Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/449 E. 2018/321 K. 01.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/449
KARAR NO : 2018/321

DAVA : Markanın İptali, Sicilden Terkini
DAVA TARİHİ : 15/05/2017
KARAR TARİHİ : 01/11/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/11/2018

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … ibaresini sirke ve benzer ürünlerde markasal olarak kullanmakta olup, bu markasının ….tescil no ile TPE nezdinde tescilli olduğunu, müvekkilinin, …. ibaresini 32. Sınıftaki diğer emtialarda da kullanma arzusunda olduğunu, bu kapsamda yapılan araştırmalarda … markasının…. tescil no. İle 32. Ve 33. Sınıflarda davalı adına tescilli olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin her ne kadar … markasını 32. Sınıftaki bazı emtialarda tescil ettirip kendi inhisarına alsa da, tescil tarihinden itibaren 5 yıldır markaları kullanmamakta olduğunu yahut kullanmadığını, çok uzun yıllardır adına tescilli başkaca markalar üzerinden faaliyet gösterdiğini, ayrıca, davalının sunduğu faturaların başka bir tüzel kişiye (… A.ş ) ait olup, dava konusu markanın ise davalıya ait olduğu için davalının markayı kulllandığına ilişkin delil mahiyetlerinin bulunmadığını, kaldı ki yine dosyaya ibraz edilen fatura ve görseller incelendiğinde, söz konusu ürünlerin yalnızca şarap emtiasına ait olduğunun görüleceğini, bu emtia dışında markanın ıtescilli olduğu 32 ve 33. Sınıflardaki diğer emtialara ilişkin herhangi bir faturanın yahut delilin ibraz edilmediğini, aksi düşünülse ve ilgili faturaların davalıya ait olduğu kabul edilse daih, markanın tescil edildiği 2007 yılından bu yana yani 10 yıldan bu yana yalnızca çok az sayıda satışa konu edildiğini, davalının sözde satışının yeni bir pazar oluşturmaya fiilen elverişli olmadığını, davalının reel anlamda markayı kullanmadığını, markanın tescil tarihinin 2007 yılı olup, 2012 yılına kadar 5 yıl boyunca markayı kullanmadığının sabit hale glediğini, burada yasa gereği aranan 5 yıllık sürenin her ihtimalde dolduğunu, davalı aleyhine Bakırköy… FSHHM nezdinde…. Esas sayılı dosyası üzerinden 556 sayılı KHK md. 14 kapsamında iptal davası ikame edildiğini, Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E 2016/189 K sayılı kararı ile 556 s. KHK’nin 14. Maddesinin iptal edildiğini, ancak bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yı ciddi ve etkin biçimde kullanılmamasının 6769 sayılı yasa kapsamında da iptal davasına konu edilebildiğini ve 6769 sayılı SMK’nın 9, 26 ve geçici 4. Maddeleri çerçevesinde yeniden iptal davası açma gereğinin hasıl olduğunu ileri sürmekte ve tüm bu sebeplerle davalı adına tescilli … nolu … markasının iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin … grubu tarafından üretilen şarap çeşitlerinin satış ve pazarlaması ile iştigal ettiğini, ürettiği ürünleri ihraç ettiklerini, davacının iddilarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, zira … markasının müvekkili tarafından uzun zamandır kullanıldığını, çeşitli emtiaların üretiminin yapıldığını, üretilmiş olan ürünlerin marketlerde ve çeşitli tedarik noktalarında satışa sunduklarını, … markası ile üretilmiş ürünlerin satışlarına kesilmiş faturaların ekte sunulduğunu, … markasının aktif olarak kullanıldığını, Bandrollü şarap şişelerininde dosyaya sunulduğunu, Davacı vekilinin taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, söz konusu markayı 32. Ve 33. Sınıf emtialarda aktif olarak kullandığını, 5 senelik kullanmama şartının sağlanmadığını, müvekkilinin … markasının tescilinin, 10.12.2014 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilenmiş olup, müvekkili şirketin 10.12.2019 tarihine kadar markayı aktif olarak kullanıp kullanmayacağı bilinemeyeceğinden dolayı davanın açılması için gerekli olan 5 senelik kullanmama süresi şartının oluşmadığı savunmakta ve davanın reddini talep etmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLERİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, tescil tarihinden itibaren 5 yıl kullanılmaması nedeniyle, davalı adına …. sayılı markanın 32. Sınıftaki tüm emtialar yönünden iptali, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise söz konusu markanın ilgili emtialar yönünden kısmen iptali ve sicilden terkini taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, ….sayılı “…” ibareli markanın, 30. Sınıfta ilk defa 11/05/2007 tarihinde davacı adına tescil edildiği ve 11/05/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilendiği tespit edilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplantıktan sonra dosya, konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi olunmuş ve dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 23/07/2018 tarihli raporda sonuç olarak, dava konusu markanın tescilli olduğu 33. Sınfta şarap emtiasında yoğun ve ciddi biçimde kullanıldığı, dava konusu markaya yönelik ürün satışlarının yıllık ciro üzerinde önemli bir paya sahip olduğu, davalı tarafından inceleme günü sunulan satış faturalarının ve dosyadaki tüm delillerin incelenmesi neticesinde, markanın 32. Sınıfta tescilli olduğu emtialarda kullanılmadığı ve 33. Sınıfta “Likörler, alkollü içeceklerin hazırlanması için alkollü bileşimler, süt karışımlı alkollü içecekler, kokteyller ve aperatifler, konyaklar, viskiler, anasonlu içecekler, Japon içkisi (sake)…” emtialarında kullanımının ise tespit edilemediği yolunda görüş belirttikleri anlaşılmıştır.

Dosyaya ibraz edilen deliller, celp edilen patent enstitüsü kayıtları dikkate alındığında dava …sayılı marka için kısmen kullanmama nedenine dayalı iptal talebine yönelik olup, öncelikle kullanmama nedenine dayalı iptal yönünden değerlendirme yapılmış olup, Markaların kullanılmama nedeni ile iptali yönünden markanın en önemli fonksiyonu farklı işletmelere ait mal veya hizmetleri birbirinden ayırt etme olduğundan, ancak kullanmakla bu fonksiyonu yerine getirebilir. Markanın tescilli olduğu her bir mal ve/veya hizmet sınıfı bakımından kullanılması gereklidir. Her ne kadar markanın koruması için mutlaka kullanıyor olması gerekli değilse de bu kullanmamanın 5 yılı geçmemesi lazımdır. Aksi takdirde hükümsüzlük yaptırımı söz konusu olacaktır. Kullanılmayan markaların marak tescil kütüğünü işgal etmesinin de önlenmesi ve tescil edilmiş olmakla kullanılmayan bir markanın, bu kullanmak isteyen kimselerin kullanabilmesine imkan tanınması gereklidir. Bu nedenle KHK nın 14 maddesine göre markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir neden olmaksızın kullanılmaması veya bu kullanımın beş yıllık bir süre içinde kesintisiz ara verilmesi halinde marka iptal edilir.
Kullanma kavramından ne anlaşılması gerektiği 556 sayılı mülga KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K. kararıyla iptal edildiği, bu iptal kararının 6 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren mülga KHK’nın 14/2 maddesinde belirtilmektedir. Buna göre, tescilli bir markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması, yalnız ihracat amacıyla kullanılması, mal ya da ambalajlarda kullanılması, markanın sahibinin izniyle kullanılması, markayı taşıyan malın ithali, belli başlı kullanım olarak KHK da sayılmış fakat bunlar sınırlayıcı değil, bunun dışında da markasal fonksiyona uygun kullanımlar 14 madde kapsamında kullanım halidir.
Marka mevzuatının kaynağını AB’nin konu hakkındaki Direktif ve Tüzükleri oluşturmaktadır. AB’nin bu konudaki en temel düzenlemesi olan … sayılı Marka Direktifi’nin giriş bölümü 31. ve 32. paragraflarında yer alan aşağıdaki ifadeler markanın kullanımı kavramının hangi amaca yönelik olduğunu ve düzenlemenin temel nedenlerini aktarmaktadır:
“ Markalar malların ve hizmetlerin ayırt edilebilmesini sağlama ve tüketicilerin bilgi sahibi olarak seçim yapmalarına imkan sağlama işlevlerini, ancak piyasada fiilen kullanıldıklarında sağlarlar. Kullanım şartının varlığı, Birlik dahilinde tescil edilen ve korunan markaların toplam sayısını düşürmek ve bunun sonucunda markalar arasında ortaya çıkabilecek ihtilafların sayısını azaltmak için de gereklidir. Dolayısıyla, markaların tescil edildikleri mallar veya hizmetler için fiilen kullanımlarını şart koşmak ve tescil sürecinin tamamlandığı tarihten başlayan beş yıl içerisinde yukarıda belirtilen şekilde kullanılmamaları halinde iptal edilmelerine imkan sağlamak zaruridir. Bunun sonucu olarak, bir tescilli marka sadece fiilen kullanıldığı halde korunmalıdır ve tescilli bir marka sahibine, sonraki bir markaya itiraz etme ve onu hükümsüz kıldırma hakkını, sahibi markayı gerçek şekilde kullanmadığı halde sağlamayacaktır…” [1]
Gerek mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname içeriğinde (556 sayılı KHK) gerekse de 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (SMK), markanın kullanımı ile ilgili hükümler AB Direktif ve Tüzükleri esas alınarak hazırlanmıştır. SMK’nın 9. Maddesine göre
“Madde 9- (1) Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.

(2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir:
1.a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması.
2.b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması.
(3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.”
Maddeye göre, tescilli markanın Türkiye’de, tescile konu mal/hizmetler bakımından, tescil tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde ciddi biçimde kullanılmaması halinde, marka kullanılmayan mal/hizmetler bakımından iptal edilecektir. Markanın, ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması, sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması ve marka sahibinin izni ile başkaları tarafından kullanılması halleri ise markanın kullanımı olarak kabul edilecektir.
Madde metni, kullanma yükümlülüğünün tescil tarihinden itibaren başladığını, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler bakımından kullanılması gerektiğini, kullanımın Türkiye’de gerçekleşmesinin şart olduğunu ve bunun “ciddi biçimde kullanım” olması gerektiğini belirtmektedir.
AB’de markanın “ciddi kullanımı”ndan ne anlaşılması gerektiği konusunda, AB Adalet Divanı’nın Minimax kararı yol gösterici niteliktedir (Minimax kararı; C-40/01) Kararda, ciddi kullanım kavramı aşağıdaki şekilde değerlendirilmektedir:
•Markanın ciddi kullanımı, markanın fiilen kullanılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla, tek amacı markadan kaynaklanan hakları sürdürmek olan simgesel kullanım (token use) ciddi kullanım olarak kabul edilemez.
•Ciddi kullanım, markanın esas işlevine, yani tescile konu mal veya hizmetlerin kaynağını ayırt etme işlevine uygun biçimde gerçekleştirilmelidir.
•Kullanımın ciddi olup olmadığı değerlendirilirken, markanın ticari kullanımını oluşturan tüm faktörler ve durumlar dikkate alınmalıdır. (Markanın ticari kıymetinin gerçek olup olmadığı, özellikle bu kullanımın ilgili ticari sektörde mallar ve hizmetler için pazar oluşturma veya pazar payı yaratma etkileri yaratabilecek kullanım olarak görülüp görülemeyeceği, vb.)
•Olayın kendi şartları, diğerlerinin yanısıra, incelenen mal ve hizmetlerin niteliğine, ilgili piyasanın özelliklerine, markanın kullanım sıklığına ve ölçüsüne önem verilmesini gerektirebilir.
•Kullanımın ciddi kabul edilebilmesi için her zaman miktar olarak çok büyük olması gerekmez, bu husus ilgili piyasada, inceleme konusu mal ve hizmetlerin özelliklerine bağlıdır
Markanın kullanımından söz edilebilmesi için ciddi bir kullanım olması gerekir. Her şeyden önce salt markanın hükümsüzlük kılınmasını önlemek amacıyla göstermelik olarak küçük ölçekte üretim yapılması, satış pazarlama yapılması, az sayıda broşür katalog bastırılıp dağıtılması ciddi bir kullanımı göstermez. Avrupa Adalet Mahkemesi bir kararında ciddi kullanım kavramını açıklığa kavuşturmaktadır. Buna göre bir markanın ciddi kullanımı söz konusu markanın tescil edildiği mal ve hizmetler için pazar yaratmak veya mevcut pazarı korumak amacıyla temel işleve uygun olarak söz konusu mal ve hizmetlerin menşei kimliğini garanti edecek şekilde kullanması halinde söz konusu olur. Sembolik nitelikteki kullanım ciddi kullanım olarak kabul edilmez.
Öte yandan 6769 sayılı SMK 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, dava tarihi itibariyle yürürlükte olduğundan marka iptaline yönelik düzenleme yasada yer alıp, mevcut tescilli markalara yönelik bu yasanın uygulaması gerekli olup, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl geçme şartı söz konusu olmayıp, daha önce tescilli markalarda da markanın kullanım zorunluluğu uluslararası mevzuatta da düzenlenmiş olup, Mülga 556 sayılı KHK’ da da Anayasa Mahkemesi iptali edilinceye kadar 14.madde yürürlükte olup, tescil tarihi itibariyle davacı tarafın markayı kullanma zorunluluğu bulunduğu hususu dikkate alınarak iddia ve savunmalar değerlendirilmiştir.
Somut olayda, Yukarıdaki ilkeler ışığında kullanımın ispatı davalı tarafa ait olup toplanan deliller ve alınan rapora göre de dava konusu markanın tescilli olduğu 33. Sınfta şarap emtiasında yoğun ve ciddi biçimde kullanıldığı, dava konusu markaya yönelik ürün satışlarının yıllık ciro üzerinde önemli bir paya sahip olduğu, davalı tarafından inceleme günü sunulan satış faturalarının ve dosyadaki tüm delillerin incelenmesi neticesinde, markanın 32. Sınıfta tescilli olduğu emtialarda kullanılmadığı ve 33. Sınıfta “Likörler, alkollü içeceklerin hazırlanması için alkollü bileşimler, süt karışımlı alkollü içecekler, kokteyller ve aperatifler, konyaklar, viskiler, anasonlu içecekler, Japon içkisi (sake)…” emtialarında kullanımının ise tespit edilemediği hususları dikkate alınarak …. sayılı markaya yönelik kısmi iptal talebinin kabulü ile markanın 32. Sınıf yönünden tüm emtialar, 33. Sınıf yönünden ise şaraplar dışındaki diğer tüm emtialar açısından kısmen iptaline ve sicilden terkinine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı adına TPMK’da tescilli bulunan …. markanın 32. Sınıf yönünden tüm emtialar 33. Sınıf yönünden ise şaraplar dışındaki diğer tüm emtialar açısından kısmen iptaline, sicilden terkinine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 35,90 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 4,50 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan, 3.145,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 67,40 TL dava ilk masrafı, 307,50 TL tebligat-tezkere ve 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2624,90 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
7-Gider Avansından kalan miktarın 6100 Sayılı yasanın 333 maddesine göre, karar kesinleşince taraflara iadesine,
İlgili Hukuk Dairesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere, davacının yokluğunda davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar, açıkça okunup anlatıldı.01/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır