Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/624 E. 2019/344 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/624
KARAR NO : 2019/344

DAVA : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
KARAR TARİHİ : 17/10/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/11/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ayakkabıcılık sektöründe ve benzeri alanlarda faaliyet göstermekte olduğunu “….”, “….”, “…”, “…”, “…” ve “…” maraklarının müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka statüsünde olduğunu, davalı yanın ise müvekkiline ait …,…., ….,…., …. markalarının aynısı veya benzeri olan “….” markasını 25. sınıfta kendi adına tescil ettirdiğini ve bu durumun müvekkilinin marka haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün önlenmesini, men’ini, davalı adına …. sayı ile tescilli “….” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, davalıya ait markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesini, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, her ne kadar her iki tarf markaları arasında ortak tek yan “….” harfi ise de, müvekkilinin bu harfi farklı bir kelime ile birleştirerek “….” olarak kullandığını ve müvekkilinin söz konusu markasının bu hali ile davacı markalarından farklı olduğunu, müvekkili markasının yazılış ve kelime karakter olarak da davacı markasından farklı olduğunu, davacının tek benzerlik olarak iddia ettiği tek unsurun “….” harfi olduğunu, ancak bir harfin tek başına markalaştırılarak bir kişi tarafından kendi tekeline alınmasının hukuken mümkün olmadığını ve bu nedenle “….” harfi üzerinden hareketle ileri sürülen iltibas iddiasının mesnetsiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı adına … sayı ile tescilli “….” markasının hükümsüzlüğü, sicilden terkini, markaya tecavüzün önlenmesi ve men’i, taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, davaya konu hükümsüzlüğü talep edilen … sayı ile tescilli “….” ibareli markanın, 25. Sınıfta 04/04/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. Maddesi ile, birlik ülkeleri, tescilin yapıldığı ülkenin yetkili makamınca söz konusu ülkede bu sözleşmeden yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu, aynı veya benzeri mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir şekilde yeniden reprodüksiyonunu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen gerekse ilgilinin isteği üzerine yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın elzem bir bölümünün tanınmış bir markanın reprodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da, bu hükümler geçerli olacaktır. Böyle bir markanın iptalinin istenmesi için tescil tarihinden itibaren en az beş yıllık bir sürenin tanınması gerekecektir. Birlik ülkeleri, kullanmanın yasaklanması talebinin yapılması için gerekli süreyi tanıyabilirler. Kötü niyetli tescil edilen veya kullanılan markaların kullanımının yasaklanmasını veya iptalini istemek için süre tespit edilemeyeceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 11/12/2018 havale tarihli raporda sonuç olarak, davacı tarafa ait “……” markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, taraflara ait markaların benzer olduğu ve aralarında karıştırılma ihtimali olabileceğine yönelik tespitleri doğrultusunda, davalı tarafa ait “….” markasının hükümsüz kılınabileceği ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, hükümsüzlük kararının başvuru tarihinden itibaren etkili olduğu göz önüne alındığında da, davalı markasının kullanımının, davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği belirtilmiştir.
Davalı vekilinin rapora itirazları nedeniyle bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 17/06/2019 havale tarihli ek raporda sonuç olarak, kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettiklerini ve taraflara ait markaların benzer olduğu ve markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu karşısında, davalı tarafa ait …. sayılı “….” markasının hükümsüz kılınabileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı deliller, bilirkişi raporları ve yukarıda değinilen yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafa ait “…..” markasının tanınmış marka statüsünde olduğu, bunun yanında davacı adına tescilli “….” şekil markasının da bulunduğu, önceki tescilli davacı markaları ile davalı adına tescilli “….” markasının benzer olduğu ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla, davalı tarafa ait “….” markasının hükümsüzlüğüne, hükümsüzlük kararı başvuru tarihinden itibaren etkili olacağından, davalı markasının kullanımının, davacının marka hakkına tecavüz teşkil edeceği anlaşılmakla, tecavüzün önlenmesine ve men’ine de karar vermek gerekmiş, bu itibarla davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …. başvuru nolu markanın hükümsüzlüğüne sicilden terkinine, önlenmesine, davalının hükümsüzlüğe karar verilen “….” markasını kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüzünün önlenmesine ve menine, bu markanın davalıya ait tabelalardan, reklam vasıtası ve basılı evraklarından çıkarılmasına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 13,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 62,80 TL dava ilk masrafı, 136,50 TL tebligat-tezkere ve 2.100,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.299,30 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
6-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.17/10/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır