Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/229 E. 2019/408 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/229 Esas
KARAR NO : 2019/408

DAVA : Marka (Markaya Tecavüzünün Tespiti ve Önlenmesi, Haksız Rekabetin Önlenmesi ile Davalının Unvanının Ticaret Sicilinden Terkini )
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/11/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Markaya Tecavüzünün Tespiti ve Önlenmesi, Haksız Rekabetin Önlenmesi ile Davalının Unvanının Ticaret Sicilinden Terkini) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketinin 20.07.1992 tarihinde kurulduğunu, ….. markasının müvekkili şirket adına tescilli olup, 14.05.2013 tarihinden itibaren 10 yıllık süre ile koruma altında olduğunu, müvekkilinin, bu markayı aynı zamanda 1993 yılından beri unvanında kullandığını, davalının ise, müvekkilinin adına tescilli marka olan ve müvekkili şirketin unvan olarak kullandığı ….. kelimesini, müvekkilinin markası ve unvanı ile iltibas yaratacak şekilde unvanında kullandığını ayrıca …. com adlı sitede yayınlanan videoda davalı şirketin ….. Asansör olarak belirtildiğini, davalı şirket yetkilisinin İstanbul menşeli bir firma olduklarını, ….. Asansör’ü İstanbul’dan Erbaa’ya getirdiklerini beyan ettiğini, davalının www……com adlı siteyi de kullandığını ve bu şekilde davalının, hem ….. markasını kullanarak müvekkilinin marka ve unvan hakkına tecavüz ettiğini, hem de sanki müvekkili şirket ile aynı şirket olduğu izlenimini vererek müvekkilinin markası ve konumundan kötü niyetli olarak faydalandığını, müvekkilinin sektördeki çalışmaları ile ilgili yaptığı işlerde karışıklığın oluştuğunu ve müvekkilinin gerçekleştirdiği bazı işlerde davalının unvanının kayıt edildiğini; taraflarınca muhataba Kadıköy ….. Noterliği’nin 4 Ekim 2017 t. Ve …. yev. Nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından tecavüze devam edildiğini, taraflarınca davalıya ait ….. Plus markasının sicilden terkini içinde dava açıldığını, davanın Tokat ….. Asliye Hukuk Hakimliği’nin ….. esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalı ile müvekkilinin aynı ticari alanda olduklarını, davalının başka bir şehirde faaliyet göstermesinin arada yaşanan benzerlik ve karışıklığı önlemediğini, arada benzerlik iddiası bulunmadığı savunmasının tamamen gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle davalı şirketin müvekkiline ait tescilli markaya vaki tecavüzünün tespitine ve önlenmesine, haksız rekabetin önlenmesi ile davalının unvanının ticaret sicilinden terkinine , öncelikle tecavüzün ve haksız rekabetin durdurularak müvekkilinin daha fazla ve telafisi imkansız zararlarının önlenmesi amacıyla ….. ifadesi bulunan tabelaların kaldırılması, tüm basılı kağıtların ve ….. ifadesi bulunan materyallerinin toplatılmasına, ….. kanalında ve www……..com adlı kanalda yayınlanan davalı şirket yetkilisine ait röportajın yayından kaldırılması ve bu siteye ulaşımın engellenmesi, davalı firmaya ait www……com adlı sitenin kapatılması ve siteye ulaşımın engellenmesi, davalının unvanını kullanmaması konularında ihtiyati tedbir karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Müvekkilinin kullandığı adın ….. değil, ….. Plus olarak geçtiğini; 01.11.2016 tarihinde kurulmuş olup, müvekkili tarafından ….. başvuru numarası ile marka tescil başvurusunda bulunulduğunu ve markanın ….. Plus olarak tescilli olduğunu, müvekkili tarafından kullanılan marka ismi, marka örneği, ürün logosu ve sair argümanların davacı şirketle hiçbir şekilde benzerlik göstermediğini, müvekkilinin, Tokat’ta işlerini sürdürdüğünü, davacının ise İstanbul’da çalıştığını, bu sebeple davacı ile herhangi bir husumet olacak durumla karşılaşılmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin logosu ve işaretinin farklı olduğunu; davacının belirttiği internet sitesinde www…….com olarak benzer birçok firmanın çıktığını, müvekkilinin internet sitesinde davacı ile ilgili olarak hiçbir ürün benzerliğinin bulunmadığını, internet sayfa düzeninin, içeriğinin, şeklinin, tanıtımının dahi farklı olduğunu, dışarıdan sayfayı inceleyen herkesin iki şirket arasındaki farkı ayırt edebileceği kadar belirgin durumda olduğunu; her ne kadar aynı meslek yapılsa da, müvekkilinin asansörleri, üretimi, tanıtımı, logosu ve marka isminin farklı olduğunu, internet sayfasında ve …. kanalında görüldüğü üzere iki firmanın çalıştığı ürünlerde hiçbir benzerliğin söz konusu olmadığını; müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, davacıdan dava açıldıktan sonra haberdar olduğunu ve müvekkili şirketin, davacı şirketle karıştırılma ihtimali olmayıp, ayırt edilebilecek durumda olduğunu savunmuş ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları ve Erbaa ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüklerinden ilgili evraklar celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davalının davacı markasına ve ticaret unvanına, tecavüzü ve haksız rekabeti olup olmadığı var ise ne şekilde giderileceği yönünden inceleme yaparak rapor tanzim etmek üzere bir marka patent uzmanına, bir sektör(asansör) ve bir bilişim uzmanından oluşacak bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 31.05.2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “Tarafların ana sözleşmelerinin tescilli olduğu asansör ve malzemelerinin imali, asansör montajı iştigal alanının örtüştüğü, her iki tarafın iştigal konuları arasında bu faaliyet alanının bulunduğunu, tarafların ana sözleşmelerinin asansör imali, montajı konularında tescilli olmalarının yanı sıra, davalının internet sitesinin incelenmesinden fiili olarak da asansör sektöründe hizmet verdiğinin tespit edildiğini, davacının ana sözleşmesinin (dolayısıyla ticaret unvanının) ticaret siciline 1992 yılında, davalının ise 2016 yılında tescil edildiğini, davacının …. tescil nolu markasının RA ….. Türk Malı şeklinde, davalının …… tescil nolu markasının ….. PLUS+şekil(ev-bina) biçiminde olduğunu, davalının fiili marka kullanımında bazı yerlerde ….. Plus şeklinde değil de, sadece ….. ibaresine ve şekil unsuruna yer verilecek şekilde kullanımın söz konusu olduğu, dış mekan tabelasında markadaki şekil unsurunun kullanılmadığı ve tüm yerlerde ….. ibaresinin vurgulayıcı biçimde kullanıldığını, davacı markasının tescilli olduğu asansör emtiasının aynen davalı markasında da yer aldığını, davalı markasının, davacı markasındaki ….. ibaresini içerdiğini, taraf markalarının aynı sınıfta tescilli olup, ortak olarak ….. ibaresini içermelerinin karıştırılma ihtimaline sebep olabileceğini, davacının ….. işaretini içeren markasının koruma tarihinin aynı işareti taşıyan davalı markasının koruma tarihinden çok daha eski-önce olduğunu, davalının Erbaa Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne kayıtlı olduğu, davacının İstanbul’da kurulmuş ve ticari faaliyetini İstanbul’da sürdüren bir şirket olduğunu, ticaret unvanlarının Türkiye’nin hangi sicil dairesinde olursa olsun korundukları ve marka tescilinin ülkeselliği kuralları uyarınca tarafların farklı şehirlerde faaliyet göstermesinin iltibası ortadan kaldıracak bir durum olmayacağını ve SMK’nın 155. Maddesi hükmü ışığında, davalının marka kullanımının davacı markasına tecavüz teşkil etmesi hususunun mahkeme takdirinde olduğu” hususlarını tespit etmişlerdir.
Davalı vekilinin rapora yönelik itirazlarını içerir dilekçesinde; davalı markasının müvekkil markasındaki ….. ibaresi içeriği aynı sınıfta tescilli olmasının müvekkili firmanın sorumluluğunda olan bir durum değil TPE tescil vermiş olup markayı taraflarınca kullanma hakkı doğduğunu, markanın karıştırılma ihtimali olmadığını, gerek farklı şehirlerde olması gerekse davalı firmanın malzeme imalatı, montajı, komple imalatı, ithalat ve ihracat yapmak bakımından iki firmada farklı çalışma sektöründe olduğunu, müvekkili firmanın kötü niyetli olmadığı bilirkişi raporunda da tespit edilmiş olup markanın iptali ve değiştirilmesi firmayı maddi açıdan zarara sokacağından ve günümüzün ekonomik şartlarında iyi olmaması sebebiyle taraflarına verilecek olan kararın bu yönüyle de değerlendirilmesini ve bilirkişi raporuna olan itirazlarının kabul edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin rapora yönelik beyanlarını içerir dilekçesinde; davalı tarafın itirazlarının hiçbirisinin kabulü mümkün olmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda tüm hususlar ayrıntılı olarak ele alınmış, ayrıntılı ve hüküm kurmaya elverişli şekilde rapor düzenlendiğini, davalı tarafın rapora itirazlarının reddi ile davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalının davacıya ait markasına tecavüzün tespiti ve önlenmesi, davalının unvanının ticaret sicilinden terkini talebine yöneliktir.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Burada önemli olan husus davalının kullanımının tescilli bir markaya dayanmış olmasıdır. SMK md.155’e göre marka sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu, tecavüz davasında sahip olduğu marka hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez. Böylece önceki tarihli hak sahibi, üstün hak sahibi olarak kabul edilir. Davacının önceki tarihli marka tescilinin varlığı nedeniyle mahkememizce Tokat …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden hükümsüzlük davası da bekletici mesele yapılmamıştır.
Somut olayda taraf markalarında aynıyet taşıyan “…..” kelimesi ayırd edici unsur mahiyetindedir ve aynı ve benzer emtia ve hizmetlerde tescilli taraf markaları arasında tüketici nezdinde karıştırma ihtimali doğurmaktadır. Kaldı ki dosyaya celbedilen deliller ve alınan raporlarla sabit olduğu üzere davalının markasını tescilli olduğu halinden farklılaştıracak ve “…..” ibaresini öne çıkaracak kullanımı da başlı başına davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği tartışmasızdır.
Davacının ticaret ünvanının ve markasının davalıya nazaran önceki tarihli oluşu ve yukarıda tesbiti yapıldığı şekilde davalı markasının ve kullanım şeklinin tecavüz oluşturduğunun kabulü karşısında davacının ticaret ünvanının terkin talebinin de kabulü gerekmiştir.
Tacir olması sebebiyle, tüm ticari faaliyetlerinde “basiretli bir tacir gibi davranma” hukuki yükümlülüğü altında bulunan davalı şirketin temsilcisinin davaya konu edilen “www…..com” isimli haber sitesinde izleyiciler (tüketiciler) nezdinde davalı firmanın davacı firma ile hukuki-organik bağlantısı olabileceği yönünde fikir oluşturacak şekilde tanıtım ve beyanlarda bulunmasının da haksız rekabet teşkil ettiği hukuki kanaatine varılmıştır.
Tüm bu gerekçeler ile davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
2-Davalının davacıya ait “RA …..” markasına ve ticaret unvanına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, tecavüz teşkil eden ve “…..” ibaresi geçen tabelaların kaldırılmasına, aynı ibareyi bulunduran reklam unsuru basılı tüm broşür, kartvizit ve etiketlerin toplatılarak el konulmasına, davalıya ait “www……com” isimli internet adresine erişimin engellenmesine, “www. …com” adresinde davalı şirketin sahibi olarak gösterilen ….. ile röportaj yayınının kaldırılmasına, davalının “…” olan ticaret unvanının ticaret sicilinden terkinine,
3-Alınması gerekli44,40 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL zharcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç ve 275,00 TL tebligat-müzekkere, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.410,90 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde, yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.28/11/2019

Katip …

Hakim …