Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/420 E. 2020/184 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/420
KARAR NO : 2020/184

DAVA : Markanın Hükümsüzlüğü, Sicilden Terkin
KARŞI DAVA : Markaya ve Fsek’ten Doğan Haklara Tecavüzün Durdurulması,
Önlenmesi, Haksız Rekabetin Tespiti, Men ve Ref’i, Tazminat
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARŞI DAVA TARİHİ : 29/05/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/10/2020

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhinde açılan davanın, Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili faaliyet konusunun kimyevi, beşeri veteriner ve zırai ilaçların toptan ticareti ve ihracatı, her türlü tıbbi yardım, muayene, sağlık ve hekimlik hizmetleri, tıbbi aletler ve dişçilik malzemeleri ithali ve ihracatı olup, bu faaliyet alanları çerçevesinde “…….”, “…….” ve “……” ibaresi ile tanınan bir marka ve şirket olduğunu, müvekkilinin markası her ne kadar Türk Patent nezdinde tescilli olmasa da, çok uzun süreden beri söz konusu ibarenin müvekkili tarafından kullanıldığını, bu alanda müvekkiline ayırt edicilik kazandırıldığını, davalı tarafın müvekkilinin tanınmış marka olma özelliğinden yararlanmak ve müvekkili ile aynı faaliyet alanlarını kapsayacak ve ticaret unvanı ile iltibas oluşturacak şekilde “ ……” markasını …… no ile tescil ettirdiğini, davalı şirket internet, bilgisayar, yazılım, web sitesi alanında faaliyet gösterse de ve bu şirket unvanı altında internet kafe işletilse de, müvekkilinin kurucu ortağı … ile davalı şirketin kurucu ortağı ve aynı zamanda …’in ağabeyi olan …….’in ……. Bilişim Yazılım ve Bilgisayar Hizmetleri Ltd. Şti. unvanı altında 2014 yılından …….’in vefatına kadar verilen bilişim hizmetlerinin yanı sıra, “…….” ve “……. ” ısı bantlarının satımı ve pazarlamasını da yaptıklarını, …….’in vefatından sonra şirketin başına oğlu …..’in geçtiğini, …’in ağabeyinin vefatından sonra söz konusu ürünlerin pazarlama ve satış işlemlerine yeğeni ve davalı şirketin hali hazırdaki yetkilisi ….. ile devam etmek istediğini, fakat bu isteğinin yeğeni tarafından kendisinin internet kafe işletmek adına çabası olması ve sadece internet ve bilişim alanlarında faaliyet göstermek istemesi gerekçesi ile geri çevrildiğini; akabinde …’in tıbbi ürünler ile daha önceden satmış ve pazarlamış oldukları medikal bantlarının ticareti için ……. Medikal San. ve Dış Tic. A.Ş.’yi kurduğunu ve bu şirket üzerinden tıbbi alanlardaki faaliyetlerine devam ettiğini, davalı şirketin geriye dönük SGK kayıtları incelendiğinde, …, … ve …’un o dönemde şirketin çalışanları olduğunun, ayrıca …’in davalı şirketin eski ortağı ve yetkilisi …….’in birinci derece kan bağından akrabası olduğunun tespit edileceğini, ayrıca, “ …….” markasının müvekkili şirketin kurucu ortağı olan … tarafından hayata geçirildiğini; yurtdışından ürünlerin ithal edilmesi ve Türkiye’de pazarlama, reklam ve satış gibi faaliyetlerin yapılmasının … tarafından sağlandığını, müşterilerle birebir … tarafından irtibata geçilmiş olup, sadece yeni bir şirket kurma yoluna gidilerek masraf yapılmasının önüne geçilmesi amacıyla ağabeyine ait olan şirket üzerinden faturalandırma işlemlerinin gerçekleştirildiğini; markadaki …… harfinin dahi …’in isminden kaynaklandığını, davalı şirketin, … şirketten ayrılıp kendi şirketini kurduktan sonra iştigal etmediği bir alanda ve kendisine ait olmayan “……” ibaresini müvekkilinin faaliyet alanı ile iltibas oluşturacak şekilde aynı sınıflarda tescil ettirdiğini ve söz konusu markayı tescil ettirdiği hiçbir sınıfta kullanmadığını, davalı/karşı davacı şirketin, her ne kadar tıbbi ve kimyevi alanlarda ve TürkPatent nezdinde tescilli sınıflarda faaliyet göstermese de, müvekkilinin markasal kullanımını engellemek ve haksız rekabet oluşturmak kast ve saiki ile faaliyet göstermediği alanlarda müvekkilinin markalaşmış ticaret unvanını kullanarak “…….” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, senelerce “…….” isimli ürünlerin müvekkili şirketin ortağı olan …’in şahsı tarafından piyasaya sürüldüğünü, gerek tüketiciler arasında gerekse müvekkilinin iş yapmış olduğu şirketler arasında …’in “…….” isimli ürünlerin pazarlayıcısı olarak tanındığını, müvekkilinin hizmet alanlarına giren sınıflarda müvekkilinin tanınmış ticaret unvanının birebir aynısının tescil edilmiş olmasının davalı/karşı davacı şirketin kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu; ayrıca, müvekkilinin ticaret unvanının asli unsuru olan ……. ibaresinin davalının tescilinden önce markasal olarak kullanıldığının ve bu şekilde müvekkilince ibareye tanınmışlık vasfının kazandırıldığının su götürmez bir gerçek olduğunu, ibare-marka üzerinde gerçek-eskiye dayalı hak sahipliğinin müvekkiline ait olduğunu, ……. ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının esas unsuru olması sebebiyle de davalının markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, müvekkilinin unvanının Paris Sözleşmesine göre de korunması gerektiğini ve davalının karşı davadaki yazılıma dayalı iddiasının da huzurdaki dava ile ilgisi olmayıp, davanın konusunu herhangi bir yazılımın ve/veya davalının iddialarının oluşturmadığı; nitekim söz konusu iddia nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında başlatılan soruşturmanın müvekkili şirketle alakalı olmadığını, soruşturmanın halen devam etmekte olup, sonuçlanmamış bir dosya üzerinden sanki davalı şirketin lehine neticelenmiş ve davalının iddiaları doğrulanmış gibi beyan edildiğini, bunun davalının kötü niyetinin göstergesi olduğunu iddia ederek, davalı adına …… sayı ile tescilli “…….” ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE KARŞI DAVA ; Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin hissedarı ve yöneticisinin ….. olduğunu, …….menşeili ağrı bantlarının ithalatını ve kurdukları bayi-satış ağları üzerinden satışını yaptıklarını, ürünün adının “…….” olduğunu, ayrıca “……” ibareli marka tescillerinin bulunduğunu, ürün tanıtımının www…….-tr.com adresli internet sayfası üzerinden yapıldığını, üye bayilerin …… adresi üzerinden kullanıcı adı ve şifre ile yönetim paneline eriştiklerini, site üzerinde çalışan yazılımın kaynak kodlarının müvekkiline ait olduğunu ve FSEK kapsamında eser olarak koruma altında olduğunu, program kodlarının ……. Merkezi’nin ……. kimlik nolu ……. Klasörde ve ……. kimlik kodlu …… isimli Klasörde kayıt altına alındığını, Davacı şirketin hissedar ve yöneticilerinin müvekkili şirketin eski çalışanları olduğunu ve aralarında çeşitli akrabalık bağları bulunduğunu, bu kişilerin müvekkilinin sitesine paralel olarak ……..com adresli internet sitesini yayına soktuklarını ve bayi giriş paneline paralel olarak da …….com adresinde paralel bir bayi giriş modulü oluşturduklarını, bu korsan siteye …… Merkezi’ndeki kodları kopyalayarak ve iş akışını birebir taklit ederek bayi sitesi kurduklarını, müvekkilinin binlerce müşterisinin bu korsan siteye yönlendirilerek buradan elde edilecek gelirlere el konulduğunu, böylece müvekkilinin stoğundan bayilere habersiz satışlar yapıldığını, satış bedelinin …’a ait …… Bankası hesabına ödendiğini, mail order ile yapılan satışların gerçek bayi paneline giriş yapılırken iletişim bilgilerinin ……. türü geçersiz girişler yapılarak kaydedildiğini, bu şekilde müvekkilinin fark etmemesi için sistem ve veritabanına çöp verilerin yerleştirildiğini, müvekkili şirketi bayilere karşı borçlandırdıklarını ancak satış bedellerini mal edindiklerini, zaman zaman ellerine geçirdikleri irsaliye koçanından irsaliye tanzim ederek zaman zaman da faturasız ve irsaliyesiz mal gönderdiklerini, müvekkilinin tescilli markasını kullanarak izinsiz ticari satışların yapıldığını, müvekkilinin stoğundan alınan malları kendi adreslerinden ……. Kargo yolu ile gönderdikleri ve yaptıkları kayıt dışı gönderilerin ……. Kargo faturalarını müvekkili şirkete fatura ettiklerini, bu ihlaller karşısında 29 Haziran 2016 tarihinde Küçükçekmece C.Başsavcılığı bünyesinde soruşturma yürütüldüğünü, marka tescillerinin kötü niyetli olmadığını, Davacı şirket yöneticisi …’in faaliyetlerini müvekkili şirketin tüzel kişiliği çatısı altında yaptığını, bu konuda …’in üstün tutulacak bir hakkının bulunmadığını, markalı ürünlerin de ilk olarak müvekkili şirket tarafından pazarlandığını, bu nedenle markanın hükümsüz kılınmasının mümkün olmadığını, davacı/karşı davalının müvekkilinin tescilli markalarına tecavüz ettiğini ve FSEK kapsamında korunan yazılımlarını intihal yoluyla kullandıklarını, bu durumun haksız rekabet de yarattığını iddia ederek; asıl davanın reddine, müvekkilinin tescilli markasına tecavüz edildiğinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, 556 s.KHK m.66/b’ye göre hesap edilecek tazminatın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları mahfuz kalmak kaydıyla şimdilik 25.000TL maddi, 10.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte davacı/karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, müvekkilinin internet sitesindeki yazılımın FSEK kapsamındaki haklarına tecavüzün tespitine, men’ine ve önlenmesine, sayılan eylemler 6102 Sayılı TTKK’nın 55-a/4, 55-b/3, 55-c/2 ve 55-c/3 maddeleri uyarınca haksız rekabet yarattığından, haksız rekabetin tespitini, önlenmesini ve durdurulmasını talep ve karşı dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
Asıl dava, davalı adına …… sayı ile tescilli “. …….” ibareli markanın, kötü niyetli tescil edildiğinden hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, karşı dava ise, markaya ve FSEK’ten doğan haklara tecavüzün durdurulması, önlenmesi, haksız rekabetin tespiti, men ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat taleplidir.
Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, …… sayılı “…….+Şekil” ibareli markanın, 05, 10 ve 35. Sınıflarda 11.06/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.
6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesinde hükümsüzlük koşulları belirtilmiş olup, belirtilen madde ile, 5. veya 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. Marka hükümsüzlük davası, dava tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı açılır. Markanın hükümsüzlüğü davalarında Kurum taraf gösterilmez. Bir marka, 5. maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (d) bentlerine aykırı olarak tescil edilmiş olup da kullanım sonucunda tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından hükümsüzlük talebinden önce ayırt edici nitelik kazanmışsa hükümsüz kılınamaz. Hükümsüzlük halleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi hükümsüzlüğe karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde hükümsüzlük kararı verilemez. Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca açılan hükümsüzlük davalarında 19. maddenin ikinci fıkrası hükmü def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır. Hükümsüzlüğü istenen markanın başvuru veya rüçhan tarihinde, davacının markası en az beş yıldır tescilli ise davacı ayrıca, söz konusu başvuru veya rüçhan tarihinde 19. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartların yerine getirildiğini ispatlayacağı belirtilmiştir.
Yine SMK’nın 6/1 hükmü uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir.
6769 Sayılı SMK’nın 29/1-b ve c maddeleri ile, marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmanın marka hakkına tecavüz oluşturduğu belirtilmiştir.
FSEK’in 2/1. Maddesi, herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımlarının ilim ve edebiyat eseri sayılabileceği belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTKnın 54. Maddesi ile, haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. 55. Maddesinin 4. fıkrasında ise, iyi niyetle bağdaşmayan, haksız rekabete ilişkin eylemlere örnek olarak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak gösterilmiş ve haksız rekabet halleri hüküm altına alınmıştır.
Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 10/12/2018 tarihli raporda sonuç olarak, davalı/karşı davacının “…….” ibareli markasının davacı/karşı davalının aynı ibareyi içeren markasından daha eski bir tarihli olduğu, taraf markalarının aynı sınıflarda tescilli olup, davacı/karşı davalının fiili kullanımının da aynı alanda olduğu, davalı/karşı davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarının daha eskiye dayandığı, davalı/karşı davacının ……… -tr.com adresli internet sitesinin daha önce yayınlanmış olduğu, sonradan yayına giren davacı/karşı davalı sitesinde aynı görselin arka fon olarak kullanıldığı, sitede kullanılan ……. ibareli logoların ise aynı kabul edilebilecek seviyede benzerlik teşkil ettiği, internet sitesi üzerinde ilk marka kullanımının davalı/karşı davacı şirkete ait olduğu ve davacı/karşı davalı şirketin kurucu ortağı …’in, markanın yaratıcısı, ilk kullananının kendisi olduğunu ispat ettiğini bildirerek, yerinde inceme sırasında tarafımıza sunduğu e-postada ilgili markanın görseline yer verildiği; belirtilen tarihte …’in davalı/karşı davacı şirkette ortak ya da çalışan olduğuna dair bir bilginin dosyada bulunmadığı, anılan şahsın davalı/karşı davacının kurucu ortağı ……. ile arasında kan bağı bulunduğu; söz konusu mailde markaya görsel olarak yer verilmiş olmasının bir markasal kullanım teşkil edip etmediği konusunda, markanın herhangi bir ürün üzerinde veya hizmette bir işletmeyi başka işletmelerden ayırt etmek üzere kullanılmadığının, ticari bir etki doğurmadığının belirtilebileceği; elbette bu kullanımın davacı/karşı davalıya markanın sahipliğini bahşedip bahşetmediği hususunda takdirin Mahkemeye ait olduğu, yazılım kodlarının kopyalanması hususunda, internet içeriklerinde tespit edilen arka fon görselinin benzerliğinin yazılım kodlarıyla ilgili olmadığı, sitelerin yapılarının farklı olduğu, her ne kadar davalı/karşı davacı …….’de saklanan kodlarının davacı/karşı davalı tarafından kopyalandığını iddia etmişse de, bunun ne şekilde gerçekleştiği hususunda bir bilginin sunulmadığı, kodların …… sisteminden davacı/karşı davalı tarafından kopyalanmış olduğunu gösteren herhangi bir bulgunun bulunmadığı, bu işlemin teknik anlamda son derece zor olduğu, …….. yönetim paneli yazılımları açık kaynak kodlu olmadığından, internet üzerinden alınmasının söz konusu olmadığı, tarafların yazılımların karşılaştırmasının yapılabilmesi için bu kodların uygun şekilde alınıp dosyaya konulmamış olduğu, eğer kodların doğrudan kopyalanması söz konusu değilse ve davalı/karşı davacının belirttiği diğer bir husus olan iş akışının kopyalanması şeklinde yapılmışsa, bir yazılımın arkasında yatan düşüncenin FSEK kapsamında korumadan yararlanamayacağı, eğer yazılımın hazırlık çalışmaları, diagramlar ve veritabanı mimarisi gibi somut unsurları kopyalanmış ise, burada eser niteliği olmasa dahi haksız rekabetin söz konusu olabileceği, ancak bunun için de FSEK md.76’ya uygun olarak “iddianın doğruluğu hakkında kuvvetli kanaat oluşturmaya yeter miktar delil sunulması” gerektiği, mali bakımdan yapılan incelemeler sonucunda ise, davacı/karşı davalı tarafın ticari defterlerinin, sahipleri lehine kati delil olma kabiliyetinin bulunmadığı, davalı/karşı davacı tarafın ticari defterlerinin, sahipleri lehine delil vasfını haiz olduğu, davacı/karşı davalı tarafın satış faturaları üzerinde yapılan incelemelerde, dava konusu markaya yönelik en eski kullanım tarihinin 09.08.2016 tarihi olduğu, bu tarihten itibaren dava konusu markayı, Isı bandı, zayıflama bandı, vb. emtia satışlarında yoğun şekilde kullandığı, davalı/karşı davacı tarafın satış faturaları üzerinde yapılan incelemelerde, dava konusu markaya yönelik en eski kullanım tarihinin 16.10.2014 tarihi olup, davacı/karşı davalı kullanımından daha eskiye dayandığı, davalı/karşı davacının 16.10.2014 tarihinden itibaren dava konusu markayı, ısı bandı emtiası satışlarında 2015 yılına kadar yoğun şekilde kullandığı, 2015 yılından itibaren fatura formatında değişikliğe gittiği ve dava konusu markanın kullanıldığı ürünün “……” ibaresiyle satışına devam edildiği, satış faturaları tek tek incelendiğinde, formatı değiştirilen faturaların bazılarında ……. markasının kullanılmaya devam ettiğinin, ancak 2015 yılından önceki yoğunlukta olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora itirazları nedeniyle ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 26/07/2019 tarihli ek raporda sonuç olarak, dosyada davacı/karşı davalı tarafın itiraz dilekçesinin bulunmadığı, dosyada bulunan dilekçede ve Mahkeme Kalemindeki bilgisayarda Uyap sisteminde görülen dilekçenin yan yana dizili “1” sayılarından ibaret, yani içeriği okunamayan bir dilekçe olduğu; davalı/karşı davacının, tarafımıza ek raporun düzenlenip sunulması için verilen süre içerisinde de itiraz dilekçesini Sayın Mahkeme’ye ibraz etmediği; bu sebeplerle Heyetimizce, davalı/karşı davacı tarafın kök rapora itirazları var ise neler olduğu bilinemediğinden, davalı/karşı davacının itirazlarının incelenip değerlendirilmesinin mümkün olamadığı, davalı/karşı davacı tarafın maddi tazminat talebi doğrultusunda davacı/karşı davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dava konusu markaya yönelik 2016 ve 2017 yılında (31.03.2017 dava tarihine kadar olan sürede) toplam 37.223,44 TL satış hasılatı elde edildiği, davacı/karşı davalı tarafın dava konusu markaya yönelik ürün satışları üzerinden elde ettiği kazancın, ticari kayıtlar üzerinde ürün bazlı karlılık hesabı yapılmadığı için tespit edilemediği, mali tabloları incelenmek üzere sunulmadığından, mali tablolarındaki karlılık oranları dikkate alınarak hesaplama yapılamadığı; ortalama piyasa şartlarına göre yapılan hesaplamaya göre, davacı/karşı davalı tarafın dava konusu markaya yönelik ürün satışlarından elde ettiği muhtemel kazancın 5.583,52 TL olarak hesap edildiği, davalı/karşı davacı tarafın maddi tazminat talebinin, Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu ve davacı/karşı davalı şirketin kurucu ortaklarından …’un, şirket kuruluş tarihinden önce, 17.02.2015-31.05.2016 tarihleri arasında, davalı/karşı davacı şirkette sigortalı olarak çalıştığı, …’un banka ekstreleri üzerinde yapılan incelemede, 20.05.2015 – 10.06.2016 tarihleri arasında, açıklamada ……. ibaresinin geçtiği 12.637,00 TL.’lık tahsilat yapıldığı, davalı/karşı davacı taraf, söz konusu hesap ekstrelerinde ……. ibaresi geçmediği halde, dava konusu markaya yönelik satışlar için yapıldığını iddia ettiği ve tarafımıza sunulan dökümlerde, isim-soyisim bulunan ve marka yazmamakla birlikte ağrı bandı ödemesi ibaresi bulunan tahsilatların toplam tutarının 225.541,77 TL olarak hesap edildiği belirtilmiştir.
Yukarıda değinilen yasal düzenleme, dosya kapsamı deliller, bilirkişi rapor ve ek rapor birlikte değerlendirildiğinde; asıl dava yönünden davacı ……. Anonim Şirketinin 28/06/2016 tarihinde ticaret siciline tescilinin yapıldığı, davalı şirket adına olan marka başvurusunun ise bu tarihten önce 11/06/2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla, dava konusu markanın davalı tarafça tescil başvurusundan önce davacı tarafından ticari anlamda kullanıldığının veya ihdas edildiğinin yani gerçek hak sahipliğinin davacı tarafça ispatlanamadığı sonuç ve kanaatine varılarak , asıl dava yönünden davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise ; davalı-karşı davacı şirketin dava konusu …… tescil nolu “……” markasının tescilli hak sahibi olup davacı-davalı şirketçe internet sitesinde ticari yetki doğuracak şekilde kullanıldığı anlaşılmakla davacı-karşı davalının, bu eylemi marka haklarına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğinden karşı davacının bu kısma ilişkin talebinin kabulü ile davalı-karşı davacı adına tescilli …… tescil nolu (……) markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, (Davacı-karşı davalının unvan ve tescilli markalarından doğan hakları saklı) karar vermek gerekmiştir. Yukarıda değinilen bilirkişi raporuna ve karşı davacının tazminat seçeneğine göre maddi tazminat talebinin 5.558,52 TL yönünden kabulü gerekmiştir. Davacı-karşı davalının eylemi aynı zamanda markadan doğan manevi hakları ihlal niteliğinde olduğundan tarafların ekonomik durumu , manevi tazminatın ve hakkaniyet gözetilerek 10.000,00 TL manevi tazminat takdir edilmiştir. Karşı dava dilekçesinde bahsedilen dava dışı …un eylemleri davacı-karşı davalı şirketin kuruluşundan önce olup şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğinden bu kişinin eylemleri nedeniyle olan tazminat talepleri ve fazlaya dair tazminat talepleri reddedilmiştir. Yine bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı-karşı davacının FSEK kapsamında değerlendirilecek herhangi bir hakkının ihlal edildiği hususu ispatlanamadığından reddedilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
A-ASIL DAVA YÖNÜNDEN :
1-Asıl dava yönünden davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 54,40 TL ilam harcından, 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile, 23,00 TL bakiye karar harcının davacı/karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihininde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
4-Davacı/karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-KARŞI DAVA YÖNÜNDEN :
2-Karşı dava yönünden, davalı-karşı davacı ……. Bilişim Yazılım ve Bilgisayar Hizmetleri Ltd. Şti.’nin karşı davasının kısmen kabulüne, davacı-karşı davalının, davalı-karşı davacı adına tescilli …… tescil nolu (. …….) markasından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabetinin durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine, (Davacı-karşı davalının unvan ve tescilli markalarından doğan hakları saklı)
Marka haklarına tecavüz nedeniyle 5.583,52 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak daval-karşı davacıya verilmesine, fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine,
Davalı-karşı davacının FSEK uyarınca eserden kaynaklanan haklara dair talepleri ve dava dilekçesinde belirtilen diğer haksız rekabete ilişkin taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 1.064,51 TL ilam harcından, 597,72 TL peşin harcın mahsubu ile, 466,79 TL bakiye karar harcının, davacı/karşı davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacı ya verilmesine,
5-Davanın kısmen reddi nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalı/karşı davacıdan alınarak, davacı/karşı davalı ya verilmesine,
6-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvuru ve 597,72 TL peşin harç olmak üzere toplam 629,12 TL harç giderinin, davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine,
7-Davalı/karşı davacı tarafından yapılan 200,00 TL tebligat-tezkere ve 1.275,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.475,00 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 826,00 TL.’sinin, davacı/karşı davalıdan alınarak, davalı/karşı davacıya verilmesine, bakiyesinin üzerinde bırakılmasına,
C-Talep halinde kararın taraflara tebliğine,
D-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere, açıkça okunup usulen anlatıldı.15/09/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır