Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/263 E. 2019/392 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/263 Esas
KARAR NO : 2019/392

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/06/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkili şirketinin ….. adına şahıs firması iken 1990 yılında kendisinin iştirakiyle limited şirketi olarak kurulmuş bir taşıyıcı firma olduğunu, adına tescilli markasınında aynı adı taşıdığını, taşıma mevzuatındaki değişikliklere göre “….. LOJİSTİK” olarak son halini aldığını, firmanın kurulduğu tarihten bu yana İstanbul-Trakya yüklerini ağırlıkla taşıdığını, şirket merkezinin faaliyet gösteridği … Nakliyeciler Sitesinin; kentsel dönüşüm yasası kapsamında reskli alan ilan edilerek Ocak 201/8 tarihinde İmar Bakanlığı emri ile yıkıldığını, sitede bulunan 100’ün üzerindeki taşıyıcı firmanın, müşteri kitleleri ile bağlantısız kaldıklarını, bu durumun sektörde ve firmaların çalıştığı hatlarda bir karmaşa yarattığını, bu fiili durumdan bir fırsat yaratmak isteyen davalı ve benzeri bazı küçük taşıma esnafının, firma ünvanını kullanarak dağınık haldeki müşterilerin taşıma işlerini sahiplenme gayretine girdiklerini, davalının bu faaliyetini yürütürken, hizmet alanlarda yanılgı yaratacak şekilde” ….. TAŞIMACILIK” adı altında faaliyet gösterdiğini, bu unvanın hizmet alanlarda “….. Taşımacılık’ın artık faaliyet göstermediği ve yenisinin kurulduğu izlenimi verdiğini, davalının ….. Taşımacılık’ın eskisi ile hiçbir ilintisi olmadığını, bu eylemin tamamen tüketiciyi yanılttığını, müvekkili firmayı zarara uğratıcı bir faaliyet içine girdiğini, iştigal mevzuunun ayırd edilemeyecek derecede aynı ve aldatıcı olduğunu, davalının kullanımının “haksız işaret altında hizmet sunumu” kapsamında markaya tecavüz oluşturduğunu, davalının Ocak 2018 tarihinden bu yana müvekkil şirket unvan ve markasını kullanarak yapmış olduğu taşımalarla müvekkiline maddi zarar verdiğini, aynı zamanda piyasadaki kırk yıllık şöhretine ve imajına zarar verdiğini, davalının tecavüzü nedeniyle karıştırılma, ayırdedilememe, bağlantılı sanılma ihtimali doğduğunu bu nedenle de gerek reklam ve gerekse pazarın karıştırılması yönlerinden itibar kaybına neden olduğunu bu nedenlerle davalının tecavüzünün tespiti ve yasa hükmüne istinaden tecavüzün durdurulması, her türlü kullanımın men’i, kullanılmış olan alanlardan toplatılması mümkün olanların toplatılması ve imhası, görsel olarak kullanılmış alanlardan silinmesine ve müsaderesi, davalının ticaret unvanı ve iştigal alanına ilişkin kulanım alanlarından müvekkiline ait markanın terkini, hususlarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının tecavüzü nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi-itibar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesi hususlarında karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne göre tebligat yapılmış olup davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya tüm dosya kapsamı deliller, taraf beyanları değerlendirilerek davalının davacı marka hakkına tecavüzünün bulunup bulunmadığı ve davacının isteyebileceği maddi tazminat turanı gösterir rapor tanzim etmek üzere bir marka patent uzmanı, bir sektör(lojistik) ve mali müşavir bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 31.07.2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; ” Dosya içinde yer alan davalı kullanımını gösterir görseller üzerinde “…. TAŞIMACILIK NAKLİYE HİZMETLERİ ” ibaresinin, sipariş fişleri, faturalar, taşıma irsaliyeleri üzerinde “…. ….. Taşımacılık” ibaresinin kullanıldığının görüldüğünü, davalının “….. taşımacılık nakliye hizmetleri” ve “….. taşımacılık” şekildeki kullanımının davacı markasıyla ayniyet teşkil eder şekilde olduğunu, başına eklenen “….” ibaresiyle ayırtedicilik vasfının oluşmayacağı ve markaya tecavüzün ortadan kalkmayacağını, davalı kullanımının davacının tescil kapsamına giren hizmet sınıfında olduğunu, davalı kullanımının davacı marka sahibinin herhangi bir iznine dayanmadığını, davalının, markanın kapsadığı hizmetin satışının teklifine yönelik ve yine aynı şekilde bu satışların gerçekleştirdiğine dair sipariş fişi, taşıma irsaliyesi ve irsaliyeli faturaya dayalı kullanımının halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali doğuracağı dolayısıyla davalı tarafın bu eylemlerinin SMK’nın 7 ve 29. Maddeleri gereğince davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, davacının SMK 151/2-a kapsamında isteyebileceği tazminat miktarına ilişkin 2018 yılı faaliyet kârının 1.215.472,63 TL daha artabileceği, dönem net kararının ise 413.260,69 TL artabileceğini, davalı taraf ticari defter ve belgeleri sunulmadığından davalı yönünden inceleme yapılamadığı” hususlarını tespit etmişlerdir.
Dava, davalının davacı markasına tecavüzü olup olmadığı ve davacının isteyebileceği maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
6769 sayılı SMK’nun 29.md’si marka hakkına tecavüz sayılan halleri düzenlemiştir. Buna göre marka hakkına tecavüzden bahsedilebilmenin temel koşulları; markanın üçüncü kişi tarafından ekonomik amaçla Türkiye’de ve koruma kapsamına giren alanda kullanılmasıdır. Markanın sahibine bahsettiği koruma kapsamı ise SMK 7.md’de hükme bağlanmıştır. Söz konusu maddeye göre “kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı olması ve tescil kapsamına giren mal ve hizmetlerde kullanılması, kullanılan işaretin tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsaması ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması veya, aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması markanın koruma kapsamına giren kullanma olarak kabul edilir.
Aynı maddenin 3.fıkrasına göre ise işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması, işareti taşıyan malın ticari amaçla bulundurulması, böyle bir mal için ticari teklifte bulunması, pazara sürülmesi, ithal veya ihraç edilmesi, iş evrakında ve reklamlarda kullanması, internette kullanmASI, ticaret unvünvanı ya da işletme adı olarak kullanılması marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdir.
Somut olayda; davacı ….. tescil numaralı “….. Taşımacılık Nakliye Hizmetleri Ltd. Şti.” …….” ibareli ve ….. tescil numaralı “….. ” ibareli markaların sahibidir. Davalının ise “…. ….. Taşımacılık” ibaresini sipariş fişleri, faturalar, taşıma irsaliyeleri üzerinde kullandığı dosyaya sunulan deliller, değişik iş tespiti ve raporu ve mahkememizce alınan rapor ile sabittir. Davalı kullanımındaki “……” ibaresinin farklılık ve ayırt edicilik vasfı taşımadığı, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalini doğurduğu, bu yönden mahkememizce bilirkişi raporundaki tespitlere iştirak edildiği anlaşıldığından tecavüzün varlığının kabulü ile tespitine karar vermek gerekmiştir.
Alınan bilirkişi raporuna göre davacının seçimlik hakkına göre davacının elde edebileceği net kârın 413.260,29 TL olarak hesaplandığı ancak davalı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davacının maddi tazminat talebinin 5 bin TL olduğu ve taleple bağlılık ilkesi gereği 5 bin TL tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken davalının kusurunun derecesi, tecavüz oluşturan fiillerin meydana geliş şekli, davacının tecavüz dolayısıyla uğradığı manevi zararın yoğunluğu hep birlikte nazara alınarak 15 bin TL manevi tazminata hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile,
-Davalının davacıya ait …… ve …. tescil numaralı markalara tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, bu kapsamda tecavüz teşkil eden “….. Taşımacılık” şeklindeki davalı kullanımının men’ine, bu kullanımın yer aldığı her türlü tanıtım ve reklam araçlarına el konularak toplatılmasına, karar kesinleştiğinde imhasına, tabelaların sökülmesine ve indirilmesine,
-5.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 426,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 939,60 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 426,94 TL peşin harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti ve 225,00 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 2.787,94 TL’nin kabul/red oranına göre 2.230,272 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Davacı üzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/11/2019

Katip …

Hakim …