Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/429 E. 2019/447 K. 13.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/429 Esas
KARAR NO : 2019/447

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/04/2017
KARAR TARİHİ : 13/12/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; müvekkili şirketin 1982 yılında kurulmuş ve İstanbul’un seçkin noktalarında ve Bolu’da 10 adet şube ile restoranlar zinciri olduğunu, müvekkili şirketin markalaşma sürecinde ve pek çok marka ve logonun patentine sahip olduğunu, davalı tarafından tecavüz edilen marka ve logoların tamamının kullanım ve paten hakkı müvekkili şirkete ait olduğunu ” ….. “-“……” markası ve logosu müvekkili şirket tarafından ….. ve ….. marka no ile patent endüstrisi tarafından tescil edilmiş olduğunu, davalının 2017 yılının şubat ayında “…..” marka ve logosu altında Yeşilköy ….. Caddesi No:…. Bakırköy/İstanbul adresinde işletme açarak ticari faaliyete başladığını, davalı ….. marka ve logolarını tüm hizmet materyallerinde aynen kullanıldığını, müvekkili tarafından kullanılan fotoğraf ve resimlerin aynısını davalıda kendi işletmesinde kullanarak tüketicileri sanki aynı ürün ve hizmeti veriyormuş gibi göstererek tüketicileri ve müşterilerini kandırdığını, müvekkili ciddi zararlara soktuğunu, davalının haksız kazanç sağlamaya çalıştığını iddia ederek davalı tarafından yasaya aykırı olarak ….. markasına vaki tecavüzün 6749 Sayılı Kanun 156 madde/a düzenlenmesi gereği davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüzteşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması için davalının adresinde müvekkili şirkete ait ….. markasının kullanılmasına derhal son verilerek markanın yer aldığı tabelaların indirilmesi ve reklam malzemelerine el konulmasına, davalının www…..com, www……com., www …… .com isimli alan sağlayıcılarda yer alan ilgili sayfalardaki marka kullanımına son verilmesi için bu sayfalara erişimin engellenmesine, davalının www……com isimli web adresi ile markayı haksız yere kullanması sebebiyle bu ismin kullanmasının ve sayfaya erişimin engellenmesi için tedbir kararı verilmesine, müvekkiline ait tescilli markalara olan tecavüzün önlenmesine, sosyal ağ hesapları dahil tüm alanlarda marka kullanımından men edilmesine, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek 5 gazeteden biri ile ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile takdir edilecek dava ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: davacı yanın beyanlarının tamamı ile asılsız olup, davalı şirketin yönetim kurulu, ortakları arasında ki çekişme nedeni ile müvekkiline yönelik iş bu davanın ikame edildiğini, müvekkili tarafından hiçbir şekilde ….. markasını kullanma ve bu marka adı altında bir işletme kurma niyeti bulunmadığı dönemde, davalı şirketin yetkilisi ve ortağı olan ……’üün müvekkiline ortaklık teklif ettiğini, dava konusu edilen işletme her ne kadar müvekkilinin adına kayıtlı şahıs işletmesi olarak açılmış ise de davacı şirketin söz konusu tarihte yetkilisi ve ortağı olan …… bu işletmenin ortağı olduğunu, davacı şirketin, markanın izinsiz kullanıldığı beyanı ile müvekkilinden tazminat talep etmesinin mümkün olamayacağını, her ne kadar vergi kaydı müvekkili adına yapılmış ise de, unvan ve işletmenin tüm kuruluşu davacı şirketin ortağı olan ……’e ait olduğunu, müvekkiline ait işletmedeki tüm personellerin kıyafetleri ile kadayıf, sütlaç, künefe, kolanlalı mendil, baskılı ambalaj kağıdı, kömür, ….. ambalajlı kağıt ve poşetlerin bizzat davacı şirketten temin edildiğini, mezkur markayı kullanmasına hiçbir şekilde itiraz edilmediği, buna rıza gösterildiği ve müvekkilinden buna ilişkin olarak bir bedelde talep edilmediğini iddia ederek müvekkiline ait işletmenin davalı şirket yönetim kurulu üyesi, yetkilisi ve ortağı olan ……’ün ortaklığı ile kurulmuş olması, davacı şirketin ana sözleşme v eyönetim kurulu kararları itibari ile her ortağın kendi adına bu işletme açma hakkının bulunması itibari ile hiçbir yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine, davacı şirkete ait sicil kayıtları ve ticari defter kayıtlarının incelenmesine, davanın reddi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ve ilgili dosya evrakları celp edilmiş, davalıya ait 2015 ve 2016 yıllarına ait vergi beyannameleri celp edilmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacı tarafın talep ettiği lisans bedeline yönelik davacı tarafın ibraz ettiği örnek lisans kayıtları, davacı tarafın defter ve kayıtları yerinde incelenmek suretiyle yine davalı tarafa ait faaliyette bulunduğu süre içerisinde defter ve kayıtların yerinde incelenmek suretiyle ayrıntılı ve denetlemeye uygun rapor tanzim etmek üzere dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi olunmuş, bilirkişi düzenlenmiş olduğu 06/07/2018 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; ” davacı tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfına haiz olduğu, davalı tarafın ticari defterlerinin sahipleri lehine kati delil olma kabiliyetinin bulunmadığını, davalı tarafın, 15.03.2016-30.06.2017 tarihleri arasında ticari faaliyette bulunduğu, hak ihlali süresi olarak bu dönemin dikkate alındığı, davacı tarafından inceleme günü sunulan emsal lisans sözleşmelerinde belirlenen aylık Royalty bedelinin ortalama 1.250,00 TL civarında olduğunu, davalı tarafın, davacı tarafa ait tescilli markayı hukuka uygun bir şekilde lisans sözleşmesi ile kullanmış olsaydı, ticari faaliyette bulunduğu dönem için davacı tarafa ödemesi gereken Lisans bedelinin 19.375,00 TL’si olarak hesap edildiği, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. Ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkeme takdirinde olduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin 25.07.2018 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın hiçbir yasal dayanağı olmadığını müvekkiline ait işletme davacı şirket ve temsilcisi ….. ‘ün ortaklığı ile kurulduğunu, davacı şirketin yetkilisi tarafından açılmış ve hiçbir şekilde Franchise olmadığı ve kendisine ait olduğu beyan edilen bir işletmeye ilişkin olarakbu şekilde dava ikame edilemeyeceği ve müvekkilinden bu şekilde bir talepte bulunulamayacağının açık olduğunu, bilirkişinin bu hususa ve davacı şirketin ana sözleşmesinde ki ortaklara işletme açma hakkı tanınmış olmasına ilişkin tek bir değerlendirme yapmamış olmasının kabul edilemeyeceğini, davacı şirketin ana sözleşmesinde, ortakların her birine şirket markası adı altında 3 adet ayrı işletme kurma hakkı tanınmış olup, bu işletme davacı şirketin yetkilisi ve ortağı …… tarafından kurulduğunu, bilirkişi raporunda bu hususun incelenmemiş olduğunu, davacı şirketin en başından itibaren ilgisi dahilinde kurulmuş olan işletmeye ilişkin sonradan lisans bedeli v. Talep edilemeyeceğinin açık olduğunu, bilirkişi raporunu bu hususlarda kabul edilemeyeceğini hatalı raporun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
27/12/2018 tarihli duruşma da dosyanın en son rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdiine, davalının itirazlarını karşılar ek rapor istenmesine karar verilmiş, bilirkişi 20.09.2019 tarihli ek raporunda özetle” davalı tarafın, davacı tarafa ait tescilli markayı hukuka uygun bir şekilde, lisans sözleşmesi ile kullanmış olsaydı, markayı kullanmaya başladığın ıbeyan ettiği 17.12.2016 tarihinden, 30.06.2017 kapanış tarihine kadar geçen süre içerisinde, davacı tarafa ödemesi gereken lisans bedelinin 8.125,65 TL olarak hesap edildiğini, kök raporda, davalı tarafın faaliyete başladığı 15.03.2016 tarihinden 30.06.2017 kapanış tarihine kadar olan süre için hesaplama yapıldığı ve 19.375,00 TL’sı lisans bedeli hesap edildiği, hak ihlal süresi olarak, davalı tarafın ticari faaliyeti başladığı tarihin mi (15.03.2016), yoksa kullanmaya başladığı iddia ettiği tarihin mi (17.12.2016) hesaplamada dikkate alınacağı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, her iki tarih göz önüne alınarak ayrı ayrı hesaplama yapıldığı, davacı tarafın, maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. Ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkeme takdirinde olduğu “hususlarını bildirmişlerdir.
Davacı vekili 15/10/2018 tarihli dilekçesinde maddi tazminat alacağını, bilirkişi raporu doğrultusunda, müddeabihin ıslahı yolu ile 9.375 TL artırılarak, toplam 19.573,00 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
Dava, davalının davacı markasına yönelik tecavüz iddialarına dayalı tespit, ref, men ve tazminat taleplerine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda davalının, davacıya ait markayı aynı hizmet ve mal grubunda kullandığı tartışmasızdır. Burada tartışılması gereken husus, davalı kullanımının “haklı bir sebebe” dayanıp dayanmadığıdır.
Davalı, temel olarak işletmenin, davacı şirketin bilgi ve onayıyla davacıya ait markayı kullandığı hususunu iddia etmektedir. Bu durumu davacı şirket ortağı dava dışı 3.kişi ……’ün şirket adına sözleşme yaptığı ve hatta açılışta bizzat yer aldığı beyanları ile açıklamaktadır. Gerçekten de sunulan açılışa ilişkin fotoğraflar bu iddiaların bir kısmını desteklese de, dosyada mevcut tüm deliller incelendiğinde dava dışı ……’ün şirketi tek başına temsile ve sözleşme akdetmeye yetkili olmadığı, beyan ve sözlerinin şirket tüzel kişiliği yönünden bağlayıcı olamayacağı, son tahlilde geçerlilik yönünden yazılı şekle bağlı marka lisans sözleşmesinin bu şekil şartı ile yapılmadığı, marka kullanım hakkının da davacı şirket tüzel kişiliğine ait olduğu anlaşıldığından davalının “haklı sebeple kullanım” savunmaları mahkememizce kabul edilmemiştir.
Markaya tecavüzün kabulü nedeniyle tazminata hükmedilirken, davacının seçimlik hakkının SMK 151/2-c gereği “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli.” olduğu, buna göre SMM bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalarda kullanılan lisans sözleşme örneklerine konu işletme ölçekleri ile davalının işletme ölçeğinin farklı olduğu, davalının tüm ticari faaliyeti boyunca mı yoksa beyanına göre daha kısıtlı bir zaman diliminde mi bu markayı kullandığı hususlarının tam olarak tespit edilemediği anlaşıldığından maddi tazminat yönünden TBK 50 ve 51.md’ler nazara alınarak hüküm kurmak gerekmiştir.
Manevi tazminat yönünden ise somut olayın özellikleri, davalının kusurunun ve davacının zararının derecesi hep birlikte değerlendirilerek kısmi kabul kararı verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzünün tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine, bu bağlamda davalının “…..” ibaresini tabela ve reklamlarında kullanmasının engellenmesine, “www……com” isimli web sitesine erişimin engellenmesine, mahkememizce verilen tedbir kararının infazı ile el konulan ve tecavüz teşkil eden materyallerin hüküm kesinleştiğinde imhasına,
-TBK 50-51.maddeleri nazara alınarak 10.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Hüküm özetinin masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle ülke çapında yayın yapan tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına,
3- Peşin yatırılan 1.024,65 TL harç ve 161,00 TL ıslah harcından alınması gereken 1.024,65 TL harcın mahsubu ile arda kalan 161,00 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.024,65 TL karar ve ilam harcı, 1.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 483,60 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 2.789,65 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 603,17 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.13/12/2019

Katip …

Hakim …