Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2018/152 E. 2020/288 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/152
KARAR NO : 2020/288

DAVA : Unvan Terkini
DAVA TARİHİ : 06/12/2016
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ……. İç ve Dış Tic. A.Ş.’nin, 23.11.1999 tarihinde …… ve ……. tarafından kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana ……. İç ve Dış Tic. A.Ş., …… şirket unvanı ve tescilli markası ile dünyaca ünlü birçok markayı Türk halkının hizmetine sunduğunu, müvekkilinin …… markasını, ……. no.lar ile tescil ettirdiğini; ……. İç ve Dış Ticaret A.Ş. unvanını, ……. ve …… markasını kurulduğu tarihten bu yana faturalarında, internet sayfasında, tüm yazışmalarında, antetli kağıdında, kartvizitlerinde, şirket merkezlerinin girişinde, gazete ilanlarında, gazete haberlerinde, her yıl dağıttığı ajandalarında vs. kullanmakta olup, bu markanın müvekkili ile bütünleştiğini, müvekkilinin markasının neredeyse tüm sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkilinin Türkiye’nin her alışveriş merkezinde mağazaları olup, gerek otelcilik gerek inşaat gerekse de mağazacılık alanında faaliyette bulunduğunu, müvekkili şirketin 120’yi aşkın …… bünyesinde barındırdığı Türkiye’yi kapsayan mağazası, 1200’ün üstünde çalışanı ile sektörde önemli bir yerinin bulunduğunu, müvekkilinin …, …… şirket unvanını, markasını ve logosunu Türkiye’de ve dünyada tanınmış hale getirdiğini, dünyaca ünlü markaların Türkiye haklarının sahibi olduğunu, …… otellerinin de sahibi olup kendisine ait olan arazide ……. Konakları projesini de gerçekleştirdiğini, müvekkilinin cirosu da dikkate alındığında, ne denli büyük sermaye yapısına ve gücüne sahip ve tanınmış bir firma olduğunun açıkça ortaya çıktığını, davalının müvekkili şirketin nam ve büyüklüğünden, finansal gücünden yararlanmak ve müvekkili şirketin grubunun tepesindeki şirket ve bağlantılısı gibi gözükmek, üçüncü kişileri yanıltmak için … unvanlı şirket kurduğunu, davalının Holding olmak için gereken gücü olmadığı gibi, altında başkaca bir şirket ve güçlü bir sermayesinin de bulunmadığını, davalının müvekkiline de hakim olduğunu göstermek istediğini ve davalı unvanının kötü niyetle tescil ettirildiğini, üçüncü kişileri yanıltmaya yönelik ve gerçek dışı olduğunu iddia ederek, davalı şirketin ticaret unvanı olan … ibaresinin terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin gayrimenkul, güvenlik, taşımacılık, otelcilik ve turizm alanlarında iştigal ettiğini ve bugün piyasanın devi olan birçok petrol firmasının işlerini yürüttüğünü, müvekkili şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı …… in, ……… ibaresini, kendi sektöründe (akaryakıt istasyonu kurulumu, akaryakıt istasyon kurulumu ile ilgili şirketlere danışmanlık verilmesi, otelcilik, gayrimenkul, finans) ticari unvanlarında yer almak üzere 2003 yılından beri pek çok ticari şirketi aracılığı ile kullanmakta olduğunu, ……’in kurduğu tasfiye durumunda olan dava dışı ……. Grup Danışmanlık İç ve Dış Tic.Ltd.Şti.’nin firma sicil bilgilerine bakıldığında, 14.05.2003 tarihinde kurulduğunun görüleceğini, bu şirketin sicil kaydının kapatıldığı 2007 yılı itibarıyla ise yine …… tarafından …… Petrol Ürünleri A.Ş.’nin kurulduğunu, netice olarak günümüzde ……. Otelcilik ve Havacılık Hizmetleri A.Ş., ……. Gayrimenkul Mühendislik A.Ş., …… Petrol Ürünleri A.Ş., … (davalı şirket) şirketlerinin aktif olarak ticari hayatlarını sürdürmekte olduğunu, bu şirketlerin hatırı sayılır bir ticaret hacminin söz konusu olduğunu ve 2016 yılında kurulan davalı müvekkili …’nin sermaye ve yönetimlerine katılarak, bu şirketleri yatırım ve finansman anlamında desteklediğini, uygulamadaki holding olma vasfını fazlasıyla haiz olduğunu, davacı yan “…….” ibareli bazı dayanak markalarına dayanmışsa da, müvekkilinin hangi alanlarda ……. ibaresini kendi iştigal alanı ile çakışacak şekilde markasal olarak kullandığını gösteremediğini, karıştırılma ihtimalini ortaya koyamadığını, tanınmışlık iddiasını soyut beyanlara dayandırdığını ve varsa markanın sulandırılması koşullarının mevcut olduğunu ispat edemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı şirkete ait …ibaresinin terkini taleplidir.
6102 Sayılı TTK’nın 50. Maddesi ile, usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkının sadece sahibine ait olduğu ve yine aynı kanunun 52. Maddesi ile, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebileceği belirtilmiştir.
Yine 6769 Sayılı SMK’nın 7/3-e maddesi çerçevesinde marka sahibinin, işaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılmasının yasaklanmasını isteyebileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 12/06/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacı vekilinin davalı ……..’nin, müvekkili şirketin nam ve büyüklüğünden, finansal gücünden yararlanmak ve müvekkili şirketin grubunun tepesindeki şirket ve bağlantılısı gibi gözükmek, üçüncü kişileri yanıltmak için … unvanı ile kurulduğu ve davalının holding olmak için gereken gücü olmadığı gibi, altında başkaca bir şirket ve güçlü bir sermayesinin de bulunmadığı, kısaca unvanında holding kelimesinin yer almasının üçüncü kişileri yanıltmaya yönelik, kötü niyetli ve gerçek dışı olduğu yönündeki iddiasına dayalı terkin talebinde bulunamayacağı, zira davalı … Anonim Şirketi’nin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK’nın 333. Maddesi gereğince izin verilmiş olup, şirket aleyhinde, şayet kuruluşunda kanuna aykırılık var idiyse, TTK’nın 353. Maddesinde yer alan fesih davası açma imkanının işletilmemiş olduğu, davalının, TTK’nın anonim şirketin kuruluşuna dair hükümleri uyarınca aranan asgari sermayenin çok üzerinde bir sermaye ile tek ortaklı holding anonim şirketi olarak kurulduğu (6102 s. TTK uyarınca tek kişi anonim şirketin kurulmasının mümkün olduğu); bunlara göre, davalının unvanında holding kelimesinin yer almasının, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte olmadığı, gerçeğe veya kamu düzenine aykırı da olmadığı (TTK m.46/f.1; Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m.4/f.2); davalının ana sözleşmesi gereğince, esas amacının başka şirketlerin sermaye ve yönetimine katılmak olduğu, bu amacın gerçekleştirilmesinde faaliyet alanları çok geniş ve bu arada davacının da faaliyet konularına giren tekstil, inşaat, taahhüt gibi iştigal alanlarında da faaliyet gösteren şirketlere ayni/nakdi sermaye koyabileceği, davalının üretim ya da ticaretle iştigal etmeyeceği (saf holding), sadece başka şirketlerin sermaye ve yönetimlerine iştirak edeceği ve böyle olunca da, davacı … davalı şirketlerin esas sözleşmelerinin kapsadıkları iştigal konularında bir örtüşmeden bahsetmenin mümkün görünmediği, Mahkemece, işbu raporda aktarılan Yargıtay kararının davalı holdingin ticaret unvanının terkini açısından da uygulanarak, davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının da davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşüp örtüşmediğinin iltibas değerlendirmesinde dikkate alınması gerektiği sonucuna varılırsa, dosyada davalının iştirak ettiği şirketlerin detaylı ticari sicil kayıtlarının olmaması nedeniyle bu hususta sağlıklı bir değerlendirme yapılamadığı, davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiği gerekçesiyle davalının unvanının silinmesini talep edebilip edemeyeceği hakkında davalının lisans alanı olduğunu belirttiği 2006 tarihli …… Group + şekil markasının 36, 39 ve 43. sınıflarda tescilli olduğunu, davacının ne 2005 yani daha eski tarihli markasının ne de 2010 tarihli markalarının tescili kapsamında bu sınıfların bulunmadığı, ………..com internet sitesinden alınan sayfa çıktılarında, ……. HOLDİNG şeklinde ana sayfanın sol üst köşesinde markasal kullanımın mevcut olduğu, site içeriğinde “şirketlerimizin hizmetleri” olarak gayrimenkul, inşaat, lojistik, akaryakıt, finansal hizmetler, vip güvenlik, danışmanlık ve hukuk hizmetlerinin gösterildiği, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, bu hizmetlerin-ticari faaliyetlerin, davalı holdingin sermaye ve yönetimine iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait olduğunun kabul edilebileceği, internet sitesinde belirtilen hizmetlere bakıldığında, danışmanlık ve hukuk, vip güvenlik, inşaat ve akaryakıt hizmetlerinin, davalının lisans alanı olduğu 2006 tarihli markanın tescili kapsamında olmayıp, davacının 2010 tarihli markalarının tescilleri kapsamında olduğunun tespit edildiği, davalının sunduğu ….. Teks. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından muhtelif firmalara kesilen faturalardan; akaryakıt, kara araçları servis istasyonları, kargo, taşımacılık, nakliye ve danışmanlık alanlarında 2004 tarihlerinden itibaren yani davacının 2010 tarihli markalarının koruma tarihlerinden önce ……. markasının kullanıldığının anlaşıldığı, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, internet sitesinde gösterilen hizmetler-ticari faaliyetler, davalı holdingin iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait kabul edilecek olmakla birlikte, şayet Mahkeme davacı ile davalının iştirak ettiği şirketlerin faaliyet konularının karşılaştırılmasına karar verirse, davalının, davacı markalarından önceki tarihli markasal kullanımlara dayanmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
Delil olarak dayanılan Bakırköy Kapatılan … FSHHM’nin …… Esas sayılı dosyası da değerlendirilerek, davacı vekilinin rapora itirazlarını karşılar ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti bu doğrultuda hazırlamış olduğu 29/01/2020 havale tarihli ek raporda, kök rapordaki görüşlerini tekrar etmişlerdir. Bilirkişi raporunda değinilen grup şirketlerine ait ticaret sicil kayıtları davalı vekilince ibraz edilmiştir ve mahkememizce incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve dosya kapsamıyla uyumlu görülen bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı … Anonim Şirketi’nin kuruluşuna Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca TTK’nın 333. Maddesi gereğince izin verilmiş olup, şirket aleyhinde, şayet kuruluşunda kanuna aykırılık var idiyse, TTK’nın 353. Maddesinde yer alan fesih davası açma imkanının işletilmemiş olduğu, davalının, TTK’nın anonim şirketin kuruluşuna dair hükümleri uyarınca aranan asgari sermayenin çok üzerinde bir sermaye ile tek ortaklı holding anonim şirketi olarak kurulduğu (6102 s. TTK uyarınca tek kişi anonim şirketin kurulmasının mümkün olduğu); bunlara göre, davalının unvanında holding kelimesinin yer almasının, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte olmadığı, gerçeğe veya kamu düzenine aykırı da olmadığı (TTK m.46/f.1; Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ m.4/f.2); davalının ana sözleşmesi gereğince, esas amacının başka şirketlerin sermaye ve yönetimine katılmak olduğu, bu amacın gerçekleştirilmesinde faaliyet alanları çok geniş ve bu arada davacının da faaliyet konularına giren tekstil, inşaat, taahhüt gibi iştigal alanlarında da faaliyet gösteren şirketlere ayni/nakdi sermaye koyabileceği, davalının üretim ya da ticaretle iştigal etmeyeceği (saf holding), sadece başka şirketlerin sermaye ve yönetimlerine iştirak edeceği ve böyle olunca da, davacı … davalı şirketlerin esas sözleşmelerinin kapsadıkları iştigal konularında bir örtüşmeden bahsetmenin mümkün görünmediği, davalının sermaye ve yönetimine katıldığı şirketlerin faaliyet alanlarının da davacı şirketin iştigal konuları ile örtüşmediği, bu nedenle unvana dayalı talep yönünden davanın reddi gerekmiştir.
Davacının markaya dayalı terkin talebi yönünden ise; 2006 tarihli ……. Group + şekil markasının 36, 39 ve 43. sınıflarda tescilli olduğu, davacının ne 2005 ne de 2010 tarihli markalarının tescili kapsamında davalı şirketin faaliyet alanının bulunmadığı, ……com internet sitesinden alınan sayfa çıktılarında, ……. HOLDİNG şeklinde ana sayfanın sol üst köşesinde markasal kullanımın mevcut olduğu, site içeriğinde “şirketlerimizin hizmetleri” olarak gayrimenkul, inşaat, lojistik, akaryakıt, finansal hizmetler, vip güvenlik, danışmanlık ve hukuk hizmetlerinin gösterildiği, davalının esas sözleşmesinde yazılı amaç ve konu maddesinin gereği olarak, bu hizmetlerin-ticari faaliyetlerin, davalı holdingin sermaye ve yönetimine iştirak ettiği şirketler tarafından yürütülüp bu şirketlere ait olduğunun kabul edilebileceği, internet sitesinde belirtilen hizmetlere bakıldığında, danışmanlık ve hukuk, vip güvenlik, inşaat ve akaryakıt hizmetlerinin, davalının lisans alanı olduğu 2006 tarihli markanın tescili kapsamında olmayıp, davacının 2010 tarihli markalarının tescilleri kapsamında olduğunun tespit edilmiş ise de, davalının sunduğu ……. Teks. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından muhtelif firmalara kesilen faturalardan; akaryakıt, kara araçları servis istasyonları, kargo, taşımacılık, nakliye ve danışmanlık alanlarında 2004 tarihlerinden itibaren yani davacının 2010 tarihli markalarının koruma tarihlerinden önce ……. Group markasının kullanıldığı, holdingi bünyesindeki şirketlerin bir kısmının iştigal alanının bu hizmetler olduğu anlaşılmakla marka hakları nedeniyle terkin koşulları oluşmadığından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile, 25,20 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 45,10 TL yargılama giderinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.03/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır