Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/345 E. 2020/302 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/345
KARAR NO : 2020/302

DAVA : Tasarıma Tecavüzün Men ve Ref’i, Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 24/10/2016

– BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2016/200 ESASSAYILI DOSYASI –

DAVA : Tasarımın Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 28/11/2016
KARAR TARİHİ : 06/11/2020

Taraflar arasında görülen tasarıma tecavüzün men ve ref’i, tazminat ve hükümsüzlük talepli davanın, Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda :
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ; Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tasarladığı mobilyaların teşhirini ve pazarlamasını yapmak üzere …… Mobilyacılar Çarşısı ….. Blok No:…… adresinde bulunan ……. isimli bir mobilya mağazası açtığını, mağazanın dış cephesini kendisi tasarlayarak yaptırdığını, söz konusu mağzaayı 2014 yılı Ekim ayında yaptırmaya başladığını ve 2015 Mayıs ayında montaj işlemi tamamlandığını, müvekkilinin işbu tasarımının koruma altına alınması için TPE nezdinde 11.05.2016 tarihinde ……. tescil numarası ile tescil başvurusunda bulunduğunu, 09.06.2016 tarihli bültenle tescil başvurusu yayınlandığını,….. Mobilyacılar Çarşısı … B blok İkitelli/İstanbul adresinde bulunan ……. Mobilya isimli mağazanındış ciphesinin müvekkilinin tasarlamış olduğu dış cephe giydirmesinin aynısı olduğunu, tecavüzün tespiti için Bakırköy ……. FSHHM’nin …… D.İş sayılı dosyasından keşif yapılarak alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere müvekkilinin tasarımının haksız ve hukuka aykırı olarak izinsiz bir şekilde kullanıldığını, davalı ile yapılan şifai görüşmeler neticesinde kendisinden dava konusu tasarımın kaldırılması talep edilmesine rağmen bugüne değin müvekiline ait tasarımı haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kullanmaya devam ettiğini, iş bu izahına çalışılan sebepler muvacehesinde müvekkilinin eserine vaki tecavüzün ref’ini talep etme zorunluluğu doğduğunu, ayrıca davalı şirketin müvekkili şirketin şubesi izlenimi uyandırması sebebiyle müvekkilinin gerek maddi gerekse manevi açıdan büyük zarara uğradığını belirterek müvekiline ait tasarımı kullanan davalı iş yerinin tasarımının mahkemenin uygun göreceği bir şekilde kapatılması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Bakırköy ……. FSHHM’ nin ….. D.İş sayıl dosyasından tespit edilen ……. Mobilya-…….’in müvekkilin eserine vaki tecavüzünün meni ve refine, müvekkilinin uğradığı manevi zararların tazmini için 15.000 TL’nin davalı şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın taraflarınca tespiti mümkün olmadığından belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP ; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının yaptırmış olduğu 11.05.2016 başvuru ve 09.06.2016 tescil tarihli bültende yayınlanan ……. nolu tescile 6 aylık süresi içinde Türk Patent ve enstitüsü Yüksek İnceleme ve Değerlendirme Kurulu nezdinde itiraz yolu açık bulunduğunu, davacının tescili kesinleşmediğini, yasal itiraz süresi devam ettiğini, ayrıca taraflarınca endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü davası açıldığını, Dünya üzerinde davacının tasarımı ile aynı genel izlenimi uyandıran sayısz tasarım bulunduğunu, davacının tüm Dünya’da yaygın olarak kullanılan iki üç ana unsuru bir araya getirerek yeni ve ayırt edici olması gereken bir tasarımın hukuki getirilerinden yararlanamayacağını, müvekkilinin dava konusu edilmiş olan cephe tasarımını 2015 kasım ayından beri kullandığını, müvekkilinin buna ilişkin kendi tasarımcısı ile yazışmaları, müvekkili şirkette yer alan alternatif tasarımlara ilişkin tarihi 2015 kasım ayına dair dijital belgelerin müvekkili şirkette yer alan bilgisayar kayıtlarında mevcut olduğunu, ayrıca tasarımı yapan kişinin şahsi bilgisayarında da dava konusu tasarıma dair daha eski tarihli dijital belgelerin mevcut olduğunu, yapılacak bilişim incelemesinde müvekkilinin davacının tescil tarihinden aylar önce şuan kullanmakta olduğu tasarımla alakalı hazırlıklar içerisinde olduğu anlaşılacağını, somut olayda müvekkilinin tecavüz niteliğinde bir fiili söz konusu olmadığını, müvekkilinin mağazasının girişine Dünya üzerinde yaygın olarak kullanılan mimari tekniklerin bulunduğu bir dekor yaptırdığını, örgü cephe olarak adlandırılan tekniğin çok yaygın olarak kullanıldığını, müvekkilinin bu dış cepheyi yaptırırken gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek ihmali bir davranış içerisinde olduğu düşünülemeyeceğini, sunulan görsel örneklerden de görüleceği üzere tasarımın yeni ve ayırt edici nitelikte olmadığını, Dünya üzerinde sayısız örneği bulunan bir tasarım olduğunu belirterek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, huzurdaki dava ile birleştirme talepli olarak açılan endüstriyel tasarımın tescilinin hükümsüzlüğü davasının sonucunun beklenesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Mahkememizin ……. Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalının …… Mobilyacılar Çarşısı …… Blok No:…. Başakşehir/İstanbul adresinde bulunan ……. isimli bir tasarım sergileme mağazası açmış ve dış cephesinin kendi tasarımı olduğunu düşünerek 11.05.2016 tescil tarihli, ……. tescil numaralı 09.06.2016 tarihli bülten ile bu tasarımını tescil ettirdiğini, ancak davalının tasarımı tescil edilebilecek niteliği haiz olmadığını, Dünya üzerinde davalının tasarımı ile aynı genel izlenimi uyandıran sayısız tasarım bulunmakta olduğunu, davalının tüm Dünya’da modern mimaride yaygın olarak kullanılan iki üç ana unsuru bir araya getirerek yeni ve ayırt edici olası gereken bir tasarımın hukuki getirililerinden yararlanamayacağını iddia ederek, huzurda açılan işbu davanın arada hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle Bakırköy ……. FSHHM’nin …… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın kabulü ile, davalına adına kayıtlı 11.05.2016 tescil tarihli, ……. tescil numaralı endüstriyel tasarım tesciline konu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımaması nedeniyle tescilin hükümsüzlüğüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davaya konu tasarım tescil belgeleri celp olunmuştur.
14.12.2017 tarihli duruşmada davalı/karşı davacı tanıklarının dinlenmesine karar verilmiş, tanıklara tebligat çıkartılarak duruşmada hazır edilerek dinlenmiştir.
Davalı tanığı …… duruşmadaki beyanında; Söz konusu ……. ……. mobilyanın dükkan komşusu olduğunu,, kendilerini 3 yıldır tanıdığını, söz konusu ……. mobilyanın dış cephesindeki görünümdeki yer alan tasarımsal dizayn 2015 yılı Ekim ayından beri kullanılmakta olduğunu, söz konusu tasarımın tescilli olduğu konusunda bilgisi olmadığını, bunun dışında başka bir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı ……. duruşmadaki beyanında; ……. in yan komşusu Dotaş mobilyada 2014-2015 yıllarında çalıştığını, fotoğrafı gösterilerek ……. mobilya yazan tasarımsal görünüm gösterilip sorulduğunda, söz konusu dükkandaki dış görünüme ilişkin tasarım ……. mobilya 2015 yılı ekim veya kasımda tadilata başladı o zaman bu görünüm ve dizayn yapıldığını, o tarihten beride kullanılmakta olup bu kullanımın tescilli konusunda bir bilgisi olmadığı beyan etmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacı tarafın asıl dava yönünden dosyada bulunan d.iş tespit dosyasındaki görüntüler, birleşen ……. sayılı dosyası yönünden sunulan katalog, görsel katalogla aynı zamanda internet üzerinde inceleme yapılarak asıl dava yönünden davalı tarafın kullanımının davacı tasarım kapsamında bir kullanım olup olmadığı, birleşen dava yönünden dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunup bulunmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere dosya tasarım uzmanı, bilişim uzmanı ve sektör bilirkişisine tevdine karar verilmiş, bilirkişiler hazırlamış oldukları 30.04.2018 havale tarihli raporlarında özetle; Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından ……. esas sayılı birleşen dosyaya dava dilekçesi içerisinde sunulan örnek tasarımların web ortamındaki arşiv kayıtlarına yönelik yapılan araştırmalar neticesinde, söz konusu 9 adet tasarımın yer aldığı yapıların proje ya da inşa yılının 2014 yılı ve öncesine dayandığı tespit olunduğu, TPMK nezdinde … adına, ……. tescil numaralı, 11.05.2016 tescil tarihli tescil kaydında yer alan tasarım, yukarıda açıklanan üç ana tasarım öğesinin kompozisyonundan oluştuğu, bu öğelerin her biri yine bir önceki maddede açıklandığı üzere mimaride tescil tarihinden önce uygulanmış, sonrasında birçok uygulamada görülen uygulamalar olduğu, ancak tescilli tasarım bu öğeleri kullanarak başka bir cephe kompozisyonu kurgulamış ve bu kompozisyonu tescil ettirdiği, kendi içerinde bir kompozisyon düzeni ile diğer cephelerden ayrılabilecek bir karakteristik olduğu, tespit dosyasında görülen fotoğraflardan bu cephe kompozisyonunda kullanılan öğelerin karşı tarafça aynılarının, benzer kompozisyon anlayışı ile kullanıldığı gözlemlendiği, böylece aynı sektörde bir mağaza zinciri algısı oluştuğu” hususlarını bildirmiştir.
Mahkememizin 26.06.2018 tarihli duruşmada; Davaya konu tasarımın kullanımından dolayı davalı tarafın ve davacı tarafın kayıtları incelenerek davacı tarafın davalının kullanımından dolayı maddi bir zararının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise sektörel bir araştırma da yapılarak ne kadar bir zarar oluştuğunun tespitini yapmak üzere dosyanın bir mali bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi hazırlamış olduğu 09.10.2018 havale tarihli raporlarında özetle; “Davalı tarafın satış gelirlerinde 254.127,58 TL artış olmasına rağmen dava konusu sınai mülkiyet hakkı mağazanın dış cephesi ile alakalı olduğundan, doğrudan satışı yapılan, gözle görülür, elle tutulur bir ürünün mülkiyet hakkı ile ilgili bulunmadığından, gelir artışları ile sınai mülkiyet hakkı arasında doğrudan bir illiyet bağı kurulamayacağı” hususlarını bildirmiştir.
Davacı vekilinin SMM raporuna itiraz dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkilinin tasarımını kullanarak aslında bir tasarımcıya, tasarım işi dolayısıyla ödeyeceği bedeli ödemekten de kurtulmuş olduğunu, müvekkilinin de profesyonel bir tasarımcı olup bu yönde işler yapmakta olduğunu, eğer davalı tarafın, müvekkilinin tasarımını kullanmak yerine, müvekkilinden mağazası için bir tasarım yapmasını isteseydi müvekkiline bunun için de bir bedel ödeyecek olduğunu, müvekkilinin mağazasının tasarımını kendisi yaptığından tasarımının kopyalanmasının müvekkilinin hem mesleki kazancı yönünden zarara uğratmış hem de şube algısı oluşturma sıyla zarara uğradığını, bu nedenlerle rapora karşı itirazları dikkate alınarak başka bir bilirkişiden yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizin 04.12.2018 tarihli duruşmasında dosyanın bilirkişi heyetine yeniden gönderilerek söz konusu tasarımın başvuru tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik özelliğinin bulunup bulunmadığı yönünden tespit yapılmasının istenmesine ve asıl dosya davacısı vekilinin itirazlarının da değerlendirilmesi yönünden ek rapor alınmasına karar verilmiş, dosya önceki bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişiler hazırlamış oldukları 31.01.2019 havale tarihli raporlarında özetle; “Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından ……. esas sayılı birleşen dosyaya dava dilekçesi içerisinde sunulan örnek tasarımların web ortamındaki arşiv kayıtlarına yönelik yapılan araştırmalar neticesinde, söz konusu 9 adet tasarımın yer aldığı yapıların proje ya da inşa yılının 2014 yılı ve öncesine dayandığının tespit olunduğu, TPMK nezdinde … adına, ……. tescil numaralı 11.05.2016 tescil tarihli tesciy kaydında yer alan tasarım,ın açıklanan üç ana tasarım öğesinin kompozisyonundan oluştuğu, bu öğelerin her biri yine bir önceki maddede açıklandığı üzere mimaride tescil tarihinden önce uygulanmış, sonrasında birçok uygulamada görülen uygulamalar olduğu, ancak tescilli tasarımın bu öğeleri kullanarak başka bir cephe kompozisyonu kurgulamış e bu kompozisyonu tescil ettirdiği, kendi içerisinde bir kompozisyon düzeni ile diğer cephelerden ayrılabilecek bir karakteristik sunduğu, yenilik özelliği taşıdığı, tespit dosyasında görülen fotoğraflardan bu cephe kompozisyonunda kullanılan öğelerin karşı tarafça aynılarının, benzer kompozisyon anlayışı ile kullanıldığı gözlemlendiği böylece aynı sektörde bir mağaza zinciri algısı oluşturduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Mahkememizin 17.10.2019 tarihli duruşmasında, Davacı vekilinin maddi tazminat konsundaki beyanı hem net kazancı, hem de lisans bedelini içerdiği anlaşıldığından ve davacı tarafın her iki hesaba göre tazminat isteyemeyeceği görüldüğünden bu konuda net bir şekilde seçimlik hakkını yaparak mahkemeye bildirdikten sonra tazminat hesabı yapılması için dosyanın SMM bilirkişiye tevdi ile ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, dosya SMM bilirkişisine ek rapor düzenlemek için tevdi olunmuş, bilirkişi hazırlamış olduğu 05.12.2019 havale tarihli ek raporunda özetle; “Raporun “inceleme ve değerlendirme” bölümünde ayrıntılı olarak belirtildiği üzere “Lisans Bedeli” hesaplaması lisans örneklemesi metoduyla veya dosyaya emsal bir lisans sözleşmesi sunulamıyor ise, somut olayın şartları ve sınai mülkiyet hakkının değeri nazara alınarak mütecaviz ticari iş ve işlem hacmine uygun bir bedel belirlenerek yapılmakta olduğunu, 09.10.2018 tarihli kök raporunda da belirtildiği üzere, bahse konu sınai mülkiyet hakkı mağazanın dış cephesi ile alakalı olup, doğrudan satışı yapılan, gözle görülür, elle tutulur bir ürün ile ilgili bulunmamakta olup, bu nedenle, sınai mülkiyet hakkı ile ticari iş arasında doğrudan bir illiyet bağı kurulamadığından lisans örneklemesi metodu uygulanmış olduğunu, bahse konu ile ilgili lisans bedeli, ticarete konu olan bir ürün ile ilgili olmadığından, davacı ve davalı taraflarca dosyaya sunulan, mağaza dış cephe tasarımına ait doğrudan bir lisans sözleşmesi bulunmamakta olup, ancak sektördeki iki ayrı firmadan ilgili mağaza dış cephe tasarımı ile ilgili lisans-tasarım bedeli alınmış olduğunu, bunların, a. “Tasarım Bedeli ve Proje takibi” bedeli 110.000,00 TL+KDV olduğunu, b. “Mimari Tasarım, Proje ve Uygulama Takip” bedelinin ise 175.000,00 TL+KDV” olduğunu, (b) bendinde belirtilen bedel, mimari tasarım haricinde “Uygulama Bedeli” ni de içermekte olup, sadece “Tasarım Bedeli’ni içermemekte olduğunu, bu nedenle, (a) bendinde yer alan ve sadece tasarım ev proje takip bedelini içeren 110.000,00 TL’nin lisans bedeli olarak belirlenebileceği” hususlarını bildirmiştir.
Mahkememizin 17/10/2019 tarihli duruşmada, Heyet ek raporunun sonuç bölümünde “Davalı…birleşen dosya davacısı tarafından ……. esas sayılı birleşen dosyaya dava dilekçesi içerisinde sunulan örnek tasarımların web ortamındaki arşiv kayıtlarına yönelik yapılan araştırmalar neticesinde söz konusu 9 adet tasarımın yer aldığı yapıların proje ya da inşaa yılının 2014 yılı ve öncesine dayandığı” hususlarının tespit olunduğu, ancak bu arşiv kayıtlarındaki 9 adet tasarımın davalının mevcut ve davaya konu tasarımına benzerlik taşıyıp taşımadığı hususlarının yer almadığı anlaşıldığından bu hususta ek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş, dosya bilirkişilere ikinci ek raporlarında özetle:” Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından ……. esas sayılı birleşen dosyaya dava dilekçesi içerisinde sunulan örnek tasarımların web ortamındaki arşiv kayıtlarına yönelik yapılan karşılaştırmalar neticesinde, söz konusu 9 adet tasarımın yer aldığı yapıların proje ya da inşa yılının 2014 yılı ve öncesine dayandığının tespit olunduğunu, TPMK nezdinde … adına, ……. tescil numaralı, 11.05.2016 tescil tarihli tescil kaydında yer alan tasarımın, açıklanan üç ana tasarım öğesinin kompozisyonundan oluştuğu, bu öğelerin her biri yine bir önceki maddede açıklandığı üzere mimaride tescil tarihinden önce uygulanmış, sonrasında birçok uygulamada görülen uygulamalar olduğu, ancak tescilli tasarımın bu öğelerin benzerlerini kullanarak başka, farklılıkları olan bir cephe kompozisyonu kurgulamış olduğu ve bu kompozisyonu tescil ettirdiği, kendi içerisinde bir kompozisyon düzeni ile diğer cephelerden ayrılabilecek bir karakteristik sunduğu, sonuç itibariyle tespit dosyasında görülen fotoğraflardan bu cephe kompozisyonunda kullanılan öğelerin karşı tarafça aynılarının, hiçbir zorunluluk yok iken ve mimarın tasarım seçeneğinin bu alanda oldukça genişken, tescilli tasarıma benzer kompozisyon anlayışı ile kullanıldığı gözlemlendiği, böylece aynı sektörde bir mağaza zinciri algısı oluşturduğu” hususlarını bildirmişlerdir.
Davacı vekili 02.10.2020 tarihli dilekçesi ile, 27.02.2019 tarihli dilekçelerinde dava dilekçesinde belirsiz alacak olarak talep ettikleri 1.000,00 TL maddi tazminatı 20.000,00 TL’ye arttırılarak tamamladıklarını, harcını yaptırdığını, bu kısma kadar dava tarihinden işleyecek ticari fazi ile, işbu dilekçeleri ile 20.000,00 TL maddi tazminat taleplerini de 110.000,00 TL ‘ye ıslah etmiş olduklarını ve faizin ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile ile birlikte talep etmiştir
Dava, Tasarıma tecavüzünün ve haksız rekabetinin olup olmadığı ve tazminat taleplerine yöneliktir.
Asıl dava yönünden;
SMK’nun 55.md’sine göre tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Burada kanun koyucu patent ve faydalı modelden farklı olarak fonksiyona değil, görünüme koruma bahsetmiştir. Bu nedenle tecavüz iddiaları da ürünün “görünümü” nazara alınarak değerlendirilmelidir.
Bir tasarımın koruma kapsamı belirlenirken o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı gözünde oluşturduğu genel izlenim ile bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımların birlikte dikkate alınması gerekir. Kıyaslanan tasarımlar arasında sadece küçük ayrıntılarda farklılık varsa tasarımların aynı olduğu kabul edilir. Yine bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcı üzerinde oluşturduğu genel izlenim arasında genel bir farklılık varsa tasarım ayırd edici niteliğe sahip demektir. Burada, tasarım alanında, özellikle dikkat edilmesi gereker husus korumanın, görünüm, şekil, doku ve ergonomi gibi özelliklere hasredilmesidir. Tasarım hakkı ürün ve eşyaların teknik işlevini değil, dış görünümünü konu etmektedir.
Dosyanın tevdi edildiği bilirkişi raporunda,tespit dosyasında görülen fotoğraflardan bu cephe kompozisyonunda kullanılan öğelerin karşı tarafça aynılarının, benzer kompozisyon anlayışı ile kullanıldığı gözlemlendiği böylece aynı sektörde bir mağaza zinciri algısı oluşturduğu belirtilmiş olup mahkemece de rapora aynen iştirak edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu, alınan bilirkişi raporu ve yukarıda değinilen yasal düzenlemeler topluca değerlendirildiğinde; davacıya ait ……. numaralı tasarım ile davalı kullanımı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izleminde belirgin farklılıklar bulunmadığı ve bu sebeple benzer olarak algılandıkları, böylelikle davalı eylemlerinin davacının tasarımdan doğan haklarına tecavüzde bulunduğu anlaşılmakla, davalının davacı adına ……. sayı ile tescilli tasarımdan doğan haklarına tecavüzün ref’i ve men’ine karar vermek gerekmiştir.
Tecavüz sonucu davacının uğradığı zararın seçimlik hakkına göre hesaplanabilmesi için hesap uzmanı bilirkişiden alınan raporlarda, yapılan hesaplamaların sağlıklı olabilmesine yetecek derecede usulüne uygun düzenlenmiş örnek lisans sözleşmeleri sunulmadan yapıldığı, mevcut delil durumuna göre örnek lisans sözleşmeleri ışığında tam ve eksiksiz bir hesaplama mümkün olamadığı anlaşıldığından tecavüz fiilinin ağırlığının derecesi, davacının uğradığı zarar ve somut olayın özellikleri hep birlikte nazara alınarak BK 50-51. Maddelerine göre mahkememizce tazminat miktarı tayin edilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili mahkememizce 17.10.2019 tarihli ara karar ile davacı tarafa seçimlik hakkının yapılması yönünde süre verilmesinin usule aykırı olduğu yönündeki itirazlarını sunmuşsa da; dosyanın yapılan incelemesinde davacı vekilinin dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, mahkememizce 26.06.2018 tarihinde 2 nolu ara karar ile “davacı tarafın maddi tazminat taleplerine yönelik açıklayıcı beyanını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine” karar verildiği, davacı vekilinin 28.06.2018 tarihli dilekçesi ile : ” davalı tarafın defter ve kayıtlarında inceleme yapılarak davalının satışlarında, davacının tasarımının kopyalanarak kullanılmaya başlandığı 2015 yılı Ekim ayından itibaren bir artış olup olmadığı ve sattığı ürünlerin fiyatlandırmasında artışa gidilip gidilmediği yönünde inceleme yapılması belirleyici olacaktır. İşbu sebeple davacı şirket belge ve kayıtlarında inceleme yapılması ara kararından dönülerek sadece davalının defter ve kayıtlarında inceleme yapılması ve 2015 yılı Ekim ayından itibaren satışlarda önceki satış oranlarına nazaran artış olup olmadığı sattığı ürünlerin fiyatlandırılmasında davacının tasarımı kullanılmaya başlanmadan önceki döneme göre yükseliş olup olmadığı yönünde inceleme yapılması, davalının söz konusu tasarımı kullanması ile elde ettiği kârı davacının zararı olduğu, ayrıca davalı taraf davacının tasarımını kullanarak aslında bir tasarımcıya tasarım işi dolayısıyla ödeyeceği bedeli ödemekten kurtulmuştur, davacı da profesyonel bir tasarım olup bu yönde işler yapmaktadır, eğer davalı taraf davacının tasarımını kullanmak yerine davacıdan mağazası için bir tasarım yapmasını isteseydi müvekkile bunun için bir bedel ödeyecekti, davacının mağazasının tasarımını kendisi yaptığından tasarımın kopyalanması davacıyı hem mesleki kazancı yönünden zarara uğratmış hem de şube algısı oluşturulmasıyla zarara uğratmıştır.” şeklinde beyan ve taleplerde bulunmuştur. Bilindiği gibi olay ve vakıaları açıklamak taraflara hukuki nitelemeyi yapmak ise hakime aittir. Davacı vekilinin yukarıda anılı dilekçesinin hukuki değerlendirilmesinde hem net kazancı hem de lisans bedelini talep ettiği mahkememizce anlaşılmıştır. Mahkememizce davacı tarafa açıkça seçimlik hak beyanında bulunması yönünde bir ara karar kurulmamıştır, bu nedenle davacının verilen 2 haftalık süre içerisinde seçimlik hakkını kullanmaması bir daha kullanamayacağı anlamına gelmez. Ancak maddi tazminat konusunda beyanda bulunurken iki ayrı seçimlik hakkını zikretmiş olması davacı tarafça açıklanmaya muhtaç bir durumdur ve daha önce ara kararda açıkça seçimlik hak konusunda beyanda bulunması yönünde kendisine bir süre verilmediği anlaşıldığından bu hususta 17.10.2019 tarihinde mahkememizce açıkça süre verilmiştir.
Davacı vekili 27.02.2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 20.000,00 TL’ye artırmıştır. Ancak HMK’nun 107. Maddesine ve yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre talep artırım ancak bir defa yapılabilir bu nedenle davacı vekili 01.10.2020 tarihinde maddi tazminat talebini 110.000,00 TL’ye ıslah yoluyla artırmıştır. Islah nedeniyle mahkememizce hükmedilen tazminatın 20.000,00 TL’lik kısmına ıslah tarihinden sonrasına faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden;
Davaya konu talep birleşen davalı adına tescilli ……. tescil numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığından bahisle hükümsüzlüğüne yöneliktir.
SMK’nun 56/4. Maddesine göre bir tasarımın aynısı tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce Dünya’nın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Yenilik tanımındaki küçük ayrıntının sınırları somut olaya göre farklılık göstermektedir. Aynı tasarımlardaki renk, malzeme veya boyutsal farklılıklar çoğu zaman tek başına bir ürünü farklılaştırmada yeterli olmadığından küçük ayrıntı olarak nitelendirilir. Zira bu özellikler tasarımın görünüm özellikleri açısından asli unsuru oluşturmamakta ve istisnai bazı durumlar haricinde tasarımın kimliğini etkilememektedir.
Yenilik incelenmesinde esas alınacak referans tarihi tescilli tasarımlar açısından başvuru ve rüçhan tarihidir. Yani SMK 56/4-a gereği tescilli tasarımın aynısı başvuru veya rüçhan tarihinden önce Dünya’nın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise söz konusu tescilli tasarım yeni kabul edilecektir.
Bir tasarımın ayırt edicilik özelliği ise SMK’nun 56/5 maddesinde belirlenmiştir. Buna göre bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Ayırt edicilik tasarımın koruna bilmesi için kıyaslanan tasarımlarla arasındaki farklılığın seviyesinin belirlenmesi için konulmuş bir kriterdir.
Kanunda yer alan “bilgilenmiş kullanıcı” özel bir bilgiye sahip olmadan markalar alanında markaları karşılaştırabilen ortalama tüketici kavramı ile ilgili sektörde teknik bilgiye sahip uzman arasındaki kişidir. Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde tasarımların karşılaştırmasını yapacak bilgilenmiş kullanıcı üretici, satıcı, tasarımcı veya teknik uzman değildir. Sektörde bu tür tasarımların olduğunu bilen dikkatli ve deneyimli ürün kullanıcısıdır.
Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi de dikkate alınır. (SMK 56/6 mad.) tasarımcılar sektörel ve fonksiyonel bazda her zaman aynı derecede seçenek özgürlüğüne sahip değildir. Tasarımlarını yaparken belirli sınırlar içinde kalmaları gerekebilir. Bir tasarımcı ne kadar seçenek özgürlüğüne sahipse tasarımını o derece farklılaştırabilir.
Somut olayda mahkememizce toplanan tüm deliller ışığında yenilik kırıcı olarak sunulan tasarımların hiçbirinin davacıya ait tasarım ile benzer olmadığı davacının tasarımının daha önce kullanılan unsurların orjinal bir şekilde bir araya getirilmesi ile yeni bir “görünüm” oluşturduğu bu hali ile yenilik vasfını haiz olduğu anlaşılmıştır. Bu açıdan yeniliğin bulunmadığı iddiası tanık delili ile ispatlanabilecek bir husus olmadığından tanık beyanlarına itibar edilmemiştir.
Davacı/birleşen dosya davalısı adına tescilli tasarımın yukarıda anılı kriterler ışığında yapılan değerlendirmeler ışığında yeni ve ayırt edici olduğu anlaşıldığından birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Gerekçeler ile;
Asıl Dosyada ;
1-Davacıların, davasının KISMEN KABULÜ İLE;
2-Davalının, davacı …’a ait ……. tescil numaralı endüstriyel tasarımdan kaynaklı haklarına tecavüzünün ref’i ve men’ine,
3-BK. 50. Ve 51. Maddeleri nazara alınarak, 40.000,00 TL maddi tazminatın, 20.000,00 TL sine dava tarihinden itibaren, 20.000,00 TL ‘lik kısmına ıslah tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacı … Endüstriyel Tasarım Dan. Mob. Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5-Alınması gereken 3.415,50 TL peşin harçtan, yatırılan peşin harç, tamamlama harcı ve ıslah harcı olmak üzere toplam 2.137,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.277,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı ……. Endüsriyel Tasarım Dan. Mob. Tic. Ltd. Şti kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 6.000,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacı … kendisini vekille temsil ettirmekle, yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen manevi tazminat yönünden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak, bu davacıya verilmesine,
8-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle, yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen tecavüz yönünden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine gereğince reddedilen maddi tazminat talebi yönünden hesaplanan 9.900,00 TL vekalet ücretinin, davacı ……. Endüsriyel Tasarım Dan. Mob. Tic. Ltd. Şti’dan alınarak, davalıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle, yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen edilen manevi tazminat talebi yönünden hesaplanan 4.910,00 TL vekalet ücretinin, davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine,
11-Davacılar tarafından bu dava nedeniyle yapılan 1.925,00 TL bilirkişi ücreti ve 1.222,50 TL tebligat-tezkere masrafı olmak üzere toplam 3.147,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul-red oranına göre 1.888,50 TL.’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 750,00 TL bilirkişi ücretinin, davanın kabul-red oranına göre 300,00 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13-Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL başvuru, 273,24 TL peşin, 324,48 TL tamamlama ve 1.536,98 TL ıslah olmak üzere toplam 2.163,90 TL harç giderinin, davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
14-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Birleşen Mahkememize ait ……. Esas, …… Karar sayılı dosyada;
1-Birleşen dosya davacısının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL peşin harçtan, yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır