Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/610 E. 2018/308 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/610
KARAR NO : 2018/308

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkini
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 23/10/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/11/2018

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin menşe memleketi olan ABD’de 1993 yılından bu yana tescilli olan ve yoğun olarak kullanılan “….” markasının gerçek sahibi olduğunu, ancak hal böyle iken davalının, … markasını TPMK nezdinde ….sayı ile 03 ve 05. Sınıflardaki mallar için tescil ettirdiğini, tescile konu markanın müvekkili adına tescilli marka ile birebir aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer ve tescil kapsamındaki malların da müvekkilinin markasının birçok ülkede tescilli olduğu ve üzerinde kullandığı mallar olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ve müvekkili markasanı gaspettiğini, müvekkili adına tescilli “….” markasının aynı zamanda dünya genelinde tanınmış marka olduğunu iddia ederek, davalı adına …sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğünü ve siclden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin söz konusu markayı kendi tasarımı sonucunda bulduğunu ve 2015 yılında tescil ettirdiğini, müvekkilinin tescil ettirmeden önce de benzerlik olmaması açısından hukuka uygun şekilde benzerlik araştırması yaptığını ve benzerlik araştırması çıkmadığından müvekkili markasının hukuka uygun bir şekilde tescli edildiğini, davacının müvekkilinin markasını tescil ettirip halka tanıttıktan, ülkede yüksek oranda satışlar ile rağbet edilir bir ilaç takviyesi ürün ve ilaç durumuna getirdikten sonra tescilin hükümsüzlüğünü öne sürmesinin tamamı ile kötü niyet taşıtığını, ayrıca davacının markaya yönelik dünya çapında öncelikli ve üstün hak sahibi olduğu iddialarıın da gerçekle örtüşmedğini ve bu iddialarını da ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı adına…. sayı ile tescilli “… + Şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …sayı ile tescilli “…. + Şekil” ibareli markanın, 13/02/2015 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda taraf delil ve kayıtları dikkate alındığında dava konusunun teknik bir hususu gerektirmediğinden HMK. Nın 266 madde gereği hakimin hukuki bilgisi ile çözebilecek bir mesele olduğundan mahkemenin ihtisas mahkemesi olup dosyada bilirkişi incelemesine yer olmadığına karar verilmiş dosyaya ibraz edilen marka kayıtları, tarafların sunmuş oldukları deliller, ticari sicil kayıtları dikkate alındığında dava markaya yönelik benzerlik nedeniyle hükümsüzlüğe ilişkin olup 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 4. maddesi marka bir teşebbüsün mallarının ve hizmetlerinin diğer teşebbüsün mallarından ve hizmetlerinden ayırt edilmesinin sağlanması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartı ile kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler harfler ,sayılar sesler ve malların veya ambalajların biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir. 5 maddede marka tescilinin mutlak red nedenleri sayılmış, ç bendinde aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler ile ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış, marka ile aynı veya ayırt edilemeycek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmez, 6. Madde de tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı veya benzerliği kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali dahil karşıtırılma ihtimali varsa itiraz üzerinde başvuru red edilir”. hükmü düzenlenmiştir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.
Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel , işitsel,kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri , buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Somut olayda davacı adına 1993 yılı Amerika ve 1997 tarihinde Avrupa Topluluk tescili bulunan …. ibareli marka tescilleri söz konusu olup söz konusu tesciller davalının 03.12.20015 tarihinde tescil ettirdiği …. markasının tescil edildiği görülmüş Dava konusu markada tek fark davacı markasında bulunan kelimeler arasındaki tire (-) işaretinin kaldırılmış olmasıdır. Bununla birlikte, dava konusu marka tescili ve kullanımı ile de birebir aynı, benzer, ilgili ve aynı sektöre hitap eden malları kapsamaktadır. Davacının tescil ve kullanımı 3 ve 5. Sınıfta tedavi amaçlı mallar olup, dava konusu tescil de birebir bu malları kapsamaktadır. Sonuç olarak her ikisinde aynı ilaç türünde sınıflar ve emtilar yönünden benzer olduğu gibi davacı markasındaki …. ibaresi markanın asli unsuru olup davalı tarafın …. ibaresi ibaresi asli unsur olup …. ibaresi tamamlayıcı ve tanımlayıcı olup….ibaresi davacı markasından üretilmiş marka imajı yarattığından ortalama tüketici nezdinde markaların birbiri ile bağlantılı aynı işletmeden gelen marka algısı yarattığından sonuç olarak tüketicinin hem mallar, hem de malların kaynağı konusunda yanılgıya düşmesi, söz konusu markayı taşıyan hizmetlerden davacıya ait olduğu düşüncesi ile yararlanması gibi davalının davacı ile ile idari veya ticari bir bağlantısı olduğu fikrine kapılması tehlikesi de söz konusudur. Toplanan delillerden davacı tarafın önceye dayalı üstün hak sahibi olduğu da sunulan deliller ve görsel kayıtlardan anlaşılmış o olduğu şirketin markasına benzer davalı adına kayıtlı … sayılı …. taraf markasının hükümsüzlüğüne TPMK’ dan terkinine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı adına TPMK nezdinde tescilli bulunan…. sayılı tescilin hükümsüzlüğüne ve markalar sicilinden TERKİNİNE,
3-Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 35,90 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan, 3.145,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 67,40 TL dava ilk masrafı ve 136,30 TL tebligat-tezkere gideri olmak üzere toplam 203,70 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
8-Gider Avansından kalan miktarın 6100 Sayılı yasanın 333 maddesine göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
İlgili Hukuk Dairesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar, açıkça okunup anlatıldı.23/10/2018

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır