Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/281 E. 2020/61 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/281 Esas
KARAR NO : 2020/61

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 21/02/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin plastik sektöründe renkli ve fonksiyonel çözümler sunan yenilikçi, plastik sektöründe uzmanlaşmış firmalardan olduğunu, TPMK nezdinde onlarca marka tescili bulunduğunu, bu marka tescillerinden birinin de 21. Sınıfta tescillenmiş …. sayılı “…” ibareli marka olduğunu, davalı tarafından müvekkilinin … markasından doğan haklarını ihlal eder nitelikte ürünleri üretip satışını yaptığı bilgisine ulaşıldığını, karşı tarafa söz konusu eylemini durdurması için 26/01/2018 tarihinde bilgilendirme yazısı gönderildiğini, cevabi ihtarname göndererek …. sayı ile …. ibareli marka başvurusunda bulunduklarını esas unsurun … olduğunu iddia etmiş ve haksız eyleme son vermemiş olduğunu, davalı tarafından bahsi geçen …. sayı ile … ibareli marka başvurusunun başvuru tarihinin bilgilendirme yazısından sonra olduğunu, davalı tarafın kötü niyetle marka başvurusunda bulunduğunu, davalının müvekkiline ait … ibareli marka karşı tarafça yine aynı ürün çeşidinde birebir aynı olarak kullanılmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin markasal haklarının ihlal edildiğinin kabulü gerektiğini, davalı tarafın … ibaresini kullandığı mahkememizin … D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit ve tespit neticesi sunulan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, bu nedenlerle davalı tarafından müvekkili şirket adına TPMK nezdinde tecilli olan …. sayılı “…+….” ibareli markadan doğan hakları ihlal eder nitelikteki eyleminin 6769 sayılı Kanunu’nun 29. Maddesi ve TTK’nın 55 vd. Maddeleri uyarınca tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulması, haksız tecavüzün önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, bu suretle tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına, imhasına, davalı tarafın müvekkili şirketinin tescilli markasından doğan haklara karşı haksız eylemlerinden ve tecavüzlerinden dolayı 6769 sayılı Kanun’un 151/2-a maddesinde belirtilene göre hesaplama yapılarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yandan şimdilik 30.000,00 TL maddi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketinin … VE … esas unsurlu markalarını aşağıdaki gibi tescil ettirmiş ve tescil başvurularında bulunduğunu, … markalarının tanınmış markalar olduğunu, müvekkilinin … …+… markasının bir bütün halinde kullanımı hukuken meşru bir kullanım olduğunu, tespit talep edenin …. markası ile benzerliği olmadığından tüketici nezdinde iltibas ihtimali ve dolayısıyla marka hakkına tecavüz eden bir eylemin de olmadığını, markanın asli unsurları, renk, şekil, komposizyon olarak tespit talep edenin markasından çok farklı olduğunu, markalar arasında benzerlik olmadığını … esas unsurlu 21. Sınıfta tescilli pek çok seri markanın kazanılmış hak teşkil ettiğini, fonetik olarak da markaların birbirinden ayrıldığını, 6769 sayılı SMK’nın 7/(4) maddesinde markanın sahibine sağladığı haklar üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarı ile hüküm ifade ettiğini ancak marka başvurusunun bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeni ile başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkili olduğunu, mahkemenin öne sürülen iddiaların gerçekliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez hükmü uyarınca … kod no ile yapılmış başvurularının 12.03.2018 tarihli resmi marka bülteninde yayınlanmış olması ve müvekkilinin markasının tescilini talep etmiş olduğu ürünler üzerinde özellikle tespitin yapıldığı tarih olan 14.05.2018 tarihindeki kullanımının meşru olduğunu, hukuka uygun kullanımda ne marka tecavüz nede haksız rekabet eyleminin mevcut olamayacağını, müvekkilinin kullanımlarının hukuka uygun olduğunu bu sebepten haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, … ve … esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğunun tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ile ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya mahallinde tarafların ticari defterleri de incelenerek davalının, davacı adına olan …. sayılı (…+….) markasından kaynaklı haklarının davacı tarafça ihlal edilip edilmediği ve davalının marka kullanım nedeni ile haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, davalı markasının tanınmış marka olup olmadığı, ihlalin varlığının ve haksız rekabetin varlığının kabulü halinde davacının tercihi olan “Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir” seçeneğine göre davacının isteyebileceği maddi tazminat miktarının ne olacağı konusunda rapor tanzim etmek üzere dosya bir marka patent uzmanı, bir mali müşavir ve bir sektörden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 19.05.2019 havale tarihli raporlarında özetle; davalı şirket tarafından marka hakkına tecavüz sayılabilecek eylemler gerçekleştirilmiş olduğunu, davalının “…” ibaresini kullanımının işitsel, anlamsal, görsel olarak ayrı ayrı değerlendirilmesinde ve bütün olarak tetkikinde ortalama tüketici nezdinde karışıklığa mahal verecek derecede benzerlik ve aynılık içermekte olduğunu, davacıya ait olan “…” markasının 21. Sınıfta tescilli olduğu ve davalının ilgili ibareyi 21. Sınıf kapsamındaki ürün grubunda kullandığının da tespit edildiğini, bu haliyle dava konusu marka ile davalı tarafından kullanılan ürün grubu da aynılık içermekte, tüketici de yaratacağı izlenim karışıklığa mahal verecek şekilde olduğunun değerlendirilmekte olduğunu, “…” ibaresi ve görselleri kullanılmak suretiyle, davalının tespite konu ürünlerinin davacının markasının tescil edildiği 21. Sınıf ürün grubu kapsamında olduğu, davacının tescilli markası olan … “…+…” ibareli markasına tecavüz sayılacak eylemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, bu yönüyle söz konusu eylemlerle marka hakkına tecavüz edildiğini aynı zamanda TTK hükümleri gereğince haksız rekabet söz konusu olabileceğini, davacı ve davalı ticari defterlerinin TTK Md. 64-66 ve ve V.U.K madde 220-226’ya göre uygun olarak tutulduğunun tespit edildiğini, davacı firmanın davaya konu ürünleri 2013-2018 yılları arasında toplam 148.667 adet satış yaptığı ve satışlarda 5.268.951,79 TL ortalama gelir elde ettiğinin hesaplandığını, davalı firmanın ticari kayıtları ve muhasebe sisteminde davaya konu ürünün 2018 yılında satışının yapıldığı satış adetinin 11.833 adet ve elde edilen gelirin 570.281,28 TL olduğunun hesaplandığını, aynı dönemde davacı firmanın davaya konu ürünü ortalama 50,29 TL bedelle satışını yaptığı ortalama kar oranını ise %10,92 olduğu davacının kayıtları ve resmi beyanlarından tespit edildiğini, davalı firmanın yarattığı rekabet ölçüsünde yapılan hesaplamada davacı … Plastik firmasının davalı … A.ş firmasının sattığı ürünleri kendi satmış olsa idi elde edebileceği ciro 595.091,57 TL ve yaklaşık kâr 64.982,91 TL olarak hesaplandığı” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; Markalara ait logoların benzer olduğuna dair tespitin hatalı olduğunu, markaların yan yana konduğunda birbirinden tamamen farklı olduğunu, müvekkilinin logosunda ayırt edici özelliğin … markası olduğunu, markaların bir bütün olarak ele alınması gerektiğini, benzerlik anlamında karşılaştırma yapılırken markaları parçalara bölümlere ayırmanın söz konusu olamayacağını, markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzediğine dair yapmış oldukları tespitlere katılmadıklarını, bilirkişilerce markanın tanınmış olup olmadığına dair inceleme ve tespit yapılmadığı, haksız rekabet veya marka hakkına tecavüzden bahsedilmek için, sadece markalar arasında benzerlik olmasının yeterli olmadığını, … markalı ürünler için pazar araştırma sonuçlarının bilirkişi heyetine sunulduğunu ve değerlendirilmediğini, davaya konu tazminat hesabının 25.01.2018 ile 02.07.2018 tarihleri arasındaki dönem için yapılabileceği, dosyanın yeniden incelenmek üzere yeni bilirkişi heyetine tevdi edilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 27.06.2019 tarihli duruşmasında dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile davalı vekilinin itirazlarını tek tek karşılar ve özellikle tanınmış, marka konusundaki itirazları ve dava konusu markanın kullanıldığı ürün satış tarihlerine ilişkin ve maddi tazminata ilişkin itirazlarını karşılar ek rapor tanzimi için dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler hazırlamış oldukları 04.09.2019 havale tarihli ek raporlarında özetle; Açıklanan nedenlerden ötürü “…” ibaresinin tanınmış marka olarak kabul edilemeyeceğini, “…” ve “… ….” markalı ürünlerin mevzuatlarında yer alan hususlar çerçevesinde üretimlerinin yapıldığı, dosyada yer alan deliller arasında “…” ve “… …” markalı ürünlerin kalitesi ve tüketici nezdinde tanınırlığı ile ilgili olarak da herhangi bir belgeye rastlanmadığını, davalının “…” ya da “… …” kullanımının tanınmış marka sayılamayacağını. Davalı firmanın itirazları neticesinde davaya konu ürünlerin 25.01.2018 ila 02.07.2018 tarihleri arasında yapılan satışlar üzerinden 6769 sayılı kanunun 151/2-a maddesinde istinaden yapılan hesaplamada … Plastik firmasının davalı …. A.ş firmasının sattığı ürünleri kendi satmış olsa idi elde edebileceği cironun 90.823,74 TL ve yaklaşık karın 9.917,95 TL olduğu hususlarını bildirmişlerdir.
Davacı vekili 22/11/2019 havale tarihli dilekçesi ile 30.000,00 TL’lik maddi tazminat talebini 64.982,91 TL’ye ıslah ettiği görülmüştür.
Dava; Davacı adına kayıtlı markasından kaynaklı haklarının davalı tarafça ihlal edilip edilmediği, haksız rekabetin bulunup bulunmadığı ve maddi, manevi talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda; mahkememizce alınan rapor karşısında davalının ürünlerinde “…” ibaresini kullanımının işitsel, anlamsal, görsel olarak ayrı ayrı değerlendirilmesinde ve bütün olarak tetkikinde ortalama tüketici nezdinde karışıklığa mahal verecek derecede benzerlik ve aynılık içermekte olduğu, aynı emtialarda kullanılan markaların görünüş itibari ile ortalama tüketici nezdinde benzerliğinin ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ve bu itibarla markaya tecavüzün hukuki koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.
Bu yönden davalının “…” markasının tanınmış marka olmasından bahisle yapmış olduğu itirazların, davaya konu markanın “…” oluşu ve “…” ibaresinin davalı kullanımı ile davacı markası arasında benzerlik ve karıştırma ihtimalini ortadan kaldırmayışı karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce tazminat talebi değerlendirilirken davacının, tecavüz ve haksız rekabet olmasaydı elde edebileceği gelirin hesaplanmasında yalnızca davalının davaya konu “…” ibaresi içerir ürün satışlarından elde etmiş olduğu kârın hesaplanmasının doğru ve kesin sonuç veremeyeceği, tarafların işletmelerinin ticari boyutları, reklam ve pazarlama faaliyetleri hep birlikte nazara alınması gerektiği; buna göre davalının, davacı firmaya nazaran satış, pazarlama, reklam faaliyetlerinin daha yoğun olması da satışların oluşması ve artmasında etkili olduğu anlaşılmış ve tazminat hesabında BK 50-51. Maddeleri de göz önünde bulundurmuştur. . Ayrıca tazminata ilişkin dönem hesabında: “haksız fiilin başladığı tarih ile dava tarihine kadar olan dönemde uğranılan kazanç kaybı hesaplanmalıdır” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.07.2011 Tarih, 2009/10238 Esas, 2011/9042 Karar) bu yönden davalının tazminatın hesaplanmasına yönelik tarih aralığına ilişkin itirazı haksızdır. Mahkememizce açıklanan tüm gerekçelerle davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
2-Davalının davacıya ait …. tescil numaralı markadan kaynaklı haklarına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
3-Tecavüz oluşturduğu belirlenen “…” ibareli davalı yana ait ürünler ile münhasıran bu ürünlerin üretiminde kullanılmaları kayıt ve koşuluyla cihaz ve makinelere el konulmasına ve hüküm kesinleştiğinde imhasına,
4-SMK 151/3 ve Borçlar Kanunu 50 ve 51.madde hükümleri de nazara alınmak suretiyle takdiren 20.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte; 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Hüküm özetinin masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
6-Alınması gereken 1.707,75 TL peşin harçtan, peşin yatırılan 1.024,65 TL, 598,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 85,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

11-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, peşin yatırılan 1.024,65 TL, 598,00 TL ıslah harcından, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti ve 229,00 TL tebligat/ posta masrafı olmak üzere toplam 4.887,55 TL yargılama giderinin kabul/ red oranına göre 1.286,42 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
12- Davalı tarafından yatırılan 213,00 TL tebligat/ posta masrafından kabul/ red oranına göre 56,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır