Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/266 E. 2019/231 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/266
KARAR NO : 2019/231

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
DAVA TARİHİ : 22/06/2018
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/06/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin Suudi Arabistan Krallığı’nda mukim, …. gibi moda sektöründe dünyanın en lüks markalarını, sahibi olduğu “…” markalı mağazalarında satışını gerçekleştiren, bir firma olduğunu, müvekkilinin dava konusu “….” markasının gerçek hak sahibi olduğunu ve 6769 sayılı SMK’nın 6/3 maddesi anlamında hak sahibi olduğunu, müvekkilinin 05.12.2017 tarihinde Türk Patent nezdinde 05, 09, 14, 16, 18, 21, 25, 26 ve 35. sınıfta yer alan bir kısım ürünler için …. sayılı “… ” ibareli marka başvurusunu bulunduğunu, ancak müvekkili başvurusunun, davalı tarafa ait “….” ve “…” ibareli markalarının bulunması nedeniyle, 6769 sayılı SMK’nın 5/ç maddesi anlamında mutlak red sebeplerinin mevcut olduğu yönündeki gerekçeler sebebiyle 21. sınıfta yer alan ürünler için kısmen reddedildiğini iddia ederek, davalı taraf adına Türk Patent nezdinde … ve… sayı ile tescilli markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı ile müvekkilinin faaliyet alanlarının, faaliyet bölgelerinin, sundukları mal ve hizmetleri ile hitap ettikleri tüketici kitlesinin birbirinden farklı olduğunu, bu durumda müvekkilinin davacının markasından haberdar olarak kötü niyetli tescili ile hükümsüzlük sebeplerinden bahsedilemeyeceğini, davacının tek iddiasının 2013 yılından bu yana markanın kendileri tarafından kullanıldığı ve bu isimle reklam yaptığı hususu olduğunu, ancak davacının internet sitesindeki tanıtım faaliyetleri incelendiğinde, markanın 2015’den beri kendileri tarafından sadece Suudi Arabistan’da kullanıldığını yazdıkları ve ticari unvanlarıyla aynı olmadığının görüldüğünü, ayrıca bahsi geçen ibarelerin iddia edildiği gibi tescili talep edilen mallar ve hizmetlerle ilişkili olarak ticaret alanında yaygın kullanıma haiz olmadığını, müvekkilinin tescilli markalarında yer alan ibarelerin ayırt edici niteliğe haiz olduğunu ve uzun yıllardan bu yana müvekkili tarafından kullanımı sonucu tüketiciler nezdinde tanınır olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı taraf adına Türk Patent nezdinde …. ve….sayı ile tescilli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan,…sayılı “….+Şekil” ibareli markanın, 05, 09, 14, 16, 18, 21, 25, 26 ve 35. Sınıfta tescil başvurularının yapıldığı ve başvurunun halen muhtelif aşamalarda işlem gördüğü, … sayılı “…. ” ibareli markanın 21. Sınıfta 02/01/2015 tarihinden itibaren, …. sayılı “….” ibareli markanın, aynı sınıfta 20/12/2016 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili kesin süreye rağmen bilirkişi avansını yatırmadığından ve yatırmayacağını bildirdiğinden, bilirkişi incelemesi yapılmayarak mevcut delillere karar verilmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin dava konusu “…” markasının gerçek hak sahibi olduğunu iddia etmiş ise de, bu iddiasını ipsata yarar herhangi bir delil sunamamış, keza Türkiye’de kullanıma dair herhangi bir iddiada da bulunamamıştır. Yine markanın tanınmış marka olduğuna dair herhangi bir delil sunamamıştır. Aksine davalı tarafça ibraz edilen fatura ve delillere göre, uzun zamandan beri Türkiye’de ticarette kullandığı anlaşılmıştır. Buna göre, davacının gerçek hak sahipliğini veya davalının kötü niyetini ispatlayamadığı gibi, Türkiye’de herhangi bir tescili veya tanınmışlığı da söz konusu olmadığından, ispatlanayaman davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile, 8,50 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.20/06/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır