Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/335 E. 2020/12 K. 10.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/335 Esas
KARAR NO : 2020/12

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ 2017/61 ESAS, 2017/137 KARAR SAYILI DOSYADA

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/04/2017

BİRLEŞEN MAHKEMEMİZ 2017/592 ESAS, 2018/264 KARAR SAYILI DOSYADA

DAVA : Marka (Marka İtibarınınr Kaybı Nedeniyle Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/12/2017
KARAR TARİHİ : 10/01/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili Bakırköy Kapatılan … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasına tevzi olunan dava dilekçesi ile, müvekkilinin Türkiye’nin en itibarlı şirketlerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir adi ortaklık olduğunu, müvekkilinin … projesi üzerinde çalıştığını ve basında bu markayla tanındığını, ihaleyi kazandığı 2010 yılına kadar … ile …., …. …, … … markalarıyla görüşme yaptıklarını, daha sonra müvekkilinin ihaleyi kazanması üzerine 2010 yılı itibariyle …. … markasının müvekkili ile özdeşleştiğini, müvekkiline ait … … projesinin Avrupa’nın en büyük toplu konut projesi olduğunu, tüm Türkiye’nin müvekkilini 2010 yılından itibaren …., …. …, … … ve … Plaza ibareleriyle tanıdığını, … …, …. markalarının müvekkili adına tescilli olduğunu, …. markalarının başvurularının ise davalı itirazları sonucu reddedildiğini, davalı adına tescilli …. ibareli markaların gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalının bu markaları kullanmadığını, müvekkilinin bu markaları 2010 yılından beri kullandığını, tanıtımı için büyük paralar harcadığını, davalı adına tescilli markaların gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, internet ortamında …. ibaresinin aranması durumunda müvekkili şirketin çıktığını, haberlerin çoğunun 2010 yılına ait olduğunu, davalının tescil tarihinin 2013 yılı olduğunu, müvekkilinin 2010 yılından önce dahi … ibareli markalar ile anıldığını, davalı markalarının tescil tarihleri dikkate alındığında davalı marka başvurularının kötüniyetli olduğunun anlaşılacağını, bu nedenlerle davalı adına tescilli …. başvuru numaralı, …. başvuru numaralı, …. başvuru numaralı ve …. başvuru numaralı markanın gerçek hak sahibinin müvekkili olması sebebiyle ve aynı markaların kullanılmaması sebebiyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin … ibareli birçok markayı kendi adına tescil ettirdiğini, … esas unsurlu markaların ilk defa müvekkili tarafından tescil edildiğini, davacı tarafın … ibareli daha önce yaptığı başvurularının müvekkilinin itirazları üzerine tescil edilmediğini, müvekkilinin ilk markası olan 16/03/2011 tarih ve …. nolu …. markasından daha önce … ibaresinin kullanımına ilişkin herhangi bir evrağa rastlanılmadığını, ilgili gazete haberlerinde … ibaresinin müvekkilinin markalarını kullanmaya başlamasından ve tescil ettirmesinden çok daha sonra davacı yan tarafından kullanılmaya başlanıldığının görüldüğünü, davacı tarafın … ibareli marka başvurularına ilişkin yaşanan hukuki süreçlerde müvekkilinin haklı bulunulduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYADA DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava konusu …. numaralı ve 22/11/2016 tescil tarihli … Plaza markasının gerçek hak sahibinin davacı müvekkilinin olması ve davalının kötü niyetli olması nedeniyle hükümsüzlüğüne, …. numaralı ve 22.11.2016 tescil tarihli … Plaza markasının TTK. Nın haksız rekabete ilişkin 54 ve 55 maddeleri ve diğer maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini, davacı müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunun tespiti ile davacı müvekkilinin bu markalar bakımından kazanılmış hakka sahip olduğunun tespitine, davalının kötüniyetli tescili, davacı müvekkilinin markayı kullanamaması nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalı adına tescil edilen markanın davalı adından sicilden terkinine, olmadığı takdirde dava konusu marka açısından davacı müvekkil tarafından aynı davalıya Ankara … Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı doyası ile TPE YİDK iptal davası devam edip kesinleşmediğinden ve 556 sayılı KHK. 7 ve 8 maddelere aykırı tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYADA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanın … Plaza ibareli marka adına tescilli olmaması ve markanın müvekkili adına tescilli olması nedeniyle kullanamadığı yönündeki asılsız iddialarda bulunduğunu, davacı yanın bir yandan müvekkili adına tescilli … esas unsurlu markalarla aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar oluşturup kullanırken diğer taraftan da asılsız iddialarla mahkemeler nezdinde davalar ikame ettiğini, davacı tarafın … Park ibaresi üzerinde inşaat hizmetleri ve benzer mal/hizmetler bakımından kullanıma dayalı gerçek hak sahibi olmadığ,ı bu sebeple davalı adına …. tescil numaraları ile TPMK’da tescilli …. ibareli markalarının hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, … esas unsurlu markaların ilk defa müvekkili tarafından tescil edildiğini, davacı yan tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ikame edilen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 10/07/2017 tarih, … esas, … karar sayılı kararıyla dosyanın Bakırköy …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı olması nedeniyle HMK 166 maddesi gereğince birleştirilmesine karar verilmiş ve dosya işbu dosya arasına alınmıştır.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYADA DAVA : Davacı dava dilekçesi ile, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli … esas unsurlu ….,, … Plaza marka tescillleri bulunduğunu, davalının da haksız ve hukuka aykırı şekilde … Park, … , … … gibi … asli unsurlu markaları tescil ettirdiğini, bu markaları müvekkilinin … markalarıyla ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğunu, YİDK karar iptali davasında bu yönde bilirkişi raporu alındığını, davalının açtığı bir davanın da Ankara FSHHM tarafından reddedildiğini, davalının Bakırköy … FSHHM’de açtığı … E.sayılı davada düzenlenen ilk bilirkişi raporununda müvekkilinin lehine olduğunu, davalının marka başvurusunun Ankara … FSHHM … E., … K.sayılı kararla reddedilmesine rağmen, davalının bu markaları projelerinde, internet sisteminde, sosyal medya hesaplarında, reklam tabelalarında ve iş mahsullerinde kullanmaya devam ettiğini, bu kullanımlarda … ibaresinin ön plana çıkarıldığını ve karıştırma ihtimali meydana getirildiğini, SMK’nın 155.maddesi gereği tescile dayalı kullanım savunması yapılamayacağını, tüketicilerin, müvekkili ile davalı arasında bir bağlantı olduğu düşüncesine kapılacağını, davalı tarafın müvekkilinin markalarından haberdar ve kötüniyetli olduğunu, davalının bu kullanımlarının, marka hakkında tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu,” iddia ile davalının tecavüz ve haksız rekabetinin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini, giderilmesini, şimdilik 20.000 TL manevi, 10.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, … esas unsurlu markaların aynısının ya da ayırd edilemeyecek kadar benzerinin davalının başta www… .com.tr internet sitesi olmak üzere, davalının twitter, facebook, instagram ve youtube hesaplarına erimişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu markanın kullanıldığı broşür, ambalaj, tabela, katalog vb. tanıtım materyaline el konularak toplatılmasını talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN …. ESAS SAYILI DOSYADA CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile, “adi ortaklıkların taraf ehliyeti olmadığını, Yargıtay içtihatları gereği adi ortaklığı oluşturan kişilerin tek tek gösterilmesi gerektiğini, bunun bir dava şartı olduğunu, bu nedenle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, öte yandan davacının kötüniyetle tescil ettirdiği … no’lu …. ibareli marka tescillerinin hükümsüzlüğü için Bakırköy …. FSHHM’de …. E. sayılı davanın açıldığını, ayrıca Ankara … FSHHM’nin … E. sayılı dosyasında da YİDK karar iptali davasının derdest olduğunu, Bakırköy … FSHHM’de açtıkları … E. sayılı hükümsüzlük davasının da aynı mahkemenin …. E. sayılı dava ile birleştirildiğini, bu dosyanın Bakırköy FSHHM’nin …. E. sayılı dosya ile birleştirilmesi ve hükümsüzlük davalarının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin 2010 yılından beri … markalarını kullandığını, 2010 yılında …’nin ihalesinin kazanılması sonrası …. markalarının gazetelerde, görsel basında, resmi yazışmalarda kullanıldığını, … asli unsurlu markaların müvekkilinin tescilli markaları olduğunu ve bunlar kullanılmasının engellenemeyeceğini, … markası üzerinde gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, … ibaresinin konut projesi sektöründe ilk kez 2008 yılında … tarafından kullanıldığını, 2009 yılında …. ve … … projelerinin ilanlarının gazetelerde yayınlandığını, 2010 yılında …’nin ihalesinin sonuçlandığını ve bu projelerin adlarıyla birlikte ihaleyi kazanan müvekkiline devredildiğini, dolayısıyla …. ve … … markaları üzerinde 2008 yılından beri hak sahipliğinin müvekkiline ait bulunduğunu, kazanılmış hakkı nedeniyle müvekkilinin kullanımdan men edilemeyeceğini, bu markaların müvekkili tarafından ciddi reklam harcamaları yapılarak piyasada tanıtıldığını, davacı markalarıyla, müvekkili markaların farklı olduğunu ve karıştırma ihtimali bulunmadığını, …. ibaresinin tüm dünyada kullanılan bir ibare olup, marka olarak tescil edilemeyeceğini, bu sözcüğün ayırd ediciliğinin düşük olduğunu, mutlak tescil engeli bulunduğunu, ancak farklı unsurlarla tescil edilebileceğini, davacı markaları için hükümsüzlük davası açıldığından ve … ibareli tüm markalar üzerinde gerçek hak sahibi müvekkili olduğundan tedbir isteminin de reddi gerektiğini, davacının zaten kullanmadığı markalar nedeniyle zararı söz konusu olmadığından tazminat da talep edemeyeceğini, tazminat taleplerinin de yersiz olduğunu” savunarak davanın ve tedbir isteminin reddini istemiştir.
Mahkememizin 10/07/2018 tarih, …. esas, …. karar sayılı kararıyla dosyanın …. esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı olması nedeniyle HMK 166 maddesi gereğince birleştirilmesine karar verilmiş ve dosya işbu dosya arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Yargılama sırasında deliller toplanmış; davacılar vekilince “…” ibarelei markaların müvekkili tarafından davalıdan önce kullanıldığına ilişkin bilgi ve belgeler, … Başkanlığı ve …. Başkanlığı resmi yazışmaları ve belgeleri, dava konusu olaya ilişkin olarak hukuki mütalaa dosyaya sunulmuş, davalı vekilince Ankara … Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı kararı dosyaya sunulmuş, TPMK’dan davacılar adına … sayılı markalar ve davalı … adına …., …. sayılı markalara ilişkin sicil kayıtları celp olunmuştur.
Dosya 20/03/2017 tarihli celsede tarafların iddia, savunması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek davalı adına TPMK’da tescilli ….,… sayılı markaların gerçek hak sahipliği ve kötüniyetli tescil yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, kullanmama sebebiyle iptal koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, bilirkişiler 25/05/2017 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “davacı tarafın … Park ibaresi üzerinde inşaat hizmetleri ve benzeri mal/hizmetler bakımından kullanıma dayalı gerçek hak sahibi olmadığı, bu sebeple davalı adına …., … tescil numaraları ile TPMK da tescilli …. ibareli markaların hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği, … Park ibaresinin inşaat hizmetler ve benzeri mal/hizmet bakımından sahip olduğu tanımlayıcı anlam dikkate alındığında, davalı tescillerinin kötüniyetli tescil kapsamında değerlendirilemeyeceği, kullanmama sebebiyle iptalin söz konusu olabilmesi için gerekli 5 yıllık sürenin işbu dava bakımından gerçekleşmediği” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dosya 18/09/2018 tarihli celsede alınan bilirkişi raporu ve dosyaya sunulan uzman görüşü göz önüne alınarak birleşen dosyalar ve asıl dosya yönünden inceleme yapılmak suretiyle, asıl davada davalı markalarının gerçek hak sahipliği, kötüniyet, ciddi kullanım hususlarında değerlendirilme yapılması, birleşen dosyada marka tecavüzünün ve haksız rekabetinin bulunup bulunmadığı, talep olunan yoksun kalınan kazançların varlığı ve miktarı hususunda taraflar arasındaki uzlaşma sağlanamadığından bilirkişi heyetine tevdi edilerek inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, bilirkişiler 01/03/2019 havale tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında;
*Esas dava yönünden yapılan inceleme sonucu “deliller kapsamında yaptıkları teknik incelemede, … tarafından ihale öncesi ve sırasında … Park, … Parkı ibareli kullanımların ayırt edicilik sağlamaya yönelik markasal kullanım amaçlı ve nitelikte olmadığı, değişik şehir ve bölgelerde yapılacak -konut, ticaret alanlarının bulunduğu doğa ve eğlence parklarını- genel olarak ifade etmek amaçlı olduğu, davacı tarafın … Park ibaresi üzerinde 37.sınıf / 1.Alt grupta yer alan “inşaat hizmetleri…” ve …’nin … Park ibaresiyle ifade ettiği diğer mal/hizmetler bakımından önceye dayalı markasal kullanım ve gerçek hak sahipliğinin ispatlanamadığı, 556 sayılı KHK 14.maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 06/01/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 14/12/2016 tarih, … esas ve …. karar sayılı kararıyla iptal edildiği, bu husustaki değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu, dava konusu markaların tescil tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 5 yıllık sürenin dolmadığı” hususlarını,
*Birleşen … esas sayılı dava yönünden yapılan inceleme sonucu “deliller kapsamında yaptıkları teknik incelemede … Plaza ibareli markanın ilk olarak davacı tarafından oluşturulduğu, kullanılmaya başlandığı Türk Patent nezdinde marka başvurusunnu yapıldığı, gerçek hak sahibinin davacı olduğu” hususlarını,
*Birleşen …. esas sayılı dava yönünden yapılan inceleme sonucu “deliller kapsamında yaptıkları teknik incelemede ilk olarak … tarafından 2008 yılında başlatılan kullanımların ihale aşaması ve sonrasında davalılar tarafından sürdürülmesi ayırt edici markasal kullanım niteliğinde olmasa da davalılar kullanımının marka tescilinden önce başlaması nedeniyle marka hakkına ihlal oluşmadığı, … Park ibaresinin günlük kullanımımıza yeni girmiş ve toplumun büyük çoğunluğunca bilinmeyen bir ibare olduğunu, fakat dava konusu marka tecsillerinden önce başlayan kullanımlarının -konut, ticaret alanlarının bulunduğu doğa ve eğlence parkı- karşılığı olduğu, ilgi faaliyetlerin markasal sınıf karşılığının; 35. Sınıf / 5. Alt Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri…”, 41. Sınıf / 2. Alt Sınıf “Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri.”, 3. Alt Sınıf “Spor, kültür ve eğlence hizmetleri”, 43. Sınıf / 1. Alt Sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”, 2. Alt Sınıf “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri” alt sınıfları kapsadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dosya taraf vekillerinin beyanlarının tek tek değerlendirilerek ek rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişiler 08/07/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli ek raporlarında; “dosya kapsamındaki iddia ve savunmalar kapsamında yapılan incelemede, esas dava davalısı adına tescilli markalarının 37.sınıf”inşaat hizmetleri…” alanında tasviri ve zayıf marka olmadığı, … tescil nolu … … markası, esas dava davalısı adına 2011 tarihinden beri tescilli …. markasıyla aynı esas unsuru taşıması ve esas unsuru aynı olan alt, seri markaların aynı sınflarda tescilinin engellenemeyeceği, ….. nolu birleşen dava kapsamında, talep ve savunmaya bağlı kalınarak dosya kapsamında yer alan deliller kapsamında 37.sınıf “inşaat hizmetleri…” kapsamında gerçekleşen kullanımların marka tescilinden önceye dayandığı ve süregeldiği için marka hakkına ihlal oluşmadığı, itiraz kapsamında kök raporda yer alan tespitlerinde değişikliğe varılmadığı” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Davacılar vekili 22/07/2019 tarihli dilekçesi ile, mahkemenin görevlendirmesi dikkate alınmadan eksik ve hukuka aykırı olarak düzenlenmiş olan 08/07/2019 tarihli ek bilirkişi raporlarındaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, davalının kötüniyetli olması sebebiyle hükümsüzlük davasının kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, davalının kötüniyetli olup şantaj ve hukuki davalar açmak, müvekkillerinin TPE nezdindeki marka başvurularına itiraz edip engelleyerek tehdit ve şantaj yolu ile haksız kazanç temin etmeye çalıştığını, davalı …’nun Halkalı-Küçükçekmece/… adresinde ikamet ettiğini, projenin yapılacağı Halkalı Bölgesinde …. … …. projesinden başından beri haberdar olduğunu, davalı tarafın cevap dilekçesinde davalının uzun yıllardır ticaretle uğraşan bir tacir olduğunun ikrar edildiğini, davalı tarafın inşaat işlerinin (37) sınıfla ve diğer tescilli sınıflarla ilgili herhangi bir markasal kullanımı kesinlikle bulunmadığını, müvekkili şirket markalarının yıllar önce kullanılmaya başlasa bile 14/03/2013 tarihinde tescil edildiğini, davalının …. … markasının ise 07/11/2013 tarihinde müvekkili şirket markalarının tescilinden sonra tescil edilmiş olup davalının bu markasının hükümsüz olduğunu, iltibas ve benzerlik taşıdığını, tüketicilerin karıştırma olasılığının çok yüksek olduğunu, bilirkişilerce tüm markaların ayrı ayrı sınıfları da dikkate alınarak değerlendirilerek hükümsüz olup olmadığının değerlendirilme yapılmasının gerektiğini, bilirkişi raporunun bu yönüyle eksik olduğunu, bilirkişilerce dosya içerisindeki önceye dayalı kullanıma ilişkin delillerinin dikkate alınmadan yapılan marka kullanım tespitlerini kabul etmediklerini, mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak bilirkişi raporu alınmasını, mahkeme aksi kanaatte ise hukuki mütalaa da baz alınarak açmış oldukları davanın kabulü ile, davalının haksız ve kötüniyetli olduğu sabit olduğundan birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 06/08/2019 tarihli dilekçesi ile, davacı tarafın iddialarının aksine … ibaresi üzerinde müvekkilinin öncelik hakkı olduğunun açık olduğunu, davalı tarafın farklı bir marka oluşturabilecekken müvekkili şirket adına tescilli markalarının aynısını tescil ettirmesinin 556 sayılı KHK’nın 8/1-B maddesine açıkça aykırı olduğunu, işbu durumun müvekkilinin marka başvurularındaki tarihler dikkate alındığında öncelik hakkına sahip olduğu için kötüniyetten söz edilemeyeceğini, davacı tarafın … Plaza ibareli davacı tarafın reddedilen ve yerel mahkemece bu yönde davanın reddi kararı verilen marka başvurusunun tescilli olmayan bir başvurudan ibaret oılduğunu, haksız şekilde … Plaza ibareli marka için başvuruda bulunan davacı tarafın müvekkili markaları ile benzer bulunduğu için başvuruda bulunan davacı tarafın müvekkili markaları ile benzer bulunduğu için reddedilen bir başvurunun incelenerek gerçek hak sahibi olduğuna ilişkin bir tespitte bulunulmasının hem hukukun genel kurallarına hem de marka mevzuatına yakırı olduğunu, birleşen ….. esas sayılı dosya yönüden bilirkişilerin davalı tarafların … ibaresini müvekkilinden önce markasal olarak ayırt edici netelikte olmadığını bilirkişi kök raporunda ve bilirkişi ek raporunda tespit etmelerine rağmen sonuç kısmında hatalı ve hukuka aykırı bir sonuca ulaşıldığını, karşı tarafın tescilli olmayan ve öncelik hakkına sahip olmayan … Plaza markasını bile dosya kapsamında sundukları görsellerden anlaşılacağı üzere tüm reklamlarında haksız rekabete yol açacak şekilde kullanmış ve kullanmaya devam ettiğini, birleşen davanın bu şekilde ikame edilmesine rağmen bilirkişilerin bu hususlarda hiçbir inceleme yapmadan dava ile hukuki bağlantı kurulamayan ve hüküm vermeye elverişsiz kök ve ek rapor tanzim ettiğini, karşı tarafın marka kullanımlarının müvekkili markaları ile tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususları kök ve ek raporda aydınlatılmamış hatalı sonuçlara ulaşılmış ve eksik bırakıldığını, nedenle yeni bir heyetten yeni bir rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller, sunulan beyanlar ve alınan bilirkişi raporları ışığında yapılan değerlendirmede;
Ana dosya açısından;
Davacı taraf temel olarak davaya konu edilen markalarda gerçek hak sahipliği ve kötüniyet iddialarına dayanmıştır. Yüksek Yargıtay gerçek hak sahipliği hususunda yerleşik görüşlerini değişik kararlarında açıklamıştır:” İsviçre-Türk markalar hukuku, marka üzerindeki hakkın iktisabı ve korunması ile ilgili olarak üç önemli ilkeden biri olan marka üzerinde öncelik hakkı, o markayı ihdas ve istimal eden ve piyasada maruf hale getiren kişiye aittir kir, buna gerçek hak sahipliği denilir… “(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.04.2002 tarih 2001/9903 Esas, 2002/3699 Karar)
Gerçek hak sahipliği iddiası değerlendirilirken sunulan delillere göre davaya konu işaretin markasal kullanımı bulunup bulunmadığı ve tarihi özellikle önemlidir. Davacılar tarafından sunulan delillere göre, davalının marka tescil başvurusu tarihinden önceye dayalı bizzat davacı şirketler tarafından gerçekleştirilmiş markasal bir kullanım olmadığı, haber ve broşürlerde genellikle … tarafından kullanım bulunduğu özellikle tanıtım broşürlerinin tarihinin bulunmadığı yahut davalı marka tescil başvurusundan sonraki tarihe sahip olduğu önceki kullanımların ise markasal mahiyette olmadığı, bu itibarla önceye dayalı hak sahipliğinin ispatlanamadığı, mahkememizce alınan raporlar ve ek raporlarda da bu hususun tespit edildiği ve bu tespitlerin sunulan deliller ile uyumlu olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Ayrıca davalı davaya konu “…” esas unsurlu markalarından ilkinin başvurusunu 16.03.2011 tarihinde yapmıştır, davacılar ise … ihalesini kazanarak bu ihaleye göre inşaatı yapmak amacıyla adi ortaklıklarını 11.02.2011 tarihinde kurmuşlardır. Tarihler arasında bir ay kadar bir süre vardır, yani davacıların davalıdan daha önce davaya konu edilen “…” esas unsurlu markaları markasal olarak kullanarak ayırt edicilik kazandırdığı iddiaları somut olayın gelişimine göre mümkün ve makul görülmemektedir.
Kötüniyet iddiaları yönünden ise ispat külfeti davacılar tarafındadır zira tescilin iyi niyetli olduğu yönündeki karineyi deliller ile çürütmesi gereken kötüniyet iddiasında bulunan tarafa aittir. Davalının salt davacılarca inşaatına başlanan projede kullanılan “…” sözcüğünü unsur olarak seçmesi,bu sözcüğün sık kullanılan ve ayırdediciliği yüksek olmayan bir sözcük olması da hesaba katılırsa başlıbaşına kötüniyet olarak nitelendirilemez. Kötü niyetin her türlü şüpheden uzak bir şekilde sabit ve somut delillerle ispatı zaruridir. Dosyada bu şekilde sunulmuş sabit ve somut delil olduğunu söylemek güç olduğundan kötü niyet iddialarının sübut bulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kullanılmama nedeni ile iptal talebi yönünden ise dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre henüz dolmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu gerekçeler ile ana dosya yönünden ise dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre henüz dolmadığı anlaşılmaktadır.
Tüm bu gerekçeler ile ana dosya yönünden red kararı vermek gerekmiştir.
Birleşen mahkememize ait … esas sayılı dosyası açısından;
Davaya konu “… Plaza” kelimelerinden oluşan markayı ilk olarak davacıların ihdas ederek markasal olarak kullandıkları ve dosyaya sunulan delillere göre gazete, internet sitesi ve kataloglarda yer aldığı anlaşıldığından gerçek hak sahipliği olgusunun bu dosya bazında ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Birleşen mahkememize ait ….. esas sayılı dosya açısından; her ne kadar dava dışı … tarafından “…” esas unsurlu davaya konu kelimeyi kullanmış olduğu ve davalıların bu kullanımı aynı şekilde devam ettirdiği sabit olsa da bu kullanımın markasal mahiyette olmadığı, tecavüz oluşturacak unsurları taşımadığı anlaşıldığından söz konusu davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı birleşen dosya davacısı her ne kadar davacıların dava ehliyetleri yönünden itiraz etmiş ise de, adi ortaklığın tüzel kişiliği haiz olmamasına rağmen bu ortaklığı oluşturan ve tüzel kişiliği haiz şirketlerin ayrı ayrı vekaletname vererek davacı olma iradesi gösterdikleri ve ayrı ayrı davacı sıfatı ile davrandıkları, bu itibarla adi ortaklığı oluşturan firmaların davacı tarafta yer alma iradeleri ile bu sıfatı kazandıkları anlaşıldığından aktif dava ehliyeti yönünden davalarının reddi cihetine gidilmemiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen ….. esas sayılı dosyanın reddi ile birleşen … esas sayılı dosyanın kabulüne, …. tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-…. esas sayılı ana dosya yönünden;
-Davacıların hükümsüzlük ve iptal davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-Birleşen … esas sayılı dosya yönünden;
-Davacıların davasının KABULÜ İLE;
-Davalı adına tescilli …. sayılı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davacılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
-Davacılar tarafından yapılan 31,40 TL peşin harç, 31,40 TL başvurma harcı ve 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 227,60 TL posta/tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.890,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Birleşen ….. esas sayılı dosya yönünden;
-Davacının davasının REDDİNE,
-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 4.910,00 TL ücret takdirine, bu ücretin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2020

Katip …

Hakim …