Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/279 E. 2020/65 K. 04.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/279 Esas
KARAR NO : 2020/65

DAVA : Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/07/2018
KARAR TARİHİ : 04/03/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili firmanın sektörün öncü firmalarından olduğunu, “…” markasının …. nolu ile 05. Sınıfta TürkPatent nezdinde tescilli olduğunu, davalı tarafın, müvekkilin “…” ibareli markasından ve bu markayı üzerinde kullandığı ürün ambalajından doğan haklarını ihlal eder nitelikte ürünleri üretip satışını yaptığı bilgisine ulaşıldığını, bunun üzerine Mahkemece …. D.iş sayılı dosyası ile tespit işlemi yaptırıldığını, davalı tarafın her ne kadar marka olarak … ibaresinin yanında “…” ve “…” ibarelerini kullanmışsa da ürünü satışa sundukları kutularda renk, desen, üzerindeki motif ve işaretler ve yazılar ve grafik yönünden iltibasa neden olduğunu, başkasına ait markanın karışıklık yaratacak surette benzerinin kullanılmasının marka hakkına tecavüz olduğunu, bu kullanımda tıpatıp ayniyetin aranmadığını, esaslı unsurların taklit edilmesinin yeterli olduğunu, müvekkilinin adına kayıtlı “…” markası ile üretilen ürünlerinin uzun yıllardır aynı kutu içerisinde kullanıldığını ve piyasada bilindiğini, davalı kullanımlarının haksız rekabet sayılacağını, tanıtma aracı olarak tacirin, mal ve ürünlerini pazarlama faaliyetlerinde kullandığı ambalajın şekliyle bağlantılı olarak iltibas oluşturmak şeklinde haksız rekabet eylemlerinin çok fazla olduğunu, ambalajın tescille korunmasında kullanımının şart olmadığını, buna rağmen ambalajın TK. 56 vd maddelerine göre himaye edilebilmesi için, kullanılması ve maruf hale getirilmesinin gerekli olduğunu, haksız rekabet davası konusu olabilmesi için ambalajın tamamının taklit edilmesi veya tamamı ile iltibas oluşturulması şart olmadığım, davalı tarafa ait ambalajlar ile müvekkile ait ambalaj karşılaştırıldığında ambalajların birebir takiit olduğunu, bilirkişi raporunda da bu hususun tespit edildiğini, davalının önceki markasının “….” ibaresi olduğunu, sonraki markasının ise “….” ibaresi olduğunu, yani esas unsur muhafaza edilmediği gibi “…’ ibaresi eklenerek ve müvekkili ambalajının birebir aynısı kullanılarak İltibas ihtimalinin kuvvetlendirildîğini, bu nedenle davalının kazanılmış hakkı olduğu iddiasını kabul edilemeyeceğini, somut olayda haksız rekabetin oluştuğunu, belirterek 6769 Sayılı Kanunumun 29, Maddesi ve TTK’nin 55 vd. maddeleri uyarınca tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, haksız tecavüzün önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine, bu suretle tecavüz oluşturan veya cezayı gerektiren ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına, imhasına, Davalı tarafın müvekkilin şirketin tescilli marka ve uzun süredir kullandığı ambalajından doğan haklara karşı haksız eylemlerinden ve tecavüzlerinden dolayı 6769 Sayılı Kanunu’nun 151/2-a maddesine göre hesaplama yapılarak fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalı yandan şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek en yüksek reeskont faizi ile; 30.000,00 TL manevi tazminatın dava açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesi veya ilgililere tebliğ edilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraf markalan arasındaki tek ortak unsurun zayıf bir İbare olan “…” ibaresi olup dikkat düzeyi yüksek tüketici nezdinde karıştırılmalarının mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, karşı tarafın marka tecavüzü olduğuna dair beyanlanmn sadece iddia düzeyinde olup, mezkur ambalaj üzerinde hak sahibi olduğunu dahi ispat edemediğini, müvekkilinin ”…” ibareli …. no’lu markası tescilli olup, bu ibareler üzerinde müktesep hakkı olduğunu, müvekkil şirketin … esas unsurunu korumak suretiyle türettiği ve tescil ettirdiği all kill tox markası önceki markanın serisi niteliğinde olduğunu, bu nedenle …. no’lu …. ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceğini, davacı yana ait markalar ile müvekkili şirkete ait markalar arasında benzerlik bulunmadığını, söz konusu ürünler bakımından tüketici kitlesinin dikkat düzeyinin yüksek olduğunu, davaya konu markalar böcek/sinek öldürme ilaçları olup, kimyasal madde içeriyor olması nedeniyle yanlış kullanımı halinde tehlikeli ve doğrudan insan sağlığını ilgilendiren ürünler olduğunu, bu nedenle alıcıların dikkatli olduğunu, davacı yanın korunmasını talep ettiği ambalaj tasarımı üzerinde hak sahibi olduğunu gösterir delil bulunmadığını, nitekim davacı yan tarafından dayanak alınan Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin …. d.iş sayılı dosyası kapsamında düzenlenen bilirkişi raporu da mezkur ambalajın davacıya ait olup olmadığına dair araştırma yapılmadığını, ürün üzerinde de davacıya ait olduğunu gösterir bir işaret de bulunmadığını, aynı zamanda ilk defa davacı tarafından yaratılarak kamuya arz edildiğini veya uzun yıllarca kullanıldığını gösterir delil de bulunmadığını, bir hakkın başkalarına karşı korunmasını talep edebilmek için talepte bulunanın o hakkın sahibi olduğunu ispatlamasının şart olduğunu, müvekkili şirkete ait üründe renk grafik farklılıkları ve markalann farklı olduğunu, haksız rekabet oluştuğundan bahsedebilmek için eylemlerin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin kendi adına tescilli markasını tescilli olmayan ve davacı yana ait olduğuna dair delil bulunmayan ambalaj tasarımım kullanmış olmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahsedilemeyeceğini, müvekkil şirkete ait “…” ibareli markanın 01.02.2018 tarihinde tescil edilmiş olup, bu tarihten önce “….” markası altında hiçbir ürün üretimi veya satısı yapılmadığını, nitekim …. markasını havi ürünün 2018 kataloğunda yer almakta olduğunu, 2015 katalogunda bulunmadığını, 2015 yılına ait katalogda müvekkil şirketin eski ticaret unvanı olan … Plastik adına olduğunu belirterek, davanın reddine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüktetitmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacıya ait markanın sicil kayıtları celp olunmuş, davalı vekili cevap dilekçesi ekinde davacının tecavüz teşkil ettiği iddia edilen kataloglar dosyaya sunulmuştur.
Dosya mahallinde taraf defterlerinin de incelenerek davalının davacı markasına tecavüzü ve haksız rekabet bulunup bulunmadığı, varsa bunun ne şekilde giderileceği ve davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği seçeneğe göre isteyebileceği maddi tazminat tutarını gösterir rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 16/04/2019 tarihli raporlarında “davacı markası ile davalı markaları arasında benzerlik bulunmadığı, bu nedenle SMK bağlamında bir marka tecavüzünün gerçekleşmediği, ürün ambalajları kıyaslandığında davacı ambalajı ile davalı ambalajının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu, davacı ambalajının tescilsiz olduğu, bu nedenle haksız rekabet hükümlerine göre korunacağı, davalı eylemlerinin “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varıldığı, tazminat hesaplaması için SMK’ya göre bir tecavüz bulunmadığı kanaatine vardığından tazminat hesaplaması yapılmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdi ile her iki taraf vekillerinin itirazlarını tek tek karşılar ve özellikle davacının davası, davalının fiili kullanımı ile marka haklarına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin olduğundan davalının fiili kullanımı gözetilerek marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olup olmadığı yönünden ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişiler 19/06/2019 tarihli raporlarında “davacı ve davalı itirazlarının yerinde olmadığı, kök raporda ulaşılan sonuçların değişmediği, davalı ve davacı taraf ticari defterlerinin TTK md.64-66 ve V.U.K.madde 220-226’ya göre uygun olarak tutulduğu ve kayıtların işlendiğinin görüldüğünü, davacı firmanın 2013-2018 yılları arasında davaya konu üründen 1.694,760 adet satışı gerçekleştirdiği ve toplam 2.100.969,72 TL ciro elde ettiği, davacı vekilinin talebi karşılar nitelikte tazminat hesabı yapılabilmesi için davalı defter kayıtları incelenmiş ürün satışının tespiti yapılamadığından uygun bir hesaplama kayıtlar üzerinden yapılamamış, davalı vekilinin beyanları doğrultusunda 48 adet üretim üzerinden davacı firmanın elde edebileceği ciro 69,12 TL olarak hesaplandığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Taraf vekillerinin alınan ek rapora itiraz ettikleri görülmüş, dosyanın tüm içeriği ve deliller değerlendirilerek davalı kullanımının ve kullanım şeklinin davacı markasına tecavüz teşkil edip etmediği hususunun irdelenmek suretiyle ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor tanzim etmek üzere yeni bir heyete tevdiine karar verilmiş, bilirkişi heyeti 14/12/2019 tarihli raporlarında özetle “davacı tarafa ait ürün ambalaj görseli ile davalı tarafa ait ürün ambalaj görseli arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yaratılan genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, davacı markasının kelime markası olduğu ve herhangi bir şekil unsuru içermediği, keza davalı markalarının da aynı şekilde olduğu, gerek davacı markasının gerekse de davalı markalarının tescil edildikleri biçime sadık kalınarak kullanılmadıkları, markaya tecavüz açısından yapılacak değerlendirmede de markaların mevcut tescillerinin dikkate alınması gerektiği ve bu açıdan heyetlerince dosya içinde yer alan kök rapor ve yapılan itirazlar sonucu alınan ek rapordaki değerlendirmelere aynen katıldığı ve markalar arasında iltibas ve tecavüz olmadığı kanaatinde olduğu, davacının davalının ambalaj kullanımının markasına tecavüz oluşturduğu iddiası açısından davacıya ait ambalajın ya da dava konusu üç boyutlu herhangi bir şeklin marka tescilinin bulunmadığı, korumanın tescil yoluyla elde edilebileceğine dair SMK hükmü dikkate alındığında davalı kullanımının veya kullanım şeklinin tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dava davalı marka kullanımından kaynaklanan davacı marka haklarına tecavüzü veya haksız rekabet koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tespiti ve tazminat taleplerine yöneliktir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller SMK 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir. 6769 sayılı SMK madde 29’a göre, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7’nci maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar banzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hakuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir. Bu bağlamda toplanan deliller ışığında alınan bilirkişi raporunda, davacı markası ile davalının kullandığı markanın birbirlerinden bağımsız ve farklı olduğu, bu durumda da davalı markasının davacının markasına tecavüz oluşturmadığı anlaşılmakla davacının marka hakkına tecavüze yönelik davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının haksız rekabete ilişkin davasına gelince; 6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmış olup Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları, deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalının ambalaj ve ürün görüntüsünü davalının tescilsiz ve koruma kapsamında olmayan ürün tasarımına yakınlaştırmak suretiyle markasını kullanımının-markalar arasında benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmamakla birlikte-ticari dürüstlük ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı ve haksız rekabet oluşturduğunun kabulünün gerektiği anlaşılmıştır.
Bu nedenlerle markaya tecavüz yönünden yasal koşulları oluşmayan davanın reddi ile haksız rekabet yönünden davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının marka hakkına tecavüz yönünden davasının REDDİNE,
2-Davacının haksız rekabet yönünden davasının KABULÜ ile;
-Davalının davaya konu ürün görsel ve ambalajlarını davacı yan ürünlerine benzetmek suretiyle oluşturduğu haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, haksız rekabet oluşturan davaya konu ve mevcut bilirkişi raporlarıyla tespiti yapılmış ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde münhasıran kullanılmak kayıt ve koşuluyla cihaz ve makinelere el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına,
-1.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Masrafı davalı taraftan karşılanmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilanına,
3-Alınması gereken 751,41 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 529,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 186,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden 1.000,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebi yönünden 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının marka hakkına tecavüz yönünden davası reddedilmiş olmakla davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı, 529,00 TL tamamlama harcı, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 249,10 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 5.349,90 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre hesaplanan 3.209,94 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/03/2020
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır