Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/175 E. 2019/377 K. 12.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/175 Esas
KARAR NO : 2019/377

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/04/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2019

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının telekominikasyon sektöründe hizmet satışıyla ilgili olarak uluslararası ticaret yapan bir firma olduğunu, aynı zamanda ülkelerarası görüşmelerde ucuza konuşturan tarifeyle maruf olmasının da söz konusu olduğunu, davalının tescilli markasının 6769 sayılı SMK 9.maddesine uygun şekilde bir tescil olmayıp kötüniyetli bir tescil yaptığını, davayı açmada müvekkilinin hukuki yararı olduğunu, davalı adına tescilli ….. nolu “…..” markasının müvekkilinin telekom sektöründeki satışa sunduğu kartlar ile birebir benzer olduğunu, bu durumun davacının halihazırda gerek ulusal gerekse uluslararası ticari hayatında çeşitli sıkıntalara yol açtığını ve dolayısıyla davalının markasının hükümsüzlüğüne, gerek mahkeme marafları ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin 02/03/2012 tarihinde İstanbul Ticaret Odası’na kayıt olmak suretiyle kurulduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin ise daha evvelki dönemde bu işi yaptığını, müvekkili şirketin Bilişim Teknolojileri Kurumu tarafından yetkilendirilmiş sabit telefon hizmeti ve sanal mobil şebeke hizmeti veren operatör firma olarak faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin yapmış olduğu işin niteliklerine uygun olarak marka hazırlığında bulunduğunu ve Türkiye’de tescili olmayan, kullanımı kolay “…..” markasında karar kıldığını, 26/04/2017 tarihinde TPE’ye başvurarak 38.sınıf altında yer alan Radyo ve Televizyon Yayın Hizmetleri, Haberleşme Hizmetleri (İnternet servisi sağlama hizmetleri dahil), haber ajansı hizmetleri alanında sadece haberleşme ile ilgili mevzuata ait 5809 sayılı Kanuna tabi yetkilendirilmiş firmaların faydalanabilecekleri faaliyetleri içeren hizmetleri için ….. tescil numarası ile ….. isimli markanın kendi adına tescil edilmesini istediğini, ve 10 yıl süreyle 11/10/2017 tarihinde tescil edildiğini, müvekkiline ait markanın kendisine has ve özgün olup herhangi bir markanın etkisinde kalınarak ya da başka bir markadan esinlenerek oluşturulmuş bir marka olmadığını, davacının kendi adına tescili olmayan ve Avusturya’da tescilli olduğu ve dünyaca tanındığını gerekçe göstererek müvekkilinin kendine özgün ve gerekli nitelikte ayırt edicilik sağlanmış tescilli markasının hükümsüzlüğünün istenmesinin kabul edilemeyeceğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Yargılama sırasında deliller toplanmış; davalıya ait ….. nolu markaya ilişkin tescil kayıtları Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan celp olunmuş, davacı tarafça davalı yana ve müvekkili adına ….. Türkiye adıyla acente sıfatıyla ….. markalı ürünleri satan dava dışı….. Telekom Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne ait ticaret sicil kayıtları, ilgili gümrük ve fatura kayıtları dosyaya sunulmuştur.
Dosya davalı adına ….. tescil nolu “…..” markası yönünden davacının gerçek hak sahibi olup olmadığı ve hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı yönünden rapor tanzimi amacıyla bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 17/05/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “Davacının, davalının tescil başvuru tarihinden önce “…..” markalı Telekominikasyon kartlarını Türkiye’ye resmi olarak getirttiği ithalat ve gümrük belgelerine ait ilgili evrakların uygunluğunun görüldüğü, davalı şirketin 26/04/2017 tarihinde “…..” ibareli markaya ilgili sınıfta Telekominikasyon kartlarının Türkiye’ye getirtilmesinden yaklaşık 3,5 ay sonra başvuruda bulunduğu, davacıya ait www…….me isimli internet sitesinin http://web…….org/web/2018*/http://….. adresi üzerinden web arşiv kayıtları incelendiğinde, mezkur sitenin içeriklerinde “…..” ibaresine ait kullanımın en eski 2015 yılına dayandığı, davacı açısından hükümsüzlük talebinin eldeki belge ve bilgilere göre yerinde olduğu, kanaatlerince benzerlik hususunun marka ibaresi açısından her iki tarafın markaları birebir aynısı olduğu ve tescil konusunda tek yetkili idari kurum olan Türk Patent ve Marka Kurumunun ….. tescil nolu marka kararının bir idari karar olduğu, köteniyetli tescil konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” hususlarını tespit ve rapor ettikleri görülmüştür.
Dava; davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine yöneliktir.
Davacının “…..” markasını davalının marka başvurusu tarihinden önce uluslararası alanda kullandığı ve aynı markalı ürünleri yine davalının başvurusundan önce Türkiye’ye getirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının söz konusu marka bakımından gerçek hak sahipliğinin kabulü gerekir.
Kötü niyet iddiaları yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; davacının “…..” esas unsurlu markasını 2015 yılında uluslararası alanda tescil ettirdiği, o tarihten beri yine uluslararası alanda kullandığı anlaşılmaktadır.
….. tanıtıcı işaretini 2015 yılından beri uluslararası alanda marka olarak kullanan şirketin ve ticari faaliyetlerinin aynı sektörde faaliyette bulunan davalı şirket tarafından bilinmediğinin savunulması gerçekçi olamayacağı aynı zamanda “…..” ibaresinin orjinal bir işaret olduğu, farklı ülkelerde yer alan kişiler tarafından birbirinden habersiz bir kelime olarak oluşturulmasının olanaksız olduğu mahkememizce müşahade edilmiştir. Kaldı ki davacının daha önceye tekemmül eden uluslararası kullanım şekli ile davalının tescil ettirdiği marka şekli ve görünüm benzerdir. Uluslararası alanda 2015 yılından beri yaygın olarak kullanılan davacı markasına, davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunan ve bu markadan haberdar olduğu hususunda şüphe bulunmayan ve ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi davranmakla yükümlü olduğu için bulunduğu piyasa ve alandaki gelişmeleri bilmediği yönündeki iddiası da dinlenme olanağı bulunmayan tacir vasfındaki davalı tarafından hem de davacının iştigal mevzuu içerisinde yer alan aynı ve benzeri mal ve ürünlerde tescilli markasının, kötü niyet nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Kaldı ki, bir an için davalının, davacının önceye dayalı kulanımından haberdar olmadığı kabul edilse dahi, davacının, davalının “…..” markasını kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu yönünde ihtarnamesinin davalıya 23.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının bu ihtarattan hemen sonra 26.04.2017 tarihinde marka tescil başvurusunda bulunduğu, bu hali ile iyiniyet kurallarına uygun hareket etmediği kanaatine varılmıştır. Türk Medeni Kanununun 2. Maddesi uyarınca “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” Aksine davranışın müeyyidesi aynı maddede gösterilmiştir. Buna göre bir hakkın açıkca kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Dürüstlük ise toplumun bilincinde yerleşmiş olan ve toplumun büyük çoğunluğu tarafından beğenilerek ve uygun görülerek uyulan namusluluk, doğruluk, işlem ve iş ilişkilerinde dikkat, özen ve karşılıklı güven esaslarının oluşturduğu davranış biçimidir. Markadan beklenen normal kullanma, yararlanma ve onu koruma amacına aykırılık teşkil eden marka tescilleri ticari yaşamdaki dürüstlük kurralarına aykırılık oluşturduğu, izahtan varestedir.
Bunun gibi dünyanın bir çok ülkesinde tescilli biçimde kullanılan ve orjinalliği sebebiyle birbirinden habersiz düşünülüp oluşturulduğu söylenemeyecek markanın birebir aynısını haklı bir neden olmaksızın ve geçerli bir mazereti bulunmaksızın adına tescil ettiren kişinin amacının bu işaretin bilinilirliğinden haksız yarar sağlamak olduğunu kabul etmek gerekir. Aynı zamanda bu durum uluslararası alanda kullanılan markanın Türkiye’deki tescilinin önüne geçecek bir şekilde haksız rekabet oluşturur. Böyle bir davranış ise marka hakkının kötüye kullanımı anlamını taşır.
Olayda yapılan tüm açıklamalar ile birlikte davalının tescilinin kötü niyetli olduğu hukuki ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile;
-Davalı yana ait ….. tescil numarası ile kayıtlı markanın hükümsüzlüğüne sicilden terkinine,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Bu dava nedeniyle davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 140,00 TL tebligat-posta masrafı olmak üzere 2.311,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.12/11/2019

Katip …

Hakim …