Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/473 E. 2018/352 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/473
KARAR NO : 2018/352

DAVA : Markaya Tecavüzün Tespiti, Men’i, Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ : 22/11/2018
KARAR YAZIM TARİH : 19/12/2018

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle: Müvekkilinin firması …A.Ş. büfecilik hizmetleri kapsamında ticari faaliyette bulunan tüzel kişiliğe haiz bir şirket olduğunu, müvekkilinin güçlü bir franchise sistemi olduğunu, Davalının işletmeyi işletirken “….” ve “….” unvanını markasal olarak kullanmaka olduğunu, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir franchise sözleşmesi imzalanmadığını, herhangi bir kullanım bedelide ödenmediğini, davalının kullandığı broşür, fiş, peçete, poşet ve fotoğraflardan bahsi geçen marka ihlalinin açık olduğunu, davalı aleyhine Bakırköy FSHHM de …. D.İş sayılı dosyasında delil tespiti yapıldığını, tespit raporunda tespit talep edenin tescilli markaları ile benzer algıyı ve etkiyi yaratabileceği karışıklığa ve iltibasa neden olabileceği kanaatine varıldığını, bu nedenler ile müvekkiline ait marka hakkını ihlal ettiğinin tespiti ile öncelikle tazminat yükümlüsü davalıdan markanın kullanılması ile müvekkil adına tescilli markanın haksız ve hukuka aykırı kullanımın önlenmesi için ihtiyati tedbiren, müvekkiline ait markaya tecavüzünün önlenmesi ve menini, müvekkiline ait tescilli markanın kullanıldığı tabelaların sökülmesini, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile zararın tam olarak tespit edilebildiği anda harcı tamamlanarak arıtılmak üzere şimdilik fiili zararı ve yoksun kalınan kar bakımından olmak üzere toplam 500,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, haksız rekabet ve marka ihlali nedeni ile uğranılan manevi zarar bakımından 500,00 TL manevi tazmitaın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini. Masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazetelerden biri ile ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesinden özetle: Müvekkkilinin karşı taraf davacının dilekçesinde beyan ettiği gibi asla “….” ve “…” markasının ihlal etmediğini, karşı taraf ile müvekkil şirketi arasında 2013 yılı başlangıç tarihli franchise sözleşmesi olduğunu, davalı müvekkili şirkete 29/05/2017 tarihli bilirkişi raporundan kısa bir süre önce çıkan anlaşmazlık üzerine sözleşmenin feshi görüşmeleri esnasında davacı tarafından haksız bir şekilde huzurdaki davayı açtığını, Alınan bilirkişi raporuna itirazlarları olduğunu, anılan raporda davacı tarafla müvekkili arasındaki yapılmış olan franchise sözleşmesinden hiç bahsedilmediğini,davacı ile müvekkili arasında franchise sözleşmesi olduğuna, davacının müvekkili sözleşmenin iptali hususunda sürekli oyaladığını, sözleşmenin imzasından sonra karşı taraf davacının vermiş olduğu ve üzerinde …. …. markalarının da olduğu malzemeleri teslim almaya gelmediklerini, müvekkilini davalı şirketin oyaladıklarını, davacının marka ve markalarına asla tecavüzün söz konusu olmadığını, müvekkilinin davalının haksız rekabet oluşturan davranışları da olmadığını, bu nedenlerden dolayı haksız vemesnetsiz davanın ve davacının tüm taleplerinin reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, men’i, 500,00 TL maddi, 500,00 TL manevi ve 500,00 TL itibar tazminatının davalıdan tahsili ve verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. sayılı “…” ibareli markanın 43. Sınıfta 17/06/2012 tarihinden, … sayılı “….” ibareli markanın 35, 41 ve 43. Sınıflarda 17/03/2004 tarihinden itibaren, …. sayılı “….” ibareli markanın 43. Sınıfta 22/08/2006 tarihinden itibaren, …. sayılı “…” ibareli markanın 43. Sınıfta 22/08/2016 tarihinden itibaren, ….sayılı “…. Cafe” ibareli markanın aynı sınıfta 04/04/2010 tarihinden,…. “…. + Şekil” ibareli markanın 29 ve 30. Sınıfta 30/06/2011 tarihinden … sayılı “…. + Şekil” ibareli markanın 43. Sınıfta 30/06/2011 tarihinden itibaren, ….sayılı şekil markasının 43. Sınıfta 14/10/2011 tarihinden ve …. sayılı “….” markasının 05, 10 ve 42. Sınıflarda 30/04/2011 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen kayıtlardan, davalının ana sözleşme tescil tarihinin 10/09/2013 olduğu ve iştigal alanının her türlü gıda maddelerini almak satmak…ve ana sözleşmesinde yazıl diğer işler olduğu ve temsil ve ilzama yetkili kişinin de İbrahim Dündar olduğu ve şirketin son tescilini 18/11/2016 tarihinde yaptırdığı tespit edilmiştir.
Dosyaya celbedilen Mahkememizin …. D.İş sayılı dosyası incelendiğinde, dosyamız davacısı tarafından, yine dosyamız davalısı aleyhinde tespit talebi üzerine, mahallinde yapılan inceleme sonucu Marka ve Patent Vekili Hukukçu bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak, cafe ve büfe olarak çalıştırılan karşı yana ait işyerinin dış cephe tabelasında “….” ibaresinin yer aldığı, ayrıca logo olarak da palmiye şeklinin bulunduğu, masaların üstündeki baskılarda, çalışanların tişörtleri üzerinde, peçetelerde, ambalaj kağıtlarında, poşetlerde, menü ve tuzlarda aynı ibare ve şeklin bulunduğu, kullanımında kırmızı beyaz renk kombinasyonunun aynı şekilde kullanılması, her iki tarafın da cafe-restoran olarak yiyecek içecek sağlanması hizmetleri ile iştigal etmesinin tüketci kitlesinin ortalama tüketiciler olması, delil tespiti talep edinin markalarının tanınırlık düzeyi gibi hususlar değerlendirildiğinde, aleyhinde tespit istenenin iş yeri tabelasındaki, iş yeri içerisindeki ve tüm tanıtım vasıtalarındaki markasal kullanımının, ortalama tüketici nezdinde tespit talep edenin markaları ile benzer algıyı ve etkiyi yaratabileceği, karışıklığa ve iltibasa neden olabileceği yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporunun denetime müsait ve karara elverişliği olması nedeniyle, esas dosyada yeniden marka kullanımına yönelik rapor alınmasına gerek duyulmamış olup, taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra, maddi tazminat talebinin değerlendirilmesi açısından dosyada bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu mali bilirkişi hazırlamış olduğu 17/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak, taraflar arasında 15/04/2016 tarihinde imzalanan franchise sözleşmesinin 29/09/2016 tarihli fesih ihbarnamesi ile feshedildiği, davalı tarafın davacı tarafa ait tescilli markayı 29/09/2016 sözleşme fesih tarihiden, 29/06/2017 dava tarihine kadar geçen 273 günlük süre içerisinde hukuka aykırı kullanımları nedeniyle, davacı tarafın 6769 Sayılı SMK’nın 151. Maddesinin a bendine göre yoksun kaldığı muhtemel kazancın 22.749,09 TL olarak hesaplandığı yolunda mütelaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 21/09/2018 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 22.479,09 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre iş bu dava 6769 SMK. da düzenlenen markaya yönelik tecavüzün tespiti ve menine yönelik olup, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7. maddesi, bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yolu ile elde edilir. Marka tescilinden doğan haklar münhasıran sahibine aittir. Marka sahibinin izinsiz olarak yapılması halinde aşağıdaki fiilerin önlenmesini talep etme hakkı vardır;
a-Tescilli marka ile aynı olan bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması
b-Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetler ile aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
c-Aynı,benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştıdığı tanınmışlığı düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması
Aşağıdaki belirtilen durumlar işaretin ticaret alanında kullanılması halinde 2. Fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a-işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması,
b-işaretin , işareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, tesil edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi ,
c-işareti taşıyan malın ithal veya ihraç edilmesi
ç-işaretin,teşebbüsün iş evrakı veya reklamlarında kullanılması
d-işareti kullanan kişinin işareti kullanımına ilişkin haklı veya meşru bağlantısı olmaması şartı ile işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yataracak şekilde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması,
e-işaretin ticari unvan ya da işletme adı olarak kullanılması
f-işaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması
Bunun yanında kanunun 29. Maddesi marka sahibinin izni olmaksızın 7. Maddede belirtilen biçimlerde markayı kullanmak marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek kadar benzerini kullanmak suretiye markayı taklit etmek , markayı veya ayırt edilemeyceek kadar benzerini kullanılmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yolu ile kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak dağıtmak başka bir şekilde ticaret alanından çıkarmak ithal işlemine tabi tutmak ihraç etmek ticari amaç ile elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak marka sahibi tarafından lisans yolu ile verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları 3. Kişilere devretmek markaya tecavüz olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda ; davalı tarafın iş yerinde ve tanıtım vasıtalarında yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacının tescilli markalarında ayırt edici ve asli unsur olan “….” markasının, franchise sözleşmesinin sona ermesinden sonra izinsiz olarak birebir taklit olarak kullanıldığı tanıtım materyallerindeki söz konusu kullanımın markaya yönelik tecavüz olduğu yine söz konusu davacı tarafa ait işaretin ve markanın taklit olarak kullanımı haksız rekabet olduğundan haksız rekabetin tespiti ve menine karar vermek gerekmiştir.
Davacının maddi tazminat talepleri bakımından ise,
Marka sahibi SMK uyarınca zararın tazminini isteyebilir. Sınai Mülkiyet Kanunu m.151’de yoksun kalınan kazancın hesaplanması bakımından 556 sayılı MarKHK’da olduğu gibi 3 farklı yönteme yer verilmiştir. Hak sahibi bu üç yöntemden birini seçmek zorundadır. Bir başka deyişle, bu hükümde yer alan hesaplama yöntemleri dışında başka bir yönteme başvurulamaz. Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak;
1) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre,
2) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
3) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre tazminat talebinin türüne göre davacının seçimlik hakkı olup davacı taraf SMK’nın 151/a maddesi uyarınca yoksun kaldığı muhtemel kazanca göre tazminat talebinde bulunmuş olup, bilirkişi raporunda ise, taraflar arasındaki franchise sözlemesinin fesih tarihinden dava tarihine kadarki sürede tazminat olarak hesaplanan 22.749,09 TL’nin davalı taraftan tahsili davacı tarafa ödenmesine fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine karar vermek geekmiştir.
Manevi tazminat yönünden ise, davacı taraf yönünden piyasada belirli bir şekilde tanıtım müşteri nezdinde kabul gören markanın davalı taraf tarafından haksız rekabet teşkil edecek şekilde izinsiz kullanımının, davacı taraf yönünden manevi hakın ihlali niteliğinden söz konusu tanıtım materyallerinin piyasaya sunuluş şekli tarafların dosyaya yansıyan deliller ve davalının ticari konumu ve hakkaniyet gereği taleple bağlı kalınarak 500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine ve hükmün ilanına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
Davacının itibar tazminatı talebi yönünden ise SMK m. 150/2 uyarınca marka hakkına tecavüz durumunda, hakka konu ürün ve hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa bu nedenle ayrıca tazminat talep edilebilir. Bu özel tazminat türü, MarKHK m. 68’de yer almaktaydı. İlgili maddede marka hakkına tecavüz edenin markayı uygun olmayan bir şekilde kullanması sonucunda markanın itibarı zarara uğradığında bunun ayrıca tazminata konu olacağı belirtilmekteydi. Burada markanın itibarının gördüğü zarar tazmin edileceği için doktrinde bu hüküm itibar tazminatı olarak anılmıştır. Yargıtay’a göre de itibar tazminatı maddi ve manevi zararın dışında ancak her iki tazminatın özelliklerini içinde barındıran kendine özgü bir tazminat türüdür. (Yargıtay 11. HD, E. 2015/8175, K. 2016/5114 )
Somut davadaki duruma göre davacıya ait markanın taklit edilerek marka hakkına tecavüz ediliği saptanmıştır. 6769 sayılı SMK’da düzenlenmiş bulunan maddi, manevi ve itibar tazminatlarının birlikte talep edilmesi mümkündür. Ancak tazmini amaçlanan zararların maddi veya manevi zarar içinde hesap edilmiş olup fiili zarar, yoksun kalınan kazanç ve manevi zarar belirlenirken, markanın kötü ve uygun olmayan kullanımı nedeniyle uğranılan zararın dikkate alınmamış olması halinde ayrıca itibar tazminatına hükmedilebileceğinden bu tazminat talebi bakımından talep yerinde görülmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi izah edildiği üzere ;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
2-Tecavüzün tespiti ve men’i yönünden davacıya ait …. markası dikkate alındığında davalı tarafın kullanımı nedeniyle markaya yönelik tecavüzün tespiti ve menine,
2-Davalının kullanımı nedeni ile davacı tarafın tecavüzün kaldırılması yönünden talep konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına,
3-Tabela, reklam vasıtası, ambalaj gibi basılı ürünlere tanıtım evrakına, el konulmasına, masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhasına,
4-Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile 22.749,09 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Manevi tazminat talebinin talep ile bağlı kalınarak 500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili davacıya ödenmesine,
6-Davacının itibar tazminat talebinin reddine,
7-Hükmün traji en yüksek gazetelerden birinde ilanına masrafın davalıdan alınmasına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 1.588,15 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harç ve 372,00 TL ıslah harcının mahsubu ile, 1.184,75 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan, 3.145,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davanın itibar tazminatı talebinin reddi sebebiyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan, 500,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince manevi tazminat yönünden hesaplanan, 500,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı tarafından yapılan 67,40 TL ilk masrafı, 200,00 TL tebligat-tezkere, 372,00 TL ıslah masrafı ve 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.439,40 TL yargılama giderinin, 1.151,52 TL.’sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı tarafından sarfedilen 36,30 TL giderin, davanın kabul-red oranına göre 7,26 TL.’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
15-Gider Avansından kalan miktarın 6100 Sayılı yasanın 333 maddesine göre kararkesinleşince davacıya iadesine,

İlgili Hukuk Dairesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar, açıkça okunup anlatıldı. 22/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır