Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/326 E. 2019/34 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/326
KARAR NO : 2019/34

DAVA : Marka, Manevi ve İtibar Tazminatı
DAVA TARİHİ : 05/07/2018
KARAR TARİHİ : 07/02/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/02/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin özellikle “….” ve “….” markaları olmak üzere, yazı veya şekil markası ve tasarımlara ilişkin TPMK nezdinde koruma sağlayacak şekilde birden fazla kendi adına tescilinin bulunduğunu, müvekkili adına tescil edilmiş olan marka ve tasarımların üretim ve lisans verme yetkisi münhasıran müvekkiline ait olduğu halde davalı tarafından hukuka aykırı olarak üretildiğini ve taklit ürünlerin davalı tarafından satışa sunulduğunu, buna istinaden Bakırköy ….. FSHCM’nin ….. Esas sayılı dosyasında yargılama yapılarak, davalının suçunun sabit görüldüğünü ve hakkında mahkumiyet kararı verildiğini ve davalı yanın bu fiillerinin müvekkilini zarlara uğrattığını ve itibarını zedelediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 4.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL itibar tazminatının, 13/12/2012 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak sureti ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile, tazminat taleplerinin zaman aşımına uğraştığını, resim, çerçeve, züccaciye gibi malzemelerin satışını yapan dükkanı kardeşinden devraldığını, kendisinin de nalburiye malzemelerini koyarak işine devam ettiğini, o günlerde çocukların ilgi odağı olduğunu gördüğü …. oyuncaklarını tanımadığı bir seyyar satıcıdan 3 adet alarak vitrine koyduğunu, maksadının çocukları cezbederek anne ve babalarını dükkana çekmek olduğunu, ürünlerin ne taklit, ne de marka olduğunu bilmediğini, kasıtlı olarak zarar vermek ve hak ihlali gibi bir maksadının olmadığını, işlerin olmaması, maddi ve manevi sıkıntıların üst üste gelmesi nedeniyle de 2014 yılında işyerini kapattığını, ve manevi tazminat ve itibar tazminatı şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı adına TPMK nezdinde tescilli olan markaya konu tasarım ve ürünlerin, davalı tarafından hukuka aykırı olarak üretilip satışa sunulup sunulmadığı ve davacının marka hakkına tecavüz edilip edilmediği, manevi ve itibar tazminatı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ……. sayılı “….+…..” ibareli markanın birçok sınıfta 15/05/2012 tarihinden itibaren, 2011/30709 sayılı “….. ” ibareli markanın 28, 38 ve 41. Sınıfta 12/04/2011 tarihinden itibaren, …… sayılı “….” ibareli markanın aynı sınıflarda, aynı tarihten itibaren, …… sayılı …. ….. markasının birçok sınıfta 15/02/2013 tarihinden itibaren, ….. sayılı …. ….. markasının 20. Sınıfta 30/11/2014 tarihinden itibaren, …… sayılı …. ….. markasının birçok sınıfta 26/07/2011 tarihinden itibaren ve “…..”, “……”, “…..” ve “….” gibi daha birçok markanın 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Celbedilen Bakırköy ….. FSHCM’nin ….. Esas,….. Esas sayılı dosyası incelendiğinde, Marka Hakkına Tecavüz suçundan Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davalı hakkında mahkumiyete karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve kararın itirazın reddi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza dosyasında Tekstil Mühendisi bilirkişiden alınan rapor ile, dava dosyası kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler ile ele geçirilen 3 adet ürünlerin katılan vekili tarafından sunulan orijinal ürün numunesi ile kıyaslamalı olarak yapılan incelemesi sonucunda; suç konusu oyuncakların şikayetçi şirket lisansıyla üretilen orijinal ürünler olmadığını, bu oyuncakların teklit olarak üretildiklerini, üzerinde şikayetçi adına ……. numarası ile tescilli ….. ibareli markanın aynen kullanıldığını suça konu ürünlerin marka taklidi yapılmış sahte ürünler oldukları ve eylemin 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin madde 61/A ‘da belirtilen marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sınıfına girdiği bildirilmiştir. Her ne kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmakla, Ceza Mahkemesi kararı Hukuk Mahkemesini bağlayıcı nitelikte değil ise de, ceza mahkemesi dosyasında toplanan deliller, mahkememizce de yeterli görülüp değerlendirilmek suretiyle davalının davacı adına tescilli markayı taşıyan ürünlerin orijinal olmayanını ticaretinde kullandığının sabit olduğu anlaşılmıştır.
Gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK, gerekse dava tarihinde yürürlükte bulunan SMK’nın 149/1-ç ve 150. Maddeleri uyarınca davacı marka hakkına tecavüz nedeniyle manevi tazminat talep edebilir. Manevi tazminat miktarının belirlenmesi, TBK 58. Maddesi çerçevesinde Hakimin takdir yetkisindedir. Bu yetki kullanılırken olayın oluş şekli, ele geçen taklit ürün miktarı, ihlal süresi, sayısı, tarafların ekonomik ve sosyal konum ve durumları dikkate alınmalıdır. Dava konusu olayda ele geçen ürün sayısı, eylemin gerçekleştirildiği tarih, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve manevi tazminatın amacı gözetildiğinde, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, takdiren 500,00 TL manevi tazminatın tahsiline, davacı vekili haksız fiil tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte tahsilini talep etmiş ise de, uyuşmazlığın niteliğine göre bu miktarın ticari avans faizi ile birlikte (mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını geçmemek kaydı ile) tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Davacının itibar tazminatı talebine gelince, gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 556 Sayılı KHK ve gerekse dava tarihinde yürürlükte bulunan SMK’nın 150 maddesi uyarınca, “Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda, hakka konu ürün veya hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü …..de kullanılması veya üretilmesi, bu …..de üretilen ürünlerin temin edilmesi, yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda sınai mülkiyet hakkının itibarı zarara uğrarsa, bu nedenle ayrıca tazminat isteyebilir”. Dava konusu olayımızda davalının işyerinde sadece az sayıda taklit ürün bulunmuş olup, bu yasal düzenlemenin koşulları oluşmamıştır. Bu itibarla davacının itibar tazminatına yönelik talebinin reddi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının kısmen kabulüne, takdiren 500,00 TL manevi tazminatın 13.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını geçmemek kaydı ile ticari avans faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair manevi tazminat ile itibar tazminat taleplerinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 85,39 TL peşin harçtan, 44,40 TL ilam harcının mahsubu ile, 40,99 TL fazla harcın, talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Peşin alınan harçtan iade edilen tutarın mahsubu ile, 44,40 TL harç giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 98,00 TL tebligat-tezkere giderinin, davanın kabul-red oranına göre 9,80 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının davacıya iadesine,
Davacı vekili ve davalının yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.07/02/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır