iddia ile karşı taraftan tazminat isteminde bulunması halinde, bu cihette açılacak bir tazminat davasında tartışılması ve sonuca bağlanması gerekir. İşbu davada gerek davacının ve gerekse de feshin haksızlığını savunan davalının bu yolda bir istemi söz konusu değildir. “(11. HD. 17.07.2018 tarih. 2016/9219 Esas, 2018/5071 Karar)
Yukarıda bahsi geçen içtihat ve doktrin görüşlerine göre somut olayda taraflar arasındaki inhisari olmayan lisans sözleşmesi davacının tek taraflı fesih beyanı ile son bulduğuna göre, davalının bu sözleşmeye konu markaları ve tasarımı kullanmaya devam etmesi hukuka uygun bir kullanım olarak kabul edilemez. Burada feshin hukuka uygun olması ya da olmaması davalıya markaların ve tasarımın kullanımlarına devam edebilmesi yönünden bir hak bahşetmez. Bu nedenle somut olayda markalara ve tasarıma tecavüzün gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda maddi tazminat tutarı 266.436 TL olarak tesbit edilmiş ise de; muhasebe kayıtlarından yapılan kârlılık hesaplamasında firmanın tüm gelirlerinin ayıklanmadığı, davaya konu markalar ve tasarımla tecavüzden kaynaklanan net gelirin hesabının ayrı ayrı ve tam olarak yapılmasının mümkün olmadığı, hakimin BK 50-51. Maddeleri gereğince ve hakkaniyete göre taktir hakkını kullanması gerektiği anlaşıldığından tecavüzün niteliği ve somut olayın özelliklerine göre markalara tecavüzden 150 bin TL, tasarım tecavüzünden 15 bin TL ve maddi ve 40 bin TL manevi tazminatın hakkaniyetli olacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
2-Davalının davacıya ait ………tescil numaralı markalardan doğan ve ……. tescil numaralı tasarımından doğan haklarına tecavüzünün durdurulmasına,
3-Marka tecavüzü için 150.000,00 TL tasarım tecavüzü için 15.000,00 TL maddi, tüm tecavüz eylemleri için 40.000,00 TL manevi tazminatın 11/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalıdan alınmak koşuluyla ilanına,
5-Alınması gereken 14.004,00 TL peşin harçtan, yatırılan peşin harç ve ıslah harcı olmak üzere toplam 7.143,14 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.860,86 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 19.625,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 16.436,42 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 6.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak, davalıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki AAÜT md. 10/2 nazara alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 6.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafından yatırılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 366,00 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 3.366,00 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.740,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru ve yatırılan peşin harç 1.793,14 ve ıslah harcı 5.350,00 olmak üzere toplam 7.179,04TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.02/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır