Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/345 E. 2019/306 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/345
KARAR NO : 2019/306

DAVA : Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
DAVA TARİHİ : 22/09/2017
KARAR TARİHİ : 19/09/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptali) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili Ankara …. FSHHM’nin …… esas sayılı dosyasına vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkili şirketinin 1943 yılında …… ve üç kardeşi tarafından temellerinin atıldığını, inşaat alanında ülke genelinde 500’ü aşkın projeyi harekete geçirmiş olduğunu, bu projelerinden birinin de 2014 yılında İstanbul ……’de yer alan, İstanbul’un denize sıfır tek …….. projesi olarak inşa edilen “……. ……” projesi olduğunu, müvekkili şirketin yalnızca inşaat sektörü değil ayrıca inşaatı tamamlanan projelerin işletilmesi, enerji üretimi, menkul ve gayrimenkul hizmetleri ve spor hizmetleri alanlarında yaklaşık 500 projede Türkiye, İran ve Cezayir’de hizmet verdiğini, müvekkilinin “…….” ibareli markasının reklam ve tanıtımı için büyük bütçeler ayırmış ve markasını itibar, çekicilik kazandırmış olduğunu, müvekkilinin “…….” ibaresi üzerinde hak sahibi olduğunu; bu ibarenin …… başvuru no’lu “……. ……” ibareli markasının 37. Sınıfta tescil edilmiş olmakla ve marka başvuruları olmakla müvekkili bu ibare üzerinde önceye dayalı hakkı bulunduğunu; davalının 2016 yılında tescil ettirmiş olduğu “…….” markasını satışa sunduğu ürünlerin hiçbirinde kullanmamış ollduğunu; aksine davalı şirketin başka bir markası olan “…….” markasına yatırım yapmakta ve inci ürünlerini “……..” sloganıyla “……” markasını tanıtması ve satışa sunması sebebiyle müvekkili şirket markasıyla iltibas ve potansiyel müşteri nezdinde karıştırılma riski bulunmadığını, davalı şirket tarafından “……..” kelimesini içeren tüm tamlamaların, kullanılmamasına rağmen seri marka olarak tescili dürüstlük kuralına aykırı ve tekelci bir girişim olup ticari hayatta ilerlemesinin önünü kesecek olduğunu ve haksız rekabet oluşturacağını, davalının ……. tescil nolu “…….” markasının tesciline talep etmede kötü niyetli olduğunu; davalı şirket markasının müvekkili şirket markasının bilinirliğinden yararlanmak amacıyla kötü niyetli olarak tescil edilmiş olduğunu; Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından 21.08.2017 tarihli …….. karar sayısı ile verilen “red” kararının iptalini, müvekkil şirketi adına kayıtlı …….başvuru numaralı “…….” markasınnı başvurusuna konu tüm sınıflarda tescil işlemlerinin devamına, davalı adına tescilli olan ……. tescil nolu “…….” markasının tescil edildiği tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin Ankara …. FSHHM’nin …… esas sayılı dosyasına cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketinin 1973 yılında ……’de kurulduğunu, 1990’lı yıllardan itibaren markalaşmaya başladığını; ağırlıklı olarak mutfak eşyalarını kapsayan yemek takımları, tencereler, çatal bıçak kaşık setleri, bardak takımları, elektrikli ev aletleri ve ev tekstili ürünleri gibi birçok ürünün satışını Türkiye’nin birçok yerinde bulunan mağazalarında franchislarında, bayilerinde ve kendisine ait internet sitelerinde gerçekleştirmekte olduğunu; davacı taraf “…….” markasını eskiden beri kullandığını ve bu kullanım ile markaya ayırt edicilik kazandırdığını iddia etmekte ise de, bu iddasını ispat eder bir delil sunamadığını, iddia edilenin aksine “…….” ve “……..” ibarelerine ayırt edicilik kazandıran ve üstün hak sahibi olanın müvekkili şirket olduğunu, davacının önceden kullandığını iddia ettiği markanın 37. Sınıfta tescil edilmiş olan “……. ……” markası olduğunu, müvekkil markasının ise 35. Sınıfta tescil edilmiş olan “…….+ŞEKİL” markası olduğunu, müvekkil markasının daha önceden kullanılmaya başlanmış olduğunu, davacının müvekkili şirketin “…….” markasını tescil ettirdiği sınıfların hiçbirinde kulanılmıyor olmasına rağmen hükümsüzlüğünü talep ettiğini, davacının müvekkili şirkete ait “…….” markasını tescilli olduğu sınıflarda “……. ……” markasını kullandığını SMK m.25/7 uyarınca ispat etmesi gerektiğini, haksız davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Dosya Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde verilen karar ile yetki itirazı kabul edilerek hükümsüzlük davasının o dosyadan tefrik edilmesine karar verilmiş ve tefrik edilen dosyada yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderilmiş, mahkememizin …… esas sırasına kaydı yapılmıştır.

Yargılama sırasında deliller toplanmış: TPMK’dan davalı ve davacıya ait marka tescil belgelerinin celp edilmiştir.
Mahkemememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, taraflara ait tescilli markalar dikkate alındığında, söz konusu markalara yönelik üstün hak sahipliği, markalar arasındaki benzerlik, tanınmışlık ve sınıfsal benzerlik yönünden inceleme yapılarak rapor tanzim etmek üzere bir marka hukuku uzmanı akademisyen bilirkişi ile bir inşaat ve seramik-porselen konusunda sektör bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 30.04.2019 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; ” …… tescil nolu “……. ……” markasının 37. Sınıfta davacı adına tescil edilmiş olduğunu, hükümsüzlüğü talep edilen ……. tescil nolu “…….+ŞEKİL” markasının …… Sınıfta davalı adına tescil edilmiş olduğunu, taraf markalarının ayırt edici unsurlarının aynı olduğunun tespit edildiğini, markaların kavramsal, söyleniş, fonetik açıdan bir bütün olarak benzer olduğu tespit edildiğini, ancak marka hukukumuzda “…….” nin kabul edilmiş olduğu; her sınfın kendi içerisinde aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde alt gruplara ayrılmış olduğu; farklı altı gruplara veya sınıflara dahil olan mal veya hizmetler benzer müşteri çevresine hitap ediyor ve benzer ihtiyaçları gidermede kullanılıyor ise benzer olarak kabul edildiği; davaya dayanak marka ile hükümsüzlüğü talep edilen markaların farklı sınıflarda tescil edilmiş olduğu ve farklı ihtiyaçları giderecek mal/hizmetleri için tescil edilmiş oldukları göz önüne alındığında, Hükümsüzlük davasında SMK m.25/1 ve 6/1’De dayalı hükümsüzlük şartının mevcut olmadığını; marka tescilinde kötü niyetin somut edlillerle ispat edilmesi gerektiği, davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar elde etmek amacıyla dava konusu markanın tescil edildiği iddia edilmişse de, tarafımıza tevdi edilen dosya kapsamında davacı markasının tanınmış marka olduğunu ve davalının kötüniyetli olduğunu ispat eder deliller ibraz edilmemiş olduğunu; davalının ……. tescil nolu “…….+ŞEKİL” markasını tescil ettirmede kötüniyetli olup olmadığını takrdirini mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığını” hususlarını tespit etmişlerdir.
Davalı vekilinin rapora karşı beyan dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketine ait ……. markası ile davacıya ait …… sayılı ……. …… markası arasında herhangi bir iltibas ve karıştırılma tehlikesi bulunmadığının bilirkişi heyeti tarafından ortaya konulduğunu, markaların hem farklı sınıflarda hem de farklı ihtiyaçları gideren mal ve hizmetler için tescil edildiğini, bu nedenle 6769 sayılı SMK’nun 25/1 maddesi ve 6/1 maddesine dayalı hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiğinin söylenemeyeceğini, davacının kötü niyet iddialarını delillendiremediğini, İnci tozları kullanılarak üretilen ürünlerin Karaca’nın bünyesinde bulunan seriler içerisinde yer alan ……. farklı sınıflarda, farklı tüketici kitlesine hitap eden ve tanınmış marka altına tescillenmiş bir marka olduğunu bu nedenlerle davacı yanın idda ettiği hususların mesnetsiz ve haksız olduğu bilirkişiler tarafından ortaya konulduğunu, bu nedenle hukuka aykırı olarak açılmış işbu davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile; raporda bilirkişi heyeti tarafından yapılan tespitler eksik ve hatalı olduğunu, markalar arasında benzerlik, hatta aynılık olduğunu, davalı tarafın tescil isteminde tamamen kötü niyetli olduğunu, farklı alanlarda tescil yapılsa dahi, davalıca tescil edilen 35.sınıfa bağlı emtialar arasında müvekkilinin iştigal konusu da mevcut olduğunu, ek rapor alınmak suretiyle hataların ve noksanlıkların giderilmesini talep etmiştir.
Dava marka ile ilgili Kurum Kararlarının İptaline yöneliktir
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir, nisbi red nedenleri aynı zamanda markanın hükümsüzlüğü sebebidir. Buna göre “karıştırma ihtimali” ve “kötü niyetli marka tescili” birer hükümsüzlük sebebidir.
Karıştırma ihtimali SMK’nun 6/1 md’sinde yer almaktadır. Genel bir ifade ile ortalama bir tüketici iki işaret (marka) arasında bağlantı kuruyorsa karıştırma ihtimali var kabul edilir. Karıştırma ihtimalinin en önemli ve davaya konu olayda da üzerinde durulması gereken hususu mal veya hizmetlerin benzer olup olmadığının tespitidir. İki marka arasında şekilsel ya da sözel bir benzerlik olmakla birlikte eğer sınıfsal benzerlik ya da özdeşlik yoksa kural olarak karıştırma ihtimalinden söz edilemez. Eğer mal ve hizmetler birbirlerinden farklı iseler, markalar aynı ya da ayırd edilemeyecek kadar benzer olsa bile karıştırma ihtimali dolayısıyla nisbi red nedeni ya da hükümsüzlüğün yasal koşulları oluşmaz. Somut olayda davacının markası “……. ……”, davalının markası ise “…….”‘dür. Her iki markanın da ayırd edici unsuru olan “…….” ibaresi aynıdır. Ancak davacı söz konusu markasını ……’de inşaa ettiği sitesi için kullanmakta, davalı ise züccaciye alanında kullanmaktadır. Tüketici nezdinde ise “……. ……” dendiğinde davacının konut projesini, ev eşyaları sunan mağaza ve dükkanlarda da “…….” markası züccaciyeyi çağrıştırmakta, tüketicide herhangi bir karışıklık yaratmamaktadır. Zira her iki ürün de sunuldukları piyasa ve hedefledikleri kitle yönünden farklılık arz etmektedir. Bunun yanı sıra davacının markası 08, 24, 35. Sınıflarda, davalının markası ise 37. Sınıfta yer almakta, bununla hem sınıfsal anlamda ayniyet ya da bir benzerlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davalının “…….” markasını kötüniyetle tescil ettirdiğine yönelik ise dosyada herhnagi bir somut delil bulunmamaktadır.
Yukarıda tasrih olunan gerekçelerle ve nihayetinde somut davaya konu olayda markalar arası karıştırılma ihtimalinin mal ve hizmetin aynı ya da benzer olmaması nedeniyle bulunmadığı hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Ayrıntısı yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde, yatıran tarafa iadesine
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2019Katip …

Hakim …