Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/157 E. 2019/416 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/157 Esas
KARAR NO : 2019/416

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 04/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; davalı şirketin …… Forum isimli satış mağazasında müvekkili şirketin tanınmış ….. markasını izinsiz olarak 35.sınıfta yer alan mağazacılık alanında kullandığının tespit edildiğini, bu durumun marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının 35.sınıfta ….. markasını kullanımını haklı kılabilecek herhangi bir tescilinin bulunmadığını, tarafların markalarının karıştırılma ihtimali yaratacak şekilde benzer olduğunu, müvekkilinin 16, 24, 35, 38 ve 41.sınıflarda tescilli …… sayılı ….. markası ile 20, 22, 23, 24,25, 26, 27, 35 ve 37.sınıflarda tescil edilmiş ….. sayılı ….. markasının bulunduğunu, davacı şirketin bu tescilleri yaptığı sırada yürürlükte olan …… sayılı tebliğ hükümlerine göre 35.08 sınıftaki mal ve hizmetlerin herhangi bir sınırlandırmaya tabi tutulmasının söz konusu olmadığını, bu tebliğ hükümlerine göre tescil edildiğini ve mağazacılık hizmetinin tamamını kapsar şekilde korumaya kavuştuğunu, 19.10.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan değişiklik ile …… sayılı tebliğde değişiklik yapıldığını, ancak yeni uygulamanın yayımı tarihinde yürürlüğe girdiğinden önceki tescil başvurusu yapılan markaları etkileyemeyeceğini, müvekkilinin 665 mağazasının ….. tabelasını taşıdığını, ayrıca internet üzerinde www. …… com.tr alan adlı sanal mağazası bulunduğunu, bütün mal ve hizmetleri sanal mağazasında kullanma hakkına haiz olduğunu, müvekkilinin tekel hakkı bulunduğunu, davalının kullandığı markanıın TPE tarafından mağazacılık alanında tescilinin reddedildiğini, davalının kullandığı markanın müvekkili şirketin tescilli markasına tecavüz ettiğini, farklı sınıflarda dahi davalının mağaza tabelasında kullandığı ….. şekil markasının müvekkili şirketi markası ile iltibas yarattığının Yargıtay tarafından iki farklı kararda tespit edildiğini, davalının davacı markasını taklit ederek mağaza açmasının haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla dava sonuna kadar davalı mağazasından ….. tabelalarının sökülmesini, ….. ismi ve türevlerinin kullanılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, tecavüz neticesinde, davalı şirketlerin elde ettiği net kazancın hesaplanmasını ve şimdilik fazlaya talep hakları mahfuz kalmak kaydı ile müvekkili şirkete verilmesini, dava tarihinden itibaren bu bedele ticari faiz uygulanmasını, bulunan dava ve yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; müvekkilinin, davacı ile arasında 2010 yılından beri bir uyuşmazlık olduğunu, bunun nedeninin davacının markasını züccaciyc alanında kullanmak İstemesi olduğunu, açılan tüm davaların sonuçlarının kendi müvekkili lehine sonuçlandığını, TPE nezdinde de aynı şekilde karar oluştuğunu, ….. adına 35. Sınıfta tescilli …… markalarının tescilli olduğunu. 7,8,11 ve 21, Sınıflarda müvekkilinin yasal hakka dayanarak kullanımda bulunduğunu, bunları satış işlemi yaptığını, bir malı üreten kişinin aynca 35, Sınıfta tescil alma zorunluluğu olmadığım, kendi mağazasında tüketicilere hitaben satış yapabileceğini, 35. Sınıfın marketler gibi toptan ve perakende satış yapanların hizmet alanı olduğunu, mağazada sadece ….. züccaciye ürünlerinin satışının yapıldığını, davacının züccaciye ürünleri için yaptığı başvurunun ….. nedeniyle reddedildiğini, Ankara ….FSHHM E…..,K….. sayılı kararında davacının davasının reddedildiğini, müvekkilinin 21 Sınıftaki ürünlerini 35, Sınıfta tescilli olmasa da ticaret alanına çıkarabileceğinin karara bağlandığını, davacının 24, Sınıf emtiaları 35. Sınıfta tescil etmesinin kabul edilmediğini, züccaciye ürünleri açısından …’ın 1997 yılından beri öncelikli hak sahibi olduğunu, ….. mutfak ile davacı arasındaki kesinleşen davaya karşın müvekkiline bu davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu, üstelik davacının uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığım, müvekkilinin 2005 yılından beri bayi ve mağazaları olduğunu, ayrıca internet satışlarına da senelerden beri sessiz kalındığını, …..com.tr, …..com, ……com.tr internet sitelerinin mevcut olduğunu. 2009 yılından beri bu sitelerin faal olduğunu, davacının 2005 yılında ihtarname gönderip, 2010 yılında dava açtığını, …. machine arama motorunda kayıtların görülebildiğini, müvekkilinin kırmızı logolu marka kullanmadığını aralarındaki dava nedeniyle marka kullanımım sarı renge dönüştürdüğünü savunmuş, davacının daha önceki benzer davalardaki tedbir taleplerinin esas yargılamayı gerektirdiğinden reddine ilişkin kararlar ile beyanlarını ve sunduğu deliller nazara alındığında yargılamanın başında verilecek bir ihtiyati tedbirin telafisi imkansız zararlar vereceği göz önüne alınarak öncelikle davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine, akabinde işin esasına girilerek aleyhe açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu davalı ve davacı marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiş,
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacının iddia ve savunmaları kapsamında söz konusu davalı tarafından AVM de açılan mağazanın dosyadaki belge ve tutanaklar incelenerek davacının marka hakkına tecevüz edilip edilmediği, haksız rekabet hallerinin oluşup oluşmadığı ve varsa maddi zararın tespiti. Züccaciye alanında davalının savunmasına göre gerçek hak sahipliği hususlarında inceleme yapılmak üzere bir marka patent konusunda uzman ve ürünler konusunda uzman sektör bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 30.01.2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle;”Ürünler üzerine yerleştirdiği ….. logosu ile bu markayı bir “mağazacılık” markası olarak kullanmaktadır ki, bu da davalının söz konusu markayı 35. Sınıf kapsamında yer alan şekliyle kullandığını göstermekte olduğunu, her iki markada da ….. ibaresi ve ana unsuru üzerine oluştuğunu, davalının kullanımında, ….. markası kırmızı zemin üzerine beyaz harflerle yazılmış olup, davacının tescilli markası da bu şekilde olduğunu, markalarda ….. kelimesinin oluşturduğu fon farkı olmakla birlikte, bu farklılık ayırt edici düzeyde olmadığından davalının marka kullanımı, davacının markasıyla ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik taşımakta olduğunu, davalı kullanımının 35. Sınıf kapsamında olduğunu, davalının marka kullanımının, davacının tescilli markası kapsamında ve 35. Sınıfta olduğunu, davalı tarafın, satışa sunduğu ürünlerin 8. Ve 21. Sınıf emtialarda sayılan; Yemek takımı, Çatal Kaşık bıçak Seti, Kahvaltı Takımı, Çeyiz Seti vb. Emtialar olduğunu, davalı tarafın parakende mağazacılık hizmetinin kendi tescilli marka hakları kapsamında olmadığı ” hususlarını tespit etmişlerdir.
Davacı vekili rapora yönelik beyan dilekçesinde; bilirkişi raporunun iddialarını destekler nitelikte olduğunu, dosyaya sunulan tüketici şikayetlerinin tazminat hesaplamasında dikkate alınması gerektiğini belirtmişlerdir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik sundukları itiraz dilekçesinde, yalnızca davacının iddialarının dikkate alındığını, diğer mahkeme kararları dikkate alındığında müvekkilinin uzun süreli kullanımının ürün hakkının ispatlandığını, bilirkişilerin bu raporları görmezden geldiğini, kesinleşmiş mahkeme kararlarına değinilmemesinin kabul edilemeyeceğini, objektif olunmadığın, 35. Sınıf değerlendirmesinin doktrindeki hakim görüşe aykırı olduğunu, Ankara ….. FSHHM E….. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporunun doktirindeki çoğunluk görüşü yansıttığını, Doç. Dr. …. tarafından sunulan görüşte de 35. Sınıf hizmetinin farklı mal ve hizmetlerin satılmasıyla ilgili olduğunun belirtilidğini, Ankara…. FSHHM … sayılı dosya kararının değerlendirilmediğini, 35. Sınıf tesciline ihtiyaç duymayacağını, emsal dosyalarda farklı görüşler oluştuğu, sunulan mütaala da da bu hususa yer verildiğini, logo benzerliği görüşünün de hatalı olduğunu, gold kullanımı olmasına rağmen kırmızı kullanımdan bahsedildiğini, müvekkilinin söz konusu logoyu 1998 yılından beri kullandığını şimdi iltibası söylemenin abes olduğunu, sessiz kalma yoluyla hak kaybı meselesinde internet mağazacılığı ile fiziki mağazacılığı ile fiziki mağazacılığın aynı olduğunun dikkate alınmadığı, müvekkilinin mağazasında farklı markalı ürünlerin satışının yapıldığının gerçek dışı olduğunu, farklı isimlerin marka değil ürün kodu olduğunu, bu kodlara internet sitelerinde yer verildiğini, belirtmiştir. Sunulan ek dilekçede bir malın üreticisinin o malı satmak için 35. Ve 08. Sınıfında tescile gerek duymayacağını, Bakırköy FSHHM’nin …… esas sayılı dosyadaki bilirkişi raporunda kardeş şirketlerin ürünlerinin satılmasının farklı ürünlerin satılması anlamına ve 35. Sınıf kullanımı anlamına gelmediği, Ankara …. FSHHM’nin ….. esas sayılı dosyada yine benzer görüşün verildiğini belirtmişlerdir
Mahkememizin 21.03.2019 tarihli duruşmasında 1 nolu ara karar gereği davalı itirazlarını karşılar ve gerektiğinde yeniden mahallinde inceleme yapılarak öncelikle davalının dava konusu mağazasında kendisi adına tescilli markayı taşıyan ürünler ile başka marka ürünlerin satışına dair en azından oransal olarak gösterir ek rapor tanzimi istenilmiştir.
Bilirkişiler düzenledikleri ek raporun sonuç kısmında” davalı yanın 35. Sınıfın içeriğine ilişkin itirazlarına yönelik marka sahiplerinin markalı ürünlerisyatması (fiziki veya sanal ortamda) doğal olduğunu,ancak bu marka adı altında mağaza açmak başlı başına hizmetsektörünün bir parçası olup, 35. Sınıf altında hizmet markası olarak ayrıca başlık altında incelenmekte olduğunu, başka deyişle burada incelenmesi gereken elbette davalının kendi ürünlerini satması değil, marka adıyla mağazacılık faaliyeti yapması olduğunu, nitekim kök rapora dayanak teşkil eden tespitte, ….. markalı ürünler dışında mağaza içinde orjinal ambalajında başka markaların yer aldığı ürünler görülmüş, bu ambalajlara ….. ibareli etiket yapıştırıldığını tespit edildiğini, davalı tarafça bu ürünlerin başka markalı olmadığı ancak ürün kodu nedeniyle farklı isim taşıdığının açıklandığını, piyasa kullanımında ürün ambalajlarında kullanılan isim, o ürünün markası olarak kullaldığını, tüketici gördüğü ismi marka olarak değerlendirip ürün ona göre algılayacağını ancak eğer markalar arasında bir bağlantı varsa örneğin ortak marka kullanımı söz konusuyla iki marka bazen öne çırakılarak veya geriye bırakılarak farklı tekniklerle de olsa ambalajda birlikte yer alacağını, ancak eğer markalar arasında bir bağlantı varsa örneğin ortak marka kullanımı söz konusuyla iki marka bazen öne çıkarılarak veya geriye bırakılarak farklı tekniklerle de olsa ambalajda birlikte yer alacağını, yine bir markanın farklı isimli ürünleri söz konusu ise markanın yanı sıra o isme de yer verileceğini, eğer ambalajlarda …. gibibirlikte kullanım söz konusu olsaydı elbette burada ….. markalı bir üründen söz edilebileceğini ancak tespit edilen bazı ürünlerde ….. markasının hiç yer almadığının sonradan üzerine ….. etiketinin yapıştırıldığının görüldüğünü, burada yapılan tespit bir kişisel görüş ya da doktrin görüşü olmayıp, objektif tespiti içermekte olduğunu, bu tespitlerden yola çıkılarak da davalının başka markaları da içeren bir mağazacılık faaliyetinde bulunduğu sonucuna varıldığını, davalının gösterdiği doktrin görüşlerinin neredeyse tümünde”farklı markalı ürünlerin bir araya getirilmesinin mağazacılık hizmeti ve 35. Sınıf hizmeti olduğu” belirtilmekte ve somut olaydaki tespit de farklı markalı ürünlerin de davalı tarafça “…..” markası adı altında satıldığını, dolayısıyla doktrin görüşlerinden temelde bir farklılık öngörülmemekte olduğunu, “mağazacılık” kavramı hizmet sektörünün bir alanı olup, ürünün doğrudan veya başka mağazalarda satılmasından farklı bir içerik taşıdığının açık olduğunu,piyasada pek çok markanın olduğunu ancak bu markaların mağazacılığı olmadığını, 35. Sınıf içeriğindeki mağazacılık da, hizmet sektörünün önemli bir alanı olarak ayrıca düzenlendiğini, mahkemece yeniden verilen görev üzerine yapılan incelemede başka markalı ürünlerin oranı sorulmuş olduğu, kök rapora temel teşkil eden ilk tespitte tüm satılan ürünlere oranla yaklaşık %10-15 oranında farklı markalı ürünler mağaza içerisinde kespit edildiğini, verilen ikinci görev üzerine yapılan tespitte Cam vitrin, Duvar vitrinleri, Orta gondallar ve Yığma ürünlerde mağaza genelinde yapılan incelemede, 16 ana vitrinin 2 tanesinde farklı markalı ürüne rastlanmış, bu 2 markanın ilgili vitrinin 8 de birinde sergilendiğinin görüldüğünü, mağaza girişince de yğıma olarak iki tarafta bulunan farklı markalı ürünler ile beraber genele vurulduğunda yüzde olarak %1.5-2 oranına ulaşıldığının görüldüğünü, bu oran kapsamında davalının hizmetinin başka markalı ürünleri satmak kapsamına girip girmediğinin mahkeme takdiri olduğunu, diğer yandan davalı tarafça markalar arası iltibas bulunmadığını, bunun mahkeme kararıyla kesinleşiğinin belirtildiğini, bahse konu Ankara …… FSHHM’nin …. esas sayılı dosyada konu edilen marka, davalıya ait “….. sen başımızın tacısın” markası olduğunu oysa işbu davada konu edilen marka, ….. ibareli marka olduğunu, dolayısıyla söz konusu kesinleşmiş kararın işbu dava açısından uygulanabilirliğinin bulunmadığını, davacının kırmızı renkli logolu markasıyla işbu marka arasındaki iltibas incelenmiş olup, iltibas yarattığı görüşünün tekrarlanmakta olduğunu, davalının incelenmediğini belirttiği Ankara …. FSHHM ….. esas …. karar sayılı dosyasının işbu davanın davacısının, ….. OUTLET, markasını davalının tescilli markaları nedeniyle 21. Sınıfta tescil ettirememesine yönelik olduğunu, davalının 21. Sınıf tescil engeli görülmesinin işbu davayla doğrudan bir bağlantısı olmadığını, zira benzer sınıflarda aynı ve benzer markaların tescil edilememesi kuralıyla ilgili bir yargılama oyup, sonucun bu davaya etkisinin bulunmamakta olduğunu, davalının incelenmediğini belirttiği İstanbul …. FSHHM’nin …. Esas,…. Karar sayılı dosyası, işbu davanın davacısının, davalının web sitelerinin marka tecavüzü oluşturduğuna yönelik bir dava olup, tam da tarafımızdan açıklandığı gibi bir ürünün satışının marka sahibi için doğal hak olduğunu, ancak bunun başka markalı ürünlerin de satıldığı fiziki bir mağazacılık hizmetine dönemeyeceği görüşü çeçevesinde,davalının kendi ürünlerini satış hakkı kabul edildiğini, dolayısıyla traaflarınca da söz konusu mahkeme kararına aykırı birg örüş verilmediğini, işbu davada ise konu, mağazacılık hizmeti verilmesi olduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Dava, davacının tescilli markasına davalı tarafından ….. mağazası nedeniyle marka hakkına tecavüzün bulunup bulunmadığı ve haksız rekabetin oluşup oluşmadığına ilişkin olduğu tespit edildi.
Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller SMK 7. Maddesine atıf yapılmak suretiyle 29. Maddesinde düzenlenmiştir. 6769 sayılı SMK madde 29’a göre, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7’nci maddede belirtilen biçimlerde kullanılması ve yine madde 29/b’ye göre marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar banzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edilmesi marka hakkına tecavüz sayılmaktadır. Marka hakkı sahibinin markasına zarar vermeye yönelik tüm fiilleri engelleme hakkı vardır. Marka hakkına tecavüz de bunların başında gelir. Marka hakkına tecavüzün varlığı için Sınai Mülkiyet Kanun’da belirtilen eylemlerden birinin gerçekleşmiş olması ve somut olayda bu eylemin hakuka uygunluk sebeplerinden birinin bulunmaması gerekir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı taraf 35. Sınıfta ….. markasının tescilli sahibidir.
Davalının kullandığı ….. ibareli markaların TP. Nezdinde 21. Sınıfında tescilli olduğu ve davalı tarafın bu markaları koruduğu sınıflarda markayı kullandığı görülmektedir. Davalı tarafın 35. Sınıfta marka korumasının olmaması markasının satış ve pazarlamasını yapmasına engel teşkil etmemektedir. Davalının kullandığı marka 21. Sınıflarda korunmakta, korunduğu sınıflarda üretim, satış, pazarlama ve internetsatışı yapma hakkına sahiptir. Davalının söz konusu mağazada kendi ürünleri sattığı yönündeki olguyu, başka markalı ürünlerin davalının 21.sınıfta tescilli markasının bulunduğu ürünlere oranının çok düşük kalması sebebiyle değiştirmeyeceği kanaatiyle davalının mağaza satışı için ayrıca 35. Sınıfta tescil almasına ihtiyaç duyulmaması gerektiği sonucuna varılmıştır.
SMK mad. 6/1 maddesinde belirtilen nispi red sebepleri değerlendirilirken, ilgili sektördeki ortalama tüketici algıları dikkate alınır. Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçü ise, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutulacaktır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüm açısından “umumi intiba” olması bile, halk tarafından iki marka arasında bir bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırılma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.
Davacı ve davalının markalarını uzun yıllardır piyasada kullanmaktadır. Bu sebeple ortalama tüketici kitlesi davalının markasını züccaciye sektöründe kullandığını, davacının markasının ev tekstil sektöründe kullandığını anlayabilecek durumdadır. Ayrıca TPMK’nın internet sitesinde yapılan araştırmada ….. ibaresinin farklı sınıflarda başka firmalar adına da tescilleri bulunmaktadır. Markalar taraflarca farklı sınıflarda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde korunmakta ve farklı alanlarda kullanılmaktadır. Bu sebeple mahkememizce karıştırılma ihtimali olmadığı hukuki kanaatine varılmıştır. Dosyadaki delillerden tarafların markalarının esaslı ve ayırtedici unsurunun ….. ibaresi olduğu, markaların benzer olduğu ancak farklı sınıflarda piyasada uzun yıllardır birlikte kullanıldığı, bu sebeple tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olmayacağı sebebiyle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacı taraf adına tescilli “…..” ibaresi ile davalının kullanımında olan markanın TPMK’nun 21. Sınıfında tescilli olarak kullanıldığı, davalının ….. markasının 21. Sınıfta korumakta olduğu korunduğu bu sınıflarda üretim, satış ve pazarlama yapma hakkına sahip olduğu, davalının ürünlerinin mağazasında satışı için ayrıca 35. Sınıfta tescil almasına ihtiyaç bulunmadığı, davalının çok düşük yüzde ile başka ürünler satmasının temel olarak nkendi ürünlerini pazarladığı olgusu ile çelişmeyeceği, her iki tarafın markalarında yer alan ….. ibaresinin benzer olduğu ancak farklı sınıflarda farklı sektörlerde korunmaları ve kullanılmaları sebebi ile iltibas oluşturmayacağı, aksi halin kabulünün, yani davalının tescilli markasını satış alanında kullanmasının yargı kararıyla engellenmesinin davalı açısından markasını tüketiciyle buluşturamama ve ticari hayatını temelden etkileyen orantısız zarar görme ihtimallerini doğurabileceği, bu durumun kanun koyucunun arzusu olamaycağı, yani davalının tescilli markalarını, 35.sınıfa tescilli olmasa dahi üretim, satış, pazarlama safhalarında kullanmasının hakkı olduğunun kabulü gerektiği hukuki ve vicdani kanaatiyle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurlumuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Peşin yatırılan 73,10 TL harçtan alınması gereken 44,40 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 28,70 TL harcın karar kesinleştiğinde yatıran davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/12/2019
Katip …

Hakim …