Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/71 E. 2019/425 K. 06.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/71 Esas
KARAR NO : 2019/425

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/04/2017
KARAR TARİHİ : 06/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkillerinin “…..” esas unsurlu çok sayıda tescilli markanın ve başvurunun hak sahibi olduğunu, müvekkillerinin 1998 yılından beri www…….com internet sitesinin de sahibi olduğunu, müvekkillerinin “…..” asıl unsurlu ibarelerini kamuya duyurduğunu, davalı tarafın, müvekkiline ait “…..” asli unsurlu markaların tanınmışlığından faydalanmak için dava konusu markaları tescil ettirdiğini, “….. merkezi” ile ” ….. Okulları” ibarelerinin kullanıldığını, ….. ibarelerinin yer aldığını, dava konusu markaların her ne kadar düz yazı ile tescil ettirilmiş ise de bu markalarda davalı tarafın …… kod nolu ve …… ….. Merkezi, …… kod nolu ve …. ….. ….. Lisesi, …… kod nolu ….. ve ….. kod nolu …. Anadolu Lisesi ibareli markalarını tescil ettirdiği düz yazı şekliyle kullanmadığını, davalı yanın kötü niyetli olduğunu, davalıya ait marka ile müvekkillerine ait “…..” esas unsurlu tescilli ve tescilsiz markalar ve müvekkiline ait ticaret unvanının çekirdek kısmını oluşturan “…..” ibaresinin iltibas oluşturacak şekilde benzer olduğunu, bu benzerliğin davalıya ait işletmeler ile müvekkiline ait işletmeler arasında karışıklığa neden olduğunu, tüketiciler nezdinde her iki işletme arasında organik bir bağ bulunduğu intibaına sebep olduğunu, bu nedenlerle davalıya ait …… kod nolu “…… ….. “, …… kod nolu “…. ….. ….. Lisesi”, …… kod nolu “….. Anadolu Lisesi” ibareli markaların müvekkiline ait tescilli ve tescilsiz “…..” esas unsurlu markalara ve ticaret unvanlarına benzer olması nedeniyle 6769 Sayılı Sınai Mükliyet Kanunu’nun 6. Maddesi delaletiyle ve aynı Kanun’un 25(1) maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA :Davalı vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinden özetle; Müvekkili adına davaya konu olan markaların davacının hukuka aykırı olan tescil edilmiş markalarından tamamen farklı olduğunu, benzer olmadıklarını, müvekkili markalarının kendi başına ayırt ediciliği olduğunu, müvekkilinin markalarının esas unsurlarının ……, …. ve ….. ibareleri olup davacı markaları ile hiçbir benzerlik göstermediğini, markaların sonunda yer alan ve davacının haksız ve hukuka aykırı olarak tescil ettirdiği “…..” ibaresinin münhasır/esas unsur olarak tescili mümkün olmayan bir ibare olduğunu, müvekkilinin markalarının esas unsurlarının tamamen farklı olup, orjinal bir kompozisyonu olduğunu, “…..” ibaresinin bir eğitim dalını ifade ettiğini, eğitimin içeriği hakkında bilgi verdiğini, açıklayıcı unsur olarak birçok markada kullanıldığını, TPMK nezdinde 41. Sınıfta tescilli 83 adet markanın bulunduğunu, bu ibarenin hiç kimsenin tekeline verilemeyeceğini, müvekkilinin markalarındaki ……, …. ve …… esas unsurlarının davacı markalarında yer almadığını savunmakta ve asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiş. Karşı dava yönünden ….. ibaresinin bir eğitim dalını ifade ettiğini, eğitimin içeriği hakkında bilgi verdiğini, bu ibarenin tescilinin mümkün olmadığını, davalı/karşı davacılardan ….. Eğitim Yayımcılık ve Turizm Hizmetleri A.ş’nin ….. ibaresinin tescili için yaptığı başvuruların çoğunun eğitim ve öğretim hizmetleri kapsamında reddedildiğini, ancak davalı/karşı davacının 4 adet markası olan …… nolu markaların haksız ve hukuka aykırı olarak tescil edildiğini, oysa bu markalarda “…..” ibaresinin markanın esas unsuru olarak yer aldığını, ibarenin işin nevini belirttiğini, söz konusu ibarenin hiç kimsenin tekeline teslim edilemeyeceğini, davalı/karşı davacının 3 adet markasında dünyaya mal olmuş bilim adamlarının fotoğraflarının yer almasının ayrıca SMK m.5/1, ğ bendine açıkça aykırılık oluşturduğunu, sektörde birçok kişiyi tedirgin ve rahatsız edip haksız rekabete sebep olduğunu ileri sürmekte ve davalı şirket adına tescilli ….. markaların 41. Sınıfın “eğitim ve öğretim hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğüne ve davacı/karşı davalının haksız tescillerinden kaynaklanan haklarını müvekkiline karşı kullanmaması yönünde tedbir karar verilmesini, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu markaların tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacı ve davalı taraf markalarının karşılaştırmalarının yapılmasına, ayrıca tanınmış marka hususunun değerlendirilmesine, tanınmış marka kavramının davalı taraf markaları tescili itibariyle davacı taraf markasının tanınmış olup olmadığının yine markanın ilk tescil ve kullanımının üstün hak sahipliğinin davacı markalarının tescil edilen sınıf yönünden vasıf belirtilen marka olup olmadığı konularında taraf iddia ve savunmaları dikkate alınarak ayrıca markaların kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıp kazanmadığı konularında inceleme yaparak rapor tanzim etmek üzere bir marka, bir bilirkişisi ve sektörden oluşan bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlemiş oldukları 27/07/2018 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarından özetle;”Davacı adına tescilli markaların bulunduğunu, markaların 41. Sınıfta marka tescil ve başvurularının da olduğunu, internet sitesinin (www…….com) incelenmesi neticesinde, 2000 yılında ….. Merkezi Dershanesi+TİK işareti biçiminde bir markasal kullanımın tespit edildiğini, bu sitenin sorgulaması yapıldığında 28.08.1998 tarihinde alınmış olduğunun tespit edildiğini, yapılan araştırmalar sonucunda dava konusu ilgili internet sitesinin web arşiv sitesi tarafından ilk arşivlemenin 2000 yılında olduğunun tespit edildiğini, sitenin sağlıklı olarak 10 Kasım 2000 tarihinde arşivlendiğini, 10 Kasım 2000 yılındaki ilk sağlıklı arşiv incelendiğinde yayında olduğunu, 10 Kasım 2000 yılında internet sitesinin logosunun davacının tescilli logosu simgesi ile aynı olduğunun görüldüğünü, asıl dava yönünden, “…..”‘nin tek başına bir markayı betimlemeye tanıtmaya yetmediği gibi eğitim alanında herkesin kullanabileceği ve kullanmak zorunda olduğu bir tamlama olduğunu, davalı markalarındaki ……, ve …. ibareleri ile davacı markalarından ayırt ediciliğin sağlandığı yönünde değerlendirmede bulunduğunu, davacı tarafın, davalının markasal kullanımında, …. ibaresinin davalıya ait işletmenin kapısında sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nca bulundurulması zorunlu sarı tabelada yer aldığını, diğer hiçbir yerde kullanılmadığını, “…..” ibaresi ile müvekkili ne ait bilim adamları şekil markasının kullanıldığını, bu şekilde tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olunduğunu iddia etmekte ve dilekçelerinde Özel …. ….. ….. Lisesi’nin dış mekanına ait görselleri verdiğini, davacı tarafın bu kullanımının müvekkilinin markalarını taklit eder nitelikte olduğunu, davalının kötü niyetini ve iltibası kanıtladığını belirttiğini, fiili kullanımın, davalının …. ….. ….. Lisesi markasının tescilinden farklı olarak kullanıp, …. ibaresini ön plana çıkaran, vurgulayan bir kullanım niteliğinde olmadığını, karşı dava yönünden ise eğitim öğretim alanında “…..”nin umuma şamil bir ifade olup liselerde, yüksekokullarda sık sık kallanılan bir tamlama olduğunu, ….. ifadesini, genelden özele indirgemenin Fen alanında çalışma yapanların alanını daraltacağını, Tek başına bir markayı betimlemediğini, belirginleşmesi için başka sözcüklere, simgelere ihtiyaç duyulduğunu, bununla birlikte davacının hükümsüzlüğü talep edilen markalarında yer alan bilim insanları portrelerinin ve tik işaretinin, gerek dosyaya sunulan delillerin gerek davacı internet sitesinin incelenmesi neticesinde belirgin olarak ayırt edici özellikte olduklarının tespit edildiğini, davacının yüksek oranda ayırt ediciliği haiz tik şekli ve bilim adamları portrelerini içeren markaları 41. Sınıfta eğitim ve öğretim hizmetleri alanında tanınmış marka niteliğinde olduğunu bu tanınmışlığın davalı markalarının koruma tarihinden önce sağlanmış olduğunun tespit edilmekte olduğunu, böyle olmakla birlikde davalı markalarının davacı markaları gibi “…..” ibaresini taşımakta iselerde, ibarenin eğitim ve öğretim alanında herkesin kullanımına açık niteliği de dikkate alındığında davacı markalarından ayırt edilmekte, davacıya ait markalarmış gibi algılanmamakta olduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı/karşı davacı vekilinin rapora beyan dilekçesinde özetle; ….. ibaresinin tescilinin mümkün olmadığını, davacı karşı davalının ….. başvuru numaralı markalarda yer alan tüm dünyaya mal olmuş bilim insanlarının fotoğraflarının ayırt edicilik kazandığı yönündeki bilirkişi tespitine itiraz ettiklerini bildirmişlerdir.
Davacı/Karşı davalı vekilinin rapora beyan dilekçesinden özetle; MÜvekkilinin 200 yılından beri tüm basılı evrak ve tabelalarında “…..” ibaresini kullandığını, ….., ….. Merkezi ile bilim insanları ve tik işaretlerinin müvekkili ile özdeşleştiğini, …. şeklinde marka başvurusu olduğunu, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermesi sebebiyle davalının benzer marka ve şekil kullanımının tesadüfi olmadığını, müvekkilinin eskiye dayalı kullanım ile ayırtedicilik kazandığının Türk Patent kararları ile tescillendiğini, ….. ibaresinin kime ait olduğu konusunda belirsizlik olduğunu, valiliğin de yaşadığı belirsizlik sebebi ile yasal işlemi müvekkili aleyhine yaptığını, veliler markaları ayırt etse de taraflar arasında organik bağ olduğunu, davalının davacının şubelerinde birisi olarak algılanacağını, davalının başka marka seçme imkanı varken davacının markasını seçmesinin kötü niyetli olduğunu iddia ederek bilirkişi raporuna itirazlarının kabul edilerek dosyanın başka bir bilirkişi heyetine gönderilmesini talep etmiştir.
06.11.2018 tarihli celsede dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii ile marka, bilişim ve sektörden oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile davacı ve davalı taraf markalarının karşılaştırmalarının yapılması, ayrıca tanınmış marka hususunun değerlendirilmesine, tanınmış marka kavramının davalı taraf markaları tescili itibariyle davacı taraf markasının tanınmış olup olmadığının yine markanın ilk tescil ve kullanımının üstün hak sahipliğinin davacı markalarının tescil edilen sınıf yönünden vasıf belirtilen marka olup olmadığı konularında rapor tanzim etmek üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuştur.
Bilirkişiler düzenlemiş oldukları 06.03.2019 havale tarihli raporlarından özetle; “Davalı/Karşı Davacının marka başvurularını yaptığı tarih itibariyle davacı/karşı davalının “…..” ibareli markaları ile şekil markalarının eğitim öğretim hizmetleri alanında sektörel bilinirliği yüksek olan markalar olduğunu, davalı-karşı Davacının …… nolu”…… ….. Okulları” …… “…. ….. ….. Lisesi”, …… nolu “…. ….. Merkezi”, ….. nolu “…. ….. Anadolu Lisesi” markalarının ve fiili kullanımının davacının tescilli sektörel bilinirliği yüksek “…..” ibareli markaları ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olduğu, iltibas yaratarak davalının markalarının davacının seri markası intibaını uyandırdığını, Davalı/Karşı Davacının …… nolu “…… ….. Okulları”, …… “…. ….. ….. Lisesi”, …… nolu “…. ….. Merkezi”, ….. nolu “…. ….. Anadolu Lisesi” markalarının SMK md. 6/1 ve md. 25/1 uyarınca Davacı/Karşı Davalı markalarına benzerliğinden hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini, Davalı/Karşı Davacının ….. başvuru numaralı ….. Okulları ibareli markasının tescilli olmadığı, Davalı-Karşı Davacının hükümsüzlüğü talep edilen …. numaralı ….. Okulları, ….. numaralı ….. Eğitim Kurumları, …. numaralı ….. Okulları, …. numaralı ….. Dershaneleri, …. numaralı ….. markalarının eskiye dayalı kullanım sebebiyle arıt edicilik kazandığını, SMK md. 5/1 ve md. 25/1 uyarınca hükümsüzlük ve sicilden terkin şartlarının oluşmadığı şeklinde kanaatlerini bildirmişlerdir.
Davacı/Karşı Davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinden özetle, Bilirkişi raporunun aleyhte olan hususlarını kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunun bütün olarak davalarının haklılığını, karşı davanın da haksız olduğunu ortaya koyduğunu, davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/Karşı Davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinden özetle; Müvekkillerine ait markaların esaslı unsurlarının ……, …. ve …. olduğunu, bu ibarelerin davacının markalarında bulunmadığını, ….. ibaresinin markasal özelliği bulunmadığını, söz konusu raporun tek taraflı ve kötüniyetli olarak hazırlandığını beyan ettiğini, bilirkişi raporunun hukuki dayanaktan ve objektiflikten uzak olup iki rapor arasında uyuşmazlık olduğundan dosyanın yeni bir heyete tevdi edilmesini talep etmiştir.
30.04.2019 tarihli celsede davalı karı davacı vekili rapora itiraz ettiğinden, raporlar arasında çelişki olduğundan dosyanın verilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler 28/06/2019 havale tarihli raporlarından özetle;” Davacı/Karşı Davalı yanın ….., bilim adamları ve tik işaretinin yer aldığı şekil unsurlu tescilli markalarının Davalı/Karşı Davacı yanın asıl dava konusu markalarının tescil müracaatına konu edildikleri tarihten evvel nihai tüketici nezdinde tanınır ve ayırt edici hale getirdiğini, ….. ibaresinin ihtilaf konusu 41. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından zayıf marka niteliğinde olduğunu, her ne kadar davalı/karşı davacı yanın dosya arasından tespit edilmekte olan kullanımlarınnı tescilli markalarının koruma kapsamı dışında” olduğu değerlendirilebilecek ise ve dahi ilgili kullanımların davacı yana ait markalara tecavüz teşkil edebilecek kadar davacı markalarına yakın olduğu değerlendirilebilecek ise dahi, davalı yanın markaları adına tescil ettirdiği tarihte kötüniyetli olduğunu gösterir somut bir verinin dosya arasında yer almadığını, yine ….. ibaresinin “zayıf marka” olduğu yönündeki görüşleri çerçevesinde davalı yanın bahse konu ibareyi tali nitelikte ihtiva eden marka tescil başvurularını gerçekleştirdiği tarihte, davacı yana ait markaların ve kullanımların varlığı tek başına davalı yanın kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini, ancak “kötüniyet” hakkında nihai takdirin mahkemeye ait olduğunu, kötü niyetin varlığının kabulü halinde davalı yana ait asıl davaya konu markaların hükümsüzlüğü koşullarının oluşacağının kabulünün gerekeceğini, zayıf marka niteliğinde olan ….. ibaresini küçük puntolar ile tali nitelikte,sair unsurları ise büyük puntolar ile asli unsur olarak ihtiva etmekte olan Davalı/Karşı Davacı yana ait ……, ……, …… ve ….. kod numaralı markalarının hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığını, karşı dava bakımından davacı/karşı davalı yanın hükümsüzlüğü talep edilmekte olan markalarında ….. ibareleri ile birlikte kullandığı “tik” işareti ve “bilim adamları” görselleri ile kendisine ait ayırt edici bir marka algısı oluşturduğu, ilgili markalarının hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceğini, …. kod numaralı “….. okulları” ibareli içerir markanın ise halihazırda tescilli olmadığını, hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceği hususlarını bildirmiştir.
Asıl dava; davalı tarafa aiit markaların kötüniyetli olarak davacı markalarla karıştırılacak mahiyette tescil edildikleri ve kullanıldıkları iddialarına dayalı hükümsüzlük davasıdır.
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebidir. Somut olayda önemli olan husus; açılan davanın marka hakkına tecavüz değil, hükümsüzlük olması sebebiyle davalının kullanım şekli değil, davalı markasının tescil edilmiş şeklinin değerlendirmeye alınması zorunluluğudur. Taraf markaları arasında ortak ve benzer olan unsur “…..” ibaresidir. Bu ibarenin davaya konu sınıflar bakımından zayıf marka olduğu yönündeki 28.06.2019 tarihli bilirkişi görüşüne mahkememizce de aynen iştirak edilmektedir. Davalının ortak olan bu unsur yanında kullandığı “….”, “……”, “….” ibareleri, şekil, büyüklük, karakter, fonetik ve anlam bakımından markaya ayırd edicilik kazandırmakta ve ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Davalının, davacının iddia ettiği gibi, markasını tescil edildiği şekilden farklılaştırarak ve “…..” ibaresini öne çıkararak kullanması hususu ancak markaya tecavüz davasında dinlenebileceğinden hükümsüzlük sebebi olarak değerlendirilmemiştir.
Davacının, davalının bu şekilde markasını tescil edilmiş olan halinde farlılaştırıp davacı markasına yakınlaştırarak kullanması halinin kötüniyetli tescilin delili olduğu yönündeki beyan ve iddiaları yönünden ise; marka sahibinin markasını tescil edildiğinden farklı ve tecavüz oluşturur şekilde kullanımının tek başına markanın kötüniyetli tescil olarak kabul edilmesine yeterli olamayacağı, kötüniyetin başka delillerle de desteklenerek açık ve tereddütsüz ortaya çıkması gerektiği, aksi halin kabulünün hemen her tecavüz dosyasında hükümsüzlük sonucunu doğuracağı hukuki ve vicdani kanaati ile somut olayda kötüniyetin sabit olmadığı sonucuna varılmıştır.
Karşı dava davalının markalarının SMK 5/1-c,d,f maddesi gereği mutlak red nedenleri içerdiği iddialarına dayalı hükümsüzlük davasıdır. Dosyada toplanılan deliller ve yapılan değerlendirmeler ışığında zayıf olduğuna kanaat getirilen “…..” esas unsurlu davalı markalarının davalı yanca uzun süredir ve yoğun olarak kullanıldığı, bu hali ile markalarına ayırd edicilik kazandırdığı zira davalının 1997 yılından bu yana söz konusu işaretleri marka olarak kullandığı ve ilgili sektörde tüketiciler nezdinde bilim adamları görseli ve “tik” işareti ile birlikte tanınır hale getirdiği, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre eskiye dayalı ve yoğun kullanımı nedeniyle SMK 5/2 gereği markaların hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceği, “…..” ibaresinin (f) bendi gereği yanıltıcı niteliğe haiz olmadığı zira işin kalitesi ya da coğrafi kaynağına işaret etmediği anlaşılmıştır.
Tüm bu gerekçeler ışığında dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Asıl davanın ve karşı davanın ayrı ayrı REDDİNE,
A-Asıl Davada;
-Alınması gerekli 44.40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davalı kendisini verille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
B-Karşı davada;
-Alınması gerekli 44.40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davacı kendisini verille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/12/2019

Katip …

Hakim …