Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/215 E. 2020/25 K. 24.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/215 Esas
KARAR NO : 2020/25

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/03/2015
KARAR TARİHİ : 24/01/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkilinin 1973 yılında kurulan ve inşaat sektöründe kullanılan her türlü kimyasal alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin TPE ve WIPO nezdinde tescilli … markalarının 01,02 ve 17 inci sınıflarda ve diğer bağlantılı sınıflarda tescil ettirdiğini, müvekkilinin … ibareli markaların gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğunu, davalı adına tescilli …. markası ile müvekkiline ait … ibareli markalar arasındaki benzerlik sebebiyle iltibas oluştuğunu, davalının markası Türkçeye çevrildiğinde … anlamına geldiğini, müvekkilinin markasının İngilizce karşılığının davalı tarafından tescil edilmiş olmasının tüketici zihninde karışıklığa yol açacağını, davalının markasının müvekkiline ait seri marka olarak algılanabileceğini, her iki firmanın boya ve yapı malzemeleri alanında faaliyet göstermesinin iltibas ihtimalini arttırdığını, müvekkilinin … ibareli pek çok seri markası olduğunu, bu nedenlerle davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı şirketin Türkiye’de müvekkiline ait …. markaları ile iltibas yaratacak şekilde “….” ve “….” ibarelerini aynı ve benzeri emtialarda kullanmasının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, davalının www….com isimli internet sitesinde … ve … ibarelerine havi ürünlerin yer aldığını, internet sitesinde Türkiye alan kodunun verilmesinin bu ürünlerin Türkiye’de kullanıldığını ve satışa arz edildiğini gösterdiğini, internet sitesindeki kullanımların tesadüf olmadığını müvekkilinin tanınmışlığından faydalanma kastı içerdiğini, bu nedenle www…com isimli internet sitesinin erişiminin engellenmesi gerektiğini, davalı …. firmasının … ibarelerini kullanmasının müvekkilinin haklarına tecavüz teşkil ettiğini, davalıların kendi adlarına tescilli …. ibareli markalarının olmadığını, aksine müvekkilinin …. ve …. ibareli markaların tescilli sahibi olduğunu, davalı şirkete ait www….com isimli internet sitesinde yer alan kurumsal video izlendiğinde … ve …. ibarelerine havi ürünlerin ve evrakların olduğunun görüleceğini, ayrıca iletişim bilgilerinde Adana’da bir adresin yer aldığını, davalı şirketin eyleminin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, bu nedenle www….com isimli internet sitesinin erişiminin engellenmesi gerektiğini, davalı şirketin ticaret unvanının kılavuz unsuru olan …. ibaresinin 1973 yılında şirket olarak kurulan ve ilk markasının 1990 yılında tescil ettiren müvekkilinin … ticaret unvanı ve …. ibareli markaları ile iltibas oluşturması sebebiyle öncelik ilkesi gereği bu ibarenin ticaret unvanından terkinin gerektiğini, unvanda yer alan …. kelimesinin Türkçede …. anlamına geldiğini ve Türkçeye çevrildiğinde … VE LİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ’ne dönüştüğünü, somut olayda davalıların kötüniyetli olduklarının çok açık olduğunu, kötüniyetli olarak müvekkilinin markalarından faydalanmaya çalıştıklarını, açıklanan nedenlerle alan adlarına erişimin engellenmesini, marka hakkına tecavüzün tespiti ve durdurulmasını ve … numaralı “…” markasının hükümsüz kılınmasını,556 sayılı KHK’nın 2-b maddesi gereğince hesaplanacak 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin tescilli markası ile davacının …. ibareli markalarının benzer olmadığını, sırf …. kelimesinin Türkçede …. anlamına geldiği gerekçesiyle markanın iptal edilemeyeceğini, farklı dildeki kelimelerde kavramsal benzerliğin ortaya çıkmayacağını ve yabancı dil bilmeyen tüketici bakımından kavramsal benzerliğin ortaya çıkmayacağını tercüme gerektiğini, TPE nezdinde … markası tescilli iken aynı zamanda … markasının da tescilli olduğunu, İngilizce dili ülkemizde yaygın olarak bilindiği kabul edilse dahi …. kelimesinin ülkemizde anlamı yaygın olarak bilinen bir kelime olmadığını, müvekkilinin markasının tek başına …. kelimesinden oluşmadığını, somut olaya konu markaların hitap ettiği alıcı kitlesinin uzman bir kitle olduğunu, bilinçli tüketici grubunca karıştırılma ihtimalinin oluşmayacağını, davacının …. markasının tanınmış marka olmadığını, …. …. markasının müvekkili adına 2000 yılından bu yana Kıbrısta tescilli olduğunu, oysa davalının çok sayıda …. markasının 2000 yılından sonra tescil edildiğini, öncelik hakkının müvekkilinde olduğunu, müvekkilinin …. …. markalı ürünlerin satışını Türkiye’de yapmadığını, Adana İcra Müdürlüğünce tutanak altına alınan “bir kısım boyaların” …. boyalar olduğunu, faturalarda da ….. markasının yer aldığını, açıklanan nedenlerle müvekkilleri hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ;
Yargılama sırasında deliller toplanmış; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan davacı ve davalıya ait markaların işlem dosyaları ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden ticaret sicil dosyaları celp olunmuştur.
Dosya 23/11/2015 tarihli ara karar ile tarafların iddia, savunma, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek, davacı adına …. esas unsurlu markalarının davalılar tarafından kullanılıp kullanılmadığı, davalıların kullanımının davacı markasına tecavüz teşkil edip etmediği, haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, davalılardan ….. Ltd. Şti’nin ticaret unvanında bulunan …. ibaresinin terkinin gerekip gerekmediği hususlarında rapor tanzim etmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler 13/06/2016 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporlarında; “davacı markası ile davalı markasının işaretsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, her iki tarafın markaları incelendiğinde aynı ve benzer sınıflarda tescilli oldukları, davacıya ait …. VE …. markasının ülkemizde kendi sektöründe ayırt ediciliği yüksek, iyi bilinen ve yaygın kullanılan …. markaları olduğu, var olan bu tanınmıştık nedeniyle markalar arasında karıştırılma ve ilişkilendirilme arttığı, somut olayda davacı markası ile davalı markasının işaretsel anlamda ayırt edilemeyecek kadar benzer olması, sınıfsal açıdan kimi emtialar bakımından ayniyet, kimi emtialar bakımından benzerliğin bulunması, davacı markasının tanınmış olması dikkate alındığında, davalı markasının davacı markası ile davalı markası arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu sebeple, davalının … tescil numaralı markasının hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, davalılar tarafından kendi adlarına tescilli markaların tescillerine uygun şekilde kullanılmadığı internet sitelerinde ve piyasaya sundukları ürünler üzerinde yer alan markasal kullanımlar ile davacı tarafın marka ile karıştırılma ihtimali yarattıkları bu nedenle davacı tarafın 556 sayılı KHK’den kaynaklı haklarının ihlal edildiği, davalının, davacı markasını kullanmak suretiyle markasına tecavüz ettiği sonucuna ulaşıldığı dikkate alındığında, davacı markası ile davalının ticaret unvanının karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, bu nedenle davalılardan …..’nin ticaret unvanının sicilden terkininin şartlarının oluştuğu” hususlarını tespit ve rapor etmişlerdir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporu incelemeye ve denetlemeye elverişli olduğundan davacının tescilli marka hakkına tecavüz olarak bildirilen eylemin 556 sayılı KHK’nin 66/2-b maddesine göre tazminat miktarının hesaplanması için dosya 10/10/2016 tarihli ara karar ile bilirkişiye tevdi edilmek üzere talimat mahkemesine gönderilmiş, talimat mahkemesi aracılığı ile alınan bilirkişi raporunda; “…. şirketinin imalat yapmadığı, ürünlerini yurtdışından ithal ettiği, şirketin 2014-2015 yıllarında satışı olmakla birlikte zarar ettiği, 66/b bendine göre yapılan hesaplama neticesinde, davalı …. şirketi toplam 526.144,06 TL satış yapmasına karşılık brüt 66.358,30 TL kazanç elde ettiği, ancak bu gelirin elde edilmesi için yapılan masrafların düşümünden sonra zarar ettiği, davalı şirket defteri nazara alındığında davacının kazanç kaybının olmadığı, ancak davacı şirketin 526.144,06 TL’lik satış yapması durumunda elde edebileceği net kar, kazanç kaybı olarak değerlendirilebileceği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 02/08/2017 havale tarihli dilekçesi ile, huzurdaki davada maddi tazminat taleplerine istinaden mahkemece davalının ticari defterlerinin incelenebilmesi amacıyla Adana …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazıldığını, dosyada inceleme gün ve saati belirlenmesine rağmen, inceleme gününden önce bilirkişi raporunun düzenlendiğini, inceleme günü beklenilmeden taraflarının incelemeye katılması engellenerek düzenlenen işbu bilirkişi raporunun sıhhatini sakatladığının açık olduğunu, raporun denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesi uyarınca ticari defterlerin delil olarak kabul edilmesi için tacirin kanunen mecburi olarak tuttuğu tüm defterlerin kanunun öngördüğü şekil şartlarını haiz olması ve birbirin doğrulaması gerektiğini, ancak bilirkişice davalılardan … ve Kimya San. Tic. Ltd. Şti’nin sadece yevmiye defterlerinin açılış ve kapanış onayları ile içerdiği kayıtlar incelenmiş olup bu doğrultuda davalının kanunen tutması mecbur olduğu diğer ticari defterler incelenmeden düzenlenen bilirkişi raporunun sakat, eksik incelemeye dayandığını, ayrıca davada Mülga 556 sayılı KHK’nın 66.maddesi uyarınca talep ettikleri müvekkili şirketin yoksun kalınan kazancına ilişkin olarak bilirkişice yapılan hesaplama ticari hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle yeni bilirkişiden yeniden rapor alınmasına, mahkeme aksi kanaatte ise ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için talimat mahkemesine gönderilmiş ve bilirkişi 24/04/2019 tarihli ayrıntılı ve gerekçeli raporunda; “davalı şirketin faaliyette olmadığı, işyerinin kapalı olduğu, satışlar ve alışlarla ilgili hiçbir belge ibraz etmediğinden, dava konusu maldan ne kadar satıldığı ile buna ilişkin maliyetin belirlenemediği, defter kayıtlarında da hangi maldan ne kadar satıldığı hususunda kaydın olmadığı, davalı …. şirketinin toplam 526.144,06 TL satış yapmasına karşılık 66.358,30 TL kazanç elde ettiği, ancak bu gelirin elde edilmesi için yapılan masrafların düşümünden sonra zarar ettiği” hususlarını tespit ve rapor etmiştir.
Davacı vekili 24/05/2019 tarihli dilekçesi ile, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacağını, davalı tacir …. …. ve Kimya San. Tic. Ltd. Şti’ye ait 6102 sayılı TTK’nun 64.maddesi gereği tutulması zorunlu olan defterler incelenmeden oluşturulmuş ek bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, mahkemece oluşturulmuş ara kararda davalıların ticari defterlerinin incelenerek müvekkili davacı taraf lehine tazminat hesabı yapılması olduğunu, davalının ek bilirkişi raporuna beyanında ek bilirkişi raporunun konusu olan tazminat hesabına ilişkin değil 13/06/2016 tarihli raporuna ilişkin beyanda bulunduğunu, süresi içerisinde yapılmayan itirazlar ile sonradan sunulan beyanları hiçbir şekilde kabul etmediklerini, kök raporun tekrarı niteliğinde olan itirazlarının maktu tek cümle ile değerlendirildiği işbu bilirkişi ek raporunun hüküm kurulurken dikkate alınmamasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan dava, davalının kullanımlarının davacı markasına tecavüzünün tespiti, önlenmesi, durdurulması, imhası, maddi ve manevi tazminat, ayrıca davalı ticaret unvanından …. ibaresinin çıkartılması; davalı …. ve Limited aleyhine açılan dava, davalı adına kayıtlı markanın hükümsüzlüğü, internet sitesinin erişime engellenmesi, maddi ve manevi tazminat davası olduğu görülmüştür.
Davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden yapılan inceleme ve değerlendirmede;
Dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK hükümleri dikkate alındığında markalar hakkındaki KHK’nın 61 md ve KHK’nin 9.maddesine yapılan yollama nedeniyle marka sahibinin aşağıdaki hallerde markaya tecavüzünün engelleme hakkı bulunmaktadır.
A- Markanın tescil kapsamı ile aynı mal veya hizmetler ile ilgili olan tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılmasın
B- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasın
C- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetler ile benzer olmayan ancak Türkiye de tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edebilecek ve tescilli markanın itibarına zarar verebilecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeliyebilcek nitelikte her hangi bir işaretin kullanılması işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması işareti taşıyan ambalajn piyasaya sürülmesi bu amaçla stoklanması, teslim edilceğinin teklif edilmesi, veya o işaret hakkında hizmetlerin sunulması veya sağlanması işareti taşıyan malın gümrük belgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabii tutulması, işaretin teşebbüse iş veren evrakı ve reklamlarında kullanılması, işareti kullanan kişinin işaretin kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısının olmaması koşuluyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı yönlendirici kot, anahtar sözcük vb şekilde kullanması, marka hakkına tecavüz sayılan haller olarak sıralanmıştır.
KHK nin 9/1 – b anlamında tecavüzden bahsedebilmek için 3 sartın bulunması gerekmektedir. Tescilli markanın aynısının ve benzerinin, tescilli markanını kapsadığını mal ve hizmetlerle aynı benzer mal ve hizmetlerde kullanılması, bu benzerliğin halk tarafından irtibat kurmakta dahil olmak üzere karıştırılma ihtilamalinin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davalı firmanın işyerinde yapılan tespit neticesi ele geçirilen ürünlerin üzerinde “…. …. + şekil” ibareli marka bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu marka ile davacı markasının yukarıda anılan ilkeler ışığında benzerlik taşıdığı ve karıştrıma riski doğurarak marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalılar Kıbrıs’ta önceye dayalı kullanım ve tescil iddiasında bulunmuşlarsa da davalı kullanımlarının markalarını tescil edilmiş halinden uzaklaştırarak ve davacı markalarına yakınlaştaracak şekilde olduğu, bu durumda tescilli kullanım iddiasının dinlenemeyceği kanaatine varılmıştır. Ayrıca davalıların kullandıkları “www….com” ile “www…….com” isimli internet sitelerinde de tecavüz oluşturan logoyu içeren ürün görsellerini satışa arz ettikleri ve bu sitelere erişimin ve ürün satışının Türkiye’den de yapılabildiği, bu hali ile de tecavüzün gerçekleştiği tespit edilmiştir. Yine söz konusu davalının ticaret unvanında davacı tarafa ait tanınma ve bilinirliği daha yüksek olan markaların ayırdedici unsuru olan “….” kelimesinin benzeri olan “….” kelimesinin bulunmasının iltibas oluşturduğu ve iltibas nedeniyle oluşan tecavüzün de yine bu kelimenin terkini yolu ile giderilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Hükmüsüzlük talebi yönüden yapılan değerlendirmede ise; davacının “….” esas unsurlu markalarını davalıdan önce tescil ettirdiği, tescil sınıflarının aynı ürün ve hizmet sınıflarına ait oylduğu ve davalının markasının esas unsuru olan “….” kelimesinin davacı markalarının esas unsuru olan “….” kelimesinin ingilizcesi olduğu ve bu hali ile tüketici nezdinde benzerlik ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu ve hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Davacı yararına maddi tazminat miktarı belirlenirken yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davalı yanın ürün bazında muhasebe kaydı yapmaması dolayısıyla tecavüze konu ürünlerin satış hacminin net bir şekilde belirlenememesi nedeniyle BK. 50-51. md’leri uyarınca somut olayın özelliklerine göre 5 bin TL takdir olunmuş, yine somut olaya, davalıların kusuru ve tecavüzün boyutlarına göre 5 bin TL manevi tazminat takdir olunmuştur.
Her ne kadar davacı, davalı … ve Limited Şirketi yetkilileri hakkında HMK 398.maddesi gereği tedbir kararına muhalefetten cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de talebe dayanak HMK’nun 398.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 11/07/2018 tarihinde …….. esas, ……. karar sayılı kararı ile iptal edildiği, bu iptal kararının 20/02/2019 tarihinde yayınlandığı ve 20/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşıldığından talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açmış olduğu davasının KABULÜ ile;
-Davalının davacıya ait markalardan doğan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine,
-“….”, “….”, “…. ….”, “…. ….” ibarelerinin kullanıldığı basılı evraklara, yazışmalara, faturalara, sevk irsaliyelerine, broşürlere, ambalajlara, her cins etiketlere, ticaret evraklarına, tanıtım evraklarına ve vasıtalarının toplanarak el konulmasına, bu ibarelerin her türlü internet ilamlarında kullanımının durdurulmasına ve toplatılıp el konulan ürünlerdeki yukarıda belirtilen ve tecavüz oluşturan ibarelerin mümkünse silinmesine, mümkün olmuyorsa ürünlerin imhasına, söz konusu ibareleri içeren internet ilanlarından bu ibarelerin çıkarılmasına,
-…. ibaresinin davalının ticaret unvanından çıkarılmasına, bu ibarenin davalı ticaret unvanından terkin edilmesi için Adana Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne karar kesinleştiğinde müzekkere yazılmasına,
-“https://…..com.tr” isimli internet sitesine erişimin engellenmesine ve bu kararın kapatılan sitede 15 gün boyunca yayınlanmasına,
-5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davalı … ve Limited aleyhine açmış olduğu davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davalı adına kayıtlı … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine,
-“https:// …….com” sitesine erişimin engellenmesine, mahkeme kararının kapatılan ve erişime engellenen internet sitesinde 15 gün süre boyunca yayınlanmasına,
-5.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte söz konusu davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Sair taleplerin söz konusu davalının Türkiye’de fiili kullanımı tespit edilemediğinden reddine,
3-Her ne kadar davacı, davalı ….. ve Limited Şirketi yetkilileri hakkında HMK 398.maddesi gereği tedbir kararına muhalefetten cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiş ise de talebe dayanak HMK’nun 398.maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 11/07/2018 tarihinde …… esas, ….. karar sayılı kararı ile iptal edildiği, bu iptal kararının 20/02/2019 tarihinde yayınlandığı ve 20/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği anlaşıldığından talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile 1.024,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne karşı açılan davada davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maddi tazminat talebi üzerinden yapılan hesaplamada 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne karşı açılan davada davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat talebi üzerinden yapılan hesaplamada 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalı …. …. ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı …… ve Limited’e karşı açılan davada davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maddi tazminat talebi üzerinden yapılan hesaplamada 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalı … ve Limited’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı ….. ve Limited’e karşı açılan davada davacı kendisini vekille temsil ettirmekle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat talebi üzerinden yapılan hesaplamada 4.910,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalı … ve Limited’den alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından bu dava nedeniyle yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 341,55 TL peşin harç, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 636,10 TL posta-tebligat-talimat masrafı olmak üzere toplam 3.505,35 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay Hukuk Dairesi nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. Açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2020

Katip …

Hakim …