Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/361 E. 2019/428 K. 06.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/361 Esas
KARAR NO : 2019/428

DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 06/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkilinin uzun senelerdir ticari faaliyetlerini “…… ibareli markaları sürdürmekte olduğunu, TPMK da tescilli markalarının olduğunu, bu markaların ….. ve …. tescilli markalar olduğunu, müvekkilinin “…..” ibareli markalarının seri marka niteliğinde olduğunu, “…..” markalı ürünlerinin özellikle Suriye ve Ortadoğu bölgesine yoğun şekilde ithal edilerek, ülkemizde de Güneydoğu Anadolu bölgesine arz edilmekte olduğunu, davalı tarafından ….. ibaresinin müvekkili markalarının tescilli olduğu emtia ve hizmetlerde markasal olarak kullanılmakta ve bu suretle müvekkili tarafından yapılan maddi ve manevi yatırımlar ile nihai tüketii nezdinde meşhur ve maruf hale getirilen ….. ibareli tanınmış markasına tecavüz etmekte olduğunu, davalının yanın müvekkiline ait markasının birebir aynı olduğu izahtan vareste olduğunu, müvekkili markalarının özellikle ülkemizin Güneydoğu bölgesinde ve Ortadoğu’daki tanınırlığı ve bilinirliği göz önüne alındığında davalı kullanımlarının kötü niyetli olduğunu, “…..” ibaresi bakımından hak sahibi olmayan davalı yanın halihazırda herhangi bir hakkı haiz olmaksızın yapmakta olduğu kullanımların gerek 6769 sayılı SMK ile düzenleme alanı bulumuş olan tasarıma tecavüz, markaya tecavüz gerekse de 6102 sayılı TTK’nın ile düzenleme alanı bulmuş olan haksız rekabet o hükümlerine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, davalı yanın davacı firma markalarını bire bir kullanmayı tercih etmesi neticesinde de haksız rekabetin oluştuğunu, kaldıki davalı yanın ticari faaliyetlerini çok sayıda özgün marka tercih ederek sürdürebilme imkanına sahıp olmasına rağmen müvekkili tarafından ihdas edilmiş olan ve nihai tüketici nezdinde meşhur ve maruf hale getirilmiş olan markanın kullanımı yolunu seçmiş olduğunu bu nedenlerle müvekkiline ait tescilli markalara vaki tecavüz sebebi ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Maddesi uyarınca markaların korunmasından doğan haklara tecavüz dolasıyla üretilmesi, satılması, kullanılması tecavüz teşkil eden eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, kalıp, makine gibi vasıtaların öncelikle davalıya ait işyerinde arama yapılarak el koyulmasını ve huzurdaki dava neticeleninceye kadar tecavüz teşkil eden eylemlerin tedbiren önlenmesine, dava neticesinde el konulan emtiaların imhasına, müvekkilinin fazlaya ilişkin bilcümle hak ve alacakların nıtazminini talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile şimdilik TPMK nezdinde tescilli markalarına vaki tecavüzünün tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesine, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesine,davalıyantarafından kullanılmakta olan https: //www….. uzanlıtı alan adı bakımından içeriğin yayından çıkarılmasına veyahut içeriğe erişimin engellenmesine, müvekkiline ait tescilli markalara vaki tecavüz sebebi ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Maddesi uyarınca markaların korunmasından doğan haklara tecavüz dolasıyla üretilmesi, satılması, kullanılması tecavüz teşkil eden eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, kalıp, makine gibi vasıtaların öncelikle davalıya ait işyerinde arama yapılarak el koyulmasını ve huzurdaki dava neticeleninceye kadar tecavüz teşkil eden eylemlerin tedbiren önlenmesine, dava neticesinde el konulan emtiaların imhasına, fazlaya ilişkin bilcümle hak ve alacakları ile talep ve dava hakları saklı tutulması kaydı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davacı vekili 06.12.2019 tarihli celsede davalarının kabulüne karar verilmesini, neticei talep olarak tecavüzün tespitinin yanı sıra sonuçların ortadan kaldırılması için davalı taraf uhdesinde bulunan tecavüze konu tüm taklit malların el konularak imha edilmesini talep ettiklerinide bildirmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: davacının “https://www…..” ibareli alan adı bakımından tecavüzü havi kullanımlar nedeniyle söz konusu içeriğin kaldırılmasını talep etmiş olduğunu ancak söz konusu sayfa incelendiğinde davacı adına tescil edilmiş markayı içeren ürünlerin reklamlarının yapılmadığını açıkça görüleceğini, mahkemece bu sayfa üzerinde inceleme yapıldığında davacı adına tescil edilmiş markayı içeren ürünlerin teşhir edilmediğinin açık bir şekilde görüleceğini davacı yanın dava dilekçesinde “…..” markasına ait ürünlerin müvekkiline ait sayfada görüntülendiğini dolayısıyla bu sayfanın içeriğinin yayandan kaldırılmasını talep etmiş olduğunu, davacının bu talebinde hukuki yarar bulunmamakta olduğunu çünkü müvekillinin bir defaya mahsus olmak üzere “…..” markasının kullanıldığı ürünleri sayfasında yayınlamış ve uzun süre önce bu ürünleri sayfasından kaldırmış olduğunu, mahkemece söz konusu sayfa incelendiğinde “…..” markasına ait herhangi bir ürünün sergilenmediğinin açıkça ortaya çıkacağını, dolayısıyla müvekkiline ait …. ayfasının içeriğinin kaldırılması yönündeki talepte herhangi bir hukuki yarar bulunmamakta olduğunu, davacının ihtiyati tedbir talebinin de dayanaksız ve hukuki yarardan yoksun olduğunu, çünkü dava dilekçesinde belirtilen sözde müvekkiline ait olduğu belirtilen iş yerinde bırakın “…..” markasına ait ürünlerin bulunmasını, söz konusu adreste davalının ne bir iş yeri ne bir şubesi ve ne de bir deposu dahi bulunmamakta olduğunu, bu hususların bilirkişi incelemesinde ortaya çıkacağını, müvekkili tarafından devam eden bir tecavüz dahi söz konusu olmadığını, mahkeme sadece bir defaya mahsus olmak üzere “…..” markasına ait ürünler 07.08.2017 tarihinde Suudi Arabistan dan gelmiş ve davalıya ait işyerinde transit geçiş yapılarak Suriye ülkesine ithalatı gerçekleşmiş olduğunu, onun dışında tek bir kere dahi olsa “…..” markasına ait ürünler müvekkili iş yerine girmemiş olduğunu, müvekkilinin haksız rekabet eyleminin söz konusu olmadığını, bir an için müvekkilinin böyle bir eylemde bulunduğunu düşünülse dahi haksız rekabetten söz edilmek için markanın tescilli olmasına gerek olmadığını bu nedenlerle mahkemece resen dikkate alınacak sebeplerle açılan davanın hukuki yarardan yoksun olması nedeniyle usulden reddine, esasa girilmesi halinden esastan reddine, yargılama gider ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumundan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davalının davacının markasına tecavüzün veya haksız rekabet oluşturacak eylemin bulunup bulunmadığı bunun ne olduğu, dava dilekçesinde belirtilen internet sitelerinin adreslerinni davalıya ait olup olmadığı hususlarında inceleme yaparak rapor tanzim etmek üzere bir marka patent uzmanı, bir bilişim uzmanı ve bir sektörden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 22.03.2019 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle, ” davacı vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçelerinde dava konusu ilgil internet sitesinin ….. Linkinin https://www……. olduğunun görüldüğünü, bahsi geçen ilgili internet sitesinin linkinin detayları incelendiğinde dünya genelinde hemen hemen herkes tarafından kullanılmakta olan ….Sosyal Medya Domain (Alan adı) “www…..com” internet sitesi üzerinden oluşturulmuş “@…..” profiline bağlı “www…..com/…” sayfa olduğunu, dava konusu internet paylaşımlarının yapıldığı “www……com/….” …. sayfasının davalıya ait olup olmadığı tespiti için yapılan incelemlerde bahsi geçen….. sayfasında kullanılan “….” görselleri ve “genel fotoğraflar/paylaşım” görsellerinde kullanılan simgelerin/logoların davalının dosyaya sunmuş olduğu faturada kulanılan simge/logo ile aynı olduğu tespit edilmiş olduğunu, genel itibari ile değerlendirildiğinde bahsi geçen ….”www….com/…” sayfasının davalıya ait olduğu kanaatine varılmış olduğunu, davalı tarafından sunulan 23.10.2017 tarihli ve ….. sıra nolu fatura incelendiğine, içeriğinin muhtelif meyve suyu olduğu görülmekte ancak herhangi bir marka belirtilmediğinden sahse konu “…..” markalı ürün olup olmadığının değerlendirilemediğini, davacıya ait tescilli markalar ile davalıya ait ürünlerin aynı sınıfta yeraldığı; davacıya ait tescilli markalarda kullanılan kelime ile davalıya ait gıda emtiasının isminde kullanılan kelimenin aynı olduğunu, bu nedenlerde davalı kullanımlarının davacı tesilli markasına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varıldığı” hususları bildirilmiştir.
Davalı vekilinin 20.05.2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, raporun usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı yanın markasına herhangi birtecavüz eylemi söz konusu olmadığını, müvekkilinin cevap dilekçesinde belirttikleri gibi …. markasına ait ürünleri sadece bir defa yayınlanmış ancak daha sonra bu ürünleri …. sayfasından kaldırıldığını, dolayısıyla markaya devam eden erhangi bir tecavüz eyleminin söz konusu olmadığını, müvekkilin devam eden markaya tecavüz yönünden herhangi bir eylemi söz konusu olmadığından açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek farklı bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, mahkemece toplanan deliller ve tanzim edilen bilirkişi raporu ile dosyanın sübuta erdiğini, davalı tarafından gerçekleştirilen eylemlerin müvekkili adına tescilli markalara tecavüz teşkil ettiğinin tespit edilmiş durumda olduğunu, bu kapsamda adreslerde tespit yapılması taleplerinni bulunmadığını, fazlaya ilişkin bilcümle hak ve alacakları ile talep ve dava hakları saklı tutulması kaydı ile gelecek celsenin sözlü yargılama duruşması olarak yapılmasını davalarının kubulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, markaya tecavüzün tespiti ref’i ve menine ilişkindir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda davacı adına tescilli “…..” esas unsurlu markaları ile ayniyet derecesinde benzer “…..” ibareli ürünlerin davalıya ait olduğu bilişim uzmanı bilirkişi raporunda değerlendirilen internet sitesinde satışa sunulduğu, yine davalının beyanına göre söz konusu ürünlerin ihracat yolu ile gelerek davalının deposunda bulundurulduğu ve buradan yine yurtdışına ithal edildiği anlaşılmaktadır.
SMK’nun 29/1-c maddesine göre markayı veya ayırd edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir. Burada kanun koyucu eylemin belirli bir sayıda tekrarı koşulunu aramamış, tek bir defaya mahsus gerçekleştirilen ve yukarıda sayılan faaliyetlere giren her bir eylem için markaya tecavüzü kabul etmiştir. Bu nedenle davalının davaya konu ibareyi taşıyan emtiayı bir defaya mahsus internet sitesinde satışa sunmuş olması ve yine bir defaya mahsus deposunda (ihracat amaçlı) bulundurması savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili markaya tecavüzün ref’i ve men’i kapsamında tecavüz teşkil eden ürünlerin üretiminde kullanılan araç, gereç, cihaz, kalıp, makine gibi vasıtalara el konularak imhasına karar verilmesini de talep etmiş ise de dosya kapsamında toplanan tüm deliller ışığında davalının davacıya ait tescilli markanın ayniyet derecesinde benzerini taşıyan aynı sınıftaki ürünleri ithal ve ihraç ederek deposunda bulundurduğu ve kendisine ait olan internet sitesinden satışa sunduğu sabit görülmekle birlikte; bu ürünlerin üretimini yaptığı yönünde herhangi bir delil ya da tespit bulunmadığı ve bu yönde mahkememizde de kanaat hasıl olmadığı anlaşıldığından üretim vasıtalarına el konularak imhası talepleri yönünden davanın reddine, bu talepler dışında davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile davalının davacıya ait “…..” esas unsurlu tescilli markalara tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda davalıya ait www…….co isimli internet sayfasına erişimin engellenmesine, tecavüz teşkil eder mahiyette olduğu bilirkişi raporu ile belirlenen ürünler davalıya ait işyerinde bulunduğu takdirde el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına, sair taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 8,50TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davanın kısmen reddi nedeniyle, karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 119,00 TL tebligat-tezkere ve 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere 2.219,00 TL yargılama giderinin, davanın kısmen kabulü nedeniyle 2.219,00 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2019
Katip …

Hakim …