Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/378 E. 2022/37 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/378
KARAR NO : 2022/37

DAVA : Marka İhlalinin Tespiti, Önlenmesi, Tazminat
DAVA TARİHİ : 05/09/2018
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2022
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin TPMK nezdinde ……. tescil numarası ile kayıtlı “……” markasının 29 ve 30. sınıflarda yasal ve tek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin İstanbul’daki fabrikasında bu marka ile onlarca çeşit ürünü üreterek Türkiye genelinde doğrudan ve bayilikleri aracılığıyla toptan satışını yaptığını, yine müvekkilinin TPMK nezdinde “……” esas unsurlu seri markaları bulunduğunu, davalının “……” ibareli markayı iltibas yaratacak şekilde eklemeler ve şekil farklılıkları ile kendi adına tescil ettirmek için TPMK’ya başvurduğunu, başvurularının itirazları sonucu reddedildiğini, davalının marka ihlalini bilinçli bir şekilde yaptığını, davalı şirketin merkez iş yeri olan Trabzon’da davaya konu “……” markasını, müvekkili adına tescilli olan 29 ve 30. sınıflarda mağaza tabelasında, ürün etiket ve ambalajlarında, müvekkilinin rızası olmaksızın haksız bir şekilde kullandığını, bu hususun Trabzon ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….. ve …… D.İş sayılı dosyasında delil tespiti yapıldığını, davalıya ihlallerin son verilmesi amacıyla ihtarname keşide ettiklerini, bu ihtar sonrasında “……” markasını içeren kullanımlarına son verdiğini, ancak son zamanlarda kendilerinin yaptığı araştırma neticesinde davalının kullanımında olan internet sitesi üzerinden davaya konu “……” ibareli markanın izinsiz kullanımının devam edildiğinin görüldüğünü, davalının bu eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal ettiğini iddia ederek, davalının müvekkiline ait “……” ibareli markayı yasaya aykırı olarak kullandığının tespitini, marka ihlalinin önlenmesini, şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın, delil tespiti tarihi olan 22/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep etmiştir.
Davacı vekili 22/12/2021 tarihli dilekçesi ile, 10.000,00 TL olan maddi tazminat talebini 478.139,63 TL olarak ıslah edip, harcını yatırmıştır.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın huzurda ikame etmiş olduğu işbu davanın usul ve
yasaya aykırı olduğunu, dava konusu “……” markasının ilk kez
1990 yılında …… başvuru numarası ile …… Şekerli Mamuller Tic.ve San.Ltd.Şti isimli
şirket tarafından tescil edildiğini, bu sebeple davacı tarafın dava açma ehliyeti bulunmadığını, “…… “
ibareli markanın, markanın tescil tarihinden önce müvekkil şirket tarafından kullanıldığını, müvekkil
şirketin Trabzon genelinde bulunan mağazaları ile helva ve börek üzerine yaklaşık olarak 200 yıldır hizmet verdiğini, müvekkillerin büyük babaları olan ……. oğlu ……., 1870 yılında Trabzon
ilinin Akçaabat ilçesinde, diğer bir ifadeyle şu anda faal olarak iş hayatını sürdürdüğü muhitte “……” üretip satmaya başladığını, bu tarihten dava tarihine kadar geçen süre zarfında
……. ve onun oğulları, torunları ve büyük torunlarına kadar geçen
süreçte ailenin bu işi yapmaya devam ettiğini ve geçimlerini süreklilik arz edecek şekilde devamlı bu
işten kazandıklarını, hatta kendilerinin günümüzde “……” lakabı ile anıldıklarını, müvekkil
şirketin kendisi tarafından maruf hale getirilen ve yaklaşık olarak 200 yıldır Trabzon ilinde hizmet
veren “……” restoranları üzerinden ticari faaliyetlerini devam ettirmekte olduklarını, yine
eski zamanlardan beri gelen helvacı lakaplarının zamanla ürün yelpazelerini genişletmeleri suretiyle
“……” şeklini almış, halk dilinde bu şekilde kabul görmüş ve faaliyetlerine bu isim üzerinden
uzun zamandır devam ettiklerini, müvekkil şirketin 27/02/1998 tarihinde “…… İnşaat Taahhüt
Turizm ve Ltd. Şti.” ismini Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan ettirmek suretiyle ticari faaliyetine
resmi olarak başlattıklarını, dolayısıyla müvekkil şirketin davacının tescil tarihinden çok daha
öncesinde halk arasında kendileriyle özdeşleşen “……” ismini şirketlerinin ismi olarak
Kullandıklarını ve bu nedenle müvekkilinin herhangi bir marka ihlaline sebebiyet vermediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalının davacı adına olan “……” ibareli markayı yasaya aykırı olarak kullandığının tespiti, marka ihlalinin önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……., ….. tescil numaralı “……” esas unsurlu markaların davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
Trabzon ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. ve …… D.İş sayılı dosya suretleri celp edilip, taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 06/07/2020 havale tarihli raporda sonuç olarak,
dosya içinde yer alan davalı kullanımını gösterir deliller üzerinde “……”
ibaresinin markasal anlamda kullanıldığı dikkate alındığında, davalının kullanımının, davacı markasıyla benzer olduğu,
davalı kullanımının davacının tescil kapsamına giren mal/hizmet sınıfında olduğu,
davalı kullanımının davacı marka sahibinin herhangi bir iznine dayanmadığı, davalının markanın kapsadığı mallara/hizmete yönelik kullanımının halk
tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali
doğuracağı, dolayısıyla davalı tarafın bu eylemlerinin, SMK’nın 7 ve 29. maddeleri gereğince
davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu, davacı tarafın maddi tazminat talebinin, Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine
göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.

Taraf vekillerinin rapora itirazları üzerine, itirazları karşılar ek rapor alınmak üzere dosya önceki bilirkişiye heyetine tevdi edilmiş olup, heyet tarafından hazırlanan 18/11/2021 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, davalı tarafa ait olarak belirtilen www…..net alan adının 01.04.2010 tarihinde
…… adına kayıt ettirildiği, www……com alan adının ise
22.01.2016 tarihinde …… adına kayıt ettirildiği, dava dilekçesinde belirtilen,
www…..net, www…….com, www…..com/nerede- ….-tanitim-gunleri-varsa-orada-
Muhakkak-…..-ev-tatlilari-……
, www…….com/…… htm olmak
üzere dört adet URL adresinde davacı yana ait “……” ibaresinin
kullanıldığı, dava dilekçesinde belirtilen www….. URL adresinin mevcut durumda yayında olmadığı ve arşiv
sisteminde geçmiş sürümlerinin de bulunmadığı, görülmesi belirtilen adreste
“……” ibaresinin kullanılıp kullanılmadığı yönüyle inceleme yapılamadığı, dosya kapsamında yapılan incelemeler sonucu elde edilen bulgular neticesinde, davalı
şirketin davaya konu “……” ibaresinin en eski tarihli kullanımının
www……net alan adında 29 Aralık 2010 tarihinde olduğu, davalının itirazına konu ettiği marka “…… Gıda İlaç Kimya Sanayi ve
Ticaret Anonim Şirketi” ne ait yani dava dışı üçüncü kişiye ait bir marka olduğundan,
huzurdaki davada söz konusu markanın davalı adına markasal bir koruma
sağlamayacağı, zira ilgili markanın davalıya ait bir marka olmadığı gibi, söz konusu
markanın davalı tarafça kullanımına dair verilmiş bir izin/lisans ya da benzeri bir
durumun söz konusu olmadığının dosyadaki belgelerden tespit edildiği,
davalının cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu gerçek hak sahipliğine dair iddiaların, kök
raporda ayrıntılı şekilde değerlendirildiği, kök raporda gerçek hak sahipliğine dair
ulaşılan sonuçtan dönülmesini gerektirir bir durum olmadığı, zira itiraz konusu edilen ve
davalı tarafça dosyaya sunulan tüm belgelerin değerlendirildiği, SMK m.5/3 uyarınca davacının “……” markasını kullanabilmesi için, ilk tescil
sahibinden “muvafakatname” sunmasının yasal zorunluluk olduğu şeklinde itiraz söz
konusu ise de, “muvafakatnameye ilişkin düzenlemenin” SMK kapsamında getirilen
yeni bir düzenleme olup, ilgili markaların tescil tarihleri dikkate alındığında, davalı
itirazının yasal bir dayanağının olmadığı, zira SMK’nın yürürlüğü sonrasındaki marka
tescil başvuruları açısından bu düzenlemenin uygulama konusu olabileceği, heyette yer alan bilişim uzmanı bilgisayar mühendisi bilirkişinin, davalı kullanımının en
eski tarihinin alan adı tescili olarak 01 Nisan 2010 ve arşiv kayıtlarına göre en eski
kullanımın 29 Aralık 2010 olduğunu, aynı zamanda davacı tarafça delil olarak sunulan
gazetehaber sitesinde yer alan davalı kullanımına dair haberlerin 2012 ve 2013 yılına
ilişkin olduğuna dair tespitlerde bulunduğu, sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin
sürenin, tecavüz eyleminin başladığı tarihten itibaren değerlendirilmesi gerektiğinin
Yüksek Mahkeme kararlarında ifade edildiği, huzurdaki davanın tarihinin 2018, tespit
edilebilen en eski davalı kullanımlarının ise yukarıda bahsedildiği üzere 2010-2012-
2013 yıllarına ilişkin olduğu, dolayısıyla markaya tecavüz açısından yukarıda
belirtilen tespitler neticesinde, gerek SMK, gerekse de TMK m.2 kapsamında “sessiz
kalma yoluyla hak kaybına uğranıp uğranmadığı” noktasında nihai hukuki
değerlendirme ve takdirinin Mahkemeye ait olduğu,
bilgisayar mühendisi bilirkişi tarafından yapılan tespitler
doğrultusunda, davalı tarafın dava konusu markaya yönelik tespit edilebilen en eski
kullanımının 29.12.2010 tarihinde olduğu, davacı tarafın tazminat talebi doğrultusunda
hesaplama yapabilmek için, davalı tarafın, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018
yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi gerektiği, ancak davalı tarafından,
dava dosyasına inceleme için 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerin sunulduğu,
kök raporda yapılan hesaplamada davalı tarafın ticari defterleri incelenemediğinden,
mali tabloları üzerinde görünen toplam net satış hasılatı dikkate alınarak hesaplama
yapıldığı, ancak bu defa ek rapor hazırlanırken, davalı tarafından dava dosyasına
incelemeye sunulan 2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterleri üzerinden tespit edilen Gıda
Satış Hasılatları ve İTO dan gelen Lisans Bedeli hesabı görüşü dikkate alınarak yapılan
hesaba göre, davalı tarafın, 2017 ve 2018 yılları için davacı tarafa ödemesi gereken Lisans
Bedelinin 478.139,63 TL (233.201,74 TL + 244.937,89 TL = 478.139,63 TL olarak hesap
edildiği,
Mahkeme tarafından 2011, 2012, 2013, 214, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin de hesaplama
yapılmasının talep edilmesi halinde, davalı tarafından ilgili yıllara ait ticari defterin
incelemeye sunulması gerektiği, aksi halde davacı tarafın maddi tazminat talebinin
Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu ile ek raporu birlikte değerlendirildiğinde; ……., ….. tescil numaralı “……” esas unsurlu markaların davacı adına tescilli olduğu, davalı kullanımının en
eski tarihinin alan adı tescili olarak 01 Nisan 2010 ve arşiv kayıtlarına göre en eski
kullanımın 29 Aralık 2010 olduğu, aynı zamanda taraflarca delil olarak sunulan
gazetehaber sitesinde yer alan davalı kullanımına dair haberlerin 2012 ve 2013 yılına
ilişkin olduğu, keza davalının markasal kullanımının 2012 yılında ……. TV isimli ulusal yayın yapan televizyon programında da tanıtımının yapıldığı, davacı tarafça en erken Trabzon …..Asliye Hukuk Mahkemesinin …. değişik iş sayılı dosyasında 29/08/2017 tarihinde delil tespiti talebinde bulunulduğu, eldeki davanın ise 05/09/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Yukarıda değinilen internet alan adı, gazete ve televizyon haberleri karşısında davacının davalının bu kullanımından haberdar olmadığının kabulü hayatın olağan akışına uygun değildir. SMK’nun 25/6.maddesi anlamında davacının davalı tarafça bu markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği ve bu durumda beş yıl boyunca sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğrayacağı, yine yerleşik Yargıtay İçtihatlarında belirtildiği üzere uzun süre sessiz kalmanın TMK 2 maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olacağı, belirtilen bu sürenin hak düşürücü süre olup, mahkemece resen gözetilmek gerektiğinden ve beş yıldan fazla süre içerisinde sessiz kalma söz konusu olduğundan davacının davasının sessiz kalma (hak düşürücü) süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Ret sebebine göre davalı yararına her bir talep yönünden maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 512,33 TL peşin ve 7.994,65 TL ıslah harcının toplamı 8.506,98 TL harçtan, 80,70 TL ilam harcının mahsubu ile, 8.426,28 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen marka ihlali davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/4 maddesi gereğince, reddedilen maddi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat davası nedeniyle hesaplanan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
8-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır