Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/629 E. 2019/109 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/629
KARAR NO : 2019/109

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men ve Ref’i, Hükümsüzlük, Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/12/2017
KARAR TARİHİ : 28/03/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/04/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, “…….” markasının 08, 21 ve 34 sınıf emtialar yönünden 05/11/1998 tarihinden itibaren müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili markasının aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanı olarak 28/08/1992 yılından bu yana tescilli oldğunu ve 30 yılı aşkın süredir aktif olarak müvekkilinin faaliyet gösterdiğini, ancak davalının “……” markasını 07, 08, 09, 11 ve 21. Sınıflarda ……. sayı ile 29/01/2013 tarihinde tescil ettirdiğini, davalı yanın müvekkili ile benzer ürün ve hizmet gruplarında kullanmak üzere tescil ettirdiği markanın, ilgili ürün gruplarının ortalama tüketici sınıfı nezdinde ilişkilendirme de dahil olmak üzere müvekkilinin tescilli markası ile karıştırılma ihtimali doğurduğunu ve bu durumun müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini idida ederek, markaların ….. ve…… kodlu sınıflar bakımından aynı, 07, 09 ve 11 kodlu sınıflar yönünden ise benzer olduklarının tespitini, tecavüzün önlenmesi ve men’ini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL itibar tazminatının, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davacıya ait tescilli markanın kullanıldığı davalıya ait tanıtım materyalleri ile ürünlerin toplatılmasını, internet satışlarının durdurulmasını, davalı adına tescilli “……” ibareli markanın 07, 08, 09, 11 ve 21 ürün sınıfları yönünden hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini ile verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili tarafından kullanılan ve adına tescil edilen markanın ‘’……’’ markası olduğunu, davacı şirket adına tescil edilen markaların ise ‘……’’ ve ‘’……’’ markaları olduğunu, Davacının tescil edilmiş markalarındaki asli unsurun “…….” kelimesi olduğunu, markada yer alan “…….” kelimesinin ise ayırt ediciliğinin zayıf nitelikte olduğunu, bu ibarenin davacı yanın tekelinde olamayacağını, bu nedenle davacı şirkete ait olmayan herhangi bir markada inter kelimesinin kullanılmasının marka tecavüzü olarak kabul etmenin, kanunların marka sahiplerine tanımış oldukları hakların kişilerin mağduriyetlerine yol açacak şekilde geniş yorumlamak olacağını ve bu nedenle davacı yanın tüm taleplerinin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalıya ait “……” ibareli ve ….. sayılı markanın, davacıya ait “……” esas unsurlu markalarına benzer olup olmadığı, davalı kullanımlarının davacı markalarına tecavüz oluşturup oluşturmadığı ve maddi, manevi ve itibar tazminatı talebine ilişkindir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, 173740 sayılı “…….” ibareli markanın, 08, 21 ve 34 sınıflarda 16/10/1996 tarihinden itibaren, 185410 sayılı “…….” ibareli markanın aynı sınııflarda 23/06/1997 tarihinden itibaren, 2013/91168 sayılı “…….” ibareli markanın 08, 21 ve 35 sınıfta 08/11/2013 tarihinden itibaren,……1 sayılı “…….” ibareli markanın 08 ve 21 sınıfta 30/12/2015 tarihinden itibaren, …… sayılı aynı ibareli markanın 35 sınıfta 24/08/2016 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu, …… sayılı “……” ibareli markanın 07, 08, 09, 11 ve 21 sınıflarda 29/01/2013 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu ve süresi bitenlerin yenilendikleri anlaşılmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 01/10/2018 tarihli raporda sonuç olarak, hükümsüzlük talebine esas markalar arasında tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzerlik olmadığından, hükümsüzlük gerekçesinin oluşmadığı, tecavüz iddiasına esas olacak düzeyde benzerlik ve karıştırılma ihtimali doğmadığı, davacı firmanın 2013 ile 2017 yılları arasında marka kullanımının faturalar ve kataloglar üzerinde olduğu, davacı firmanın markası altında satmış olduğu mutfak eşyaları gurubu satışlarından 2013-2017 yılları arasında 46.577.806,40 TL net kar satış yaptığı ve satışlardan 2.338.718,56 TL net kar beyan ettiği yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Rapora itirazlar doğrultusunda aynı bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 07/02/2019 tarihli ek raporda sonuç olarak, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönündeki gök rapordaki görüşlerinin geçerliliğini koruduğu, davacı firmanın 2013, 2014, 2015, 2016 ve 2017 yıllarına ait verilerin ne şekilde elde edildiğinin müphem olduğunun belirtildiği, ancak bu verilerin davacıya ait kurumlar vergisi beyannamelerinden alınan rakamlar olduğnu, davacı taraf sınai mülkiyet hakkına tecavüz olmasaydı firmanın elde edeceği net kazanç hesaplanması gerekirdi diye belirtmiş ise de, Mahkemenin mali bilirkişiye verdiği görevlendirme ile, davacı tarafa ait defter ve kayıt ve belgeler üzerinde inceleme yapılmak sureti ile dava tarihinden geriye doğru davacı tarafın markaları üzerinde ciddi bir kullanımı olup olmadığının tespit edilmesi yönünde olduğunu, bu sebeple davacının dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıllık kurumlar vergisi satış rakamları ve satış faturalarının incelendiğini, ayrıca 6769 sayılı SMK’nın 151/2-a uyarınca sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelirin hesaplanabilmesi için öncelikle davalı taraf defterlerinin incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Hükümsüzlük talebine esas markalar arasında tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali doğuracak düzeyde benzerlik olmadığından, hükümsüzlük gerekçesinin oluşmadığı, yine tecavüz iddiasına esas olacak düzeyde benzerlik ve karıştırılma ihtimali doğmadığı, davalının kendi tescilli markasını kullandığı, haksız rekabetin de söz konusu olmadığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 2.049,30 TL harçtan, alınması gerektiği 44,40 TL ilam harcının mahsubu ile, 2.004,90 TL fazla harcın, karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince reddedilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Talep halinde kararın taraf vekillerine tebliğine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.28/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır