Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/336 E. 2019/390 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/336
KARAR NO : 2019/390

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, İnternet Alan Adı Terkini
DAVA TARİHİ : 13/07/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/12/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ” ….. ” olarak turizm alanında ve “….” markalı sağlık ve bakım merkezi olarak sağlık alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin ….’in 2015 yılında açıldığını ve müvekkilinin 21/04/2015 tarihinde “….” ibaresini ticari unvan olarak kaydettirdiğini, ….’un 10/08/2012 tarihinden bu yana …..’da sekreter olarak yer aldığını, davalılardan ….. Yatırımları San.Tic.Ltd.Şti.’nin 09, 39, 41, 43 ve 44. Sınıflarda 05/02/2015 tarihinde ….. başvuru numarası ile “…..”, 23/02/2015 tarihinde ….. başvuru numaralı “…..” ve 23/02/2015 tarihinde ….. başvuru numaralı “….” şeklinde tescil başvurusunda bulunduğunu, ….’un ….. Yatırımları San. Tic. Ltd. Şti’de tek pay sahibi ve şirketi en geniş şekilde temsil ve yetkili olduğunu, alan adının tescilini yapan diğer davalının da bu şirketin en büyük payın sahip yönetim kurulu başkanı olduğunu, davacı şirketin “….” projesindeki tüm sırları bilen ….’un pay sahibi olduğu diğer şirketler vasıtası ile müvekkilinin markasını tecil ettirdiğini, şirketin diğer ortakları aleyhine Kıbrıs’ta dava açtığını, marka ve alan adlarının pay sahibi olduğu davalı şirketler adına olmasının müvekkili şirketi zarara uğratma amacı olduğunu ortaya koyduğunu, davalı …’in müvekkilinin “…..” ve “….” internet alan adlarını tescil ettirerek haksız şekilde kullandığını, bu durumun müşteriler nezdinde karışıklığa neden olduğunu, davalının alan adlarını kötüniyetle tescil ettirdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin davalı adına tescil edilen internet sitelerinden ….’e rezervasyon yapmaya ve otel ile iletişime geçmeye çalıştığını, davalıların markaları kötüniyetle tescil ederek depolama amacı güttüğünün açık olduğunu, haksız rekabet yoluyla TTK 55/a-4 maddesinde düzenlenen “başkasının malları, iş ürünleri faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini gerçekleştirerek müvekkilinin Türkiye pazarına girişine engel yarattığını iddia ederek, maddi, manevi ve sair her türlü alacak haklarını saklı tutarak, davalılardan …..şirketi adına tescilli “…..”, “…..” ve tespit edilecek sair markaların hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, söz konusu markaların müvekkili adına tescilini, davalılardan ….. tarafından tescil ettirilen www…….com, www……com, www. .com, www……com uzantılı internet sitelerine erişimin engellenmesine ve davalıların müvekkilinin zararlarına kaşılık teminat yatırmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, davacının marka olarak tabir ettiği adın KKTC’de ticari unvan olarak tescil edildiğini, Türkiye’de marka olarak korunmasının mümkün olmadığını, davacının SMK ve KHK korunmasından faydalanamayacağını, davacının ülkesellik ilkesi gereğince Türkiye’de koruma talep edemeyeceğini, bir an için koruma talep edebileceği kabul edilse dahi, marka başvuru tarihinden önce kullanımının bulunmadığını, Türkiye pazarında müvekkilinin eski olduğunu, yeni girmek isteyen davacı markasının hak etmediği ticari unvanını Türkiye’ye uzatması veya Türkiye’de tescil ettirmesinin mümkün olmadığını, ülkesellik prensibi gereği bir başka ülkede doğmuş olan hakkın Türkiye’de öne sürülmeyeceğini, davacının ticari unvanının KHK ve SMK kapsamında korunur hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, davacının Ticaret unvanının tanınmış marka statüsünde olmadığını, müvekillerinden …..’in alan adı üzerinde münhasır hakkı bulunduğunu, “.com” uzantılı alan adlarına ilişkin ihtilaflarda …. tahkim kurallarının uygulanacağını ve bu konuda mahkemenin yetkisinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalılardan ….. Yatırımları San.Tic.Ltd.Şti adına tescilli “…..”, “…..” ve tespit edilecek sair markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, diğer davalı adına kayıtlı www…….com, www……com, www……com, www……com uzantılı internet sitelerine erişimin engellenmesi taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….. sayılı “…..+Şekil” ibareli markanın, 03, 39, 43 ve 44. Sınıflarda 05/02/2015 tarihinden itibaren, ….. sayılı “…..+Şekil” ibareli markanın 03, 39, 41, 43 ve 44. Sınıflarda 23/02/2015 tarihinden itibaren, ….. sayılı “….+Şekil” ibareli markanın, aynı sınıflarda 10’ar yıl müddetle davalılardan ….. Yatırımları San.Tic.Ltd.Şti adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 04/07/2019 tarihli raporda sonuç olarak, davacının ticaret unvanın tescil tarihi olan 21/04/2015 tarihinin, davalı …..şirketinin marka başvurusundan sonraki bir tarih olduğu, her ne kadar davacı delilleri arasında sunulan ve davacıya ilişkin yotube sayfa görüntüsünde bu sayfanın kayıt tarihi 13/02/2015 ise de, davalının “…..” ibareli ilk marka başvurusunun 05/02/2015 tarihli olduğu dikkate alındığında, dosyadaki delillerle sınırlı olmak kaydıyla davacının “…..” ibaresi üzerinde önceye dayalı bir kullanımının söz konusu olmadığı, aynı şekilde dosyada “…..” ve “……” marka başvurularından önceki tarihli bir dosyada bir delile rastlanmadığı, davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve önceye dayalı kullanımın ispatlanamaması nedeniyle de tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebi koşullarının da oluşmayacağı ve diğer davalı adına alan adlarının oluşturma tarihlerinden önce kullanıma ilişkin herhangi bir delile de rastlanmadığı ve bu nedenle alan adı terkini talebinin de koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Dosya kapsamı, deliller, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve alınan bilirkişi raporu topluca değerlendirildiğinde, davacının ticaret unvanın tescil tarihi 21/04/2015 olup, davalı ….. şirketinin ….. sayılı “…..” ibareli markasının tescil tarihinin daha eski tarih olan 05/02/2015’dir. Davacı delilleri arasında sunulan ve davacıya ilişkin …….. sayfa görüntü tarihi 13/02/2015 ise de, davalının “…..” ibareli ilk marka başvurusunun 05/02/2015 tarihi olması karşısında, davacının “…..” ibaresi üzerinde önceye dayalı bir kullanımının söz konusu olamayacağı gibi, “……” ve ” ….. ” marka başvurularından önceki tarihli dosyada bir delile rastlanmadığı, bu nedenle davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, önceye dayalı kullanımın ispatlanamaması nedeniyle de tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebi koşullarının da oluşmayacağı, tanınmış markaya dayalı hükümsüzlük talebinde bulunulabilmesi için, öncelik ilkesi gereği davacının anılan ibareler üzerinde bir kullanımının söz konusu olması gerektiği ve diğer davalıya ait alan adlarının oluşturulma tarihlerinden önce davacı yanın kullanımına ilişkin dosyada da herhangi bir delil bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 759,33 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.26/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır