Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/447 E. 2019/68 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/447
KARAR NO : 2019/68
.

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ : 05/03/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/03/2019

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı adına …. sayı ile tescilli “….” ibareli markanın, müvekkiline ait … tescil numaralı “….” ibareli markası ile SMK’nın 6/f-1. Maddesi uyarınca, yazım karakteri ve renk seçimi başta olmak üzere markasal benzerlik gösterdiğini, markanın kapsadığı ürünlerin aynılığı, işletmesel ve markasal ilişkilendirme ihtimali dahil markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu ve davalı tarafından yapılan tescilin kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı adına 08, 20, 21 ve 35. sınıflarda kayıtlı …. sayılı “….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve verilecek hüküm özetinin gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili adına TPMK nezdinde tescilli “….” ibareli marka ile davacıya ait “….” ibareli marka arasında benzerlik bulunmadığını, tek benzerliğin tarafların satışını yapmış olduğu ürünlerin cinsi olan …. olduğunu, ….kelimesinin cins bir kelime olduğunu, müvekkili markası ile davacı markasının farklı olduğunu ve …kelimesinin her iki marka açısından da nevi belirtilen tanımlayıcı işaretlerden olduğunu, bu tanımlayıcı işaretlerin doğrudan malı nitelendirdiğini ve tanımlayıcı işaretlerin ayırt edicilik fonksiyonlarının olmadığını, bu işaretlerin yalnızca bir markanın tekeline bırakılmasının söz konusu olamayacağını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı adına tescilli “….” esas unsurlu markalar ile davalı adına ….sayı ile tescilli “….” ibareli markanın benzerlik arz etmesi ve kötü niyetli tescilinden bahisle hükümsüzlüğü taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …. sayılı “….” ibareli markanın, 07, 09, 11, 16, 20, 21, 24, 25, 28 ve 35. Sınıflarda 07/12/2011 tarihinden itibaren, …. sayılı “….” ibareli markanın, 43. Sınıfta 27/05/2015 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu, …. sayılı “….” ibareli markanın ise 08, 20, 21 ve 35. Sınıflarda 12/05/2015 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 10/09/2018 tarihli raporda sonuç olarak, taraf markalarının cins isimden uzaklaşarak birer marka haline dönüştüğü, davacı markaları ile davalı markasının tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzer oldukları ve aynı firmaya aitmiş izlenimi yarattığı ve davacının tescil bakımından öncelikli tarihli tescillere sahip olduğu, dolayısıyla SMK’nın 25. Maddesi gereği hükümsüzlük koşullarının oluştuğu yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili her ne kadar bilirkişi raporuna itiraz etmiş ise de, alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu ve yeterli olduğu ve hukuki itirazların Hakim tarafından değerlendirilmesi de mümkün olduğundan, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınma talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosyaya ibraz edilen tüm deliller dikkate alındığında dava, benzerlik nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olup, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 4. maddesi marka bir teşebbüsün mallarının ve hizmetlerinin diğer teşebbüsün mallarından ve hizmetlerinden ayırt edilmesinin sağlanması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartı ile kişi adları dahil sözcükler, şekiller, renkler harfler ,sayılar sesler ve malların veya ambalajların biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir. 5 maddede marka tescilinin mutlak red nedenleri sayılmış, ç bendinde aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetler ile ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış, marka ile aynı veya ayırt edilemeycek kadar benzer işaretler marka olarak tescil edilmez, 6. madde de tescil başvurusu yapılan bir markanın tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı veya benzerliği kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali dahil karşıtırılma ihtimali varsa itiraz üzerinde başvuru red edilir”. hükmü düzenlenmiştir.
Karıştırma ihtimali ortalama tüketicilerin her iki işaret arasında bir şekilde bağlantı kurmasıdır. Başka bir anlatım ile halkın söz konusu mal ve hizmetleri aynı ya da bağlantılı işletmelerden geldiğini düşünme tehlikesidir. Hem markanın hem de mal veya hizmetlerin aynı olması durumunda marka hakkının ihlali söz konusu olmaktadır. Karıştırma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil başvurusuna konu veya tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş ve tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Eğer bu mal ve hizmetler aynı ya da benzer ise bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenecektir. Karıştırma ihtimali hem marka, hemde sınıf bakımından benzerlik gerektirdiğinden iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve sınıfların ne kadar birbirine benzer ise karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Markalar arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik gibi renk unsurlarında hiçbir fark yok ise markalar arasında ayniyetten söz edilir. Eğer bu unsurlardan birinde küçük fark var ise benzer markalardan söz edilir. Markalar arasında karıştırma ihtimali incelenirken her bir unsura göre değil bir bütün olarak iki markanın bıraktığı genel global izlenimin markanın bütünüyle bıraktığı etki dikkate alınır.
AB Adalet Mahkemesi (CJEU ) uygulamalarında karıştırma ihtimalinin belirlenmesinde bir takım ilkeler mevcuttur. Uygulamalara göre karıştırma ihtimali ilgili tüm faktörler dikkate alınmak suretiyle marka veya işaretler birer bütün olarak değerlendirilmeli bu değerlendirme yapılırken uyuşmazlık konusu mal veya hizmetin talep edebilecek durumdaki ortalama tüketici gözü ile bakılmalı ortalama tüketicinin detayları incelemeden markayı bir bütün olarak algılayacağı gözönünde bulundurulmalı markadaki ayırt edici ve egemen unsurların bıraktığı genel intibaya göre görsel ve işitsel ve kavramsal anlamda karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tartışılmalıdır.

Markalar arasında daha az derecedeki benzerlik mal veya hizmetler arasında daha çok benzerlik ile dengelenebilir. Bunun tersi de mümkündür. Ayrıca eğer önceki markanın ayırt ediciliği kendiliğinden çok yüksek ise veya kullanım sonucunda yüksek ayırt edicilik sağlanmış ise karıştırılma ihtimali de çok yüksek olacaktır. Salt çağrıştırma ihtimalinin varlığı karıştırma ihtimalini de mevcut olduğunun kabulü için yeterli değildir. Önceki markanın tanınmışlığı da tek başına karıştırılma ihtimalinin varlığı için yeterli değildir. Eğer her iki marka arasında çağrıştırma ,tüketicide bu markayı taşıyan ürünlerin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı işletmelerden kaynaklandığı yolunda bir kanaate yol açacak nitelikte ise, bu durumda karıştırma ihtimalinin bulunduğu düşünülmelidir. Markalar arasında görsel, işitsel, kavramsal benzerlik bulunup bulunmadığı her iki markanın asli ve tali unsurları ile birlikte bütünü itibariyle bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik olup olmadığı çağrıştırma söz konusu olup olmadığı, markaların ait oldukları mal veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri, buna bağlı olarak alıcının mal almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri dikkate alınarak ortalama düzeydeki tüketici gözü ile karıştırma ihtimali mevcut olup olmadığı tespit edilecektir.
Bu durumda, dosyaya sunulan deliller, marka tescil kayıtları ve bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, her iki tarafa ait markanın köken olarak “….” kelimesi olup, bu kelime davacıya cins isim olarak tekel hakkı vermeyecek ise de, gerek davacı, gerekse davalı tarafça söz konusu cins ismin tek başına kullanılmadığı, “…” ve “…” ekleri kullanılarak ayırt edicilik sağlandığı ve cins isimlerin yanına gelen takıların köken sözcüğe kattığı ses uyumu, logo kullanımı, işitsel ahenk ve görsel farklılık ile markaya dönüşebildiklerini, davalı kullanımında ön ek olarak “….” takısı da işitsel olarak ahenk yaratmış ve yazılımdaki hece uyumuyla marka ayırt edicilik kazanmış ise de, davacı yan kullanımının 2011 yılından bu yana çeşitli sınıflarda tescilli olarak kullanıldığı ve davacı adına tescilli markalara ile davalı adına tescilli markanın, tescilli olduğu sınıflar bakımından örtüştüğü hususu da nazara alındığında, davalı markası ile davacıya ait “….m” kökenli markalar arasında tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet verecek düzeyde benzerlik olduğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile, davalı adına 2015/41289 sayı ile tescilli “bu….” ibareli markanın tescil edildiği 8, 20, 21 ve 35 emtia sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ilan talebinin ise hukuki dayanağı bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacının davasının KABULÜNE, davalı adına tescilli …. tescil nolu “… ” ibareli markanın tescil edildiği 8, 20, 21 ve 35 emtia sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
2-Karar kesinleştiğinde bir örneğinin TPMK ya gönderilmesine,
3-Ayrıca gazetede ilana yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 44,40 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 13,00 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan, 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 62,80 TL dava ilk masrafı, 347,70 TL tebligat-tezkere ve 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.660,50 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Talep halinde kararın taraf vekillerine tebliğine,
8-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının taraflara tebliğine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup anlatıldı.05/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır