Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/321 E. 2019/325 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/321
KARAR NO : 2019/325

DAVA : Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 15/07/2016
KARAR TARİHİ : 03/10/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin büfecilik hizmetleri kapsamında ticari faaliyet gösterdiğini, 13 ilde toplam 56 şubede hizmet sunduğunu, bu derece kapsamlı bir alanda faaliyet göstremesinin sebebinin güçlü bir franchise yapısı kurmasından kaynaklandığını, …. ‘nin 2010 yılında Türkiye’nin en iyi büfesi seçildiğini, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli çok sayıda markası olduğunu, davalının herhangi bir yasal dayanağı olmamasına rağmen işyerinde ….. markasını kullandığını ve bu haksız kulanımın ….. D.iş sayılı tespit dosyası ile bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, davalının marka hakkına tecavüz eyleminden dolayı müvekkilinin yoksun olduğu kârın 556 sayılı KHK 66/a bendine göre hesaplanmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla zararlarını tam olarak tespit edilebildiği anda harcı tamamlanarak artırmak üzere ayrıca itibar tazminatına hükmedilmesini, 500,00 TL maddi ve 500,00 TL manevi ve 500,00 TL itibarının uğradı zarar medeniyle itibar tazminatına hükmedilmesini, masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazetelerden biri ile ilanına, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine, vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış ancak cevap sunmadığı görülmüş bu suretle davanın reddini istediği kabul edilmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumundan marka tescil belgeleri ile ilgili dosya evraklarının celp edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce toplanan tüm deliller ve davacı iddiaları ışığında dosya Bakırköy …. FSHHM’nin ….. D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit değerlendirilerek, davacı adına tescilli markalar ile karşılaştırılıp davalının kulanımının marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığının, tecavüz varsa tazminat miktarının hesaplanması hususlarında inceleme yapılarak rapor tanzim etmek üzere bir gıda mühendisi, bir marka uzmanı ve bir mali müşavirden oluşacak heyete tevdi olunmuş, bilirkişiler düzenlenmiş oldukları 06/07/2017tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında özetle; “Davalı tarafın işyerinde kullandığı “….,…., … markası ile davacı tarafın tescilli ….. ve ….. … esas unsurlu markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, her iki tarafça markaların yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde kullanıldığını, markaların benzer olması ve aynı sınıflarda kullanılması sebebiyle markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu, davalı tarafın markasal kullanımlarınnı davacı adına tescilli “…..” ve “….. …” esas unsurlu markalarına 556 sayılı KHK 61/b ve 9/1-b uyarınca tecavüz ettiği, bu sebeple davacı tarafın davalı açısından tazminat hükümlerine başvurabileceğini, davacı tarafın sektörde, dava konusu markayı Franchise Sözleşmesi kapsamında 25.000 USD giriş bedeli karşılığında kullandırdığı, davalı tarafın davacının izni ve haberi olmaksızın dava konusu markayı kullandığı ve davacı tarafın sözleşmede belirlenen giriş bedeli kazancından yoksun kaldığı; davalı, dava konusu markayı, davacı ile sözleşme imzalayarak kullanmış olsaydı, davacıya ödemesi gereken giriş bedelinin 02.06.2016 tespit tarihi itibariyle 73.725,00 TL’si olarak hesap edildiği, söz konusu tutarın maddi tazminat olarak belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacının manevi tazminat taleplerinin münhasıran mahkeme takdirinde olduğu” hususlarını tespit etmişlerdir.
Davacı vekili 27/04/2017 tarihli dilekçesi ile 500,00 TL’lik maddi tazminat talebini 73.225,00 TL ettiği görülmüştür.
Dosya içerisinde bilirkişi raporu alındığı raporun sadece davacı tarafa ait lisans bedeli üzerinde tespitinin yapıldığı usulüne uygun şekilde karşı tarafın kayıt ve belgelerinin değerlendirmeden alınan bilirkişi raporunın yetersiz olmasından dolayı, davalı tarafa ait vergi kayıt ve belgeler celp edilmek suretiyle çalıştığı süreye ilişkin hasılat ve gelirler üzerinden lisans bedelinin davalının faaliyetine göre belirlenmesinin istenmesi hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş dosya ek rapor tevdi edilmek üzere önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişiler 21.05.2018 havale tarihli ek raporlarında özetle:” kök raporda, davacı tarafın, sektörde, dava konusu markayı Franchise Sözleşmesi kapsamında 25.000 USD giriş bedeli karşılığında kullandırdığı, davalı tarafın davacının izni ve haberi olmaksızın dava konusu markayı kullandığı ve davacı tarafın sözleşmede belirlenen giriş bedeli kazancından yoksun kaldığı, davalı, dava konusu markayı, davacı ile sözleşme imzalayarak kullanmış olsaydı, davacıya ödemesi gereken giriş bedelinin 02.06.2016 tespit tarihi itibariyle 73.725,00 TL’sı olarak hesap edildiği, incelenen Lisans Sözleşmesin de, Giriş bedeli olarak beirlenen tutarın sona erme ve herhangi bir sebeple iadesinin söz konusu olmadığının yazıldığını, davalı tarafın, 2016 yılında 10 ay süreyle mükellefiyetinni devam ettiği, sayın mahkemenin bu süreyi tecavüz süresi olarak kabul etmesi halinde, 10 aylık süre için 12.787,50 TL’si lisans bedeli hesap edildiğini, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanunun 50. Ve 51. Maddelerine görebelirlenmesi hususunun mahkeme takdirinde olduğu” hususlarını tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin 14.11.2018 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile; Müvekkilinin iş bu davadan kendisine tebliğ edilen ek bilirkişi raporu ile haberdar olduğunu, müvekkilinin itirazlarının bu nedenle değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin işyeri açılısı sırasında davacı ile franchise görüşmelerinde bulunduğunu, fakat görüşmelerin sonuç vermediğini, müvekkilinin ivedilikle kendi markası olan “….. ” markasını faaliyet geçirdiğini ve resmi kayıtlarda ve büfe içerisinde söz konusu markayı kullandığını, bu kullanımlara dair fotoğrafların dilekçe ekinde sunulduğunu, sürüncemede kalan sözleşme ilişkilerinin davacı tarafından kötüye kullanıldığını, müvekkilinin sadece 10-15 gün işletmeye ait malzemelerle faaliyetlerini yürüttüğünü sonrasında ….. … markasının doğduğunu, tespitin yapıldığı 23.02.2016 tarihinden 10-12 gün önce faaliyetin başladığını müvekkiline ait işletmenin marka değişikliğinin yapıldığını ancak henüz iç-dış mekan giydirmeleri değiştirilip ….. … olmadan bilerek ve isteyerek tespit yapıldığını, ek rapora karşı itirazları olduğunu, … markasının herkesin kulanımına açık bir ibare olmayıp tescilinin mümkün olduğunu, Türk Patent nezdinde içinde … geçen ya da tek başına … olarak tescillenen çok sayıda marka olduğunu, bilirkişiler tarafından taraflarca kullanılan markalar arasındaki farklılıkların yeterince incelenmediğin yazı büyüklük farkları, yazının tipi ve biçim farklılıkları ile amblem farklılıklarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin faaliyetinin açılıştan itibaren 8 ay sonra tamamen durduğunu, eksi işletmeye dair malzemelerin 10-15 gün kullanıldığını, raporda hesaplandığının aksine 8-10 aylık bir ihlal olmadığını, açıklanan nedenlerle, sözlü yargılamaya geçilmesine dair ara karardan rücu ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafça verilen dilekçeler ve deliller ve itirazları karşılar ve delilleri değerlendirir şekilde davalının davacı marka akkına tecavüz olup olmadığının, haksız rekabeti bulunup bulunmadığı ve davacının isteyebileceği tazminat yönünden dosya ikinci ek rapor tevdi edilmek üzere önceki bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişilerin 29.03.2019 havale tarihli bilirkişi ikinci ek raporundan özetle; Bakırköy …. FSHHM’nin … D.İş sayılı dosyasından yapılan tespit neticesinde davalı tarafın işyerinde kullandığı ve “….. …”, “…..”, “….. …” markası ile davacı tarafın tesilli “…..” ve “….. …” esas unsurlu markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğu, her iki tarafça markaların yiyecek ve içeceksağlanması hizmetlerinde kullanıldığı, markaların benzer olması ve aynı sınıflarda kullanılması sebebiyle markalar arasında karıştırılma ihtimali olduğu, davalı tarafın markasal kullanımlarının davacı adına tescilli “…..” ve “….. …” esas unsurlu markalarına 556 sayılı KHK 61/b ve 9/1-b uyarınca tecavüz ettiği; bu sebeple davacı tarafın davalı açısından tazminat hükümlerine başvurabileceğini, kök rapor ve ek rapor dayapılan hesaplamlar ıdeğiştirecek yeni bir belge ve veri sunulmadığı, dava dosyasına sunulan emsal lisans sözleşmesinin 8.1 maddesi kapsamında davacı tarafın talep edebileceği lisans bedelinin 73.725,00 TL’si olduğu, mahkeme davalı tarafın ticari faaliyette bulunduğu dönem için lisans bedeli hesaplanmasını talep etmesi halinde, davalı tarafın ticari faaliyette bulunduğu dönem için lisans bedeli hesaplanmasını talep etmesi halinde, davalı tarafın ticari faaliyette bulunduğu süre için ödemesi gereken Lisans Bedeli’nin 12.287,50 TL’sı olarak hesap edildiği, davalı tarafın 10-15 günlük süre içerisinde dava konusu markanın kullanıldığı iddiasının mahkemenin takdirinde olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat talebinin Borçlar Kanununun 50. Ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğu” hususları tespit edilmiştir.
Dava davalının davacının markalarına tecavüzünün tespitine, önlenmesine, men’i ve tecavüz teşkil eden davalı tarafa ait ürünlerin toplatılması talebine yöneliktir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; SMK’nun 6/1 md’sinde nisbi red nedeni olarak düzenlenen karıştırma ihtimali, aynı kanunun 7/1 md’sinde marka hakkına tecavüz hali olarak yer almaktadır. SMK’nun 6/1 md’sine göre, önceki marka ile tescil başvurusu yapılan marka aynı ya da benzer ise sınıflar da aynı ya da benzer ise bu başvuru itiraz üzerine red edilir. SMK’nun 25/1 md’si gereğince hem 5.md’de yazılı mutlak red nedenleri , hem de 6.md’de yazılı nisbi red nedenleri birer hükümsüzlük nedenidir. Marka koruma kapsamına ilişkin SMK’nun 7/1-b md’sine göre ise, marka sahibi “tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerde aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tkescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasını engelleyebilir ve bu durum aynı zamanda marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir.
Somut olayda davalının kullanmış olduğu markalar ile davacı markasının “…..” esas unsurunun aynı olduğu ve bu unsurun ayırdedicilik vasfı dolayısıyla iltibasın ve karıştırma ihtimalinin varlığının varlığının kabulü gerekir. Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 14/11/2018 tarihli dilekçesinde hernekadar başlangıçta sözleşmesel ilişki nedeniyle kullanıma davalının muvafakatinin bulunduğu yönünde beyan ve iddialarda bulunmuş ise de davalıya daha önce dava dilekçesinin 02/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, cevap verme süresinin geçmiş olduğu ve davacı vekilinin de açık muvafakatinin bulunmadığı gerekçeleri ile savunmayı genişletme yasağı çerçevesinde sözkonusu iddialar yönünden araştırma yapılmamıştır.
Tecavüzün varlığının kabulü ile bu kapsamda alınan ek raporlar çerçevesinde davacının seçimlik hakkına göre hesaplanan 12.787,50 TL’lik miktarın somut olayın özelliklerine ve davalının mükellefiyetinin kayden devam ettiği süreye uygun olduğu anlaşıldığından kabulüne ve fazlaya ilişin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
İtibar tazminatı yönünden yapılan değerlendirmede ise davalının tecavüz fiilinin niteliği ve süresi de nazara alınarak SMK 150 gereği kanuni koşulların gerçekleşmediği hukuki kanaatiyle bu talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının davacıya ait “….. ve ….. …” esas unsurlu markalara ve bu markalardan doğan haklarına tecavüzünün tespitine, önlenmesine, men’ine, bu suretle tecavüz teşkil eden davalı yana ait tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına,
-12.287,50 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-500,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-İtibar tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gerekli 873,51 TL harçtan peşin yatırılan 29,20 TL harcın ve 1.250,50 TL ıslah harcının mahsubu ile fazla yatırılan 406,19 TL harcın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 3.931,00 TL ücret takdirine, ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 500,00 TL ücret takdirine, ücretin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmekle yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen maddi tazminat talebi üzerinden hesaplanan 7.053,13 TL ücret takdirine, ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 873,51 TL karar ve ilam harcı ve 200,00 TL tebligat-müzekkere, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.639,20 TL yargılama giderinin, kabul/red oranına göre 441,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yatırılan 500,00 TL tebligat-müzekkere, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.500,00 TL yargılama giderinin, kabul/red oranına göre, 1.248,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2019

Katip …

Hakim …