Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/357 E. 2019/305 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/357
KARAR NO : 2019/305

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2018
KARAR TARİHİ : 19/09/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın tescilli markaları olan “….”, … şekil, ….., ….., …., …. …. Şekil” markalarının tanınmış marka olup tescilinin tüm sınıflarda korunmasının gerektiğini, davalının TPMK’ya 21/06/2016 tarihinde…. başvuru numarası ile başvuruda bulunmak sureti ile “….” şekil markasını 25.sınıfta tescil ettirmek istediğini, markanın 14/12/2016 tarihinde tescil edildiğini, davalıya ait markanın kullanım şeklinin “….” harfi olduğunu, ayakkabı sektöründe “….” harfinin müvekkili ile özdeşleştiğini, “…..” harfi görüldüğü zaman tüketici nezdinde akla gelen ilk markanın müvekkili markası olduğunu, davalının ürünlerinde kullanmış olduğu tasarımı müvekkilinin kullanmış olduğu tasarımına birebir benzediğini, tüketici nezdinde iki markanın karıştırılmasına neden olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile davalıya ait “….” şekil markasının iptal edilerek hükümsüz kılınmasına, sicilden terkinine, tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfı taşımadığının tespitine, davalı şirketin müvekkiline ait markalraa tecavüzünün önlenmesine ve menine, davalıya ait markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklma vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevabında özetle; davacının kendi markaları ile iltibas yarattığını ileri sürdüğü müvekkili markası arasında bir benzerlik olmadığını, müvekkilinin “…..” olarak kullandığı markanın, yazılış ve kelime karakteri de davacı firmanın markalarından farklı olduğunu, davacının kendi markaları ile benzerlik olduğunu iddia ettiği tek ortak noktanın “…..” harfi olduğunu, ancak bir harfin tek başına markalaştırılarak bir kişi tarafından kendi tekeline alınmasının hukuken de mümkün olmadığını,”…..” harfi üzerinden hareketle ileri sürdüğü iltibas iddialarının mesnetsiz olduğunu, bu nedenle davacının piyasada fiilen kullandığı tek marka ile ne yazılış biçimi ne de renk anlamında iltibas olmaması nedeniyle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Yargılama sırasında deliller toplanmış; davacı … davalı adına tescilli markalara ilişkin tescil belgeleri celp olunmuş, davacı vekilince mahkememizin …. esas sayılı dosyasına ait bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce 26/02/2019 tarihli celse 4 nolu ara karar gereği davalı adına olan….. tescil sayılı “….” markasının davalı markaları ile iltibas oluşturup oluşturmadığı, hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı ve davacı markalarına tecavüz teşkil edip etmediği yönünde rapor tanzimi için dosya marka patent uzmanı bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi 28/05/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda özetle; detayli bir inceleme yapılmadan dahi, markalraın aynı malları içerdiğinin ortada olduğunu, bu noktada karıştırılma ihtimalinin kabulü için gereken koşullardan “mal/hizmet” benzerliğinin karşılanmış durumda olduğunu, marka benzerliğinin irdelenmesinde ise; davacı … davalı markasının tek harf markası olup “…..” harfinden oluştuğunu, her ne kadar davalı markasının TürkPatent sicilinde “…..”markası olarak kayıt edilmiş ise de, tüketicinin direkt olarak davalı markasının “….”harfi olduğunu anlayacağını, davacı … davalı markası arasında iltibas oluştuğunu, davalı markasının hükümsüzlük koşullarının oluştuğunu, davalı markasının SMK md.29 ve md.155 beraber değerlendirildiğinde davacı marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini” hususlarını tespit etmiştir.
Davalı vekilinin 30/05/2019 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporunun sonuç kısmında markalar arasında iltibas olduğu sonucuna varıldığını, ancak hatalı bir değerlendirme olduğunu, somut olayda markalar arasında herhangi bir iltibas ya da karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, somut olayda çekmişme konusu marka benzerliğinin “…..” harfine dayandığının anlaşıldığını, kural olarak tek harflerde ayırt ediciliği sağlayan unsurun, harfin standard yazım karakterleri dışında özel bir yazım biçimine, figüratif unsurlara ve/veya tasarıma sahip olması gerektiğini, her iki marka arasındaki ortak nokta “…..” harfi losa da müvekkilinin bu harfi farklı bir logo tasarımı ve farklı renkler ile birlikte kullandığını, Yargıtay kararında da işaret edildiği üzere birtakım tamamlayıcı unsurların markaya eklenmesi suretiyle görüntü ve söyleniş açısından benzer olan markalar arasında “ayırtedici” derecede farklılık sağlanmasının mümkün olduğunu, raporda “….” harfinin davacı markasını çağrıştıran bir harf olduğu ifade edilmiş ise de bir harfin tek başına markalaştırılarak bir kişi tarafından kendi tekeline alınmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi edilmesini talep etmiştir.
Dava; markanın hükümsüzlüğü talebi ile birlikte hükümsüzlüğü talep edilen markanın tecavüzünün tespiti önlenmesi ve men’i taleplerine yöneliktir.
Mahkememizce markanın hükümsüzlüğü talebi yönünden yapılan değerlendirmede; SMK’nun 25.md’si hükümsüzlük hallerini düzenlemektedir. Buna göre 5.md’deki mutlak red; ve 6.md’deki nisbi red sebepleri hükümsüzlük sebebidir.
SMK’nun 6/1 md’sine göre, tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Karıştırılma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Eğer mal veya hizmetin aynı işletmeden ileri geldiği yönünde bir algılama ortaya çıkıyor, yani bir işletmeye ait mal veya hizmet başka bir işletmeye ait mal veya hizmet ile karıştırılıyor ve bu nedenle satın alınıyor ise doğrudan karıştırma ihtimali; eğer mal veya hizmetin markası birbirinden ayırd ediliyor ancak bunların aynı işletmenin markaları olduğu ya da bu mal veya hizmetin aralarında ekonomik bağlantı bulunan işletmelerden geldiği biçiminde bir algılama oluşuyor ise bu halde de dolaylı karıştırma ihtimalinden söz edilecektir.
Somut olayda “….” işareti şeklinde olması sebebiyle davacı … davalı markası arasında biçimsel kıyaslama yapılmış ve bilirkişinin her iki markanın ayniyet derecesinde aynı olduğu yönündeki tesbitine mahkememizce de aynen iştirak edilmiştir. Zira görünüm, şekil, tasarım ve grafik yönden markalar aynı olup arada tek fark renk seçimindedir. Marka sahibinin renklerde değişiklik yapabilme serbestisi ile birlikte değerlendirildiğinde davaya konu markalar arasında doğrudan karıştırma ihtimalinin varlığının kabulü gerekir.
Marka hakkına tecavüz iddia ve talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tkescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
SMK’nun 25.md’sine göre markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, bu karar marka başvuru tarihinden itibaren etkilidir. Yani hükümsüzlük kararı ile birlikte bu kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılır. Davaya konu markanın doğrudan karıştırma (nisbi red) nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilirken bu durumda tecavüzün varlığı ile birlikte bu tecavüzden kaynaklı davacı taleplerinin de kabulü yukarıda anılı kanuni düzenlemeler ışığında zorunludur. Bu nedenlerle davalı markasının hükümsüzlüğüne, davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzünün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
-Davalı adına tescilli ….. numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, tecavüzün önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, ihlal teşkil eden …. tescil numaralı markanın kullanıldığı tabelaların kaldırılmasına, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verlimesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 700,00 TL bilirkişi ücreti, 130,50 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 938,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2019

Katip …

Hakim …