Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/202 E. 2018/262 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/202 Esas
KARAR NO : 2018/262

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2015
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
KARAR YAZMA TARİHİ : 19.07.2018
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının lojistik ve taşımacılık faaliyetleri başta olmak üzere çeşitli sektörlerde çalışmalarını sürdürmesine rağmen fiilen kullanımı bulunmayan emtialarda “….” ibareli markaları adına haksız tescil ettirdiğini, davalı firmanın ticaret sicil kayıtlarında davalı firmanın esas itibariyle lojistik ve taşımacılık iş yaptığı, bu alanda etkin faaliyet gösterdiği, ….sayılı markanın davalı tarafça 39.sınıf tur düzenleme ve seyahat için yer ayarlama, elektrik dağıtım hizmetleri, çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri emtialarında internet sitesinde dahi 556 sayılı KHK’ da öngörülen 5 yıllık süre içinde hiçbir şekilde kullanılmadığını, davalı adına …. sayı ile TPE kayıtlı 39.sınıfta tescilli olduğu tur düzenleme ve seyahat için yer ayarlama hizmetleri, elektrik dağıtım hizmetleri, çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri emtialarında kullanılmamaları sebebiyle 556 sayılı KHK’ nın 14/1 maddesi gereğince belirtilen emtialar yönünden iptaline, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını taleplerinin reddinin gerektiğini, müvekkilinin faaliyet alanları içinde 39.sınıfında yer aldığını , müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde markanın aralıksız bir şekilde kullandığının görüleceğini davanın reddine karar verilmesini, karşı dava olarak davacının ….. turizm olarak 2010 yılında kurulduğunu ve …. markasını kanuna aykırı bir şekilde kullandığını, müvekkilinin marka hakkına tecavüz edildiğini, bu tecavüzün durdurulmasını ve 10.000 TL manevi tazminatın davacıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizden verilen 01/03/2016 tarih ve …. Esas …. sayılı kararı temyiz edilmiş Yargıtay … Hukuk Dairesinin 08.03.2018 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı ilamıyla yapılan incelemede ; karşı davaya ilişkin itirazların yerinde olmadığından hükmün onanmasına, asıl dava yönünden markanın kısmen iptaline ilişkin Anayasa mahkemesinin …. esas, …. karar sayılı ilamı ile 556 sayılı KHK.nın 14 maddesinin iptali nedeniyle anılan hususun değerlendirilmesi yönünden mahkememiz hükmünün kısmen bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyulmakla yeniden değerlendirme yapılarak esas hakkında karar verilmiştir.
Mahkememizin …. esas,…. karar sayılı ilamında karşı dava yönünden hüküm kesinleşmiş olduğundan bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
Asıl dava yönünden … sayılı …. markasının iptali yönünden yapılan değerlendirmede taraflar arasındaki dava konusundaki uyuşmazlık davalı tarafa ait markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin olup, HMK 114.maddesi dava şartlarını düzenlemiş olup, HMK 115.madde de mahkeme dava şartının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, taraflarda dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir, hükmünü içermekte olup, davacı tarafın dava konusu yaptığı husus davalı markalarının 556 sayılı KHK’ nın 14.madde gereği kullanılmama nedeniyle iptali ve sicilden terkinine ilişkin olup, söz konusu KHK’ nın 14.maddesine ilişkin Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 06.01.2017 tarilhinde Resmi Gazetede yayınlanan 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı ilamıyla; Anayasanın 91.maddesinin 1.fıkrasında sıkı yönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere Anayasanın 2.kısmının 1. Ve 2.bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile 4.bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler KHK ile düzenlenemez denilmektedir. Buna göre Anayasanın 2.kısmının kişisel haklar ve ödevler başlıklı 2.bölümde yer alan mülkiyet hakkı KHK ile düzenlenmesi mümkün değildir.
Mülkiyet hakkının konusu maddi ve gayrı maddi mallar oluşturmaktadır. Taşınır ve taşınmaz mallar, maddi mallar kapsamındayken fikri ve sınai mülkiyet haklar gayrı maddi mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine tanıdığı haklar ise marka hakkı olarak adlandırılmakta, marka hakkı fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamıda yer almaktadır. Dolayısıyla itiraz konusu kural mülkiyet hakkı konusunu oluşturan marka hakkı ile ilgili olup KHK ile düzenlenemeyeceğinden 556 sayılı KHK’ nın 14.maddesinin Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Davaya dayanak olan 556 sayılı KHK’ nın 14.maddesi Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edilmiş olup, davanın yasal dayanağı kalmadığından yeni sınai mülkiyet yasası 10.0.12017 tarihinde yayın tarihinde yürürlüğe girmiş olup, eldeki davaya uygulama olanağı bulunmadığından mülkiyet hakkının sona erdirilmesine ilişkin boşluğun yasal dayanak olmadan M.K göre hakim tarafından doldurulmasıda mümkün olmadığından yasal dayanağı ortadan kalkan davanın usulden reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle
1-Mahkememizin …. esas, …. karar sayılı ilamı karşı dava yönünden kesinleşmiş olup bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden mahkememizin kesinleşen kararındaki ücreti vekalet ve masraf yönünden düzenlemenin geçerli olmasına,
2-Asıl dava yönünden …sayılı …. ibareli markanın iptali talep edilmiş ise de , davaya dayanak 556 sayılı mülga KHK.nın 14 maddesi Anayasa mahkemesinin …. esas,…. karar sayılı ilamı ile 06.01.2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan hükmü ile iptal edilimş olup asıl davanın dayanağı ortadan kalktığından davanın reddine,
3-Asıl dava yönünden yatırılan harç yeterli olduğundan karar verilmesine yer olmadığına,
4-Asıl dava yönünden davanın dayanağı yasal nedenden dolayı ortadan kalktığından karşılıklı olarak ücreti vekalet ve masraf konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair kararın taraflara tebliğinden itibaren ilgili hukuk dairesinde 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 10/07/2018

Katip …

Hakim …

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır