Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/347 E. 2020/210 K. 23.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/347 Esas
KARAR NO : 2020/210

DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve tazminat talebi.
DAVA TARİHİ : 31/10/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacının dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin tescilli markaları aracılığıyla spor mağazaları ile hizmet verdiğini, davacının Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaştığı haklı markasının “…….” olduğunu, “……” markasının ….. ticaret hizmet marka numarası ile 09, 16, 18, 24, 25, 27 ,28 35, 41 sınıflarında tescilli olduğu, öncesinde başka bir şekil ile TPMK nezdinde ……. numarası ile tescilli olduğunu, davacının “……” markasının …… başvurusu numarasıyla kayda alındığını ve 14/12/2015 tarihli bültende yayınlandığını, davacının kendine özgü bir parakende sistemi oluşturduğunu, davacının haklı ve tescilli markası olan “…….” markasına davalı tarafından iktibas ve iltibas suretiyle tecavüz edilerek mal ve hizmet satışı yapıldığının tespit edildiğini, davalının iş yeri adresindeki mağazasında yürüttüğü faaliyetinde davacının “…….” markasını” ……” olarak kullandığını, davalı tarafından “……” tabelası asıldığını, mağazada “……” etiket ve amblemleri kullanıldığını, “……” amblemli faturalar düzenlendiğini, davacının maddi zarara uğradığını, uğramaya devam ettiğini, davalının eyleminin haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, 556 sayılı sayılı markaların korunması hakkında KHK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, davalının fiillerinin marka hakkına ihlal olduğunun ve markaya tecavüz tespitine ,TTK’nun 54. Ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümleri gereği fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin menini, haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, maddi zarar hesaplanırken davalının haksız rekabet sonucunda elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına hükmedilmesini, 10.000,00 TL maddi tazminatın, fazlaya ilişkin talep ve haklar ısaklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL itibar tazminatının faizi ile, 50.000,00 TL manevi tazminatın müvekkiline ödenmesine, hükmün ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliler toplanmış; Türk Patent ve Marka kurumu’ndan davaya konu marka tescil belgeleri ile Amasya Vergi Dairesi’nden …’a ait yoklama fişlerinin ve gelir beyannamelerinin onaylı örnekleri celp edilmiştir,
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davalının davacı adına tescilli marka hakkına tecavüzde bulunup bulunmadığı, tecavüzü varsa tazminat miktarının hesaplanması yönünde rapor tanzim etmek üzere bir marak vekili ve mali bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişiler hazırlamış oldukları 22/11/2017 havale tarihli raporlarında özetle; davalının yürüttüğü ticari faaliyet ile “……” şeklinde işaret kullanması, “……” tabelasının mağazaya asılması, mağazada “……” etiketinin ve amblemlerinin kullanılması, “……” amblemli faturaların düzenlenmesi fiillerinin “…….” marka hakkına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, söz konusu fiillerin TTK madde 54 ve devamı hükümleri uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğini, yapılan hesaplama neticesinde; davacının 2015 yılına ilişkin 3.351,00 TL miktarında tazminata hak kazanmış olabileceği, davalı …’a ait 2016 yılına ilişkin mali veriler dava dosyasında bulunmamakta olup davalı iş yerinin Amasya ilinde bulunduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun açıkça gerçeğe aykırılık taşıdığını, harf değişikliğinin karışıklığa mahal verecek olsa idi TPMK nezdinde müvekkiline marka tescil belgesi verilmeyeceğini, TPMK’dan 2016/43604 marka numaralı marka tescil dosyasının celp edilerek yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin rapora yönelik beyan dilekçesinde özetle; Amasya Valiliği Defterdarlık Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalıya ait 2016 yılı Yıllık Gelir Vergi Beyannamesinin ve 2017 yılı Ocak Ayına ilişkin vergi beyannemelerinin celp edilmesi ve buna göre 2016 ve 2017 yılına ilişkin istenebilecek tazminat miktarının hesaplanması için ek rapor alınmasını talep etmiştir.
23/01/2018 tarihli celsede; Talimatla Amasya yetkili ve görevli FSHM ile görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilerek davacı tarafın talebi doğrultusunda dava tarihinden geriye doğru iş yerinin açıldığı tarih itibariyle ticari defter ve kayıtların incelenmek suretiyle davalı tarafın elde ettiği kazanca yönelik talep edilen maddi tazminata ilişkin ayrıntılı ve denetlemeye uygun rapor tanzim etmek üzere dosyanın bir mali bilirkişiye verilecek şekilde talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Amasya …… Asliye Hukuk Mahkemesi’nce alınan 03/05/2018 havale tarihli talimat dosyasında alınan raporda özetle; “Davalı …, ticari faaliyete başladığı 26.11.2015 tarihinden marka ihlali ve haksız rekabetin sona erdiği tarih olarak belirtilen 24.01.2017 tarihleri arasında elde ettiği net kazanç (2.848,35+ 18.384,10+ 1.058,62) 22.291,07 TL” olarak hesaplandığını bildirmiştir.
Davalı vekilinin talimat raporuna itiraz dilekçesinde özetle; mali müşavir …… ‘nin raporunun hiçbir araştırmaya dayanmayan, bilimsel verilerden uzak, hukuki gerekçelerle izah edilmeyecek kadar çelişkiler içerek bir rapor olduğunu, bu nedenle eksik incelemeye dayalı olarak tanzim edilen bilirkişi raporuna karşı itirazlarının kabulü ile yeniden rapor aldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin rapora yönelik beyan dilekçesinde özetle; Ürünün satışında markanın ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunması sebebiyle kazancın hesaplanmasında makul bir payın daha eklenmesi gerektiğinden, yoksun kalınan kazancın artırım payının ve itbar tazminatının hesaplanması için marka bilirkişisinden bu talepleri doğrultusunda yeni rapor alınmasını talep etmiştir.
18/09/2018 tarihli celsede dosyada alınan bilirkişi raporunda tazminat hesaplamasının hatalı bir şekilde 26.11.2015 tarihinden itibaren yapıldığı ayrıca itibar tazminatı ve yoksun kalınan kazancın artırımı payına ilişkin değerlendirme yapılmamış olduğu görülmekle hesap bilirkişisi yanına marka vekili eklenerek tazminat hesaplamasının dava tarihinden itibaren doğru bir şekilde yeniden yapılması ve arttırılması gereken makul bir payın bulunup bulunmadığı varsa miktarı ayrıca itibar tazminatına hükmolunup olunamayacağı varsa miktarı hususlarında rapor tanzim etmek üzere dosyanın bilirkişilere tevdine karar verilmiş, 18/12/2018 tarihli celsede dosyanın bir önceki ara karar doğrultusunda bilirkişi marka vekili bilirkişiye tevdi ile mali müşavir bilirkişi raporu da gözetilerek 18/09/2018 tarihli ara karar doğrultusunda rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş dosya marka vekiline tevdi olunmuştur.
Bilirkişinin hazırlamış olduğu 08/03/2019 havale tarihli raporunda özetle; davalı tarafından iş yeri tabelasında “……” markasının haksız kullanılması sebebiyle davacı tarafın 556 sayılı KHK’dan kaynaklı marka haklarının ihlal edildiği, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet olarak nitelendirilebileceğini, davalı adına tescilli …… numaralı “…..” markasına ilişkin herhangi bir kullanıma rastlanmadığını, somut olayda davacı tarafından tercih edildiği anlaşılan 556 sayılı KHK’nın 66/b maddesine göre yoksun kalınan kazancın hesaplanmasının sağlıklı bir şekilde yapılmadığı, hesaplamanın 26.11.2015-31.10.2016 tarihleri esas alınarak, davalı iş yerinde faturalarda incelenmek suretiyle muhasip bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, yoksun kalınan kazancın arttırılması yada itibar tazminatına hükmedilebilmesi için 556 sıyılı KHK’da aranan şartların somut olay açısından oluşmadığı kanaatine ulaşıldığı” hususlarını bildirmiştir.
Mahkememizin 31/10/2019 tarihli duruşmasında, Amasya FSHHM sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak bir SMM bilirkişi vasıtasıyla davalı işyerindeki tüm kayıtlar ve faturalar incelenmek suretiyle 26/11/2015-31/10/2016 tarihleri arası 556 sayılı KHK’nin 66/b maddesine göre yoksun kalınan kazancın hesaplanması yönünden bir SMM bilirkişine dosyanın tevdine karar verilmiştir.
Amasya ….. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin talimat dosyası ile alınan 07/01/2020 havale tarihli raporunda özetle; Davalı …’ın, ticari faaliyete başladığı 26.11.2015 tarihinden marka ihlalinin sona erdiği tarih olarak belirtilen 31.10.2016 tarihleri arasında “marka hakkına tecavüz ve markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanç (2.848,35+ 16.176,57)= 19.024,92 TL olarak hesaplandığı” hususlarını bildirmiştir.
Davacı vekili 19.03.2020 tarihli dilekçesi ile 10.000,00 TL’lik maddi tazminat talebini 19.024,92 TL’ye ıslah ettiği görülmüştür.
Dava, davalının davacıya ait markasından doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetinin tespitine, maddi, manevi, ve itibar tazminatına ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Davalının markasal kullanımlarının yukarıdaki ilkeler ışığında yapılan değerlendirmesinde davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz ettiği, bu aşamada davalının tescilli kullanım savunmasının da SMK 155. Md’sı ışığında dinlenemeyeceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 23.12.2019 tarihli hesap uzmanı, bilirkişisinin raporunda belirlenen 19.024,92 TL maddi tazminatın sunulan delil ve belgeler ile ve tecavüzün boyut ve varlığı ile uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davalının eyleminin aynı zamanda davacının markasından kaynaklanan manevi haklarını da ihlal ettiği anlaşılmakla, ihlalin niteliği, tarafların ekonomik durumu ve manevi tazminatın amacına göre 10.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerektiği hukuki kanaatine ulaşılmıştır.
Hernekadar davacı itibar tazminatı talebinde bulunmuşsa da; dosya içerisinde mevcut toplanan deliller karşısında, davalının davacıya ait markası içeren ürün yahut hizmetleri kötü veya kalitesiz bir şekilde piyasaya sürdüğü, bu veya başka şekilde davalı firmanın itibarının sarsılmasına sebebiyet verdiği yolunda davacı tarafça herhangi bir delil sunulmadığı, dosya kapsamına göre böyle bir sonuca ulaşılamadığı anlaşıldığından bu talebin reddine karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
Davalının davacıya ait “……. ” markasından doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetinin tespitine,
-19.024,92 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Unsurları oluşmayan itibar tazminatı talebinin reddine,
-Hüküm özetinin ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde masrafı davalıdan karşılanmak suretiyle ilanına,
2-Alınması gereken 1.982,69 TL peşin harçtan, peşin yatırılan karar ve ilam harcı olan 1.071,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 911,49 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi yönünden 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen manevi tazminat yönünden 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 1.071,20 TL karar ve ilam harcı, 3.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 300,00 TL tebligat/posta masrafı olmak üzere toplam 5.000,40 TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.813,63 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.23/09/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır